Çıkarken selam vermediğiniz, inerken destek verir mi?

AK Parti iktidarı ile bir çok konuda farklı gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelerin kimisi toplum tarafından benimsenirken kimisi eleştirilere hedef oldu. Hükümet, bu güne kadar kapalı tutulan bir çok makası uluslar arası baskılardan dolayı açmak zorunda kaldı. Başbakanın Diyarbakır’daki “Kürt sorunu” ifadesi ve “Ermeni konferansı” meselesindeki tutumu ülkenin gelecekteki vizyonu ve hükümetin istese de istemese de takınacağı misyonu açısından ipuçları vermektedir. Dünya, çözülmesine inandığı konularda yetkili mercilere baskı yaparak çözümler istemektedir. Bu arada iç sorunlar grubundan sayabileceğimiz ve “devletle dinin” barışma çizgisi olduğuna inandığımız konularda ise hiçbir gelişme yaşanmamaktadır. Başörtüsü, İHL’ler ve YÖK meselesi bir başka bahara bırakılarak baskıya maruz kalınan konular çözüme ulaştırılmaya çalışılmaktadır.

İslami hassasiyeti olan insanlarla, aynı hassasiyete sahip STK ve basın yayın organlarının inanca ait yasaklara karşı devletin öngördüğü baskıcı tutumla, dünyanın çözün dediği konulardaki gayretini kıyaslamaları da bir sonuç vermemektedir. Çünkü konu ve konunun muhatapları her ne kadar bu ülkenin vatandaşları ise de devletin barışılmalıdır grubunda saydıklarından değillerdir. Eğer öyle olsa idi ne biz Ermeni konferansını referans alan bir anlayışla hak ve özgürlükler kavgası verirdik ne de ilgili merciler bu toplumu o noktalara sürüklerdi.

Oysa biz tüm çaresizliğimize rağmen inanıyoruz ki, dine ait kurallar, kulların kısıtlaması ile yasaklanamaz ya da bu yasaklamalar hukuk süzgecinden geçti diye meşruluk kazanamaz. Çünkü Ermeni meselesini ilgilendiren konferansı yapıp yapmamanız dinin sorunu değildir. Ama inanca ait yasaklamalarınız hem dinin hem de Müslümanlar’ın sorunudur.
Konferans ya da başka konulardaki “ortak akıl” arayışınız devam edebilir. Sonuç alır ya da almazsınız bu da değişebilir. Ama dinle ilgili konsensüs arayışınızın muhatabı Müslümanlar değil, bizzat bu dinin sahibi olan Allah(cc)’tır. Eğer bir mutabakat arayışı içinde olunacaksa bu konuyu, yani dine ait esasların değiştirilebilirliği ya da yumuşatılabilirliği görüşmesi bu anlamda bu kuralları koyanla yapılmalıdır. Buna güç yetirilemiyorsa –ki yetirilemeyecektir- o zaman bu meselede ayak diretenler istediğiyle istediği konsensüsü sağlasın, yanlıştır. Uygulamalarının adı da zulümdür.

Ermeni meselesinin tartışılacağı konferansla ilgili TC hukuk sisteminin verdiği karar en yetkili isimlerce eleştirildi ve hatta bu karar yok sayılarak sürece yol verildi. Derdimiz bu değil. Tartışmakla da yok olacağımıza inanmıyorum. Ne keyfiyet ne de kemiyet açısından bizi ilgilendirecek düzeyde değiller. Ama bu olayda bizi ilgilendiren bir şey var ki, o da eğer hukuk sisteminin aldığı kararlar evrensel dediğimiz anlayışlara aykırı olduğu zannedildiği zaman yetkili mercilerce yok sayılabiliyor ve ona yol verilebiliyorsa, bu, dine ait hem evrensel anlayışlar hem de bireysel ve toplumsal talep ve beklenti açısından başka konularla kıyas edilemez yasaklamalar için neden kullanılmaz? Tek sorun Ermeni meselesi ile ilgili oluşturulmuş lobi farkı mı? Bu millet yüzlerce noktadan aynı konu ile ilgili gelen taleplerine cevap alamazken bizce Müslümanlığı şüphe götürmez Başbakan aynı hassasiyeti dinle ilgili taleplerde neden kullanmaz?

Eğer mahkeme kararlarına rağmen uygulama yapılabiliyor ise -görünen o yapılabiliyor- bu kararlara aykırı uygulama örneği, değiştirilemez ve dahi değiştirilmesi teklif bile edilemez dini yaşamla ilgili konularda da olmalı değil midir? Eğer alınması gereken maddi ve manevi bir risk varsa, bu dünya ve ahirette bir anlam ifade eden konularda olması lazım değil midir? Bu ülkenin insanları bir takım yanlış ve keyfi uygulamalar ile okullarından, dini eğitimlerinden ya da siyasi faaliyetlerinden men edilirken bu baba! davranışın bu uygulamalara karşı gösterilmesi daha uygun değil midir? YÖK’ün ve Rektörler’in inisiyatifine terkedilmiş bu insanlar bu davranışa daha layık değiller mi?

İnanca ait yasaklamalar “Ne yapalım, hukuk böyle” uyutmacası ile bu dönemde de çözümsüz kalırsa, Ermeni meselesi ile ilgili konferansa hukukun verdiği karar dışı uygulamada önderlik edenler bu konuda geri çekilirse nasıl ve ne zaman çözülebilir? Eğer zamanın geçiyor olmasından umutlanıp bu taleplerin unutulacağını sananlar varsa yanılıyorlar. Din, bu milletin mayasında var. Unutulması ve vazgeçilmesi mümkün değildir. Talebin dozu ile ilgili gerilemeler olabilir, dönem dönem küllenmeler yaşanabilir ,ama unutulmamalıdır ki talep yeniden dirilecek ve çözülmedikçe baş ağrıtmaya devam edecektir. Hükümetler siyasi malzeme olarak kullanabilir.

O gider, öbürü gelir. Aynı konu “çözeceğiz” vaadi ile onlarca siyasiye yaşam şansı olabilir, ama siyasiler bir bir silinir ve bu konu güncelliğini korumaya ve dirilmeye devam eder. Rektörler bu konudaki ceberrutlukları ile daha uzun kalabilir. Üstleri ile sorun yaşamadan kafalarına göre takılabilir, ama unutulmamalıdır ki bu sorun, yani dine ait yasaklamalarla ilgili sorun, yüzlerce Rektör, onlarca hükümet eskitmiştir. Nice polisler okul önlerinde dövdükleri başörtülü öğrencilerin ahı ile emekli olmuş, nice hukuk adamları verdikleri haksız tutuklamalar ile toprağa gitmiştir. Ama sorun, sorun olarak devam etmekte. Dün üniversite önünde tartaklanan ya da mahkeme salonunda hayatı söndürülen kız ve erkeklerin çocukları bu sorunu yine okul önlerine ve mahkeme salonlarına taşıyacaktır. Hükümet ya da daha yetkili merciler bu konuda Ermeni meselesi ile ilgili konferans kadar bile hassas olmadıkça, halkın bu talebi bitmeyecektir.

Gördüğümüz şey tam olarak şu ki, eğer arzu ederseniz bazı konularda teamül dışı uygulamalar yapılabilir. Yine bazı konularda zorlanmadan sonuç alınabilir. Bu ancak, sonuç almak istediğiniz konuyu ne kadar ciddiye aldığınızla ilgili. Eğer sizin hükmettiğiniz dönemde mağdur olanların mağduriyeti sizin için yeterli değilse, bu mağduriyetin vebali de mi bir anlam ifade etmiyor? Mahkeme kararına rağmen izin verilen konferansın ulusla arası desteğe sahip olduğunu bilerek söylüyorum ki, dini yaşamın kolaylaştırılması ile ilgili konu siyasi yaşamınız açısından çok daha önemlidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.