Cumhurbaşkanlığı Sözcüzü Kalın: (3)

Cumhurbaşkanlığı Sözcüzü Kalın: (3)

"(Salih Müslüm) Prag'da tutulması, bırakılması, Almanya'da ortaya çıkması vesaire... Aslında burada Avrupalıların da oturup düşünmesi lazım. Türkiye gibi bir müttefiklerinin terör örgütünün mensubu olarak gördüğü, ilan ettiği bir kişiye Avrupa sokaklarınd

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Salih Müslüm'ün serbest bırakılmasına ilişkin, "Prag'da tutulması, bırakılması, Almanya'da ortaya çıkması vesaire... Aslında burada Avrupalıların da oturup düşünmesi lazım. Türkiye gibi bir müttefiklerinin terör örgütünün mensubu olarak gördüğü, ilan ettiği bir kişiye Avrupa sokaklarında, başkentlerinde böyle elini kolunu sallayarak imkan ve fırsat vermeleri ne anlama geliyor? Bunu kendilerine sormaları gerekiyor. Türkiye buna tepki gösterdiği zaman, 'Niye Türkiye bu konularda böyle sert tepki gösteriyor' diye bir tavır içinde olmamaları gerekiyor." dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Bir gazetecinin, "ABD Pentagon Sözcüsü'nün Türkiye'nin arananlar listesindeki PKK'nın sözde üst düzey yöneticilerinden birini General Mazlum olarak tanımlaması nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, Pentagon'dan zaman zaman orta ve alt düzey sözcülerin, bölge koordinatörlerinin bu tür açıklamalarının geldiğini söyledi.

Amerikalı yetkililerin, üzerinde mutabık kaldıkları konulara muhalif açıklamalar yaptıklarını sıkça gördüklerini belirten Kalın, burada bir yönetim zafiyetinin ortada olduğuna dikkati çekti.

PYD/YPG'nin mensubuna yönelik bu tür bir adlandırmanın, terör örgütünü meşrulaştırma çabası olduğuna işaret eden Kalın, bu konuda gerek Pentagon gerek Amerikan dış ilişkileri yetkililerine ve ilgili bütün birimlere bugüne kadar gerekli bütün bilgilendirmeleri yaptıklarını hatırlattı.

Kalın, ortada bilgi eksikliği sorunu değil bir zihniyet ve bakış açısı sorunu bulunduğunu vurgulayarak, "Özellikle de bu tür açıklamaların kurmuş olduğumuz üçlü mekanizma toplantısının ilkinin hemen öncesinde yapılması da üzerinde mutabık kaldığımız konuların ciddiyetine gölge düşürmektedir. Bizim çağrımız, Pentagon'un sözcüsü kimin söylediği çok önemli değil, terör örgütünü meşrulaştırmaya dönük bu tür çabalarından artık vazgeçsinler, tavırlarını net bir şekilde ortaya koysunlar." ifadesini kullandı.

Terör örgütünün bir mensubuna askeri sıfatla atıfta bulunmanın, bir terör örgütünü meşru bir devletle eşit tutmak anlamına geldiğine dikkati çeken Kalın, "Bu devletler hukuku açısından da ortada büyük bir skandalın olduğunu göstermektedir. Bu konuda onların şu sıfatla, bu sıfatla ifade etmeleri bizim için çok bir anlam ifade etmiyor. Biz sahada kendi ulusal güvenliğimiz çerçevesinde bu mücadelemize bundan sonra da devam edeceğiz." dedi.

- "Doğu Akdeniz'i uzlaşı bölgesi haline getirelim"

İbrahim Kalın, Doğu Akdeniz'deki petrol aramaları konusunda ABD'nin yola çıkardığı gemiye Türkiye'nin de eşlik ettiği iddialarının hatırlatılması üzerine, Doğu Akdeniz'de petrol aramalarıyla ilgili kurulan bir rejim ve düzenin olduğuna işaret etti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, hem de Güney Kıbrıs'ın ortak bir çalışmayla, petrol arama faaliyetleri yapması yönünde baştan beri ortaya konulan bir prensip olduğunu hatırlatan Kalın, Rum tarafının bu ilkeyi sıkça ihlal ettiğini belirtti.

Onlara ait bölgelerle ilgili bir sorunun olmadığını dile getiren Kalın, şöyle devam etti:

"Bizim tespit ettiğimiz kendi münhasır bölgelerimize çakıştığımız yerler var. Buralarda bir hukuksuzluk, ihlal olduğu zaman her zaman her yönden devreye girdik. Bundan sonra da bu ilkemiz değişmeyecek. Arama gemisinin oraya gelmesi meselesiyle ilgili bir sürecin ilerlediğini biliyoruz ama 6. filo henüz oraya gelmiş değil. Bunun henüz intikali gerçekleşmiş değil. Bu çerçevede bizim girişimlerimiz devam ediyor.

Bir çağrı yapmak isterim; gelin Doğu Akdeniz'i bir çatışma ve ihtilaf bölgesi değil, bir uzlaşı ve ortak fayda bölgesi haline getirelim. Bunun için Kıbrıs'ta Türk tarafı ile Rum tarafı bu çizdiğimiz çerçevede ortak bir çalışma yapsınlar, biz de Türkiye olarak buna destek verelim. Bunun içerisinde Yunanistan olabilir, başka ülkeler olabilir, bununla ilgili bizim bir sorunumuz yok ama egemenlik haklarını ihlal edecek şekilde birtakım gayri kanuni yollardan oralarda arama çalışmalarına girerseniz bunun tabii ki sonuçları olur ve Türkiye de gerekli adımları atmaktan hiçbir zaman çekinmez."

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Salih Müslüm'e kırmızı bülten çıkarılması konusundaki başvuruya yanıt verilip verilmediği sorusuna karşılık, Salih Müslüm ve diğer kişilerle ilgili uluslararası anlaşmalar çerçevesinde Türkiye'nin talep hakkının olduğunu ve bu konuda Türkiye'nin gerekli hukuki gerekçelere de sahip olduğunu aktardı.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra kaçan FETÖ'cülerle ilgili de Türkiye'nin girişimleri olduğunu belirten Kalın, "Türkiye'nin hakkında kırmızı bülten çıkardığı kişileri iade etmek için bu ülkelerin elinde yeterli hukuki gerekçe ve zemin bulunmaktadır. Bunun dışında yapılacak yorumlar, oyalamalar, geciktirmeler hukuki içtihat çabaları kararın daha ziyade siyasi olduğunu gösterir. Kırmızı bülten gayri ciddi bir mesele değil. Ciddi olarak çalışılan dosyaya ilgili bütün bilgilerin ve belgelerin konularak hazırlandığı bir taleptir. Interpole ve başka bir ülkeye gönderdiğimizde bu işleme konmasını beklemek en büyük hakkımız." dedi.

Salih Müslüm'ün serbest bırakılmasına da ilişkin Kalın, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Salih Müslüm'ün Prag'da tutulması, bırakılması, Almanya'da ortaya çıkması vesaire... Aslında burada Avrupalıların da oturup düşünmesi lazım. Türkiye gibi bir müttefiklerinin terör örgütünün mensubu olarak gördüğü, ilan ettiği bir kişiye Avrupa sokaklarında, başkentlerinde böyle elini kolunu sallayarak imkan ve fırsat vermeleri ne anlama geliyor? Bunu kendilerine sormaları gerekiyor. Türkiye buna tepki gösterdiği zaman, 'Niye Türkiye bu konularda böyle sert tepki gösteriyor' diye bir tavır içinde olmamaları gerekiyor. Bu kişiler nereye giderse gitsin bu süreçleri izlemeye devam edeceğiz."

- "Putin'in vereceği talimatların sakinleştireceğini bekliyoruz"

Doğu Guta konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede saldırıların sonlandırılması konusunda Rusya tarafından bir güvence verilip verilmediğinin sorulması üzerine Kalın, Doğu Guta'da Nusra gibi belli terör unsurlarının olduğunu belirterek, bunların Doğu Guta'dan çıkarılması halinde çatışmasızlık bölgesi olarak tayin edilmesinin mümkün hale gelebileceğini dile getirdi.

Terör gruplarının ayrıştırılıp Doğu Guta'dan çıkarılmasıyla ilgili bir müddettir devam eden bir çalışma olduğunu belirten Kalın, bunun tam manasıyla hayata geçirilemediğini ifade etti.

Kalın, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuları Rusya Devlet Başkanı Putin ile detaylı bir şekilde görüştüğüne dikkati çekerek, şöyle dedi:

"Bu grupların buradan çıkarılması, insani yardımların ulaştırılması bir insani yardım koridorunun açılması ve ateşkes süresinin uzatılması konusuyla ilgili epey detaylı bir konuşma yaptı. Sayın Putin de bu konuda gerekli talimatları vereceğini söyledi. Önümüzdeki günlerde bunun somut neticelerini göreceğimizi umut ediyoruz. Yaklaşık 400 bin kişinin yaşadığı bölgede farklı grupların iç içe geçtiği meskun mahallerde bugün şu saatte şu iş çözülür demek zor. Özellikle Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız Hakan Bey, bu konuyu Ruslar, İranlılar ve muhalefet kanadıyla yakın takip ediyor. Bütün unsurların bir araya getirilip bunun yapılması gerekiyor ki bu ateşkes sağlansın.

Sayın Putin'in verdiği talimatlar çerçevesinde önümüzdeki birkaç gün içinde ciddi bir sakinleşmenin gerçekleşmesini bekliyoruz. Cumhurbaşkanımızın bugün Ruhani ile yapacağı telefon görüşmesinde de temel konumuz bu olacak."

- "Bizim için stratejik beka konusu"

Üçlü mekanizma toplantısı için Washington'a gidildiğini belirten Kalın, bu konuda Türkiye'nin beklentisinin belli olduğunu söyledi.

Kalın, zaman zaman Türkiye'nin Batı ekseninden uzaklaştığı Amerika ile ilişkilerini bozduğu yorumların yapıldığına değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu iki konu Amerika Birleşik Devletleri için taktik konular olabilir. Suriye'de YPG ve PYD'ye verilen destek onlar açısından taktik bir nitelik arz ediyor olabilir. Bizim için artık bunlar stratejik beka konusu haline gelmiştir. Türkiye'ye 30 yıldır savaşan bir terör örgütünün Suriye koluyla iş tutmak, onlara orada bir hayat alanı açmak stratejik maliyeti olan bir konudur. Türkiye bu konuda çok net bir tavır almıştır. Bundan asla vazgeçmeyecektir. Bizim yaptığımız görüşmeler konusunda bizim onlara sunduğumuz alternatif YPG/PYD dışında diğer aktörlerle stabilizasyon yerel bölgelerde, şehirlerde kasabalarda güvenliğin sağlanması hayatın normale dönmesi bunların YPG/PYD dışındaki gruplarla yapabilirsiniz. PKK'lı olmayan Kürtlerle, Türkmenlerle, Araplarla ve diğer gruplarla yapabilirsiniz biz bunun örneğini de gösterdik."

Kalın Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde 2 bin 200 kilometrekarelik alanın temizlendiğini vurgulayarak, "Orada şu an PYD, YPG, DEAŞ ne de rejim var. Orayı yerel halk kendisi yönetiyor ve hayat normale dönmeye başladı. 150 binden fazla Suriyeli geri döndüler. Demek ki bu olabiliyor." ifadesini kullandı.

Beklentilerinin YPG'nin Fırat'ın doğusuna çekilmesi, Menbiç'ten ayrılması olduğunu aktaran Kalın, şunları kaydetti:

"FETÖ konusundaki beklentimiz de iade talebi dahil olmak üzere FETÖ'nün hem Türkiye'de işlediği suçlar hem de Amerika'da işlediği suçlarla ilgili, vize sahtekarlığı, para aklama okullar üzerinden yürütülen diğer operasyonlar bunlarla ilgili, artık Amerika Birleşik Devletleri'nin adım atması. Bu konuyu da arkadaşlarımız detaylı bir şekilde konuşacaklar umarım beklediğimiz yönde netice alırız. Bu ikinci oyalama taktiği olarak tecelli edecek olursa ilişkiler üzerinde olumsuz bir havanın esmesine de sebep olacaktır."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :