Çok Bilirliğimiz

Hepimizin her şeyi bildiği (!) bu dönemde sosyal medyanın bu derece yaygın olması ne kadar iyi bir şey bunun üzerine biraz düşünelim. Teknolojinin gelişmesiyle beraber artık hayatlarımız porsiyonlar halinde birbirimizin önüne sunuluyor. Yediğimiz yemeğin ne olduğundan tutunda kiminle nereye gittiğimize kadar her şeyi paylaşıyoruz. Hepimiz yapıyoruz bunu. Dünyanın bu düzenine belki bilerek belki bilinçsiz olarak biz de dâhil oluyoruz. Özel yaşamın mahremiyeti denilen şeyin son yıllarda içi boşaldı. Maalesef!

Hepimiz her yerdeyiz ve hepimiz her şeyi biliyoruz. Her şeye bu denli hâkim olduğumuzdan mütevellit, okur sayımız azalıyor lakin twittera üye olan kişi sayımız artıyor. Twitterda devrim yapanlar, ülke kurtaranlar, kendi kendini atayanlar, maaşından memnun olmayanlar, (hatta hiçbir şeyden memnun olmayanlar da var), memnun olanlar ama yetmez diyenler, siyasetçilere küfredenler, gazetecililere kendilerini ifade etmeyi bırakıp lafın salatasını yapanlar… Bitmez bu liste… Siz de şimdi okurken aklınıza bin türlü şeyi getirdiniz muhtemelen. Özellikle seçim zamanlarında tam bir siyaset arenasına dönen twitter ne zaman durgun ve sakin olacak merak ediyorum. Siyaset arenası dediysem ciddi bir şey olduğundan değil herkesin parti lideriymiş gibi davranmasından ve her konuda sanki siyasi bilimleri yemiş yutmuş gibi ahkâm kesmelerden dolayı başka bir tanım yapamadım buna. Birbirine sürekli hakaret eden hesapların attıkları twitler bazen ‘gerçekten sadece hesap, bunları yazan insan olamaz’ dememize sebep oluyor.

Onca küfür, aşağılama, hakaretten en çok payı da yine ne yazık ki gazeteciler alıyor. Takipçisiyle aynı görüşü paylaşsın veya paylaşmasın yazdığı her twitte hakaretlere mazur kalan gazeteciler var. Aklınıza belli isimler düşmeye başladı değil mi? Onlar kendi doğrularını söyledikleri için kızıyoruz ama bizim düşüncelerimize biri katılmayınca hemen aslan kesiliyoruz. Tahammülsüzüz çünkü. Biz kendimize yapılana tahammül edemeyen ama başkalarına düşüncelerinden dolayı küfreden insanlar olmaya başladık. Ya da hep mi böyleydik? Bunun suçlusu teknoloji değildir herhalde? Bu arada burada önemli bir nokta var, ‘düşünce’. Bunu iyi algılamak lazım her ağzımızdan çıkanın düşünce olmadığı aşikâr. Zaten bütün mesele de kendi bildiğimizin en doğrusu olduğunu sanmamızdan. Tahammülsüzlüğümüz ve bilgeliğimiz bir gün başımıza ciddi belalar getirirse buna şaşırmamak lazım. Ben şaşırmam çünkü sınırlar bazen fena halde ihlal ediliyor.

Teknolojiyi kullanmak ayrı teknolojiye köle olmak ayrı. Bu iki şeyin farkına varmak lazım. Hepimiz teknoloji kullanıcısıyız ama bazılarımız odadan odaya mesajlaşır hale geldi. Şöyle bir yorum gördüm nette dolaşırken. ‘Çok güzel bir uygulama artık eşimle evdeyken de mesajlaşabiliyoruz.’ Nasıl yani? Evdeyken neden mesajlaşıyorsun ki? Evdeyken insan eşiyle neden mesajlaşsın ki? Bu tarz şeyler teknolojiyi kullanmak falan değil işte. Adı ne bilmiyorum ama teknolojiyi kullanmak değil.

Bu arada bütün bunları eleştirirken de teknolojiden faydalandığımı unutmuyorum. Teknolojinin nimetlerini de bir başka yazı da ele alırız.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.