Darbecilerin Harp Akademileri Komutanlığındaki faaliyetlerine ilişkin iddianame

Darbecilerin Harp Akademileri Komutanlığındaki faaliyetlerine ilişkin iddianame

FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığındaki faaliyet ve eylemleriyle, Harp Akademileri Komutanının kaçırılarak cezaevine konulmasına ilişkin aralarında 4 generalin de bulunduğu 116 şüpheli hakkında hazırlanan iddiana

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığındaki faaliyet ve eylemlerine ilişkin aralarında 4 generalin de bulunduğu 116 şüpheli rütbeli asker hakkında hazırlanan iddianamede, darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu’nun kaçırılması eylemine yer verildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan iddianamede, Korgeneral Bekiroğlu’nun darbeci askerlerce kaçırılarak derdest edilmesi ve Hadımköy’deki askeri cezaevine götürülmesi anlatıldı.

İddianamede, müşteki olarak yer alan Bekiroğlu’nun, emir subayı ile korumalarının 15 Temmuz akşamı kapısını çalarak, "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin yönetime el koyduğunu söyledikleri belirtildi.

Koruması ve emir subayının kendisini derdest etmeye çalıştıklarını aktaran Bekiroğlu'nun şu beyanlarına iddianamede yer verildi:

"Saat 21.00 sıralarında kapım çalındı. Kapıyı açtığımda karşımda emir subayım Binbaşı Fatih Irmak ve koruma astsubaylarım Eyüp Karaman ve Okan Şentürk vardı. Emir subayının kamuflajlı uzun kollu eğitim elbisesi, belinde de tabancası vardı. Koruma astsubaylarım sivil takım elbiseliydi. Emir subayıma ne olduğunu sorduğumda, kendisi bana sert bir ses tonuyla 'Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Hulusi Akar’ın emriyle Yurtta Sulh Konseyi ülke yönetimine el koymuştur.' şeklinde söz söyledi. Ben de duruma ilişkin bir mesaj olup olmadığını, emri nereden aldığını sordum. Kendisi de bana Genelkurmay Harekat Merkezinden 'Uzay Albay' isimli bir şahıstan emri aldığını söyledi. Adı geçen şahsı daha sonra araştırdığımda, kendisinin 5. Zırhlı Tugay Komutan Yardımcısı olarak görev yaptığını, darbe teşebbüsü sürecinde ise İstanbul’da faaliyetleri yönlendiren şahıslardan biri olduğunu öğrendim."

- "Emir subayı, emir veriyordu"

İddianamede, Bekiroğlu'nun korumaları ve emir subayının sürekli kendisiyle yüksek sesle konuştuklarını, emir subayının kendisine emirler verdiğini, ailesinin de bu duruma şahit olduğunu söylediği bilgisi verildi.

Bekiroğlu'nun "Eşimin ve kızımın da hazır bulunduğu bir ortamda, emir subayı emredici bir üslupla kıyafetlerimi giymem gerektiğini, beni Hadımköy'e götüreceklerini söyledi. Ben de bunun üzerine, Genelkurmay Başkanımızın emri olduğunu zannederek sivil kıyafetimi giyip kendisi ile beraber gitmeye karar verdim. Evde kıyafetimi giydiğim esnada emir subayı beni yakından takip etti. Akademi envanterinde bulunan sivil plakalı bir araca bindirilerek yola çıkarıldım. Bu yerden Hadımköy kışlasına intikale kadar herhangi bir kötü muamele görmedim. Her zamanki askeri disiplin ve tavır içerisindelerdi. Hadımköy Kışlası önüne vardığımızda, herhangi bir kimse tarafından durdurulmadık, kışla içinde bir süre araç seyir ettikten sonra durduk. Aşağı indiğimizde askeri cezaevi önüne geldiğimizi anladım." beyanı da iddianamede yer aldı.

Korgeneral Bekiroğlu'nun Hadımköy’deki askeri cezaevi nizamiyesinde Harp Akademilerinden bazı öğrenci subayların geldiğine dikkati çektiği vurgulanan iddianamede, Bekiroğlu'nun şunları söylediği kaydedildi:

"Bir süre sonra, Kara Harp Akademisi öğretim elemanlarından Binbaşı Erhan Savur, öğrencilerinden Yüzbaşı Kenan Keskin, Münir Sözen geldiler. Kendileri ile muhatap olmadım, çünkü tavır ve davranışları, askeri davranış ve disipline uygun değildi. Süreç devam ederken, bir ara emir subayı bana akademi kurmay başkanı olan Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler’in kendisini aradığını, benim sıkıyönetim direktifinin eki olan sözde atama emri ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine atandığımı, 1. Ordu Komutanlığı ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına ise Korgeneral Erdal Öztürk’ün atandığını söyledi."

- "Rehin tutulduğu süre boyunca uyumadım"

Emir subayına eşiyle telefon görüşmesi yapmak istediğini söylediğini, akıbetini sorduğunda ise cevap alamadığını ifade ettiği bildirilen Bekiroğlu'nun şu beyanları iddianamede yer buldu:

"Emir subayının devamlı interneti takip ettiğini hatırlıyorum ancak Whatsapp programını kullanıp kullanmadığını anlayamadım. Kendisine ara sıra ne olduğunu sorduğumda, bana herhangi bir şey olmadığını, her şeyin seyrinde devam ettiğini söyledi. Rehin tutulduğum süre boyunca uyumadım. Dikkat çekici olarak saat 01.00 sıralarında dışarıdan silah sesleri duydum. Ancak silah atışlarının uyarı mı yoksa savunma amaçlı mı olup olmadığını anlayamadım. Yalnız içeride bir telaş oldu. Cezaevi dışına Ani Müdahale Mangası (AMM) geldi. Saat 07.00 sıralarında kendisini cezaevi müdürlüğünün astsubayı olarak tanıtan şahsa neler olduğunu sorduğumda, bana başarısız bir darbe girişimi olduğunu söyledi. Bunun üzerine ben de gelişmelerden cesaret alarak orada bulunup beni rehin alan tüm şahıslara 'Yürüyün! Birliğe Dönüyoruz!' dedim. Şahıslar da darbe girişiminin başarısız olduğunu anladığından tepki gösteremediler ve emrime itaat ettiler."

İddianamede, sözde sıkıyönetim sonrası kritik görevlere atanacak isimlerle askeri ilişki dışında bir irtibatının bulunmadığını anlatan Bekiroğlu'nun, "Benim rehin alınmam olayında sıkıyönetim direktifi ekinde yer alan atama listesindeki kadro hakkında olumlu veya olumsuz bir fikrim bulunmamaktadır. Çünkü elimde bunu değerlendirecek bir veri yoktur. Ancak sonradan araştırdığım kadarı ile beni rehin alan emir subayımın (Binbaşı Fatih Irmak) birliğimiz personeli Albay Ahmet Zeki Gerehan ve Binbaşı Zafer Özleblebici ile darbenin gerçekleştiği tarihte gündüz süresince yüz yüze temas kurduğunu, yine Yüzbaşı Murat Yanık ile telefon, Yüzbaşı Mustafa Kubilay ile Whatsapp üzerinden temas kurduğunu araştırmalarım sonucu öğrendim." dediği kaydedildi.

- Tanık ifadeleri

Harp Akademileri ile Hadımköy’deki 6. Alay Kışlası'nda görevli personelin Tahir Bekiroğlu’nun "enterne edilmesine" şahit olması dolayısıyla verdiği tanık ifadeleri de iddianamede yer aldı.

Tanık Albay Mehmet Örken’in savcılıkça alınan ifadesine değinilen iddianamede, Örken'in darbe girişimi haberini Albay Mehmet Karagöz’ün kendisini aramasıyla öğrendiğini belirttiği bilgisi yer aldı.

Örken'in iki boğaz köprüsünün de tek yönlü olarak kapatılmasının anlamsız olduğu değerlendirmesinin bulunduğu iddianamede, tanığın "Kurmay Albay Alptekin Tartıcı, cep telefonumdan beni arayarak kışlaya gelmemi söyledi. Odasına gittim. 'Durum nedir ?' diye sordum. Masanın üzerinde bir mesaj vardı, mesajın üzerinde konu olarak 'Sıkı Yönetim Direktifi' yazıyordu. Mesajın son sayfasına baktığımda imza bloğunda Tuğgeneral Mehmet Partigöç’ün ismi ve mesajın sonunda ‘Yurtta Sulh Konseyi’ imzalı ibaresi vardı. ‘Sıkı Yönetim ilanı Partigöç’e mi kalmış bu mesaj uygulanamaz’ dedim. Konu ile ilgili emriniz nedir diye Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler'e sorduğumda ‘Kışlamızın emniyetini alacağız kışlaya giriş çıkışlara müsaade etmeyeceğiz’ dedi. 'Korgeneral Tahir Bekiroğlu nerede haberiniz var mı konu ile ilgili ne emir verdi?' diye sordum. Hasdal Kışlası'nda olduğunu duyduğunu, kendisine ulaşamadığını söyledi." dediği anlatıldı.

İddianamede, çok sayıda rütbeli askeri personelin tanık ve şüpheli olarak beyanlarına da yer verildi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :