Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: (3)- "S-400 konusunda geri adım atmak söz konusu değil. Bu, imzası atılmış, tamamlanmış bir anlaşmadır"- "(S-400) Mevcut NATO savunma sistemine bizde ya da bölgemizde bulunan NATO hava savunma sistemlerine bir tehdi

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, S-400 konusunda geri adım atmanın söz konusu olmadığını belirterek, "Bu, imzası atılmış, tamamlanmış bir anlaşmadır." dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, ABD'de gündeme gelen iki ülke arasında oluşan mekanizmaya ilişkin bir çalışma takviminin belli olup olmadığı sorusu üzerine Kalın, bununla ilgili bir görevlendirme olduğunu, kendisi ve mevkidaşı ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Büyükelçi Robert O'Brien arasında bir çalışma yapılması yönünde kendilerine talimat verildiğini söyledi.

- "İlk önemli buluşmamız 3- 4 Aralık'ta Londra'daki NATO Zirvesi"

Bu çalışmanın Türkiye tarafında başladığını anlatan Kalın, şöyle konuştu:

"Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığımız, İstihbarat Teşkilatımız ve Cumhurbaşkanlığımız olarak bu çalışmayı başlattık. Bir noktaya gelince bunu tabii ki Amerikalı muhataplarımızla paylaşacağız. Tabii ilk önemli buluşmamız 3-4 Aralık'ta Londra'da yapılacak NATO Zirvesi. Orada bir araya gelmeyi planlıyoruz. Yani ben de mevkidaşımla bir araya geleceğim, bakanlarımız da kendi mevkidaşlarıyla, işte belki heyetler olarak da bir araya geleceğiz."

- "S-400, F-35 programına varoluşsal tehdit oluşturan bir mesele değil"

Bunun orada biraz daha netleşeceğini ancak NATO Zirvesi sırasında da bir görüşme yapacaklarını vurgulayan Kalın, şöyle devam etti:

"Biz tekliflerimizi önereceğiz, onların tekliflerini alacağız, dolayısıyla bir sürecin başladığını söyleyebilirim. Tabii temel çerçeve olarak şunun altını tekrar çizmek istiyorum, S-400 konusunda bir geri adım atmak söz konusu değil. Bu, imzası atılmış, tamamlanmış bir anlaşmadır. Bunun dışında teklifler, Amerika tarafından veya başka yerlerden gelecek maksimalist tekliflerin egemenlik haklarımızı ihlal eden bir mahiyet arz etmesi kabul edilemez. Ama bunun ikili ilişkilerde Türkiye ile Amerika arasında bir sorun haline gelmesini önlemek için de biz, bazı çalışmalar yapacağız, birtakım teklifler götüreceğiz. Bize göre sorun aşılamayacak bir sorun değildir. S-400 meselesi iddia edildiği gibi F-35 programına varoluşsal tehdit oluşturan bir mesele değildir. Bunu teknik olarak çözmek mümkündür, siyasi olarak da çözmek mümkündür, yeter ki bununla ilgili bir irade olsun."

Kalın, Türkiye'nin enerji kaynakları gibi savunma sanayi kaynaklarını da çeşitlendirmek durumunda olduğuna dikkati çekerek, "Yaşadığımız coğrafya itibarıyla Türkiye'nin büyüyen, genç, dinamik nüfusu ve coğrafyası dikkate alındığında farklı kaynaklardan savunma sanayi ihtiyaçlarını karşılamasından da daha doğal bir şey olamaz." ifadelerini kullandı.

- "Türkiye'nin alternatifsiz olmadığını herkesin bilmesi gerekir"

Savunma sanayi alanında yerli payını da son yıllarda çok ciddi şekilde artırdıklarını, yüzde 60-70 ve 80'lere doğru getirdiklerini vurgulayan Kalın, "Bu tabii çok ciddi bir kazanım, bundan sonra da bu devam edecek. Burada biz, tabii ki Transatlantik İttifak ve NATO İttifakı'nın önemli bir üyesi olarak, öncelikle müttefiklerimizle bu savunma sanayi iş birliklerini, anlaşmalarını yapmayı hep tercih ettik, halen da tercihimiz bu yöndedir ama Türkiye'nin yüzüne kapılar kapatıldığında Türkiye'nin alternatifsiz olmadığını da herkesin bilmesi gerekir." diye konuştu.

Özellikle ihtiyaçların çok çeşitlendiği ve farklılaştığı bir dönemde Türkiye'nin de farklı alternatifler üretmesinin gayet doğal olduğuna işaret eden Kalın, şunları söyledi:

"Biz buna sıfır toplamlı bir oyun olarak bakmıyoruz. NATO ittifakı içinde olmamız bizim, Rusya ile Çin ile iyi ilişkiler içinde olmamıza mani değildir. Aynı şekilde bizim Rusya ile ilişkiler geliştirmemiz, ABD ile ilişkilerimize bir alternatif değildir. Avrupa ile ilişkilerimiz, Orta Doğu ile ve Afrika ile olan ilişkilerimiz de bir alternatif değildir. Dış politikaya biz 360 derece perspektifinden bakıyoruz. Denge politikasını önemsiyoruz ama bütün bunları yaparken egemenlik hakları çerçevesinde ulusal çıkarlarımızı öncelediğimizi de özellikle ifade etmek isterim."

Kalın, S-400'ler konusunda sistemin aktive edilmesiyle ilgili bir planlama ve Rusya tarafından Türkiye'nin yeni S-400 sistemlerini almasına yönelik bir hazırlık olup olmadığına ilişkin soruya ise bu konuda Nisan 2017'de imzalanan anlaşma çerçevesinde sürecin devam ettiğini kaydetti.

"Yeni bir anlaşma söz konusu değildir, şu aşamada." diyen Kalın, bataryaların gelmesi, eğitim programı, bunların yerleştirilmesi, konumlarının belirlenmesi, yazılım gibi süreçlerin teknik olarak uzun bir süreç olduğunu anlattı.

- "S-400'ler, NATO güvenlik sistemine entegre edilmeyecek"

İbrahim Kalın, önümüzdeki dönemde de bu sürecin devam edeceğini belirterek, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla bu parçalar belki önümüzdeki haftalarda, aylarda gelmeye devam edecek. Bununla ilgili teknik detaylar, yazılımlar vesaireler de çalışmaya devam ediyor. Orada, bu vesileyle şunun altını ben tekrar çizmek istiyorum; S-400'ler, NATO güvenlik sistemine ya da hava savunma sistemine entegre edilmeyecek. Biz bunu en baştan da ifade ettik. Kendi başına müstakil bir savunma sistemi olarak kalacak. Dolayısıyla mevcut NATO savunma sistemine bizde ya da bölgemizde bulunan NATO hava savunma sistemlerine bir tehdit oluşturması söz konusu değil. Biz zaten aldığımız herhangi bir savunma sisteminin bir başka güvenlik sistemine tehdit oluşturmasını asla olumlu karşılamayız. Daha da önemlisi adı üstünde, bu bir savunma sistemi yani bu bize yönelik tehditleri bertaraf edecek bir sistem. Bununla biz gidip, bir başka ülkeye saldırmayacağız. Adı üstünde 'Füze Savunma Sistemi'dir bu. Türkiye'nin tehdit öncelikleri söz konusu olduğunda da biz bunu, müttefiklerimiz de dahil olmak üzere herkesle birlikte kurup, geliştirmeyi hedeflediğimizi de bir kez daha ifade etmek isterim."

- "Dipsiz Göl ile ilgili bu idari ve adli soruşturma devam ediyor"

Gümüşhane'deki Dipsiz Göl'e ilişkin bir soru üzerine Kalın, burada yaşananların "çok üzücü" olduğunu ifade etti.

Kalın, bu konuda Kültür ve Turizm ile Çevre ve Şehircilik bakanlıklarının hemen harekete geçip, soruşturma başlattığını, ilgililerin görevden alındığını ve buranın doğal sit alanı olarak ilan edilmesi konusunda çalışmanın başladığını hatırlatarak, "Bu konuda çok hızlı bir şekilde adım attığımızı söyleyebilirim. Tabii bu işte izni kimler istedi? Kimler verdi? Bunlar bu adli ve idari soruşturma çerçevesinde daha net bir şekilde ortaya çıkacak." dedi.

Burada kamu olarak kendi üzerlerine düşen görevler olduğuna dikkati çeken Kalın, aynı zamanda ve bu alanda bir toplumsal bilincin yerleşmesi, yayılması gerektiğine değindi.

"Bizim, özellikle bu tür tarihi ve doğal değerlerimizi ortadan kaldırmaya dönük hareketleri toleransla karşılamanız söz konusu değil." ifadelerini kullanan Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla 11 Kasım'da milyonlarca ağacın ekilmesi ve yeşil oranının daha da artması için ülke çapında büyük bir kampanya yaptıklarını hatırlattı.

Bu konudaki hassasiyetlerinin son derece açık ve net olduğunun altını çizen Kalın, "Aslında oluşturulmaya çalışılan algının tersine, Türkiye'de yeşil oranı da her yıl artmaktadır ve ama bunların korunması, yaşatılması, vatandaşımızın da bu konuda bir bilinç içinde olması son derece önemli. Dolayısıyla Dipsiz Göl ile ilgili bu idari ve adli soruşturma devam ediyor." diye konuştu.

Kalın, gölün korunması için birtakım çalışmaların hemen başladığına işaret ederek, zemine su verildiği bilgisini paylaştı.

Gölün tekrar eski doğal haline kavuşması için ilgili iki bakanlığın müşterek bir çalışma yürüttüğünü aktaran Kalın, "En kısa sürede inşallah buranın eski doğal güzelliğine kavuşması için elimizden geleni yapacağımızı ifade etmek isterim." dedi.

- "Bu bir toplu intihar değil, cinayettir"

Bir gazetecinin siyanürle gerçekleşen ölüm vakalarını hatırlatarak, siyanüre kolay ulaşımın engellenmesi için bir yol haritası olup olmadığına ilişkin sorusu üzerine "Öncelikle şunun altını açık ve net bir şekilde çizmek istiyorum; bu bir toplu intihar değil, cinayettir. Öldürme ve öldürülme şekli ne olursa olsun, siyanür, silah, başka bir şey kullanılsın, bunun adı toplu intihar değil, bildiğiniz toplu cinayettir. Bunu yapan kişi son tahlilde bir cinayet işlemiştir." diye konuştu.

Bu tür hadiselerin yaşanmaması için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığına kadar bütün birimleri harekete geçirdiklerine dikkati çeken Kalın, siyanürün erişimi son derece kolay bir kimyasal olduğuna işaret etti.

Siyanürün hem iyi hem de kötü amaçlarla kullanılabileceğine dikkati çeken Kalın, şunları kaydetti:

"Bununla ilgili bugün Kabine Toplantısında İçişleri Bakanlığımızın da yaptığı sunumda bu konu gündeme geldi. Bir düzenleme yapılacak bununla ilgili. Erişimin, satışın kontrol altına alınması, ayrıca bir takip sisteminin kurulmasına dönük çalışma yapılacak. Yani siyanürü aldıktan sonra bunu nerede kullanıldığı, ne şekilde işlem gördüğüyle ilgili de bir takip sisteminin kurulmasına dönük de bir çalışma yapılacak bununla ilgili. Yönetmelikle ilgili bazı düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Eğer kanuni düzenleme gerekirse bu tabii ki Meclis'te de gündeme gelecek."

İbrahim Kalın, Kullanımı Kontrole Tabi Kimyasal Maddeler hakkındaki yönetmeliği hatırlatarak, "Siyanürün buraya dahil edilmesi ile ilgili bir çalışma ivedilikle başlatıldı. Umarız bu tür hadiseler bundan sonra tekrar yaşanmaz. Ama burada bir noktanın altını özellikle çizmek istiyorum. Bu bahsettiğiniz üç hadise ardı ardına gelip, 11 vatandaşımız hayatını kaybedince, siyanür kelimesi Google'da, arama motorlarında işte en çok araştırılan kelimelerden birisi haline geldi. Bu konuda kamuoyunun, medyamızın da bir sorumluluk içinde hareket etmesi büyük önem arz ediyor." dedi.

İletişim Başkanlığının bu konuda genel bir çerçeve çizdiğini, buna dikkat edilmesinin önemli olduğunu dile getiren Kalın, "Bu birbirini çoğaltan, birbirini tetikleyen bir tartışmaya döndüğünde herkes bunu sıradan, normal bir şeymiş gibi konuşmaya başladığında ortadaki cinayetin, ölümün, vehametin sıradanlaşması, duyarsızlaşması gibi bir tablo ortaya çıkıyor, buna karşı hepimizin teyakkuz halinde olması, buna müsaade edilmemesi lazım. Dediğim gibi ortada bir ölüm, kayıp, cinayet, intihar var, ne derseniz deyin ortada büyük bir acı var. Bunu sıradanlaştıracak, bunu kamuoyu nezdinde duyarsız hale getirecek yayınlardan, yorumlardan mutlaka kaçınmak gerekiyor." diye konuştu.

(Bitti)



Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :