Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları, Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemini anlattı

Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları, Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemini anlattı

Beyşehir ilçesinde “16 Nisan 2017 referandumunun 1.yıldönümünde Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi” konulu konferans düzenlendi.

Selçuk Üniversitesi, Beyşehir Kaymakamlığı ve Beyşehir Belediyesi tarafından Beyşehir Belediyesi Kültür ve Yaşam Merkezi’nde ortaklaşa gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak katılan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanları Mustafa Akış, Gülay Samancı ve Ayşe Türkmenoğlu ile Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Murat Atçıl, referandumun birinci yıl dönümünde Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ni anlattı.

Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Mustafa Şahin’in moderatörlüğünü yaptığı konferansın açılış konuşmasında kürsüye gelen Beyşehir Kaymakamı Yusuf Özdemir, 6771 sayılı Anayasa değişikliğine neden ihtiyaç hissedildiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Özdemir, konferansta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na değişiklik getiren 6771 sayılı kanunun, 16 Nisan’da ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonrasında gidilecek değişikliklerin Türk kamu yönetimine ve Türk toplumuna olan etkisini konuşmak için biraraya geldiklerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, konuşmasında, geçen yıl aynı tarihte Beyşehir’de katıldıkları konferansta da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni en ince ayrıntılarına kadar anlattıklarını hatırlatarak, “Türkiye’ye neler getirdiğini, hangi faydaları olacağını dilimiz döndüğünce anlatmaya gayret ettik. Sizler de teveccüh gösterdiniz ve milletimizin ‘evet’ oylarıyla Türkiye’nin hükümet sistemi, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yürürlüğe girdi. Bir kısım hükümleri şu an çalışıyor, bir kısım hükümleri ise 2019 seçimlerinden sonra yürürlüğe girecek.”dedi.

Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin en önemli getirilerinden birisinin istikrar olduğunu konuşmasında vurgulayan Akış, geçmiş dönemde de bunu çokça ifade ettiklerinin altını çizerek, “İstikrar gerçekten sihirli bir kavram. Türkiye’nin istikrarlı dönemlerinde terörle mücadelesinde başarılı olduğunu görürsünüz. Türkiye’nin istikrarlı dönemlerinde ekonomiyle ve ekonomik zorluklarla mücadelede başarılı olduğunu görürsünüz. Türkiye’nin tek partinin iktidar olduğu dönemlerinde, dış politikada güçlü olduğunu hep görebilirsiniz. Dolayısıyla istikrar sıhhatli bir kavram. Türkiye için önemli ve sihirli bir kavram. 1950’den sonra dünyada ve bizde hükümetlere baktığımızda İngiltere’de 15 hükümet var, 1950’den sonra Almanya’da 24 hükümet var, Amerika’da 17 başkan var, yani 17 hükümet var. Amerika’nın bir de şöyle özelliği var; Amerika kurulduğundan bu yana her dört yılda bir Kasım ayının ikinci Salı’sı seçim yapıyor. Daha bu hiç şaşmamış, Türkiye’de bu 1950’den sonra ise 50 hükümet var. İşte böyle bir atmosferde istikrar önemli bir kavram, istikrar bahsini niye anlattım? İstikrar bize niye lazım; çünkü istikrar bizi güçlü kılan bir şey.”dedi.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Gülay Samancı da, konuşmasında istikrar vurgusu yaparken, Türkiye’yi Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ne taşıyan geçmiş iktidarlar  ve koalisyon dönemlerinde yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. 

Geçmişte bürokratik vesayetlerle oligarşik bir yapı oluşturulması sebebiyle iktidarların çok kolay bir şekilde altlarının boşaltılabildiğini günümüze gelinceye kadar tecrübe edindiklerini anlatan Samancı,şöyle konuştu:

 “Eğer istedikleri bir siyasi parti iktidara gelmiyorsa biliyorsunuz  askeri vesayet, bürokrasi, iş adamları, bunların sivil toplum kuruluşları ve medya dünyası ile bir algı operasyonu,  bu algı operasyonundan sonra  itibarsızlaştırma;  itibarsızlaştırılmayla beraber  yavaş yavaş  artık hükümetlerin  iplerinin  aşağıya   doğru çekildiği dönemleri  hepimiz gördük. 28 Şubat’ları yaşadık, 1980 darbesi,  ondan öncesinde 1960 darbesi,  yani ortalama şöyle baktığınız  zaman  her on yıla sığan  bir darbe…  Yani temelimiz şu;  biz demokratik bir ülkeyiz, hukuk devletiyi  ama sistemde  yani uygulamaya baktığınız zaman  bu şekilde olmuyor.  Yani sizin anayasada yazmış olduğunuz temel kavramlar, temel  o değerler  birtakım  o vesayet odakları yüzünden  alt üst  edilmek suretiyle  bu milletin kaderiyle sürekli  bir şekilde  oynama,  bir adım daha ileri atılmasını engelleme, yani Türkiye’nin kaderini şöyle biçiyorlar, ‘susadıkça  sulayacaksın, kurudukça sulayacaksın, uzadıkça  budayacaksın’,  ne ileriye, ne geriye... Biz bunu  ne yaptık  sizlerin ve milletimizin ferasetiyle  16 Nisan’da  tarihe gömmüş olduk, bundan sonra siyasi partileri şekillendirmek için pazarlıkların yapıldığı, oteller köşesinde işte biraraya gelmeler sözkonusu  olmayacak ya da işte  ‘koalisyon ortamı olacak’ diye  siyasi partiler kendilerini  velinimet sayarak  işte pazarlıkların yapılması  sözkonusu  bundan sonra olmayacak.  Bundan sonra ne var?  Milletin, yani bizlerin  doğrudan doğruya  kullanmış olduğumuz iradelerimiz var.  Biz,  kim bize  en iyi şekilde hizmet  edecek ve  en iyi şekilde  bu memleketi  kaldıracak, şahlandıracak  kimse, kime güveniyorsak, Allah’ın izniyle gideceğiz, alnımız açık bir şekilde  mührümüzü basmak suretiyle  onu cumhurbaşkanı olarak  seçeceğiz, o lider de Recep Tayyip Erdoğan”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ayşe Türkmenoğlu da, konuşmasında,  16 Nisan 2017 referandumunun kabulünün birinci yıldönümünde neden böyle bir anayasa değişikliğine gittiklerini, Türkiye’nin hangi şartlardan geçerek bugünlere kadar geldiğini ve özellikle 2001’de kurulan ve 2002’den sonraki AK Parti iktidarları döneminden itibaren hangi badirelerle, hangi yasal engellerle ya da yasal engelmiş gibi gösterilen engellerle, hangi yargı engelleri ve hangi yargı darbeleriyle karşılaştıkları hususlarında değerlendirmelerde bulundu.

2019 seçimlerinin artık çok yaklaştığını vurgulayan Türkmenoğlu, bu sürece doğru giderken şu an çok tartışılan bir konu olan olağanüstü hal döneminde seçim yapılıp yapılmayacağına dair hususların gündeme geldiğini belirtti. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın olağanüstü halin tekrar uzatılabileceğine ilişkin sinyalleri verdiğini vurgulayan Türkmenoğlu, olağanüstü hal kararını niye aldıklarına yönelik bilgiler verdi. Türkmenoğlu, şöyle devam etti:

“Biz neden olağanüstü hal ilan ettik?  Aslına bakarsanız tekrar bunu herhalde güncellememiz gerekiyor öncelikle. Biliyorsunuz 15 Temmuz 2016’da Türkiye’nin karşılaştığı bir ‘darbe girişimi’ deniliyor ama ben buna ‘Türkiye’nin işgal girişimi’ diyorum. Hepimizin de anladığı bu zaten bundan. Türkiye’nin işgal girişimi karşısında vatandaşımızın yek vücut olması, Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafında kenetlenmesi ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da dik duruşu ile Allah’a şükürler olsun bunu atlattık. Fakat o dönemde, özellikle bu yapılan yeni Anayasa değişikliğinde getirilen bir şart var. Olağanüstü hali ilan etmenin hemen Cumhurbaşkanı tarafından da yapılabileceği, fakat 2016’daki bu  15 Temmuz sürecinde olağanüstü hali biz 15 Temmuz’dan 5 gün sonra karar alınıp ilan edilebildi. O beş günlük sürede ne oldu? O 5 günlük sürede bu işgal girişimine karışan hainler ülkeden kaçma fırsatı elde ettiler. Olağanüstü hal 15 Temmuz’un hemen  ertesinde ya da o gece  ilan edilebilse idi bunların Türkiye’den yurt dışına kaçmalarının önüne geçilmiş olunacaktı.Özellikle bunun altını çizerek söylüyorum, bu  yeni Anayasada bununla ilgili değişiklikler var. Bu da Türkiye’nin yaşadığı coğrafya, Türkiye’nin demokrasi tarihinin  ne yazık ki bu tip kesintilere uğraması nedeni ile zorunlu hale getirdi ki  Olağanüstü hal ilanının biraz daha daha kolay alınabilmesi için.Şimdi olağanüstü hal ilan edildi, 2016’dan bugüne,yani Temmuz ayında 2 yılı doldurmuş olacağız.Normal bir vatandaşın hayatında olağanüstü halin getirdiği herhangi bir kısıtlama sözkonusu değil.Devletini seven, devletine bağlı, hainlik içinde olmayan  hiç kimsenin  olağanüstü halden korkmasına gerek yok.  Olağanüstü hal burada  özellikle devlete, hükümete  karşı ilan edildi aslına bakarsanız, yani hükümetin çok daha seri bir şekilde hareket edebilmesi, çok daha seri bir şekilde kararlar alınabilmesi için yapıldı.”

SÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Murat Atçıl da sunumunda anayasa değişikliğine neden gidildi ve anayasa değişikliklerinin temel  eğilimleri neler konusunu ele aldı.Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin getirdiği yenilikleri de anlatan Atçıl, yeni yönetim sisteminde hükümet istikrarsızlığı ile karşılaşma ihtimalinin olmadığını, bunun sebebinin ise yürütme organının yasama organının güven oyuna tabi olmamasından kaynaklandığını belirterek,  “Karşılıklı fesih yetkisi kullanılmadığı müddetçe 5 yıl süreyle hükümet sistemi adeta garanti”diye konuştu.

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları yöneltilen soruları cevaplandırdı.
Konferansın sonunda konuşmacı Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları ile programın moderatörlüğünü yapan SÜ Rektörü Prof.Dr.Mustafa Şahin’e Beyşehir’in doğal güzelliklerini yansıtan  birer duvar saati hediye edildi.

Konferansa, Beyşehir Belediye Başkanı Murat Özaltun, Derebucak Belediye Başkanı Ahmet Kısa, AK Parti Beyşehir İlçe Başkanı Mustafa Şenol, Derebucak İlçe Başkanı Adem Sütcü, kurum amirleri, akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.