M. Faik Özdengül

M. Faik Özdengül

Çok kirlendik

Adem’in iki oğlundan birisi diğerini öldürdü ve katil oldu. Böylece yeryüzünde ilk cinayet işlenmiş oldu. Sonra bu hep devam etti. İnsanlar birbirlerini öldürmeyi sürdürdüler. Azaldı. Çoğaldı. Fakat hep oldu. Bugün de oluyor.

Herkes liseli gençlerdeki şiddeti konuşuyor. Liselerdeki çılgınlığı anlamakta zorlanıyor. Bu yaştaki gençler modellerler. Model alırlar. Günün modası neyse onu modellemeleri anlaşılmayacak bir durum değil oysa.

Cinayetlerde ortak yön Tanrılaşma iddiası.

Firavun Musa’ya “Ben de Tanrıyım” dedi. Can alırım can veririm. İki kişi getirdi huzuruna. Bak dedi: şu birisine canını bağışlayıp geri veriyorum. Diğerini de öldürüp canını alacağım dedi ve yaptı. Oysa yeni baştan yaratamadı. Bu yüzden de Tanrılık iddiası boşunaydı. Komik duruma düştü.

İnsanda Tanrılaşma isteği ve iddiası yeni değil. Modern dünyanın da tanrıları var. Can alıp can veriyorlar. Tıpkı Firavun gibi. Bugünün modası ne? Güç ve şiddet. Başka ,şehvet. Güçlü erkekler, seksi kadınlar. Sorun çözme yöntemleri ne? Kavga. Ötekine tahammül yok. Devletin başından sonuna kadar herkes bağırıyor. Diğerini suçluyor. Kimse dinlemiyor. Sadece bağırıyor. Oysa rahmetli Cemil Meriç ne diyordu: “Büyük hakikatler fısıltıyla yayılır.”

Seküler eğitim Tanrılaştırıyor.

Değerler nerede? Soyut zeka? Herkes somut düşünüyor. 1800’lerin sonunda İstanbul’u ziyaret eden bir Alman şöyle diyor: “Çok sessiz insanlar bu Türkler. Birbirleriyle konuştuklarını anlamak neredeyse mümkün değil.”  Nereye gitti bu insanlar? Neyi aktaramadılar sonradan gelenlere?

Mesnevi’de anlatılır:

Adamın biri dağda bir yılan buldu. Donmuştu. Büyüklüğü dehşet vericiydi. Adam bunu şehre götürüp insanlara gösterir ve para kazanırım dedi. Yüklenip getirdi meydana. Onun gibi diğer insanlar da hayretten dudak ısırdılar. Derken güneş tepeye doğru yükselince, sıcağın da etkisiyle. Yılan canlanmaya başladı. Önce yavaş sonra hızla kendine geldi ve ilk işi sahibini direğe sarıp yutmak oldu. İnsanın içinde de böyle yiyip yutucu ve adına nefs denen, eğer kontrol altına alınmazsa azgınlaşıp tanrılaşmaya kalkan bir taraf var der Mevlana. Onu başı boş koymaya gelmez. O nasıl kontrol altına alınır? Bugünkü ve son yüzyıldır aldığımız seküler eğitim bu kontrolü dikkate almadı. Hala da farkında değil. Bu ilk basamak. Bundan sonra değerler ve iyilik kavramı gelir, ki bu da yok. Ardından aşk. İnsanı yakıp kavuran ve pişirip lezzetli bir yemek haline getiren aşk. Bir başka deyişle “Hamdım. Piştim. Yandım.”

Hamız. Pişen yok. Yananı zaten ara ki bulasın.

Değerlerine düşman bir nesil yetiştirdik. Dedelerinin, ninelerinin değerlerine dudak büken. Güneşi ceketlerinin astarı içinde kaybetmiş bir nesil.

Susuz kaldık. Çok kirlendik. Köpüklerle oyalanıyoruz. Oysa deniz yanı başımızda.

Orhan Veli’nin dizelerini hatırlayalım:

“Yelken ol. Kürek ol. Dümen ol. Balık ol. Su ol.”

Yeter ki bir şey ol.

Ham kalma lütfen.

 www.pozitifdegisim.com

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.