Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan flaş açıklamalar...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan flaş açıklamalar...

Cumhurbaşkanı Erdoğan 94 Ruhuyla Cihannüma ve Kadim Dostlar Buluşma programında konuşuyor.

Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları...

Zalim Sisi tarafından cunta tarafından devrilmiş ve hapse atılmıştı. Kendisiyle hem Cumhurbaşkanı seçilmeden önce hem de seçildikten sonra yakın dostluğumuz oldu. Darbe mahkemelerinde yargılanan ve idam cezasına çarptırılan merhum Mursi'nin mahkemede son nefesini vermiş olması kendisine ve halkına yapılan bir zulmün sembolüdür. Zalimler mazlumların canlarına kastedebilir, hatta onları öldürmek suretiyle şehadetine vesile olabilirler. Fakat verdikleri mücadelenin izzetine asla halel getiremezler. Biz de tüm müslümanlar merhum Mursi'yi son nefesine kadar yürüttüğü mücadelesini hatırlayacağız.''

ZALİM SİSİ İLE AYNI MASADA OTURMAM
Bana zalim Sisi'ylle görüşmek için çok teklifler geldi, bu tekliflerin hiçbirini kabul etmedim. Onun oturduğu masada oturmam, onunla görüşme asla yapmam dedim. Zira bizim zalimlerle bu noktada hele hele kardeşlik seviyesinde farklı dayanışmamızın olduğu bir kardeşimiz Mursi'yle bu şekilde bizim onun katili olan kişiyle biraraya gelmemiz mümkün değil dedim. Bu güne kadar da gelmedik. Bizim gözümüzde Mursi inandığı dava uğruna verdiği mücadele sırasında hayatını kaybeden bir şehittir. Tarih onu cezaevine atıp, idamla tehdit edenleri ve şahadetine yol açan zalimleri asla unutmayacaktır. Muhammed Mursi'ye Allah'tan rahmet, ailesine, Mısır halkına ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. Ruhu için gelin birer Fatiha okuyalım.

"HAYRA MOTOR, ŞERRE FREN OLANLAR..."
Cihannuma ailesiylebirlikte olmaktan bahtiyarlık duyuyorum. Ülkemizin farklı köşelerinden toplantımızı teşrif eden büyüklerime, kardeşlerime, medeniyetlerin başkenti, Fatih Sultan Mehmet'in rüyası şehri İstanbul'a hoşgeldiniz diyorum. Bizleri böylesine güzide bir toplulukla biraraya getiren Cihannüma ile İstanbul Dostluk Derneği'nin yöneticilerine, gönüldaşlarına en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Bugün aramızda karşılığını sadece Mevla'dan bekleyerek Hakk'ın ve halkın rızası için ter dökmüş, çile çekmiş kardeşlerim bulunuyor. Anadolu'nun bağrından çıkıp her türlü engeli aşarak ekonomi, siyaset,bürokrasi, sosyal hayatta yer tutmuş davamıza, insanımıza hizmetkârlık yapan pekçok kardeşimiz var. Rahmetli Erbakan hocamızın dediği gibi "Hayra motor, şerre fren" yapan tüm dostlarımıza şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.

İstanbul'un bir ilçesinde ziyaret yaptığımız zaman yanımıza 7 yaşlarında bir kız çocuğu geldi. Elime annesinin 5 bileziğini 2 tanede kendi yüzüğünü verip, "Bunları annem size gönderdi. Seçildikten sonra sakın bizi unutmasın" dedi. Sözünü bitirince de bizim tepki vermemizi beklemeden yanımızdan hızlıca uzaklaştı.

BU NASIL KUCAKLAMAK
Büyükşehir belediye başkanı olarak 4,5 yıl görev yaptım. Milletin emanetini Allah'a şükür yere düşürmedik. Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkına el uzatılmasına asla müsaade etmedik. Bu aziz şehre olması gerektiği gibi sahip çıkmanın, layık olduğu şekilde hizmet etmenin çabasını güttük. Milletimize olan taahhütlerimizi tek tek gerçeğe dönüştürdük. İstanbul'da sessiz bir devrime imza attık. 1994 senesiyle beraber belediyelerin iradesine, belediyecilik hizmetlerinde hamdolsun ülkemizde yepyeni bir dönemi başlattık. İstanbul böylece faşist CHP zihniyetinden kurtuldu. Milletimiz ilk kez 24 saat kapısını kendine açık tutan, derdiyle dertlenen, sevincine ortak olan farklı bir zihniyetle buluştu. Şimdi herkesi kucaklamak için geliyorum diyen kişi, Ordu'da bu milletin, bu devletin valisine ne diyor, it diyor. Bu nasıl kucaklama yahu! Sen her şeyden önce bu milletin valisine tahammül edemiyorsun? Sen İstanbul gibi bir şehre belediye başkanı olmak için yola çıkıyorsun.

ÖZÜR DİLEMEDİKÇE BÖYLE BİR MAKAMA GELEMEZ
Böyle bir kişi benim milletimden başta Ordu valimizden özür dilemedikçe böyle bir adaylığa layık olmak, böyle bir makama gelemez. Bu makamda bulunanların herşeyden önce edeple bu makama gelmesi lazım. Ondan sonra bu milletin polislerine şerefsizler ifadesini kullanan bir güruhun da yanında olduğunu düşünün. Şu anda seçim sathı mailindeyiz. Valimiz tabii ki bunu yanıda bırakmayacaktır. Davasını açmak suretiyle süreci devam ettirecektir. Susuz bir İstanbul'u suya kavuşturan biz olmadık mı? Dağları delerek İstanbul'a suyu getiren biz olmadık mı? Melen'den 230 kilometreden suyu getiren biz olmadık mı? Boğazdan suyu geçiren biz olmadık mı? Şu anda İstanbul'da bütün kavşaklar, bizden önce kavşak sözkonusu değildi. Bunların hepsini biz yaptık. Metrobüs, Söğütlüçeşme'den al ta kendisinin belediye başkanlığı Beylikdüzü'ne kadar metrobüsü getiren biz olmadık mı?

DAVAYA KÜSKÜNLÜK OLMAZ
Bizler tesadüflerin, çıkarların biraraya getirdiği değil ortak hedeflerin, ideallerin buluşturduğu insanlarız. Bizler birlik olmadan dirlik olmayacağına inanan aynı davaya, aynı sevdaya gönül vermiş olan insanlarız. Bizler toplu vuran yürekleri sindirecek hiçbir gücün olmadığını bilen hareketiz. Elbette eleştirilerimizi yapacak, hatalarımızı, yanlışlarımızı birbirimizin yüzüne cesaretle söylemekten çekinmeyeceğiz. Şunu da üzülerek söylüyorum, kırgınlar, kırgınlıklar var. Kişinin kişiye kırgınlığı olabilir ama davaya kırgınlık asla olamaz. Hepimiz bir hizmetin içerisindeyiz öyleyse bu davada kırgınlık diye bir şey asla olamaz. Kibri, tekebbürü hiçbir zaman kapımıza yaklaştırmayacağız. Zorluklar karşısında yılmadık, saldırılar karşısında sinmedik, 12 Eylül ve 28 Şubat'ın üzerimize abandığı o meşum günlerde bir an olsun yeise düşmedik. İstanbul'un anahtarını bu şehrin kıymetini bilecek, bu şehre hizmet etmeyi görev bilecek emin ve ehil olan Binali Bey kardeşimize teslim edeceğiz.