Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, grup toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, grup toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan: Afrika ziyareti) Bu geziler vesilesiyle, gördüğüm bir başka gerçek de Afrika'da FETÖ'nün ülkemize ne kadar büyük bir zaman ve birikim kaybettirdiğidir. He

 Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika ziyaretine ilişkin, "Bu geziler vesilesiyle, gördüğüm bir başka gerçek de Afrika'da FETÖ'nün ülkemize ne kadar büyük bir zaman ve birikim kaybettirdiğidir. Hem Türkiye ismi ve Türk bayrağı altında uşaklığını yaptığı güçlere hizmet etmiş bir yapının tahribatını silmek hem de tüm ilişkileri yeni baştan kurmak için uğraşıyoruz." dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, Meclis çalışmalarında başarılı verimli bir hafta geçirilmesini temenni etti.

Geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Afrika ziyaretine atıfta bulunan Erdoğan, "Cezayir, Moritanya, Senegal ve Mali'de çok önemli görüşmeler gerçekleştirdik. Bu ülkelerin bir kısmında iş adamlarımız da bize refakat ederek, kendi alanlarıyla ilgili önemli görüşmeler gerçekleştirdiler." ifadesini kullandı.

Erdoğan, Türkiye'nin çok eski ve tarihi ilişkilere sahip olduğu Cezayir'de, Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika, Başbakan Ahmed Ouyahia, Ulusal Halk Meclisi Başkanı Said Buhacca ve Millet Konseyi Başkanı Abdelkader Bensalah ile samimi görüşmeler yaptıklarını aktararak, "Gelecek nesillere daha iyi bir ortak miras bırakabilmemiz için Kuzey Afrika'nın parlayan yıldızı olarak gördüğüm, yaklaşık 3.5 milyar dolarlık dengeli bir ticaret hacmimizin bulunduğu Cezayir ile bu tür temasları sıklaştırmamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

- "Ticari ilişkilerdeki yeni dönemin habercisi"

Erdoğan, Cezayir'in milli enerji şirketi Sonatrach ile Rönesans ve Bayegan şirket ortaklığı vasıtasıyla Adana'da yapılmakta olan 1 milyar dolarlık petrokimya yatırımını, ticari ilişkilerdeki yeni dönemin habercisi olarak kabul ettiğini söyledi.

Moritanya'da tüm şehrin sokaklara inerek, kendilerini karşıladığını anlatan Erdoğan, "Yürekten gelen bir sevgiyle bağrına bastığını görmekten büyük memnuniyet duyduk. Moritanya'da şahit olduğumuz manzara bize sorumluluklarımızın ağırlığını bir kez daha hatırlattı. Ülkemizden Moritanya'ya Cumhurbaşkanı düzeyinde ilk olan bu seyahatin, insani ve ticari ilişkilerimizin geleceği açısından bir milat teşkil edebileceğini düşünüyorum." diye konuştu.

- "Ortak bir geleceğe yürüyeceğimize inanıyorum"

Batı Afrika'nın en önemli ülkelerinden biri olan Senegal ile eskiden beri iyi ilişkilere sahip olunduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ticaret hacmimizin 250 milyon doları bulduğu bu ülkenin sahip olduğu büyük potansiyelin gayet iyi farkındayız. Cumhurbaşkanı Macky Sall'in samimi ev sahipliğinde gerçekleşen Senegal ziyaretimizde, iş adamlarımızın bu ülkede yaptıkları yatırımları da yerinde görme imkanı bulduk. Afrika'nın çoğu yeri gibi gerçekten ciddi bir yokluğun, yoksulluğun hüküm sürdüğü bu ülkeyle her anlamda yapılabilecek çok işimizin olduğunu düşünüyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde, ilişkilerimizi çok daha sıklaştıracak, Senegalli kardeşlerimizle ortak bir geleceğe yürüyeceğimize inanıyorum."

Tüm ülkeler içinde en sıkıntılı ülkenin Mali olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu ülkeye Cumhurbaşkanlığı düzeyindeki ilk ziyareti gerçekleştirdiklerine işaret etti.

Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita ile görüşmesinde halklar arasındaki ilişkileri geliştirme iradesini teyit ettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mali'de bulunan Timbuktu şehri Sahra çölündeki bir ilim, irfan yuvası olarak, bizim gönül coğrafyamızda özel bir yere sahiptir. Bu ülkeyle de siyasi, insani ve ticari ilişkilerimizi, hakettiği düzeye getirmek için daha çok çalışmamız gerektiğini gördük." ifadesini kullandı.

- "Tüm ilişkileri yeni baştan kurmak için uğraşıyoruz"

Afrika ziyareti kapsamında gittiği ülkelerin ortak özelliğinin 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye'ye verdiği destek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu ülkeler, FETÖ okullarını kısa sürede, Maarif Vakfımıza devrederek, samimiyetlerini sözde bırakmayıp, fiiliyatta da göstermişlerdir. Kendilerine bu vesileyle bir kez daha teşekkürlerimi ifade ediyorum. Bu geziler vesilesiyle, gördüğüm bir başka gerçek de Afrika'da FETÖ'nün ülkemize ne kadar büyük bir zaman ve birikim kaybettirdiğidir. Hem Türkiye ismi ve Türk bayrağı altında uşaklığını yaptığı güçlere hizmet etmiş bir yapının tahribatını silmek hem de tüm ilişkileri yeni baştan kurmak için uğraşıyoruz. Kamu kurumlarımızla, TİKA'mızla, iş dünyamızla, burslarımızla, eğitim, sağlık, tarım alanındaki desteklerimizle, Yunus Emre Vakfımızla, Afrikalı kardeşlerimizin yanlarında olmayı sürdüreceğiz."

Afrika kıtasında tüm ilişkileri kazan kazan ilkesine göre tesis etiklerini kaydeden Recep Tayyip Erdoğan, "Örneğin, ihracatımızın çok fazla, ithalatımızın çok düşük olduğu ülkelerde hemen ticaret dengemizi nasıl kurabileceğimizin yollarına bakıyoruz." diye konuştu.

 Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cinderesi'ndeki teröristlerin hem havadan hem karadan sürekli sıkıştırıldığını belirterek, "Çok yakında burası da temizlenecek ve böylece Afrin şehir merkezinin kuşatması önünde bulunan en büyük engellerden biri daha aşılmış olacaktır. Bundan sonra sıra Afrin şehir merkezinin kuşatılarak orada yuvalanmış teröristlerin başlarının ezilmesine geliyor. Harekatın bundan sonraki kısmının çok daha hızlı şekilde yürüyeceğine inanıyorum." dedi.

Sadece almak veya sadece vermenin bu ülkelere iyilik olmadığını ifade eden Erdoğan, acil durumlarda elbette balık da vereceklerini ancak asıl balık tutmayı öğreteceklerini söyledi. Erdoğan, ancak bu şekilde Afrikalı kardeşlerinin asırlardır içine hapsedildikleri fasit daireyi kırabilmelerine yardımcı olabileceklerini bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşte Fransa. Bize belli noktada akıl vermeye kalkanlar, sadece Cezayir'de 5 milyon insanın katlini icra ettiler. İnşallah bu kıtayla ilişkilerimizi her alanda, sürekli ileriye taşıyarak sürdürmekte kararlıyız. Bize yıllarca hep 'kara' diye öğretilen Afrika'nın aslında ne kadar renkli, aydınlık, bereketli bir yer olduğunu gördükçe bu kıtayı sömürenlerin insafsızlıklarını, vicdansızlıklarını, ahlaksızlıklarını çok daha iyi anlıyoruz. Bu algının Senegal'deki Gore Adası'nda sembolleştiği şekilde, tıpkı bir eşya gibi alınıp satılan, işe yaramayanların da denize atılarak köpek balıklarına yem edilen insanlara yapılan zulmü örtme gayretinin ürünü olduğu açıktır.

Özellikle Afrika'nın kara değil dünyanın en renkli kıtası, orada yaşayanların da eşya değil insan olduğu gerçeğini hala gizlemeye çalışanlara inat biz Afrikalı kardeşlerimizle birlikte ortak bir geleceğe yürümeye devam edeceğiz. Bu anlayışla ilk fırsatta bu defa Afrika'nın en güneyine ineceğiz ve Afrika'nın güneyindeki ülkeleri kapsayan bir seyahati şu anda planlıyoruz. Kıtada ayak basmadık yer bırakmayana kadar durmayacağız, dinlenmeyeceğiz."

-"Sefer bizden zafer Allah'tan"

Erdoğan, Türkiye'nin bir yandan uluslararası düzeydeki ilişkilerini geliştirmek için çabalarken diğer yandan ekonomisini güçlendirmeye, aynı zamanda da güvenlik politikalarını hayata geçirmeye gayret ettiğini belirtti.

Bir süredir güvenlik önceliklerinin en başında Suriye'deki gelişmelerin yer aldığına işaret eden Erdoğan, bugün 46. gününe giren Zeytin Dalı Harekatı'nda görev alan tüm güvenlik güçlerine bir kez daha Rabbinden başarılar diledi. Erdoğan, "Şüphesiz ki sefer bizden zafer Allah'tandır." diye konuştu.

-"Kirli pazarlıkların aracı haline getiren teröristler"

Erdoğan, şu ana kadar 700 kilometrekarenin üzerinde bir alanın teröristlerden temizlendiğini ve kontrol altına alındığını, 2 bin 872 teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi.

TSK ve jandarma personelinden 41 askerin, Özgür Suriye Ordusu'ndan (ÖSO) 159 kardeşinin şehit olduğunu ifade eden Erdoğan, tüm şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı diledi.

Erdoğan, şehitleri Arif Nihat Asya'nın, "Şehitler tepesi boş değil/Toprağını kahramanlar bekliyor./Ve bir bayrak dalgalanmak için/Rüzgar bekliyor/Destanı öksüz, sükutu derin meçhul askerin; /Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye /Yattığı toprak belli/Tuttuğu bayrak belli/Kim demiş meçhul asker diye?" dizeleriyle ve fatihalarla yad ettiklerini söyledi.

Duanın aminini Mehmet Akif Ersoy'un, "Millet için ordum etti mi sefer/Kükremiş arslan kesilir her nefer/Döktüğü kandan göğe vursun zafer/ Toprağa bir damlası boşa akmasın/Amin desin hep birden yiğitler/Allahu ekber/ gökten şehidler/ Amin. Amin/ Allahu ekber. Allahu ekber." dizelerini okuyarak yapan Erdoğan, "Döktüğü kanın tek damlası dahil boşa gitmeyen bizim askerimizin yattığı toprak da tuttuğu bayrak da hamdolsun bellidir. Ruhunu ve bedenini kirli pazarlıkların aracı haline getirmiş, kime hizmet ettiği belli olmadan, geberip giden teröristleri kimse hatırlamayacak. Ama biz şehitlerimizin hatıralarını, ilelebet kalbimizde ve destanlarımızda yaşatacağız." ifadelerini kullandı.

-"Güven ve huzur adası"

Zeytin Dalı Harekatı'nda gelinen nokta itibarıyla terör örgütünün sınırlarıyla olan irtibatının artık tamamen kesildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Örgütün ciddi yığınak yaptığı, direniş gösterdiği yerler arasında bulunan Raco ve Şeyh Hadid, büyük çarpışmalar sonucu teröristlerden temizlendi. Son günlerdeki önemli gelişmelerden biri de hem bölgenin kontrolü hem de örgütün hareket kabiliyetinin sınırlanması bakımından kritik öneme sahip, Meydanlı Barajı çevresinin ele geçirilmesidir. Yine önemli direnç noktalarından olan Cinderesi'ne yönelik baskı, ciddi şekilde arttı. Hem havadan hem karadan Cinderesi'ndeki teröristler sürekli sıkıştırılıyor. Çok yakında burası da temizlenecek ve böylece Afrin şehir merkezinin kuşatması önünde bulunan en büyük engellerden biri daha aşılmış olacaktır. Bundan sonra sıra Afrin şehir merkezinin kuşatılarak orada yuvalanmış teröristlerin başlarının ezilmesine geliyor.

Harekatın bundan sonraki kısmının çok daha hızlı şekilde yürüyeceğine inanıyorum. Kahraman askerlerimizin, teröristlerin boyunduruğundan kurtardıkları her yerde, bölge halkı tarafından nasıl sevinçle karşılandıklarını sizler de görüyorsunuz. Askerlerimizin kanları pahası ele geçirdikleri yerlere diktikleri şanlı bayrağımızın dalgalandığı her yer, adeta bir güven ve huzur yuvası haline dönüşüyor. Şair diyor ya 'Dalgalandığın yerde ne korku ne keder/Gölgende bana da bana da yer ver/ diyor ya. İşte Afrin'de de onun gölgesine sığınan korkudan ve kederden azat oluyor. Silahlı kuvvetlerimizin Genelkurmay Başkanı'ndan diğer kuvvet komutanlarına varıncaya kadar bölgede operasyonu yöneten tüm komutanlarımıza, eratımıza hepsine A'dan Z'ye şahsım ve milletimizin adına şükranlarımızı sunuyorum. Şüphesiz ki ÖSO'yu bir yere koymak mümkün değil. Ana muhalefetin başındakiler veya temsilcileri, ÖSO'ya bir terör örgütü yakıştırmasını yapacak kadar densiz olsalar da bizim için onlar bizim o mücadeledeki en önemli kardeşlerimizdir, beraber bu mücadeleyi verdiğimiz kardeşlerimizdir."

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa ülkelerinin sahil güvenlik birimleri sığınmacıların botlarını delip onları denize, ölüme terk ederken, biz hiçbir ön şart aramaksızın her masumun canını kurtarmanın peşindeyiz" dedi.

Bugüne kadar Türkiye'nin operasyonlarında, kastı olarak tek bir sivilin zarar gördüğünü kimsenin iddia edemeyeceğini belirten Erdoğan, başka güçler tarafından başka yer ve zamanlarda gerçekleştirilen zulümleri sosyal medyada Türkiye'ye mal etmeye çalışanların, maskesinin anında düştüğünü dile getirdi.

"Hakikatler ortaya çıktığında, yalanlar güneşe maruz kalmış kardan adam misali, hızla eriyip buharlaşmaya mahkumdur." diyen Erdoğan, Türkiye'ye yönelik ithamların, iftiraların, yalanların, saldırıların hiçbirinin karşılıksız bırakılmaması ve gerçekleri ortaya koyarak cevabının verilmesi gerektiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın herhangi bir yerindeki tek bir kişinin bile, bu yalanlara inanarak Türkiye ve Türk milleti ile ilgili yanlış kanaatlere sahip olmasına gönüllerinin razı gelmeyeceğini aktararak, "Biz doğruları söyleyelim, buna rağmen yalanların peşinden gitmek isteyenler varsa da kendileri bilir." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin PKK/PYD ve DAEŞ terör örgütlerine yönelik sınır ötesi operasyonlarının, içeride ve dışarıdaki pek çok kesimin gerçek yüzünü de ortaya koyduğuna işaret eden Erdoğan, Amerika'da yaşayan bir kişinin devletinin Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Afrika ve Güney Amerika'nın nice yerlerinde, okyanusların derinliklerinde, binlerce kilometre ötede yaptığı operasyonları kendi güvenliğinin bir gereği olarak gördüğünü vurguladı.

Erdoğan, Türkiye'nin sınırlarının sıfır noktasında, hatta sınırlarını aşan terör tehditlerine karşı harekete geçtiğinde ise karşılarına bambaşka bir görüntü çıktığına dikkati çekti.

ABD'nin Afganistan'daki operasyonlarının 17'inci yılını geride bıraktığını, Irak'taki operasyonlarının ise neredeyse 18 yıla ulaştığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kimse, Amerika'ya bu kadar uzun operasyon olur mu, ne işin var burada' diye söyledi mi? Bunlarla sınır mı komşu mu? Değil. 10 bin kilometreye aşkın bir yerden kalkıp buraya geliyorsun. Benim, 911 kilometre sınırım sadece Suriye ile var, 350 kilometre sınırım Irak ile var. Oradan biz sürekli taciz edileceğiz. Biz kalkıp bunlara karşı sessiz duracağız öyle mi? 'Bulunduğunuz yerlerden, hemen çekilip gidin' dediklerini duydunuz mu? Ama her gün Türkiye'ye 'Afrin Operasyonu uzun sürdü, hemen bitirip, çekilin' çağrısı yapılıyor. Türkiye'nin sınırlarının hemen yanı başındaki bu olaylara rağmen bunu söyleyenler acaba diğer ülkelerin binlerce, on binlerce kilometre öteden hissettikleri tehditlerden daha mı önemsiz? Türkiye'nin topraklarına düşen bine yakın füze, top ve havan mermisinin etkisi onların topraklarına tabii asla ulaşamayacak. Böyle bir uzaklıkta, bunlara, bu tür mühimmatlar tabii ki ulaşmıyor ve böyle bir rahatsızlıkları da söz konusu değil. Terör örgütlerinin saldırılarında hayatlarını kaybeden, yaralanan vatandaşlarımızın onların insanlarının canından daha mı kıymetsiz? Suriye'de alçakça katledilen 1 milyon çocuğun, kadının, yaşlının, sivilin topunun birden hayatının değeri onlar için ne ifade ediyor. Kapılarını kapattıkları mültecilerin niçin evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldıklarını hiç düşünüyorlar mı acaba?"

Türkiye'nin 7 yıldır 4 milyon civarında sığınmacıyla yüksünmeden ev sahipliği yaparken onların 3-5 mülteciyi alıp almamanın kavgasını verdiğine değinen Erdoğan, Ege'de son 6 yılda "168 bin sığınmacıyı denizden toplayıp güvenli bir yere ulaştırdıklarını, Akdeniz'in karanlık sularında yitip giden sayısız insanın vebalini de omuzlarında hissettiğini" ifade etti.

- "Siz oralara ancak olsa olsa 6. Filo ile gelirsiniz"

Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Siz böyle bir şey yapabildiniz mi? Hanginiz acaba, Ege'de Akdeniz'de ölümle baş başa olan insanları topladınız. Siz oralara ancak olsa olsa 6. Filo ile gelirsiniz, uçak gemilerinizle gelirsiniz. Avrupa ülkelerinin sahil güvenlik birimleri sığınmacıların botlarını delip, onları denize, ölüme terk ederken, biz hiçbir ön şart aramaksızın her masumun canını kurtarmanın peşindeyiz. Zira biz şunu biliyoruz; bir canı kurtarmak tüm insanlığı kurtarmak gibidir. Bu bizim aynı zamanda itikadi bir yaklaşımımızdır. Ama onlarda böyle bir anlayış yok. Aramızdaki fark bu. Biz ne olursa olsun yaşatmanın, onlar ise sadece kendi konforlarını korumanın derdindeler. Aradaki fark bu."

Türkiye'nin Afrin'de, El-Bab'da ne yaptığını, Menbiç'te, Aynel Arap'tan Kamışlı'ya kadar Suriye sınırları boyunca her yerde ne yapmak istediğini milletin de dostlarının da gayet iyi bildiğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Aslında ülkemizin amacının, terör örgütleri ve onların arkalarındaki güçler de farkındalar. Bizim bölgeyi asli sahibi olan Suriyeli kardeşlerimizin yaşayabileceği güvenli, huzurlu, alt yapıdan konuta kadar her bakımdan insani şartlara sahip bir yer haline getirmek istediğimizi herkes biliyor. Bunları onlarla konuştuk. Batılılarla da konuştuk. Amerika, Rusya, onlarla da konuştuk. Tabii terör örgütlerinin ve arkalarındaki güçlerin derdi Suriye halkının esenliği ve geleceği olmadığı için bu çaba onların işine gelmiyor. "

"Doğu Guta'daki gelişmeler yenilir yutulur mu? Acaba Doğu Guta'daki gelişmeler insanlığa sığar mı? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde karar alıyorlar; batsın sizin kararınız. İşleme konulmayan kararın insanlık için ne anlamı var? Siz insanlığı aldatıyorsunuz, kandırıyorsunuz. Biz boşu boşuna 'dünya beşten büyüktür' demiyoruz, anlamı bu." ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana tüm insanlığı dalga geçer gibi koymuşlar önüne, diyorlar ki 'Biz beş ülkeyiz, dünyayı biz yönetiriz, biz ne dersek o olur. Dört tanesi bir şey söylüyor, bir tanesi aykırı bir şey söylüyor, o iş bitmiştir. Böyle bir anlayış olur mu? Hadi gelin samimiyseniz, dürüstseniz bu dünyayı dünya yönetsin. Tüm dünyadaki ülkeler, şu anda bu beş ülkenin, 20 demiyorum, beş ülkenin sahip olduğu haklara onlar da sahip olsun. Dönerli bir şekilde bu yapılsın, halledilsin. Bunu biz şimdi dünyada görüştüğümüz liderlere söylediğimizde hepsi de 'haklısınız' diyor, 'hadi sesinizi çıkartın' dediğimiz zaman hiçbiri sesini çıkartamıyor. Niye? Dünya adeta bir korkular dünyası olmuş. Bir korkular hegemonyası var ve bunun karşısında hiçbir ülke sesini çıkarmıyor. Hiçbir lider kalkıp, konuşamıyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs konusunda 128 ülkenin sesini çıkarttığını ve tavrını ortaya koyduğunu hatırlatarak, aynı şekilde bu tavrı bir de "dünya 5'ten büyüktür" anlayışı için ortaya koymalarını istedi.

Türkiye'nin, yalnız kalsa bile üzerine düşeni yapacağını dile getiren Erdoğan, "La galibe illallah. Allah'tan başka galip yoktur" bilinciyle olaya baktıklarını söyledi.

"Onların tankları, füzeleri, topları, uzaylara giden şusu busu, her şeyi olabilir. Teknoloji olarak her şeyi olabilir, olsun... Bizim Allah'ımız var. Olaya böyle bakacağız ve böyle yürüyeceğiz." diyen Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Ülkemizin sınırları boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunun, rejimle de büyük ölçüde anlaşma sağlandığına göre, tek bir hedefi olabilir; o da Türkiye'dir. Nitekim Afrin'de ele geçirdiğimiz yerlerdeki tüm tahkimatlar tüm tuzaklar tüm silahların namluları ne yazık ki ülkemize dönüktür. Hani dosttunuz; böyle mi dosttuk. Hani biz müttefiktik, hani NATO'da beraberdik? Bunların hepsi aynen deve kuşu gibi.

Rakka tarafındaki petrol sahası kavgasını saymazsanız Fırat'ın doğusunda da aynı durum geçerlidir. Şimdi gelin, hep birlikte oturup, düşünelim. Avrupa Birliği ile olan köklü ilişkileri sebebiyle batı blokunda yer alan NATO üyesi olan ülkemize yönelik böyle bir hazırlığın yapılmasını biz nasıl DEAŞ ile Suriye'nin istikrarı ile güvenlik kaygıları ile izah edebiliriz. Buradaki hedef çok açıktır ki Türkiye'dir. Türkiye'nin toprak bütünlüğüdür. Türkiye'nin birliği, beraberliği, bekası ve kalkınmasındaki azmidir, gücüdür. İstedikleri kadar yalan söylesinler. İstedikleri oyalama taktiğini kullansınlar, istedikleri diplomasi oyunlarını oynasınlar. Biz bu gerçeği görüyoruz ve her fırsatta da yüzlerine vuruyoruz, vurmaya devam edeceğiz."

Erdoğan, sahalardaki bütün politikaları bu doğrultuda belirlediklerinin altını çizerek, "Artık bizi kimin ne dediği değil, kimin ne yaptığı ilgilendiriyor. Gözümüzün içine baka baka söylenen yalanlardan artık gına geldi. Onun için de somut uygulamasını görmediğimiz hiçbir sözün, hiçbir görüşmenin, hiçbir mutabakatın bizim nezdimizde bir kıymeti, harbiyesi yoktur. Yıllardır topraklarımızda başaramadıklarını şimdi sınırlarımız ötesinden gerçekleştirmeye çalışanlara meydanı bırakmayacağız. Nasıl yıllardır içimizdeki fitnelere geçit vermediysek, 81 milyon tek yürek, tek ses olarak ezanımıza, bayrağımıza, istiklalimize, istikbalimize sahip çıktıysak, dışarıdan gelen tehditleri de aynı şekilde karşılamakta kararlıyız." diye konuştu.

15 Temmuz'u Türkiye için bir milat olarak gördüğünü, 15 Temmuz'un bir kırılma noktası olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin 15 Temmuz'dan önceki Türkiye olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çelikten bir kütle gibi üzerine gelen darbeyi, çıplak elleriyle durdurup, püskürten, şehadeti şeref sayarak ölümün üzerine giden Türk milletini yolundan döndürecek hiçbir güç tanımadıklarını vurgulayarak, "15 Temmuz'un hemen ardından önce Fırat Kalkanı Harekatı, şimdi Zeytin Dalı Harekatı konusunda ülkem ve millet olarak gösterdiğimiz sağlam duruş bunun en büyük ispatıdır. Özgürlük mücadelesi silah değil, yürek işidir yürek, iman işidir, iman. Elhamdülillah bizim hem silahımız var hem de kor gibi, ateş gibi yanan yüreğimiz, tunç gibi sağlam imanımız var." dedi.

rdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'yi ve Türk milletini, hiçbir köklü devlet geleneği bulunmayan, kendi aralarındaki didişmeler hariç ciddi bir mücadele birikimi olmayan topluluklarla karıştıranlara verilecek cevaplarının olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Unutmayın, biz her an atılacak her adıma hazır bir ülkeyiz, hazır bir milletiz. Eğer böyle bir devlete, böyle bir millete karşı 3-5 teröristi ve çapulcuyu tercih edenler varsa, hiç şüpheleri olmasın ki bu cevabı onların da yüzlerine, yüreklerine çok yakında çarparız. Bunu da bilsinler.

Hz. Peygamber'in Hicret sırasında kaldıkları mağarada, Hz. Ebubekir'i teskin etmek için ifade ettiği ve yüce kitap Kitab-ı Furkan'da da zikredilen, 'La tahzen innallahe meana', 'korkma Allah bizimle beraberdir' ayeti var ya, işte bu lafzın 'korkma' kısmının İstiklal Marşımızın başına yerleştirilmiş olmasının sebebi de işte budur. Yani birileri burada farklı yerlere çekip, bunu, hani, beşer planındaki korkmak korkmamak gibi anlayıp da o 'korkmadan' almasın. Oradaki korkmanın dayandığı yer ifadesiyle, bu orada geçmiştir. Merhum Akif, onu o anlayışla oraya yerleştirmiştir, onunla İstiklal Marşı başlamaktadır. Rabbimize olan teslimiyetimizin de o bir sembolüdür aslında.

Rabbime teslim olanı korkutacak hiçbir güç, yoktur. Biz işte böyle bir millet olduğumuzu tarih boyunca sayısız defa ispatlamış bir halkız. Onun için yurdumuzun üzerinde tüten en son ocak sönmeden, milletimizin değerlerine ve vatanımızın her karış şehit kanları ile sulanmış mübarek topraklarına kimsenin el uzatamayacağına yürekten inanıyorum. Milletimizin bağrından çıkan askerimizin her başarısı bu gerçeğin altının bir kez daha çizilmesi anlamına geliyor. Rabbim milletimize, ülkemize, askerimize güç ve kuvvet versin, her türlü kazadan, beladan, fitneden korusun diyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika'dan Afrin'e kadar Türkiye'nin geleceği için her yerde ve her konuda yoğun mücadele yürütürken, ülkede giderek çapı ve seviyesi düşen ana muhalefet gerçeğiyle karşı karşıya olduklarını gördüklerini söyledi.

"Her defasında acaba bu sefer farklı olabilir mi diye ümit ediyoruz." diyen Erdoğan, ülkenin ve milletin bekasını ilgilendiren her kritik konuda, CHP'nin yanlış tarafta bulunduğunu görmekten üzüntü duyduklarını vurguladı.

Recep Tayyip Erdoğan, siyasi partilerin seçimlere ittifakla girebilmelerinin temini için ilgili kanunlarda değişiklik yapılması konusundaki düzenleme sırasında da benzer bir manzara ile karşılaştıklarını ifade etti.

Seçimlere ittifaklı girilebilmesi konusunun, ne AK Parti'ye ne de başka bir partiye münhasır olmadığını belirten Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu daha önce farklı şekillerde uygulanmadı mı? Uygulandı. İlk defa mı yapılıyor? Yok. Arzu eden tüm partiler, aralarında böyle bir ittifak kurabilirler. Cumhurbaşkanlığı seçiminde zaten doğal olarak gerçekleşecek bu ittifakın milletvekilliği seçimlerine teşmili, yürütme erkinde sağladığımız istikrarı yasama organında da mümkün kılacak bir imkandır.

Bu işin bir başka faydası da geçmişte kimi seçimlerde zaten yapılan ama adeta hülle yöntemi kullanılan seçim ittifaklarının hukuki zemine kavuşturulmasıdır. Eskiler, 'önce refik sonra tarik' derler. Biz gittiğimiz yol kadar, bu yola kimlerle gittiğimize de bakıyoruz. Seçim ittifakı konusunda MHP ile birlikte oluşturduğumuz bu ittifak, şu anda kararlı bir şekilde Mecliste yürüyor. Niye birileri rahatsız oluyor, neden, niçin? Ayrıca BBP de Cumhur İttifakı'nı desteklediğini açıkça ilan etti. Bu çatının altında olmasını arzu ettiğimiz partiler, eğer kendilerine başka bir yol veya yol arkadaşı seçiyorlarsa, onlara da güle güle demekten başka elimizden bir şey gelmez."

Erdoğan, iyi niyetilerini ve samimiyetlerini, hatta ısrarlarını defaatle ortaya koyduklarına dikkati çekerek, "Önümüzdeki dönemde sadece seçimlerden başarıyla çıkmanın yollarını arayacak, onunla birlikte ülkemizi hedeflerine ulaştıracak reformların da hazırlıklarını yürüteceğiz. Burada tabii bir şeyi özellikle ifade etmem lazım. Biz ülkemizde her şeyden önce, azami müştereklerimizin olduğu siyasi hareketlerle, siyasi partilerle beraber olmanın ittifakını kuruyoruz, asgari müşterekler değil. Onlarla beraber olamayız. Biz azami müştereklerimizin olduğu siyasi hareketlerle beraber olma kararını verdik, adımı da bunun için böyle attık. Biz ümmetin ve milletin birliğini ve beraberliğini sağlamanın adımını atıyoruz. Bu ittifakın da buna hizmet ettiğine inanıyoruz." diye konuştu.

"AB şayet kendisi oyun bozanlık etmemiş olsaydı, Türkiye bugün AB ülkesi olarak küresel siyasetteki yerini alacaktı." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:

"Aynı şekilde ABD tercihlerini yanlış kullanmamış olsaydı, hem kendimiz hem dostlarımız için, bölgede işler çok daha başka türlü gelişecekti. Rusya ve İran'la anlaştığımız ve birlikte olduğumuz hususlar var. Anlaşamadığımız ve dolayısıyla karşı karşıya geldiğimiz konular da var. Türkiye'nin hiçbir ülkeye ve uluslararası kuruma karşı önyargısı yoktur. Biz herkesle konuşmaya, iş birliğine, ortak projelere varız. Yeter ki bizim hassasiyetlerimize saygı gösterilsin. Asgari müştereklerin zemini azamiye dönüşsün. Gerisine, halledilebilecek meseleler olarak bakıyoruz, çözeriz onları."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi, terör örgütleriyle mücadelesi ve S-400 hava savunma sistemlerini alması dolayısıyla eleştirenlerin, dönüp kendi yaptıklarına bakmaları halinde Türkiye'nin haklılığını kabul edeceklerini bildirdi. Erdoğan, "Sen kalkacaksın, Yunanistan'ın S-300'leri gündeme geldiğinde - şu anda S-300'leri var - Yunanistan'a ses çıkarmayacaksın, Türkiye S-400'leri alacağı zaman, sizlerden istendiğinde vermeyeceksin ama Rusya'dan S-400'leri alma yoluna gidince, anlaşınca, 'NATO ülkeleri için bu yanlıştır' diyeceksin." dedi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in, "Hayır, Türkiye bu konuda özgürdür istediği gibi hareket eder" sözüne rağmen diğerlerinin "Yaptırım uygulayabiliriz" dediğini aktaran Erdoğan, "Böyle ittifak, böyle bir dayanışma söz konusu olabilir mi? Bunların hepsi bugüne kadar yanlış alışkanlıklarıdır. Ama bu yanlış alışkanlıklar, kusura bakmasınlar, bize geçmez. Biz yolumuza devam edeceğiz. Bu yönde sorgulamalara da gelemeyiz. Biz bu süreçte sağlam duracak, taviz vermeden kendi hedeflerimize doğru yürümeyi sürdüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, ekonomiden büyük projelere kadar her konuda reform gündemlerine sıkı sıkıya sahip çıktıklarını vurgulayarak, "Anamuhalefet partisinin, milli politikalarımızı gölgeleme, ülkemize saldıranlara malzeme sağlama misyonu canımızı sıkıyor olsa da zerre kadar öneme sahip değildir. Bu partinin yöneticilerinin, daha bugünden seçim sonuçlarını gölgelemeye yönelik çabalar içine girmeleri, 2019 ile ilgili ipuçları vermeye yetiyor." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 yılında yapılacak seçimler kapsamında parti teşkilatına ve partiye gönül vermiş herkese çok önemli görevler düştüğünü belirtti. Erdoğan, ürkütücü değil kucaklayıcı olunmasını ve milli ittifakın sağlam zeminde ilerlemesinin adımlarının beraber atılmasını istedi.

En geç yıl başında belediye başkanlıkları için seçim iklimine girileceğine işaret eden Erdoğan, hemen ardından da cumhurbaşkanılığı ve milletvekilliği seçimlerinin geldiğine değindi. Erdoğan, "Kaybedecek tek bir saatimiz, günümüz yoktur. Şahsım bir yandan, Sayın Başbakanımız ve diğer arkadaşlarımız, il ana kademe ile kadın kolları ve gençlik kolları kongrelerimize iştirak ediyor ve bu süreci yürütüyoruz." dedi.

- Dünya Kadınlar Günü

Tüm kadınların Kadınlar Günü'nü tebrik eden Erdoğan, "Bizim için kadın her şeyden önce insandır. Kadının, gasbedilen her hakkı, tüm insanlığa yöneltilmiş bir tehdittir." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kadının maruz kaldığı her zülüm her adaletsizlik tüm insanlığın onuruna vurulmuş bir darbedir. Üstelik kadın, diğer özelliklerinin yanı sıra anne ve eş sıfatlarıyla toplumda ayrı ve çok ayrı bir konuma sahiptir. Dünyada kadınlarla ilgili sorunların bu derece tartışılmasının, bu konuda ifrat ve tefrit noktasında, çok farklı uçlara savrulmasının ve böyle bir anlayışın yaşanmasının sebebi işte bu temel bakış açısındaki eşitliktir. Erkek ile kadını, tıpkı bir bedenin iki yarısı gibi düşündüğünüzde fonksiyonlarında farklılıklar olmakla birlikte, aslında ikisinin aynı olduğunu görürüz. Hatta daha da ötesi biri olmadan diğerinin bir anlamı yoktur. "

Erdoğan, İslam inancında insana dair mükellefiyetler ve mükafatlar sayılırken daima kadın ve erkeğin birlikte zikredildiğini aktardı.

Kadınlarla ilgili zaman içerisinde ve tamamen farklı kaynakların etkisiyle ortaya çıkan yanlış anlayışları ve uygulamaları hakikatin kendisi olarak asla kabul etmediklerini belirten Erdoğan, "Bizim için tek hakikat insanlar arasında derisinin rengine, kökenine, diline, boyuna, posuna, bütün bunlara göre ayrım yapılamayacağı gibi cinsiyetine göre ayrımcılığın olamayacağıdır. Bunun tersini düşünen, iddia eden, böyle davranan kim olursa olsun, inancımıza da medeniyetimizin özüne de kadim kültürümüzün ruhuna da ters düşmüş olur." diye konuştu.

Kadınlarla ilgili tüm ayrımcı anlayışları ve uygulamaları ortadan kaldırarak bu konudaki yanlışların kökünü kurutmayı istediklerini ifade eden Erdoğan, Hazreti Muhammed'in, "Cennet annelerin ayakları altındadır." hadisini anımsattı.

- "Annelerinizin ayaklarının altını öpün"

Erdoğan, İslam dininin cenneti anneye teslim ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Ben de diyorum, annelerinizin ayaklarının altını öpün. Annelere ihanet edenler son zamanlarda biraz artmaya başladı. Televizyonların yayınları da bu işi iyice zıvanadan çıkarıyor, onun için medyaya da sesleniyorum; lütfen, bu yayınlarınızı şöyle kesintiye uğratın. Yoksa milleti çileden çıkartacaksınız. Ama ben buradan milletimize sesleniyorum, annelerinizin ayaklarının altını öpün. Anneler nazlıdır, çeker ayaklarını, çektikleri zaman sen de annene de ki "Anne cennetin kokusunu bana çok mu görüyorsun?"

Erdoğan, cuma günü AK Parti Genel Merkezinde "Siyaset Akademisi"nin açılışına, cumartesi günü Mersin ve Antalya, pazar günü de Bolu ve Sakarya il kongrelerine iştirak edeceğini bildirdi.

Yeni Dünya Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Mahmut Göksu ve beraberindekiler, Erdoğan'a kitap, Konya Kulu İşadamları Derneği tablo, AK Parti Aydın milletvekilleri de tahta üzerine işlenmiş zeytin dalı hediye etti.

 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :