“Darbeyi ekonomik alana çektiler!”

“Darbeyi ekonomik alana çektiler!”

Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER)’in düzenlediği ‘15 Temmuz Darbe Sonrasında Neler Oldu?’ programında Konyalı işadamları 'Darbenin Ekonomik Boyutu'nu anlattı.

Konya Tesisat ve İnşaat Malzemecileri Derneği (KONTİMDER)’in düzenlediği ‘15 Temmuz Darbe Sonrasında Neler Oldu?’ programında Konya Ticaret Oda Başkanı Selçuk Öztürk, MÜSİAD Konya 5. Dönem Şube Başkanı Aslan Korkmaz ve Konya Sanayi Odası Meclis Başkanı Tahir Şahin konuştu.

KONTİMDER Teçrübe Aktarım Programı kapsamında bu hafta "Darbe; 15 Temmuz Sonrası Neler Oldu?" konulu söyleşi derneğin Şehit Ömer Halisdemir ismi verilen konferans solonunda gerçekleştirildi. 

 

Konuşmacılar 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve diğer ülkelerle olan ilişkileri değerlendirdi. Türkiye’nin kredi notunun düşüren kredi derecelendirme kuruluşlarının bilinçli olarak ve 15 Temmuz Darbe girişimini ekonomik boyutlarda yürütmek istendiğini söyleyen Başkan Selçuk Öztürk, Özellikle Moody’s şirketinin Cuma günü Türkiye’nin notunu düşürdüğüne dikkat çekti. Kredi derecelendirme kuruluşlarının uluslar arası alanda neden önemli olduğunu anlatan Öztürk konuşmasına şu şekilde devam etti: “Cuma akşamı piyasalar kapandıktan sonra ilginç bir şeklide Moody’s Türkiye’nin kredi notunu düşürdüğünü açıkladı. Türkiye’ye kim ne yapmak istiyorsa Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece Türkiye’nin notunu düşürdüğünü açıkladı. Bu karar neden önemli ve ne anlamı var diye kendimize soruyoruz. Dünyada profesyoneller tarafından yönetilen 3 tane kredi derecelendirme kuruluşu var. Türkiye’nin veya bir başka ülkenin kredi notunu indirebiliyorlar ve çıkartabiliyorlar. Bunların önemi ise; Türkiye çarı açıklarının sürekli yurt dışından kapatma sebebiyle, bunlara bakarak yatırım yapan büyük gruplar var. Bu yatırımcılar daha çok batılı gruplar ve bu kredi derecelendirme kuruluşlarını takip ederek yatırım yapıyorlar. Batıdan, Türkiye’ye sıcak para gelen kanallar, emeklilik fonları ve sigorta fonlarında biriken paralar oluyor. Bu paralar biriktirilerek değerlendiriliyor. Biriken fonların paraları değerlendirilirken de bu kredi derecelendirme kuruluşlarına bakıyorlar. Profesyoneller tarafından yönetilen, bu kurumların bir ülkeye yatırım yapabilmesi için 3 derecelendirme kuruluşlarından en az iki tanesinin yatırım yapılabilir ülke durumunda olunması gerekiyor. Biz ilk başta Standard & Poor's kuruluşu notumuzu düşürdüğü için hadiseyi önemsememiştik. Çünkü Moody's ve Fitch Ratings Türkiye’nin notunu düşürmemişti ve yatırım yapılabilir ülke durumundaydık. Moody’s’ amacı; sürpriz bir şekilde bu kararı alması uluslararası yatırımcılar ve fonlar açısından, Türkiye’ye yatırım yapacak olan kuruluşları dışarı çıkartmaktır” şeklinde konuştu.

“DARBE DEVAM EDİYOR”

15 Temmuz darbe girişinin başarısız olmasından sonra Türkiye üzerinde oyun oynayanların darbe zeminini ekonomik alana çektiğini işaret eden Öztürk, bu süreçte iş adamlarına büyük sorumluluklar düştüğünün altını çizdi. Öztürk, “Aslında bütün bu olanlar 15 Temmuz sürecinin ekonomik anlamda mücadelesinin devam ettiğini bize gösteriyor. Bu sürecin kısa sürede biteceğini de tahmin etmiyorum. Sonuç itibariyle Türkiye’yi itibarsızlaştırma, Türkiye’yi yönetilebilir olmaktan çıkartma mücadelesi onlar açısından bu mücadele devam edecektir. Ancak bizlerde mücadeleye devam edeceğiz. Ben ekonomist olarak Türkiye’nin Suriye mücadelesini destekliyorum ve bu operasyonlara devam etmeli. Mesele sadece DAEŞ veya PYD meselesi değildir. Bu coğrafyada biz Araplarla komşuluk yapıyoruz ve bin yıllıdır bu coğrafyada komşuyuz. Bin yıl sonra birisi geliyor ve bizim komşuluk ilişkilerimizi bozuyor. PKK’yla mücadeleyle de benzer olaylar var. Biz hep beraber Türkiye olarak güçlenmemiz gerekiyor. Türkiye; PKK, DAEŞ ve Suriye’yle olan mücadelesinde ekonomik sebeplerden dolayı vazgeçerse bunun sebebi bizi yönetenlerden olduğu kadar iş adamları da sorumludur. İş adamları olarak çok daha fazla çalışmak zorundayız. Daha fazla çalışmak zorundayız, daha fazla istihdam sağlamak zorundayız, daha fazla vergi vermek ve daha fazla ihracat yapmak zorundayız” dedi.

“FARKINDA OLAMADIK”

15 Temmuz olayının Türkiye üzerinde oynanan oyunların en büyük projelerinden biri olduğunu anlatan MÜSİAD Konya 5. Dönem Şube Başkanı Aslan Korkmaz, vatandaşların farkında olmadan FETÖ örgütüne yardım ettiğini anlattı. 12 Eylül darbesini ve 28 Şubat dönemlerine dikkat çeken Korkmaz, “Her on yılda bir yapılan darbelere E-Muhtıra ve 15 Temmuz’u da eklersek bu oranlar şaşmadan devam ediyor. 12 Eylül darbesinde insanlar sabah uyandıklarında darbe olduğunu ve askerlerin sokaklarda olduğunu gördü. 15 Temmuz Darbe girişiminde de öyle olacağı düşüncesiyle yapıldı ama ilk yarım saat sonra olayın süreci değişti. Başbakan, Muhalefet liderleri ve özellikle Cumhurbaşkanımızın açıklamaları gelince, herkes sokaklara çıktı. Milletin bu büyüklüğünü biz tarihten ve geçmişten biliyorduk. Önemli olan vatan ve bayrak olunca, millet ayrımı yapmadan, herkes indi. O sokaklarda sarhoş da vardı 5 vakit namaz kılanı da meydandaydı. Herkes sabahlara kadar meydanlarda devlete sahip çıkmak için nöbet tuttu. 15 Temmuz gecesi şehitler verdik. Bugün yine doğuda askerlerimiz vatan toprağı savunmak için şehit düşüyor. 15 Temmuz’dan sonra, darbe girişimi başarılı olsaydı ne olurdu? Sorusunu hep sordum. Acaba kaçımız sokaklara çıkar veya kaçımız sağ olabilirdik. Bu soruyu her gün kendime soruyorum.  15 Temmuz’da bu örgütün devletin kurumların kendi çıkarları için kullandığını gördük. Bütün zararları onların verdiğini, sonuçların düzgün olmamasından tutundan atamalardaki bozukluklara kadar tüm zararları FETÖ örgütünün verdiği ortaya çıktı. Eğitimden sağlığa, askeriyeden adalete kadar her tarafı ele geçirmişler ve çok iyi bir organizasyon yapmışlar.  Bizler her ne kadar bu olayları lanetliyorsak da bir şekilde bu örgüte 5- 6 yıl önce farkında olmadan yardım ettiğimiz ortaya çıktı. İnsanlar dolaylı ve bilmeyerek FETÖ örgütüne yardımda bulundular. Hiç maddi destekte bulanamayanlar da maalesef Dua ederek destek verdi” dedi.

“ORGANİZE OLANLAR, OLMAYANLARI YÖNETİR”

Korkmaz konuşmasında, “Organize olmuş azınlıklar organize olmamız çoğunlukları yönetebilir. Bu sözün gerçekliğini hepimiz gözlerimizle görmüş olduk. Bunun yanında devlette bir boşluğun olduğunu gördük. Cumhurbaşkanımız 17 – 25 Aralık sürecinden önce bunun bir dini yapılanma olmadığını, tamamen terör örgütü yapılanması olduğunu söylüyordu. Türkiye’nin en küçük mahallesinden büyükşehirlerine kadar her tarafta örgütlenmişler fakat devlet yeterince gereğini yapmamış.  Bizler Batıyı eleştirirken her zaman ikiyüzlü olduğunu söyledik. Burada Batının ikiyüzlü olduğunu bir kez daha gördük. Menfaatleri olduğu yerlerde demokrasi insan hakları derler ama menfaatleri olmadığı yerde ise kulakları tıkalıdır. 15 Temmuz’dan 10 sonrasına kadar hiçbir Avrupalı devlet FETÖ’ nün örgüt olduğunu bile kabul etmedi. daha sonra birbirlerinden destek alarak yavaş yavaş terör örgütü olduğunu söylemeye başladılar. Biz bunların böyle olduğunu ve bu samimiyetsizliklerin biliyorduk. 1991 yılında Irak’ı savaşa sürüklediler, hepsi kazançlı çıktı ama bir tek savaşa girmediler. Bugün Suriye’de o kadar insan ölüyor, hiçbir şey yaptıkları yok. Bizler bu süreçte ne yaptık? Ben şahsen 22 yaşından itibaren çeşitli sivil toplum kuruluşlarının içinde  ve iş adamlarını içinde oldum. Bu 25 yıl içinde 25 tane ülkeye yararlı adam yetiştiremedim. Her zaman hep birileri yapsın diye bekliyoruz. Bizler ne yazık ki eğitim sistemimizi FETÖ terör örgütüne teslim etmişiz” dedi.

 

 

“ZEMİN HAZIRLAYIP DARBEYİ HAKLI GÖSTERİYORLAR”

Konya Sanayi Odası Meclis Başkanı Tahir Şahin, Dış güçlerin Türkiye’yi kaos ortamlarına sürükleyerek darbe yapmayı meşru göstermeye çalıştıklarına dikkat çekti. Şahin, “Bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum ve tüm terör örgütlerini lanetliyorum. 15 Temmuz’un bize kazandırdığı tek şey, aslında bizlerde var olan küçük sebeplerle bir arada olamadığımız birlikteliği yeniden ortaya çıkardı. Demokrasiye sahip çıkmayı öğretti. Kendi ülkemizin kaderini değiştirmek istiyorsak veya başka ülkelerin kaderiyle oynamak istiyorsak uzun yıllara dayalı projelerle oluyor. 12 Eylül darbesini bire bir yaşayarak söylüyorum. O zamanda aynı şeyleri yaşamıştık. Bizimle oynamak için bizim kelimelerimizi bile değiştirdiler. Kardeş diyince hepimiz aynı anne ve babadan olan olarak biliyoruz. Oysa onlar değil akrabadır. Öz Türkçe deyimiyle karındaştır. Kardeş olan ise aynı inancı paylaşan insanlar kardeştir. Bizlerde bu anlayışı bile değiştirdiler. 12 Eylül öncesinde de aynı durumlarda ve silah aynı adamların elinde başka kardeşine yönlendiriyor. Aynı silah başka birinin elinde başka bir kardeşine yönlendiriyor. Ben askerlik yaptığımda komutanımdan öğrendiğim şey, ‘biz millet için millete rağmen iyi olanı daha iyiyi düşünürüz’ demişti. bu darbelerde böyle oluyor. Zemin buna göre hazırlanıyor. Zeminler hazırlandıktan sonra millet artık darbe olsa da bir kurtulsak anlayışına getiriliyordu. 1960, 1970 darbesinin gerekçeleri hep bu yöndedir. 15 Temmuz’u hep beraber yaşadık. Her şey yıllar önce hazırlanmıştı. Bu kalkışmada Allaha şükürler olsun insanlarımız kendi istiklali ve istikbaline sahip çıkma kabiliyeti ve birilerinin de küçük bir kıvılcım yapmasıyla darbe etkisiz hale getirildi. Bu yüzden hepimiz bir daha yaşamayız inşallah. Ülke kurulduğundan bu güne kadar kalkınma oranımız yüzde 4’tür. Çok kötü hükümetler ve iyi hükümetler olduğunda da ortalama kalkınma oranı yüzde 4 oldu” diyerek konuştu.  Sami Gediz - Memleket