"Dil eğitimi konusunda eğitimin paydaşları ile çalışmalar yapılmalı"

"Dil eğitimi konusunda eğitimin paydaşları ile çalışmalar yapılmalı"

Eğitim-Bir Sen Genel Başkanı Yalçın:- "Yabancı dil öğretimindeki kararlılığı takdir etmekle beraber bunun tartışılmadan, konuşulmadan kamuoyu gündemine taşınmasını, eğitimin paydaşları ile dil eğitimi konusunda belirli çalışmalar yapılmadan karar alınması

ANTALYA (AA) - YASEMİN KALYONCUOĞLU- Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, hükümetin dil eğitimiyle ilgili çalışmasının önemli olduğunu ancak bunun tartışılmadan, konuşulmadan kamuoyu gündemine taşınmasını, eğitimin paydaşları ile dil eğitimi konusunda belirli çalışmalar yapılmadan karar alınmasını "hızlı ve aceleci bir adım" olarak gördüğünü savundu.

Antalya'da gerçekleştirilen Eğitim Bir-Sen 11.Türkiye Buluşması'nda AA muhabirine konuşan Yalçın, Türkiye'de dil öğretme yöntemlerinin sorgulanmaması halinde, sorunların devam edeceğini söyledi.

Memur-Sen Genel Başkanı da olan Yalçın, "Dil öğretimindeki kararlılığı takdir etmekle beraber bunun tartışılmadan, konuşulmadan kamuoyu gündemine taşınmasını, eğitimin paydaşları ile dil eğitimi konusunda belirli çalışmalar yapılmadan karar alınmasını hızlı ve aceleci bir adım olarak görüyorum. Bunun mahsurlarının olabileceğine yönelik endişeler taşıyorum." ifadelerini kullandı.

Yeni sistem ile beşinci sınıfların dil eğitimi konusunda "Yoğunlaştırma merkezi" olarak görüldüğünü dile getiren Yalçın, öğrencilere sadece beşinci sınıfta "sıkıştırılmış" dil eğitimi verilmesinin sağlıklı olmayacağını, sosyal etkinlik boyutunun da düşünülmesi gerektiğini, aksi takdirde bu sistemin zevksiz olabileceğini ve çocukların sıkılabileceğini savundu.

-"Türkiye'de 60 bin dersliğe ihtiyaç var"

Başbakan Binali Yıldırım'ın açıkladığı, 2019 yılına kadar "tam gün eğitim" sistemine geçilmesi kararını da değerlendiren Yalçın, okulların tekli eğitim imkanına kavuşturulmasını, yeni derslikler üretilerek çocukların yeterli eğitim almasını ve zamanı iyi kullanmasını önemsediklerini ifade etti.

"Çocukların istiflenmiş gibi, zamanı da ziplenmiş bir süreç yönetimi içerisinde sabah alacakaranlıkta başlayıp, öğleye kadar nefes bile almadan peş peşe dersler görmelerini, akşam ise zifiri karanlıkta okuldan çıkmalarını çok sağlıksız bir eğitim olarak görüyoruz." görüşünü dile getiren Yalçın, yeterli miktarda derslik üretilerek, tam gün eğitime bir an önce geçilmesi gerektiğini belirtti.

Eğitim Bir-Sen'in hazırladığı "Eğitim İzleme ve Değerlendirme Raporu"nda, Türkiye'de tam gün eğitime geçebilmek için 60 bin dersliğe ihtiyaç olduğunu açıkladıklarını hatırlatan Yalçın, şunları kaydetti:

"Tam gün eğitime geçebilmek için gerekli olan 60 bin derslik istenirse üretilebilir fakat 2002-2016 yıllarında Türkiye'de mevcut dersliğin bir kat daha fazlası üretilebildi. En fazla derslik üretilen yıllar 2004, 2005 ve 2006. Bu süreçte derslik sayısının fazla üretilmesinin nedeni ise 'eğitime yüzde yüz destek' diye iş ve sermaye çevrelerini eğitime katkı sunmaya yönlendirilerek, şirketlere bu yatırımlarından dolayı vergi muafiyeti sağlanmasıydı. Demek ki istenildiğinde oluyor. Türkiye 60 bin dersliği 2018'e kadar isterse üretilebilir."

-"Rektörlük seçimlerinde arka pazarlıklar arpalıklara dönüştürüldü"

"Yükseköğrenimi İzleme ve Değerlendirme Raporu"nu ileriki günlerde yayınlayacaklarını, bununla yükseköğrenimin fotoğrafını çekeceklerini bildiren Yalçın, üniversite rektörlerinin fazla yetki sahibi olduğunu, FETÖ'nun bu yetkiden dolayı bazı üniversitelerde kolay teşkilatlandığını belirtti. Yalçın, bundan dolayı üniversite senatosu, yönetim kurulu gibi yapılar ile katılımcılığın artırılması gerektiğini savundu.

Yalçın, şunları söyledi:

"Mevcut rektörlük seçimleri FETÖ'nün üniversitelerde güçlenmesine neden oldu. Rektörlük seçimlerinde arka pazarlıklar arpalıklara dönüştürüldü. Bu yüzden rektörlük seçimleri değiştirilmeli. Üniversitelerde akademik özerkliğin garantörü senato, idari işlerin merkezi ise yönetim kurulu olmalı. Üniversite seçimi, YÖK derken, her şeyi rektör üzerinden tartışan bir Türkiye var. Bu çok sağlıklı değil çünkü rektörlük seçimleri sağlıklı değil. Üniversiteye rektör olmayı düşünenlerin peş peşe aday olduğu ve kıran kırana mücadelenin yapıldığı bir yapı var. Bir sonraki dönem rektör olmak için, kendisine kurşun askerlik yapacak adamları getirmek için amacından saptırılan bir süreç yaşanıyor rektörlük seçimlerinde."

FETÖ'den güç kazanan bazı rektör adaylarının, seçilince tamamen bu terör örgütünün kontrolüne girdiğini ve bu yapıya bağlı akademisyenleri takviye ederek üniversitede ağırlık oluşturduğunu belirten Yalçın, "FETÖ'den arındırılmak isteniyorsa sistem değişmeli. Rektörleri her şeyin tam yetkilisi haline dönüştürürseniz, sorunların önüne geçemezsiniz. Rektörlük mekanizması Yunan tanrısı gibi yetkilendirilmiş gibi olmamalı, rektör sadece koordinasyon, inovasyon ve girişimciliği sağlamalı." dedi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :