Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Çatı aday arayışı ve Erdoğan’ı engellemek mümkün mü?

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa halk tarafından seçilecek olan Cumhurbaşkanı için aday arayışları devam ederken, muhalefet partileri tam anlamıyla köşeye sıkışmış durumdalar.

Ortaya attıkları ve günlerdir devam eden ‘çatı adayı’ arayışları, köşeye sıkıştıklarının hatta daha işin başında havlu attıklarının en büyük göstergesidir.

Çatı adayı arayışı; Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında, muhalefet partileri içinden ona rakip olabilecek, onunla yarışabilecek güçte bir aday bulamamaları demektir.

Çatı adayı arayışı; muhalefet parti liderlerinin kendi partileri içinden Cumhurbaşkanlığına seçilecek kapasitede bir kişinin olmadığını kabul etmeleri demektir.

Çatı adayı arayışı; Recep Tayyip Erdoğan’ın halk nezdindeki gücünü ve sevgisini kabul edip, onun hiç değilse ilk turda seçilmesini önleyebilecek bir isim arayışı içine girmek ama bir türlü bulamamak demektir.

Bu arayış sürerken Devlet Bahçeli’nin, Abdullah Gül’e yaptığı iddia edilen çatı adaylığı teklifi, aranan adayın kendi içlerinden birinin olamayacağını, Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne geçse geçse kendi arkadaşlarından bir ismin geçebileceğini düşünmek, kabul etmek ve bu yolda adım atmak demektir.

Muhalefet Partileri ne yaparlarsa yapsınlar, hangi ismi aday olarak çıkarırlarsa çıkarsınlar, şayet Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olur ise ki, çok büyük bir ihtimalle öyle olacak, onun Cumhurbaşkanı olmasının önüne geçemeyeceklerdir. 

Abdullah Gül’ün ismi, 2007 yılında Cumhurbaşkanı adayı olarak ortaya atılınca aynen şu anda olduğu gibi, bağırtılar - çağırtılar ayyuka çıkmış, dahası Genelkurmay Başkanlığı ‘e-muhtıra’ olarak tarihe geçen 27 Nisan bildirisini yayımlamıştı.

Şimdi ise ne hazindir ki, Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne geçmek için, o yıllarda şiddetle karşı çıkılan ve ismi üzerinde fırtınalar kopartılan hatta hükümete muhtıra bile verilmeye kalkışılan Abdullah Gül isminden medet ummaktalar.

Kendi içinden güçlü, kapasiteli ve halkın evet diyebileceği bir isim bulamayan muhalefet, çareyi Ak Parti içinden Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını istemeyen bir grup ile birlikte hareket etme eğilimine girmekte bulmuştur.

Abdullah Gül’ün bir dönem daha Cumhurbaşkanı olarak kalma isteği malumdur. Ayrıca, Ak Parti içinde iyi niyetli gibi görünen “Recep Tayyip Erdoğan bir dönem daha Başbakan olarak kalsın” diyenler de bilinmektedir.

Ak Parti 3 dönem kuralını değiştirmeyeceği kararını bir süre önce kamuoyuna açıkladı. Buna rağmen başını Melih Gökçek’in çektiği azınlık bir grubun hâlâ “Başbakan, Cumhurbaşkanı olmasın, Partinin başında ve Başbakan olarak kalsın” söylemini devam ettirmesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaseti bırakmasını ve köşesine çekilmesini istemek demektir. Zira 3 dönem kuralının devam edeceği yönünde karar alındığına göre, Başbakan’ın önünde 2015 seçimlerinden sonra başka bir seçenek kalıyor mu? 

Bu şartlarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ya Cumhurbaşkanı olacak veya siyaseti bırakıp kenara çekilecektir. En verimli ve en güçlü döneminde Ak Parti’ye oy veren hiç kimse Başbakan’dan kenara çekilmesini beklemiyor ve bunu istemiyor ise, geriye tek ihtimal kalıyor. O da Başbakan’ın Cumhurbaşkanı olmasıdır. Melih Gökçek’e düşen,  ne türlü siyasi hesabı varsa onları tamamen bırakıp, Başbakan’ın Cumhurbaşkanı olması yolunda katkı vermesidir.

Abdullah Gül’e düşen de, kendisini hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı yapan bu teşkilâtın ve bu Başbakan’ın aldığı her karara saygı duyması ve aynen uymasıdır.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını muhalefet ne yaparsa yapsın önleyemez ama, içeriden yapılan bir engelleme girişimi veya muhalefetle birlik olma durumu sonucu değiştirebilir. İyi niyetli gibi görünen bazı girişimler, muhalefetin istediği sonucu almasına yardımcı olabilir. 

Herkesin çok dikkatli davranması ve hiç kimsenin şahsi hesaplar içine girmemesi gerekir. Mutlu yarınlar efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar