Cumhurbaşkanı Erdoğan: Temenni ederim akşama kadar Afrin düşmüş olur

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Temenni ederim akşama kadar Afrin düşmüş olur

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin, "Temenni ederim ki akşama kadar inşallah Afrin tamamen düşmüş olur." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hani 'şeytan taşlamaktan tavaf etmeye fırsat bulamıyor' derler ya, bizi işte bu duruma düşürmek istediler. Hamdolsun, biz şeytanı da taşladık tavafımızı da yaptık." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 46. Muhtarlar Toplantısı'nda, Adana, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çankırı, Çorum, Erzincan, Kahramanmaraş, Kastamonu, Konya, Samsun, Sinop, Sivas, Yozgat ve Zonguldak'tan gelen muhtarlara hitap etti.

Siyasete başladıkları günden bu yana her işlerini milletle istişare ederek yürüttüklerini belirten Erdoğan, bugün de tüm kritik hususlarda önce milletin ne istediğine, beklediğine bakarak hareket ettiklerini söyledi.

Erdoğan, muhtarları mahallelerin sözcüsü, temsilcisi, ortak aklı ve vicdanı olarak gördüklerine işaret ederek, "Muhtarlarımızla her fırsatta birlikte olmaya işte bunun için önem veriyoruz. Sizlerden aldığımız ilhamla, sinyalle ve moralle ülkemizin meselelerinin çözümü için gece gündüz çalışıyoruz. İşte bu anlayışla 2002'den beri Türkiye'yi bir baştan bir başa okullarla, hastanelerle, yollarla, tünellerle, havalimanlarıyla, barajlarla, parklarla, toplu konutlarla donatıyoruz." diye konuştu.

İşte bu anlayışla "Türkiye'de tek bir vatandaşın dahi yiyeceği, giyeceği, yakacağı, yuvası olmadığı için boynu büyük kalmasın" diye mücadele ettiklerini vurgulayan Erdoğan, bu anlayışla gençlere spor yapacakları tesisler, eğitimlerini sürdürecekleri okullar, öğrenimleri boyunca kalacakları yurtlar inşa ettiklerini söyledi.

Erdoğan, toprakların üstünü tarımla, altını madencilikle değerlendirmek, orman varlığını artırmak, su kaynakları ve denizleri korumak için aynı şekilde uğraştıklarını belirtti. "Fabrikalarda çarklar durmasın, atölyelerde zanaatkarların üretimleri aksamasın, ticaret erbabının tezgahı boş kalmasın" diye var güçleriyle gayret gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"15 yılda ülkemizi 4 kata yakın büyüterek bu çabalarımızın meyvesini aldık. Bugün ülkemiz milli gelirinin büyüklüğü bakımından dünyada 17'nci, satın alma paritesine göre 13'üncü sıradadır. Hedefimiz ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmektir. Bunun için yeniden 2-2,5 katlık bir büyümeyi sağlamamız gerekiyor.

Yaptığımız yatırımlar ve getirdiğimiz hizmetlerle ülkemizi büyütürken, bu başarıları elbette dikensiz gül bahçesinde dolaşır gibi elde etmedik, çok çileler çektik, çok sıkıntılar yaşadık. Hala çekiyoruz. Bakın şu anda Afrin, daha önce Fırat Kalkanı Harekatı. Bunların hepsinin bir bedeli var. Siz zannediyor musunuz dünya Türkiye'ye yardım ediyor? Hayır. Bunların hepsi cambaz. Bütün imkanlarımız, güçlerimiz milletimizindir. Bu güçle sizlerden aldığımız ilhamla, kaynakla kendi kasamızla, kesemizle bu yola çıktık, bu yolda devam ediyoruz."

- "Biz şeytanı da taşladık tavafımızı da yaptık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, attıkları her adımla engeller ve tuzaklarla karşı karşıya kaldıklarını, Allah'ın yardımı ve milletin desteğiyle bunların üstesinden geldiklerinin altını çizerek, şunları söyledi:

"Hani 'Şeytan taşlamaktan tavaf etmeye fırsat bulamıyor' derler ya, bizi işte bu duruma düşürmek istediler. Hamdolsun, biz şeytanı da taşladık tavafımızı da yaptık. Bir başka ifadeyle hem karşımıza çıkartılan engelleri, kurulan tuzakları birer birer aştık hem de milletimize söz verdiğimiz hizmetleri birer birer hayata geçirdik. Dört temel üzerinde Türkiye'yi büyüteceğiz; eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Bunun üzerine ulaşımı, enerjiyi, tarımı inşa ettik. Ve şahsiyetli, haysiyetli bir dış politikayı da sürdürdük, sürdürüyoruz. Demokrasimize sahip çıkarken emniyetten, kalkınmadan asla taviz vermedik. Dünyada bu ikisini birden başarabilen pek az ülke vardır."

Kalkınma konusunda neler yapıldığına dair örnekler veren Erdoğan, eğitimde 282 bin yeni derslik yapıldığını, 584 bin yeni öğretmen atadıklarını, 110 yeni üniversite kurduklarını, 53 bin yeni öğretim üyesi kazandırdıklarını, yüksek öğrenim yurtlarına 630 bin yatak ilave ettiklerini anlattı.

Erdoğan, lisanslı sporcu sayısını 278 binden 8 milyon 193 bine yükselttiklerini, 3 bin 500 yeni spor tesisi yaptıklarını anımsatarak, internette ve mobil telefonda ülkenin tamamına hizmet verilebilmesini sağlayacak altyapıyı kurduklarını ifade etti.

Sağlıkta 3 bin yeni tesisi ülkeye kazandırdıklarını vurgulayan Erdoğan, "Şimdi de şehir hastanelerimizi devreye alıyoruz. Bu yıl 5 şehir hastanemizi, önümüzdeki yıl 7 şehir hastanemizi inşallah hizmete açıyoruz." dedi.

- "Pek çok yere ulaşan hızlı tren hattına sahip olacağız"

Erdoğan, ulaşım alanındaki yatırımlara da değinerek, 16 yılda 20 bin kilometre bölünmüş yol, 258 tünel, yüksek hızlı tren hatları inşa ettiklerini bildirdi. Erdoğan, "Şu anda Ankara, Konya, Eskişehir ve İstanbul yüksek hızlı trenden istifade ediyor. Yakında Yozgat, Sivas, Bursa, Bilecik, Afyonkarahisar, Uşak, İzmir, Karaman, Antalya, Mersin, Adana, Osmaniye, Gaziantep başta olmak üzere ülkemizin pek çok yerine ulaşan bir hızlı tren hattına sahip olacağız." ifadesini kullandı.

Sadece belirli bir kesimin faydalanabildiği havayolunu halkın yolu haline getirdiklerini dile getiren Erdoğan, "Şu anda eskiden lüks otobüs fiyatına şimdi uçakla istediğin yere gidiyorsun. Mevcut 26 havalimanımız vardı, buna 29 yeni havalimanı ilave ettik. Eskilerin altyapılarını ve kapasitelerini güçlendirdik. Bugün Türk Hava Yolları, dünyada en fazla noktaya uçuş yapan havayoludur." diye konuştu.

Erdoğan, mevcut 279 baraja 598 baraj, 105 hidroelektrik santrale 513 hidroelektrik santral, 31 içme suyu tesisine 193 tesis daha ilave ederek bu alanda da çok büyük hizmetlere imza attıklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İstiklal Marşı'mızın anlamını dilimizle birlikte kalbimizle de okuduğumuzda anlayabiliyoruz. En büyük üzüntüm, bu emsalsiz marşın hakiki manasını yüreklere nakşedecek bir bestenin yapılamamış, bulunamamış olmamasıdır. O besteyle güftenin birbirini tamamlaması çok önemli. Tabii ki burada da bestekarlara görev düşüyor. Güfte var ama maalesef istenilen beste yok. Temenni ederiz ki o da çıkar, inşallah bir gün o da olur." dedi.

Türkiye'nin, dünyada orman varlığını artıran nadir ülkelerden olduğunu belirten Erdoğan, tarımda verilen destekler, uygulanan programlar ve arazi toplulaştırmalarıyla tarımsal gayri safi milli hasılanın, 37 milyar liradan 161 milyar liraya çıkarıldığına dikkati çekti.

Sosyal yardımların da Türkiye'nin en başarılı olduğu alanlardan arasında yer aldığını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye güçlenirken, büyürken, zenginleşirken hiçbir vatandaşımızın yokluğun, yoksulluğun pençesinde kıvranmasına rıza gösteremezdik. Sosyal yardım bütçesini yılda 2 milyar liradan 38 milyar liraya çıkartarak, sosyal yardım şemsiyesini 3 milyon kişiden 11 milyon kişiye genişleterek, engellilerden yaşlılara kimseyi dışarıda bırakmadan herkesi kucaklamanın gayreti içinde olduk." ifadesini kullandı.

Valiliklerin, kaymakamlıkların sosyal yardım konusunda ilk müracaat kapısı olduğunu belirten Erdoğan, "Rabb'im imkan ve fırsat verdikçe ülkemizi daha çok, daha büyük hizmetlerle buluşturmayı sürdüreceğiz. Tabii bu arada bu hizmetleri yaparken yani tavafımızı sürdürürken, şeytan taşlamayı da ihmal etmedik." dedi.

Erdoğan, vesayet güçleri, terör örgütleri, darbe heveslileri ve bunların dışarıdaki destekçileriyle tarihi bir mücadele verdiklerini, vermeye devam ettiklerine işaret ederek, "Maziden atiye giden süreci şöyle bir göz önüne aldığımızda bu mücadelenin günümüze mahsus olmadığını, hep sürdüğünü görüyoruz. Özellikle son 2 asırda neredeyse birbirinin kopyası saldırılarla ihanetlerle alçaklıklarla mücadele etmiş bir milletiz." değerlendirmesini yaptı.

İstiklal Marşı'nın kabulünün yıl dönümünün 12 Mart'ta kutlandığını hatırlatan Erdoğan, İstiklal Marşı'nın şairi Mehmet Akif Ersoy ile bu marşa hayat veren şehitlere, gazilere ve kahramanlara Allah'tan rahmet diledi. Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un, yaşanılan hadiseleri mısralara döküşündeki sıra ve ahengin, Türk milletinin hangi safhalardan geçerek bugünlere geldiğinin en açık ifadesi olduğunu söyledi.

Akif'in, 1912'de Balkan Savaşı sırasında yazdığı "Cenk Marşı" adlı şiirinde, gençleri vatan savunması için askere gitmeye teşvik ettiğini aktaran Erdoğan, şiirin, "Ey sürüden arkaya kalmış yiğit. Arkadaşın gitti, yetiş sen de git, Bak ne diyor ceddi şehidin işit, Durma git evladım uğurlar ola." dizelerini okudu.

Erdoğan, daha sonra Çanakkale Zaferi'nin haberini arkadaşlarıyla birlikte Medine müdafisi Fahreddin Paşa'ya destek olmak için gittikleri Arabistan çöllerinde alan Akif'in, "Çanakkale Şehitlerine" adlı şiirinden, "Sen ki İslam'ı kuşatmış boğuyorken hüsran, O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın, Sen ki ruhunla beraber gezer ecramı adın, Sen ki asara gömülsen taşacaksın heyhat, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat, Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber." dizelerini hatırlattı.

- "İstiklal Marşımızın anlamını ve önemini çocuklarımıza iyi öğretmeliyiz"

Milletin, Çanakkale'de düşmana tarihinin en büyük hezimetini yaşattığını ancak mücadelenin bitmediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Akif, İslam'ı ve Türk milletini Anadolu'nun o çoraklaşmış topraklarına gömmek isteyenlere karşı başlattığımız İstiklal Harbi'ni de yakından takip ediyordu. Büyük Millet Meclisi, İstiklal Harbimizi ebedileştirecek bir marş için arayışa girdiğinde bu görev ısrarla ve özel olarak Akif'e verildi. Şu anda müze olarak milletimize hizmet veren Ankara Hamamönü'ndeki Taceddin Dergahı'na kapanan Akif, dünyadan ilişkisini keserek adeta münzevi bir hayat içerisinde sabırsızlıkla beklenen şiirini 10 gün içinde bitirir. 12 Mart 1921 tarihinde Mecliste coşkuyla her mısrası alkışlarla kesilerek, gözyaşları içinde kabul edilen bu marş öyle sıradan bir şiir, sıradan bir metin değildir."

Marşın "Korkma" dizelerinin ilham kaynağının, Hazreti Muhammed'in Hira Dağı'nda örümcek ağlarıyla örülen ve müşriklerin bu nedenle girmediği mağarada Hz. Ebubekir'e söylediği "Korkma ya Ebubekir, Allah bizim beraberdir." sözü olduğunu dile getiren Erdoğan, marşın anlamını ve önemini çocuklara iyi öğretmek gerektiğine dikkati çekti.

- "En büyük üzüntüm..."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycanlı şair Bahtiyar Vahapzade'nin, "100'den fazla ülkenin bağımsızlık marşını inceledim, güfte ve bestesini araştırdım. Hiçbirini Türkiye'nin İstiklal Marşı kadar etkili görmedim." sözünü hatırlattı.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gerçekten de İstiklal Marşı'mızın anlamını dilimizle birlikte kalbimizle de okuduğumuzda anlayabiliyoruz. En büyük üzüntüm, bu emsalsiz marşın hakiki manasını yüreklere nakşedecek bir bestenin yapılamamış, bulunamamış olmamasıdır. O besteyle güftenin birbirini tamamlaması çok önemli. Tabii ki burada da bestekarlara görev düşüyor. Güfte var ama maalesef istenilen beste yok. Temenni ederiz ki o da çıkar, inşallah bir gün o da olur.

Tabii hayıflanacak daha başka meselelerimiz de var. Mesela 34 yıllık terörle mücadele dönemimizi şöyle hakkıyla ifade edecek bir şiirimiz, bir marşımız da yok. Geçen arkadaşlarıma onu söyledim, şu anda Fırat Kalkanı, Afrin, biz bununla ilgili, adeta bir İstiklal Marşı gibi demeyeyim ama oraya belki tırmanamazlar, yetişemezler, hiç olmazsa bir Mehter Marşı gibi bir marşı da yazamazlar mı? Bunu hazırlasınlar. Evde torunum bile maşallah Mehter Marşı ile yürüyor. Askerimizi de Mehter Marşı ile ayrıca yürütür gibi yeni marşlarla yürütelim. Aynı şekilde 15 Temmuz gibi büyük bir destanı Akif'in, Çanakkale ve İstiklal mısraları kıvamında anlatacak bir şiirimiz, bir marşımız da mevcut değil. Demek ki şiirlerini sadece lafzıyla değil yüreğiyle de yazan şairlerimize çok önemli görevler düşüyor. Bu vesileyle yaşadığı her dönemde milletimizin hissiyatını, eşsiz bir şekilde dile getiren Mehmet Akif Ersoy'a bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bin yıldır bu toprakları vatan haline getirmek ve vatan olarak muhafaza etmek için kanlarını akıtan şehitleri, gazileri şükranla yad ettiklerini dile getirdi.

Erdoğan, Afrin'de yürütülen Zeytin Dalı Harekatı'nda etkisiz hale getirilen teröristlere ilişkin son rakamın 3 bin 444 olduğunu belirterek, Afrin'e biraz daha yaklaşıldığını, akşama kadar kuşatma çemberinin tamamlanmış olacağını bildirdi.

İşlerinin kolay olmadığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz Batı gibi gidip de sivilleri vurmuyoruz. İsmini açıklamayacağım, Cezayir'de 5 milyon insanı katledenler, kalkıp da Türkiye'ye hesap sormasın. Önce onlar bunun hesabını versin. Ruanda'da, Libya'da onbinleri, yüzbinleri öldürdüler. Önce onlar bunun hesabını versinler. Irak'ta onbinleri, yüzbinleri öldürenler, önce bunun hesabını versinler. Bunların hesabını veremeyenler, kalkıp da Türkiye'ye hesap sormaya yeltenmesinler. Türkiye, eğer sivilleri öldürmeyi hedef alsaydı, şu anda Afrin çoktan bitmişti. Her türlü hassasiyet gözetiliyor, dikkat ediliyor. Bakın şu anda önce siviller, arabalara bindirilerek özel bir koridordan Afrin'den çıkarılıyor.

Bunlar öyle alçak, öyle katil ki benim Mehmet'im, o yavrum, yere atılan Kur'an-ı Kerim'i yerden kaldırırken el yapımı bomba ile şehit ediliyor. Bunlar imansız, bunlar kafir, bunların akıbeti belli. Ama Mehmet'im her türlü hassasiyeti gösteriyor. Bütün bu hassasiyetler içerisinde bunlara orada bu dersi veriyor. İnşallah neticesi hayrolacaktır. Biraz uzuyor, neticesi hayrolacak. Bak çıkartılanlar bir taraftan da işte temizlenen yerlere yerleştiriliyor."

Salonda bulunan bir muhtarın, "Cumhurbaşkanım, bizi de Afrin'e götür." sözleri üzerine Erdoğan, "İnşallah, haber geldiği anda önce ben, sonra siz, beraber gideceğiz." dedi.

Sanatçıların ve sporcuların Afrin'e gitmek istediklerini kendisine ilettiğini belirten Erdoğan, muhtarlara "Siz, bu milletin özetisiniz özeti." diye seslendi.

"Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan." dizesini okuyan Erdoğan, "Yürüyeceksin, muhtarlar yürüyecek arkandan." ifadesini kullandı.

Salonda bulunan bazı muhtarların "Birer maaşımızı verelim." dediğini aktaran Erdoğan, "Allah razı olsun. İşte bu yürekler olduktan sonra, bu inanç olduktan sonra, bu iman olduktan sonra bu milletin bileğini kimse bükemez." diye konuştu.

- "Darbeyi yapanlar hedefe ulaşamadı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi millete yaptıkları çağrının ardından milyonların meydanlara döküldüğünü anımsatarak, "F-16'lar, helikopterler, tanklar, toplar, bombaları yağdırırken benim milletim meydanlara caddelere döküldü. 251 şehidimiz oldu, 2 bin 193 gazimiz oldu ama bu şehitlerimizle biz ülkemizi kaptırmadık ve bu darbeyi yapanlar hedefe ulaşamadı." dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

"İşte bu katil feto ve avanesi, zaten onlar bu ülkede değil malum Pensilvanya'da. Arkasında kimlerin olduğu o da malum. Bize akıl verenler, bunlarla ülkemizi parçalamak istediler, başaramadılar. Şu anda yüzlerce, binlerce FETÖ ile ilgili o asker elbisesini giymiş hainler, onlar asker değil, onlar bizim askerimiz olamaz, şu an içeride. Polis aynı şekilde, elbiseyi giymiş ama içi FETÖ, onlar da içeride. Ama sağlam olanlar, inançlı olanlar, bu vatansever milletin evlatları, onlar zaten şu anda görevlerinin başında. Terörle mücadelede 15 Temmuz'da ve sınır ötesi operasyonlarımızda şehit olan askerlerimize, jandarmalarımıza, polislerimize, güvenlik korucularımıza, sivil görevlilerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyoruz."

- "3 bin DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Mehmet Akif'in şiirlerinde tasvir ettiği kahramanların bu ülkede bitmediğini, bitmeyeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Dün Fırat Kalkanı Harekatı'nda güya dünyanın en tehlikeli, en vahşi, en acımasız en donanımlı terör örgütü olan DEAŞ'ı karşımıza diktiler. Bunlar böyle hain. Bir taraftan diyorlar ki 'DEAŞ'a karşı savaşacağız'. Ama DEAŞ'ı bizim karşımıza dikiyorlar. Ne oldu? Biz 3 bin DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik, ondan sonra ileri doğru El Bab'a indik ve tekrar aynı şeyi söylediler, 'DEAŞ'a karşı mücadele'...Yalan söylüyorsunuz yalan, dürüst değilsiniz. Zeytin Dalı Harekatı'nda yine aynı afra tafrayla karşımıza çıktılar. Bize parasıyla dahi verilmeyen silahlarla donatılan... Bak biz para verdik ya, 'Bize şu silahları verin, işte insansız hava aracı, silahlı insansız hava aracı...' 'Kongreden müsaade çıkmadı'. Şimdi diyorlar ki 'Bizde işte silahlar var, verelim'. Ver. Yine vermiyorlar. Ama ne oldu? İşte bu kötü komşular bizi silah sahibi yaptı. Şimdi bizim şurada şu mücadelede Afrin'de kullandığımız silahlarımızın tamamına yakını yüzde 65 yerli. İnşallah daha da bu artacak. Bunları üretiyoruz, üretmeye devam edeceğiz."

 

Etiketler :