Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (1)- "Kültür ve sanatın tıpkı toprak, tıpkı bayrak gibi bağımsızlığın alametifarikalarından biri olduğunu her fırsatta tekrarlıyoruz. Kendine ait kültür ve sanat üretimi, birikimi, politikası olmayan toplumlar bu bakımd

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kültür ve sanatın tıpkı toprak, tıpkı bayrak gibi bağımsızlığın alametifarikalarından biri olduğunu her fırsatta tekrarlıyoruz. Kendine ait kültür ve sanat üretimi, birikimi, politikası olmayan toplumlar bu bakımdan güçlü toplumların gizli veya açık hegemonyası altında ezilmeye mahkumdur." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni"nde katılımcılara hitap etti.

Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine hoşgeldiniz." ifadesini kullandı.

Ödül kazanan isimlerin Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu tarafından belirlendiğini dile getiren Erdoğan, ödül almaya hak kazanan kültür sanat insanlarını tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüllerin 1979 yılından bu yana takdim edildiğini anımsatarak, "Necip Fazıl Kısakürek, Sedat Hakkı Eldem, Süheyl Ünver, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yaşar Kemal, Çelik Gülersoy, Metin Erksan, Halil İnalcık, Sezai Karakoç, Metin Sözen, Niyazi Sayın ve burada sayamadığım daha pek çok değerli kültür sanat erbabımız bu ödüle layık görülmüştür." diye konuştu.

"Bugün de listeye bu toprakların yetiştirdiği değerlerden yeni isimleri ekliyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, "Ödül takdim edeceğimiz isimlerin her birini kültürümüz ve irfanımız için birer abide olarak görüyoruz. Ülkemiz her biri defalarca ödüllendirilmeye layık sayısız kültür ve sanat insanına sahiptir. Her yıl burada özellikle yaptığımız iş bu büyük havuzdan adeta bir avuç su alarak gönlümüzü ve ruhumuzu teskin etmektir." diye konuştu.

Bu yıl edebiyat alanındaki ödülü Nuri Pakdil'e takdim etmeyi kararlaştırdıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ancak kendisiyle burada bir araya gelmek ve ödülünü bizzat takdim etmek kısmet değilmiş. Bu vesileyle kendisine bir kez daha Allah'tan rahmet ve mağfiret, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Nuri Pakdil denince gözümüzün önüne inancının ve mukaddes bildiği değerlerin onurunu yiğitçe taşıyabilmiş kalem ve kelam ustası bir şahsiyet gelir. Onun bu coğrafyanın insanlarına miras bıraktığı en büyük değer dilinden hiç düşürmediği, gönlünden hiç çıkarmadığı Kudüs sevdası olmuştur. 18 Ekim'de ebedi aleme yolcu ettiğimiz Nuri Pakdil üstadımızın bu kutlu davasına ömrümüz yettiğince sahip çıkmayı sürdüreceğiz."

Sinema alanındaki ödülün sahibinin ise Türk sinemasının milli ve yerli kimliği için bir ömür harcayan, imkansızlıklar içinde özgün eserlere imza atan Mesut Uçakan olduğunu belirten Erdoğan, "Reis Bey, Kelebekler Sonsuza Uçar, Anka Kuşu gibi şiir tadındaki sinema eserleri ile sanat hazinemizi zenginleştiren Sayın Mesut Uçakan'ı bir kez daha tebrik ediyorum." dedi.

Mazhar Fuat Özkan üçlüsünün 1970'li yıllardan beri milletin ortak hislerine tercüman olmayı başardığını ve Türkiye'nin bütün renklerini bir paydada buluşturabilen eserleri ile gönüllerde taht kurduğunu anlatan Erdoğan, "Türk pop müziğinde kültürel kimliğimizi 40 yılı aşkın süredir başarıyla temsil ediyorlar. Müzik ödülünüzü bu yıl 'Güllerin İçinden', 'Buselik Makamına' 'Ele Güne Karşı' gibi onlarca ölümsüz eserle içimizi ısıtan Mazhar Alanson, Fuat Güner, Özkan Uğur beyefendilere takdim ediyoruz." diye konuştu.

Devrim Erbil'in "Resmin Şairi" olarak anılan bir sanatçı olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Kendisi sanat anlayışını, 'Batı'da ekilen tohumların bizim topraklarımızda filiz vermesini bekleyen yaklaşımlara karşıyım, Batı'ya seçici bir duruşla yaklaşmalı, sorunlarımıza kendi üslubumuzla sanatsal çözümler üretmeliyiz' diyerek ifade ediyor. Hocamız 1950'li yıllardan bugüne bize ait renklerle bezediği eserleriyle dünyanın her yerinde büyük bir rağbet gören sergileri ile ve birbirinden kıymetli talebeleri ile Türk sanatını dünyaya tanıtmaya devam ediyor. Resim alanındaki ödülümüzü Türk resim sanatına farklı bir üslup kazandıran Sayın Devrim Erbil'e takdim ediyoruz."

Fuat Başar'ın dünya çapında birçok hattat ve ebru ustası yetiştiren bir sanatkar olduğunu dile getiren Erdoğan, "Kendisi yüzlerce sergide ve uluslararası sanat etkinliklerinde yer alarak ebru sanatının bütün dünyada tanınmasını sağladı. 'Sanat gönülde yanan aşk ateşiyle pişer ve olgunlaşır' diyen Fuat hoca, gönlü, nazargah-ı ilahi olarak kabul ediyor. Evet geleneksel sanatlar alanındaki ödülümüzü hat ve ebru sanatlarının yeni nesillere aktarılması, sevdirilmesi ve öğretilmesi için bir ömür harcayan Sayın Fuat Başar'a takdim ediyoruz." ifadelerini kullandı.

"Yahya Kemal'e göre bizim devlet kurma ve askerlik dışında dünya ortalamasının fevkinde olan üç büyük sanatımız vardır: Bunlar mimari, şiir ve musikidir." diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Sayın Doğan Kuban, Türk mimarisinin tarihini inceleyen ve sanat tarihinin sorunlarını farklı bir üslupla dile getiren onlarca akademik esere imza attı. Mimar Sinan'ı, Divriği Ulu Cami'yi, Osmanlı'yı, İstanbul'u, Anadolu'nun mimarlık tarihini, rönesansı anlatan kitap ve makaleleri ile ülkemizin düşünce hazinesine büyük katkılar sağladı. Mimarlık alanındaki ödülümüzü Sayın Doğan Kuban'a takdim ediyoruz."

Ahmet Yaşar Ocak'ın İslam kültürü ve düşüncesi üzerine önemli eserler kaleme alan bir hoca olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kendisi sosyal tarihimizde mühim bir yeri olan tasavvuf erbabını ilmi bir perspektifle inceleyen akademik çalışmalara imza atmıştır. Hocamız 'Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler', 'Ortaçağlar Anadolusunda İslam'ın Ayak İzleri Selçuklu Dönemi', 'Yeniçağlar Anadolusunda İslam'ın Ayak İzleri Osmanlı Dönemi' gibi pek çok eseri ile tarihe yeni bir bakış açısı kazandırdı. Sosyal bilimler alanındaki ödülümüzü Sayın Ahmet Yaşar Ocak hocamıza veriyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılki Vefa Ödülü'nü ise Osmanlı coğrafyasında yer alan toplumların Türkiye ile gönül birliği sağlaması için üstün gayret sarf eden merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun'a verdiklerini dile getirdi. Erdoğan, "Çalışma arkadaşımız merhum Haluk Dursun hocamız coğrafyanın genişliği ile gönlün, muhabbetin ve ufkun genişliği arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söylüyor. Bunun için gençlere hep meraklı olmayı, duyarsızlıktan, ilgisizlikten, heyecansızlıktan kaçınmayı, Allah'a şükrü ve insanlara teşekkürü asla ihmal etmemeyi tavsiye etmiştir. Bu vesileyle kendisini bir kez daha rahmetle yad ediyorum." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin ve milletimizin maziden atiye uzanan büyük yolculuğuna kendi alanlarında yaptıkları katkılar için bu değerli kültür sanat erbabımıza şükranlarımı sunuyorum. Kültür ve sanatın tıpkı toprak, tıpkı bayrak gibi bağımsızlığın alametifarikalarından biri olduğunu her fırsatta tekrarlıyoruz. Kendine ait kültür ve sanat üretimi, birikimi, politikası olmayan toplumlar bu bakımdan güçlü toplumların gizli veya açık hegemonyası altında ezilmeye mahkumdur." değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)


Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :