Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı personeliyle iftarda bir araya geldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı personeliyle iftarda bir araya geldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (4)- "Milletin her bir ferdi, bu ayın ruhuna uygun bir şekilde dayanışmasını, muhabbetini, ümidini diri tutmaya çalışıyor. Terör örgütünün milletimizin arasına sokmak istediği fitnelerin tamamı insanlarımızın feraseti ve basireti sa

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletin her bir ferdi, bu ayın ruhuna uygun bir şekilde dayanışmasını, muhabbetini, ümidini diri tutmaya çalışıyor. Terör örgütünün milletimizin arasına sokmak istediği fitnelerin tamamı insanlarımızın feraseti ve basireti sayesinde tamamen boşa çıktı. Toplumumuz, en büyük sermayesi olan birlik ve beraberliğinden taviz vermedi." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanlığı personeliyle iftarda bir araya geldi.

Ramazanın, hayatın anlamını kavrama, dünya imtihanını başarı ile verme, varoluşun farkına varma noktasında sunulmuş bir imkan olduğunu ifade eden Erdoğan, her güçlükle beraber bir de kolaylık verildiğini, bu son gelişmelerle bunu bizzat gördüklerini söyledi.

Erdoğan, büyüklerin de adeta bu ayeti tefsir edercesine "Zahmet olmadan rahmet olmaz." dediklerini, ramazan ayının zorluk yanında kolaylığın, zahmet ile gelen rahmetin en somut ve en güzel örneği olduğunu dile getirerek, uzun günlere, yakıcı sıcağa, susuzluğa ve açlığa karşı bir ay boyunca verilen çetin mücadelenin bayram günü sevince, adeta bir zafere dönüştüğünü vurguladı.

Ramazanın insanı dönüştürüp ihya ve inşa ettiğine dikkati çeken Erdoğan, "Yardımlaşarak, paylaşarak, dostluk, komşuluk, akrabalık bağlarını daha da perçinleyerek, mağdur ve mazlumlara el uzatarak sadece kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi değil, insanlığımızı da büyütürüz. Bize düşen bu kutlu ayın rahmet pınarından doya doya nasiplenmek, bunun yanında bu ayın vermek istediği dersleri alarak, bunları hayatımıza tatbik etmektir." diye konuştu.

- "Toplumumuz, birlik ve beraberliğinden taviz vermedi"

Ramazan boyunca şehit yakınları ve gaziler ile başlayan, sivil toplum kuruluşlarından Mehmetçiklere, devlet erkanından esnafa ve muhtarlara kadar toplumun farklı kesimleri ile iftarlarda bir araya geldiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu vesileyle onların arzularını, fikirlerini ülkemize dair temennilerini, bölgelerdeki meselelerle ilgili kanaatlerini öğrenme imkanı bulduk. İftar sofralarında şahit olduğumuz manzara şudur, milletin her bir ferdi bu ayın ruhuna uygun bir şekilde dayanışmasını, muhabbetini, ümidini diri tutmaya çalışıyor. Terör örgütünün milletimizin arasına sokmak istediği fitnelerin tamamı insanlarımızın feraseti ve basireti sayesinde tamamen boşa çıktı. Toplumumuz, en büyük sermayesi olan birlik ve beraberliğinden taviz vermedi. Bunu gittiğim Mardin ve Cizre'deki kışlada beraber iftar yaptığımız askerimiz ve polisimizde gördüm, köy korucumuzda gördüm. Baktım gözleri ışıl ışıldı. Sordum, 'Ne diyorsunuz tamam mı, devam mı?' Verdikleri cevap çok manidardı, 'Sayın Cumhurbaşkanım sakın rehavete kapılmayalım, aynen bu işi bitirene kadar devam edelim.' O zaman insan tabii çok daha farklı duygulanıyor. Onlar da bu çıkılan yolda bu işi bitirmeden dönmenin doğru olmayacağını bizzat yaşayarak gördüler."

Erdoğan, terörle mücadele edenler arasında 9 aydır eşinden ayrı olanlar, belli aralıklarla izin verilerek eşinin yanına gidenler ve eşine ulaşamadan şehit düşenler bulunduğunu dile getirerek, bunları bizzat herkesin haberlerde yaşadığını, gördüğünü, duyduğunu aktardı.

-"Bundan sonra daha çok çalışacağız"

Ekonomi, dış politika, turizm ve ticaret ile diğer alanlarda tedavüle sokulmaya çalışılan felaket senaryolarına milletin itibar etmediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu sürecin lokomotifi hiç şüphesiz, kararlı duruşumuzla yola devam etmemiz oldu. Memurundan şoförüne, uzmanından güvenlik görevlisine, danışmanından genel sekreterine diğer tüm idari görevlilerine kadar cumhurbaşkanlığı kadrosu içinde yer almak bizler, sizler için de bir ayrıcalıktır, şereftir. Bu çatı altında görev yapan, bu ayrıcalığa sahip olan her bir mesai arkadaşım aynı zamanda büyük bir sorumluluk üstleniyor. Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı olarak gördüğüm 10 Ağustos 2014'te milletimiz üzerine düşeni yapmıştır. Cumhurbaşkanlığı olarak bizim de milletimize karşı vazifelerimizi bihakkın yerine getirmek için çok çalışmalıyız. Yakın çalışma arkadaşlarım başta olmak üzere, birimlerimizin, personelimizin gerçekten takdire şayan bir gayret sergilediğini biliyorum ama madem ki Türkiye'nin önündeki sorunlar büyük, sıkıntılar ciddi, öyleyse bizim de buna uygun bir tempoda çalışmamız gerekiyor. Bugüne kadar çok çalıştık, bundan sonra daha çok çalışacağız. Sizlerle bugünlere geldik. Türkiye'nin yarınlarının inşasını da inşallah yine sizlerle birlikte gerçekleştireceğiz. Cumhurbaşkanlığının Çankaya Köşkü'nden Beştepe Külliyesi'ne taşınması sadece bir mekan değişikliği değildir. Bu aynı zamanda zihniyet değişiminin de ifadesidir.

Burası 79 milyon vatandaşımızın tamamının temsil edildiği, kendini bir defa buraya ait hissettiği bir yerdir. Öyle olmak zorundadır. Her fırsatta tekrarladığım kadim devlet geleneğinin adeta mayasını oluşturan Şeyh Edebali'nin bir sözü var, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.' Cumhurbaşkanlığı makamının ve bu Külliye'nin asli görevi işte bu düsturu tam anlamıyla hayata geçirmektir."

- “Tevazu en büyük zenginliğimiz olmalıdır”

"Bizler bu millete efendilik için gelmedik, bizler bu millete hizmetkar olmak için geldik." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun için buradayız, kimse böbürlenmesin, gururlanmasın, tevazu bizim en büyük zenginliğimiz olmalıdır, bunu böyle bilelim. Unutmayınız ki bu makamların, bu payelerin tamamı geçicidir, kalıcı olan milletin hayır duasını alacak hizmetleri eserleri, projeleri yaparak milletin gönlünde müstesna bir yer edinebilmektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların dertleri, sıkıntıları ve ihtiyaçlarıyla uğraşmanın kendileri için bir yük olmadığını, bunu bir görev olarak kabul ettiklerini dile getirerek, "Kendi milletine üstten bakan, çözüm yerine bahane üreten, işini lütfeder gibi yapan eski memur anlayışını asla kabul edemeyiz. Ben sizi o memurlardan kabul etmiyorum zaten. Her bir arkadaşım biliyorum ki vazifesine ve bulunduğu makama bu şekilde bakıyor." ifadesini kullandı.

- "Bu ülkenin artık kaybetmeye tahammülü kalmamıştır"

Devletin en üst temsil makamında görev yapan personelin duruşu, vizyonu, görev icra etmedeki becerisi ve disiplini ile diğer kamu personeline örnek teşkil etmek zorunda olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siz farklı bir yerdesiniz onun için örnek olacaksınız. Bu bakımdan kendinizi sürekli geliştirmelisiniz ve yerimizde sayarsak her gün bizim için kayıp olur. Bu kayba tahammül edemeyiz çünkü bu ülkenin artık kaybetmeye tahammülü kalmamıştır. Özellikle yetişmiş insan kaynağına bu kadar ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde kendi personelimizin köhne kalıplara hapsolup kalmasına rıza gösteremeyiz. Başta şahsım olmak üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde sorumluluk üstlenen hiç kimsenin milletimizin burayla ilgili umutlarını, beklentilerini boşa çıkarmaya hakkı yoktur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Unutmayınız, Türkiye sadece 79 milyonun yaşadığı bir toprak parçası değildir. Türkiye Filistin’den Suriye’ye, Libya’dan Yemen’e, Afrika’dan Güney Asya’ya kadar yüz milyonlarca mazlum için de bir umudun adıdır. Bakın donörler toplantısı yapılıyor. Dünyada bir numara Amerika, ikinci sırada Türkiye, üçüncü sırada İngiltere ama milli gelire oranla baktığınız zaman bir numara Türkiye." diye konuştu.

- "Ülke ve bu millet her alanda güçlü olmak zorundadır"

2002'nin kasım ayında göreve geldiklerinde, Türkiye'nin alan el durumunda olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çok kısa bir zamanda alan el olmaktan çıktık veren el olmaya döndük. Onun için de gittiğimiz her yerde hamdolsun oralardaki halklar bize karşı çok farklı bir yaklaşım içinde bulunuyorlar. Bunun için bu ülke ve bu millet her alanda güçlü olmak zorundadır. Biz ne kadar güçlü olursak bize umut bağlayan insanlar da kendilerini o kadar güvende hissedecektir. Zorluklar, sıkıntılar, sorunlar, eksiklikler muhakkak olacaktır ancak bunların hiçbiri üstlendiğimiz ağır sorumluluğu yerine getirmek, milletimize daha iyi hizmet etmek için birer engel, birer bahane olamaz, olmamalıdır." ifadelerini kullandı.

Türkiye’de 2 milyon 700 bin Suriyeli ile 300 bin Iraklı bulunduğunu ve bu kişilere her türlü desteğin verildiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdiye kadar yapılan faturalı harcamanın 11,5 milyar dolar olduğunu ifade etti.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Peki bize Birleşmiş Milletler'den gelen destek ne? 500 milyon dolar civarında. Ben buna STK’ların, belediyelerin yaptığı harcamaları katmıyorum, sadece devletin kendi bütçesinden yaptığı harcamayı söylüyorum. Peki Avrupa Birliği ne yapıyor? Tutuşuyor, hepsi 'Aman gelmesinler.' diyor. Biz ne diyoruz, 'Varil bombaları altında şu anda ölümle karşı karşıya olan bu insanlara biz kapımızı kapatamayız.' diyoruz. Şimdi soruyorum, bizim yaptıklarımız mı insanidir, Batı’nın yaptığı mı insanidir? Biz insana renginden dolayı değer vermiyoruz, biz insana dininden dolayı değer vermiyoruz, biz insana dilinden, ırkından dolayı değer vermiyoruz, biz insana insan olduğu için değer veriyor, hepsine kapımızı açıyoruz. Bizim bu medeniyetimizdeki anlayış bugüne bu şekilde gelmiştir, bundan sonra da böyle devam edecektir. Sizin bu noktada da her birinizin vazifenizi aşkla, heyecanla, karalılıkla yapacağına yürekten inanıyorum."

Erdoğan, konuşmasının sonunda tüm personelin ramazanı şerifini ve Kadir gecelerini tebrik ederek, huzurlu bir bayram geçirmelerini temenni etti.

(Bitti)



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :