Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Çocuklarınıza arkadaş olmayın

Son dönemlerde uzmanların, anne babalara tavsiye ettikleri sözlerden biri de çocuklarınıza arkadaş olun, onlarla arkadaş gibi ilişki kurun tavsiyesidir. İyi niyetli olarak da yapılsa bu tavsiye, bize çocuk odasına girme, çocuğun özeline karışma, çocuğu ibadete zorlama gibi hatalı ve saçma geliyor.

Elbette ekonomik imkanlara paralel olarak çocukların özel odalarının olması, güzel bir şey. Ancak bu, anne baba için çocuğu odasında yalnız bırakmayı gerektirmez. Özeline karışmayayım diye, onu tümüyle internetiyle, televizyonuyla, cep telefonuyla başbaşa bırakma ve onların kucağına terk etme son derece hatalıdır. Çocuklarını herkesten daha fazla seven, onların bugününü ve yarınını, dünya ve ahiretini herkesten daha fazla düşünen anne babalar olarak, bizim karışmadığımız çocuklarımıza iletişim organları pek ala karışabiliyor. Onlar üzerinde, kucaklarına ittiğimiz çevre, arkadaş grubu pek ala baskı kurabiliyor, onları istedikleri gibi yönlendirebiliyor, yönetebiliyor. Şimdi çocuklarının iyilik ve hayrından başka bir şey düşünmeyen anne baba mı çocuklarına karışsa iyidir, yoksa kendi çıkarlarını öncelikle düşünen çevreler mi?

İnsan, yerine göre hem çok güçlü, hem de pek zayıf bir varlıktır. İnsan iradesi de öyle. İnsan etkilenebilir, yönlendirilebilir, yönetilebilir. Bazen yaşını başını almış, okumuş yazmış, makam mansıp sahibi olmuş insanları bile, kendilerinden daha aşağı seviye ve yaşlarda olan kişiler/çevreler etkileyebilmektedir.

Elbette insanın iyilik ve güzellikleri kendi özgür iradesiyle, Allah için yapması istenen bir şeydir. Ne var ki her insan, her zaman bu olgunluğa erişemez. Onun için vicdanlara Allah sevgisini ve korkusunu yerleştirmek elzemdir. Ancak yine zihinlere cennet arzusu, cehennem korkusunun da yerleştirilmesi gerekir. Aynı şekilde kanun korkusu, çevre baskısı da olmalıdır. Zira kimi insan Allah için, Yüce Yaratıcının huzurunda olduğunun bilincinde O’ndan sakınıp çekindiği için iyilik-güzelliklerin adamı olur; kimi insan dünya ve ahirette bir takım beklentilerden dolayı iyilik ve güzellikleri yapar. Kimi de kanundan korktuğu için, çevresinin yadırgayıp ayıplamasından çekindiği için iyilikleri yapar, kötülüklerden kaçar.

Bu söylediklerimiz, yetişkinlere göre daha zayıf ve edilgen olan çocuklarımız için çok daha geçerlidir. Elbette onların da Yüce Yaratıcının hoşnutluğunu kazanmak için iyilerden olması, asıl hedeflenendir. Ancak onların anne baba, çevre ve diğer yaptırımlarla iyiliklere hazırlanması, kötülüklerden korunması son derece önemlidir. Zira çoğu çocuk iyilikleri önce anne babasının yahut çevresinin teşviki, yönlendirmesi, emretmesi ve hatta baskısıyla yapmaya başlar; bir süre sonra ise iyilikleri yapmayı benimser, artık o baskılar ortadan kalktığında da onları yapmaya devam eder. Onun için hangi yaş ve seviyede olursa olsun, insan başıboş bırakılmaya gelmez. Hem onu anne babalar olarak bizler kendi haline bıraksak bile; insan ve cin şeytanları, nefis arzu ve istekleri onları başıboş bırakmayacak ve hatta onlar üzerine çok ağır baskılar oluşturacaklardır.

Onun için anne babalara diyoruz ki, çocuklarınıza arkadaş olmayın, onlara arkadaş gibi davranmayın. Onlara anne baba olun, onlara anne ve babalık yapın ve o şekilde davranın. Zira arkadaş ne kadar iyi olursa olsun, anne-baba kadar sevemez, anne baba kadar şefkat ve merhamet gösteremez, anne baba kadar karşılıksız-beklentisiz olamaz. Çoğu arkadaş, arkadaşından iyilik gördüğü için yahut ondan iyilik beklediği için, hatta bazen de onun şerrinden emin olmak için ona iyi davranır. Ama anne baba öyle mi? Anne babalar, melekler gibi şefkat kanatlarını gererler çocuklarının üstüne, hem de hasbî olarak, karşılık beklemeden ve onları kendilerinden daha çok düşündükleri için.

Öyleyse çocuklarımıza karşı anne babalar anne baba olsunlar, arkadaşlar da arkadaş olsunlar. Çoğu zaman sevginizle, bazen de otoritenizle anne baba olun. Zaten çocuklarımızın çok sayıda arkadaşı vardır, ama onların bir tane anneleri ve bir tane babaları vardır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.