Dikkat!11 bölümde yetenek yerine puan

Dikkat!11 bölümde yetenek yerine puan

Adaylar 15 Mart Pazar günü YGS’ye girmeye hazırlanırken, daha önceki yıllarda özel yetenek sınavıyla öğrenci alan 11 bölüme artık sadece puanla yerleştirme yapılacağı ortaya çıktı.

Uzmanlar, hem adayların hem de üniversitelerin bu durumdan zamanında haberdar edilmemesini eleştirdi. Bu yıl aralarında Görsel İletişim Tasarımı, Endüstri Ürünleri Tasarımı, İç Mimarlık, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümlerinin de olduğu Güzel Sanatlar Fakültesi programlarında okumak isteyen öğrencilerin sadece YGS’ye girmesi yeterli olmayacak. İkinci aşama olan Lisans Yerleştirme Sınavları’na (LYS) da katılmaları ve yeterli puanı almaları gerekecek. Yüksekokulda YGS yeterli Öğrencinin girmek istediği bölüm yüksekokul bünyesindeyse sadece YGS’ye girip gereken puanı alması yeterli. Bu bölümlere yerleşmek için artık özel yetenek sınavı yapılmayacak. Ancak Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü bir üniversitede fakülte bünyesinde bulunurken, başka bir üniversitede yüksekokul içinde yer alıyor. Bu durumda yüksekokuldaki bu bölüme girmek isteyen öğrencinin YGS’ye girmesi yeterli olacak. Gastronomi ve Mutfak Sanatları’nı fakültede okumak isteyen adayın ise LYS’de de TS-1’den yeterli puanı alması koşulu aranacak. ÖSYM adayları uyarmadı Bu durum, ÖSYM tarafından yayınlanan ÖSYS başvuru kılavuzunda son iki yılın özel yetenekle öğrenci alan programları karşılaştırıldığında anlaşıldı. Özel yetenek sınavına hazırlanan adaylar ÖSYM’nin süreç devam ederken değişiklik yapmasını ve kamuoyunu zamanında bilgilendirmemesini eleştirdi. Bazı üniversitelerin internet sitesinde halen bu bölümlere özel yetenek sınavıyla öğrenci alındığına ilişkin yazılar var.  Uzmanlar ise eğitim sistemi üzerinde sınavın ağırlıklı etkisinin azaltılması tartışılırken bu bölümlerin yeteneğe göre seçim yerine ÖSYS’ye dâhil edilmesini çelişki olarak nitelendiriyorlar. Ayrıca bu bölümlere girmek isteyen adayların şimdiye kadar sanat ağırlıklı dersler alarak özel yetenek sınavlarına odaklandığını, LYS’ye yönelik bir hazırlık yapmadıklarını hatırlatıyorlar. Bu değişiklikle birlikte adayların kısa sürede LYS’ye hazırlanmaları gerektiğini ve matematik, fizik, edebiyat ve tarih gibi derslerden yüksek puan almak zorunda olduklarını belirtiyorlar. Peki bu bölümler şimdi kaç puanla öğrenci alacak, adaylar ne yapmalı, puanlar yükselecek mi düşecek mi? Bu konuda uzmanların önerisi şöyle: “Daha önceki yıllarda bu bölümlere bazı üniversitelerde puanla, bazılarında ise özel yetenek sınavıyla öğrenci kabul ediliyordu. Adaylar girmek istedikleri bölüme puanla öğrenci alan üniversitelerin taban puanlarını referans alabilirler. Bu yıl ilk kez merkezi sistemle öğrenci alacak bölümlerin puanı da benzer programlara yakın olacak. Bölümlerin önemli bir kısmının TS puanıyla öğrenci alacak olması, puanların yüksek çıkacağına da işaret ediyor. TS kontenjanlarının az, aday sayısının fazla olması böyle bir riske yol açıyor. Adayların bu olasılığı dikkate almaları ve hazırlıklı olmaları gerekiyor.” Kaç kontenjanı etkiler? Özel yetenek sınavı yerine bu yıl sadece puanla öğrenci alacak programlar için geçen yıl toplam 3 bin 806 kontenjan ayrılmıştı. Bu kontenjanın 1747’si İç Mimarlık, 560’ı Görsel İletişim Tasarımı, 439’u ise Gastronomi ve Mutfak Sanatları programını kapsıyordu. Kalan 8 program ise 1060 öğrenci alıyordu. ÜNİVERSİTE ADAYLARININ İKİ HATASI Hürriyet'in haberine göre,15 Mart’taki YGS öncesi uzmanlar, adayların iki önemli hatasına dikkat çekiyor: YGS’nin ‘önemsiz’ bir sınav olduğu algısı ve barajı zor geçen bir öğrencinin üniversiteye giremeyeceğini düşünmesi. Başarı için ise üç önemli faktör var. Milyonlarca öğrencinin geleceğini belirlemek için gireceği ve üniversiteye yerleşmede ilk aşama olarak tanımlanan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) için geri sayım başladı. 15 Mart Pazar günü yapılacak sınav için adaylar son hazırlıklarını gözden geçirirken, uzmanlardan da uyarılar gelmeye devam ediyor. Uzmanlara göre YGS’de adaylar iki önemli hata yapıyor. Bunlardan biri YGS’ye ‘önemsiz bir baraj sınavı’ olarak bakmak, diğeri ise sınav sonrasında 180 barajını zor geçenlerin “Artık üniversiteye giremem” düşüncesiyle Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) hazırlığından vazgeçmesi. YGS’nin etkisi yüzde 40 Bu iki hatanın adayları yanılttığını belirten Kültür Dershaneleri Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Salim Ünsal, “Evet, bu sınav sonucuna göre geçmeniz gereken bir baraj var belki ama daha da önemlisi, haziran ayında gireceğiniz LYS’nin puanlarının da önemli bir ayağını YGS oluşturuyor. Puanların yaklaşık yüzde 40’lık kısmı YGS netleri ile elde ediliyor. Bu nedenle önemsiz bir sınav algısı içinde olan adayların bu algılarını acilen değiştirmesi gerekiyor. Ayrıca barajı zor geçen ve ‘Artık LYS’de fazla şansım kalmadı’ diye düşünenler de ikinci önemli hatayı yapıyor. Çünkü teorik olarak YGS’de 1.1 milyonuncu sırada olan bir adayın LYS’lerde TM puan türünde 7 bin bandına kadar çıkabilmesi mümkün. Katılım yoğunluğu ilk sınava göre azaldığı için adaylar LYS’de çok daha iyi sıralar elde edebiliyorlar.” Tekrar, test tekniği, hız YGS’nin yorum ve muhakeme gücünü ölçen bir sınav olduğunu vurgulayarak son hafta tekrar yapmanın önemine dikkat çeken Ünsal’ın önerileri şöyle: “5-6 aydır sıkı bir hazırlık sürecinden geçen öğrencinin önceki öğrendiklerini kaybetme riski her zaman yüksek. Bu riskin olumsuz etkilerini minimize etmenin, hatta ortadan kaldırabilmenin en iyi yolu düzenli tekrar. Sınava az bir süre kaldığında tekrara dayalı ders çalışma stratejilerinin çok faydalı olduğunu yıllardır deneyimledik. Öğrendiklerini pekiştirebilen, test çözme tekniğini kavrayabilen, okuma, anlama ve problem çözme hızını arttırabilen öğrenciler sınavda daha başarılı oluyorlar. Öğrencilerden bazıları süreç ilerledikçe doğrudan ilgi alanında bulunmayan ders ve konulara karşı bir önyargı geliştirebiliyorlar. Önyargı bulaşıcı hastalık haline gelmeye ve gittikçe daha çok dersi kapsama alanına almaya başlıyor. Özellikle YGS’nin müfredat ağırlığı ve zorluk derecesi, hiç de üniversite kapısına gelmiş liseli bir öğrencinin potansiyelinin üzerinde değil. Biraz sağlıklı bir zihin, hevesli bir yaklaşım ve programlı bir çalışma disipliniyle bu önyargıların zincirini kolayca kırabilmek mümkün. Yeter ki öğrenci kendi potansiyelinin farkına varabilsin, yapabileceğine dair inancını yitirmesin.” –

ajanslar