Bunun adı özgürlük olamaz!

22 Ağustos 2011 tarihinde başlayacak olan internet filtresi uygulaması bahane edilerek, yurdun birçok yerinde protesto gösterileri yapıldı. Bu gösteriye katılanlar “internetlerini geri istiyorlarmış.”

En doğal haklarıdır, gayet tabii ki protesto edebilirler.  Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, onlar nasıl ki; “internete gelecek filtre sistemini” protesto ediyorlarsa, ben de demokratik hakkımı kullanarak, “yapılacak olan düzenlemenin geç bile kalmış bir çalışma olduğunu” beyan ediyor ve hemen, hem de acilen uygulamaya geçilmesini devletimizden talep ediyorum. Bu davranışımı da ne birilerine tepki olarak ne de “yeşillik olsun” diye yapmıyorum. Duyarlı bir vatandaş olarak, sadece bir millete yönelik değil, tüm insanlığa yönelik olarak kurulmuş, aşağıların aşağısı bir tuzak olduğunu düşündüğüm için bu iğrençliğin denetlenmesini ve önlenmesini istiyorum.

Yasaklamakla hiçbir sorunun çözülmesi elbette mümkün değildir. Akıl baliğ olmuş bir insanın neyin yanlış, neyin doğru olabileceğini bilme kapasitesine sahip olduğu düşünülebilir. Her türlü faydalı ya da zararlı işi yapabilme yetisini kazanmış olduğu da iddia edilebilir. Çağın bu yeni icadını isterse iyi niyetle, isterse kötü amaçlarla kullanabilme becerisini de sergileyebileceği söylenebilir. Kısaca bu ortamda; kim ne istiyorsa onu bulabilir, yapabilir. Daha öz olarak şöyle de diyebiliriz. “Mevla’sını arayan Mevla’sını, belasını arayan belasını bulmak isterse de bulur.”  Ama benim de kendi isteğim ve talebimle kendi cihazımı koruma altına alma, aldırma özgürlüğüm vardır.  

Alınan bu tedbire yapılan karşı çıkışlar, sergilenen tavırlar, uygulanan protesto yürüyüşlerinin amaçları, çok farklı mecralarda cereyan etmektedir. Konu; “birilerinin özgürlüğü, başka birilerinin ise bu özgürlüğe karşı çıkış mücadelesi” pozisyonuna sokulmak istenmektedir. Kim hangi eylemi yapacaksa, bunu başkalarının haklarına tecavüz ederek başkalarını da bu işe ortak ederek yapmamalıdır. Basit bir örnek vereyim. Zaman zaman ilköğretim öğrencilerine verilen ödevler için internet ortamında çalışmalar yapıyorum. Çocuğun ödevini aramak için “arama motorlarına” yazacağım bazı ifadeleri; “acaba karşıma ne çıkacak?” diye korkumdan tir tir titrediğim oluyor.

Biliyorum ki konuyla yakından ya da uzaktan hiç alakası olmayan ve her türlü rezilliği içinde barındıran bazı görüntü ve edepsizlikler bu ifadelerin arasına indekslenmiş ve aranılan ifadenin yazılmasını ve arama tuşuna basılmasını müteakip “rezillik bombardımanı” başlamakta ve savunma araçları bile bu bombardımanı önlemeye yetersiz kalmakta dolayısıyla yapılan bu savaşın kazanılması bir hayli güç olmaktadır.

Bu misal, belki basit bir misal ama internet ortamı bu kepazeliklere de açık bir durumdadır. Herkes de biliyor ki; burası kontrolsüz bir “Gayya Kuyusu”dur

Esfeli sefilin”  olmak isteyen de bu ülkenin vatandaşı,  “ahseni takvim” olmak isteyen de bu ülkenin vatandaşı olduğuna göre, devletimiz de evrensel hukuk ölçülerini benimseyen medeni bir ülke olduğuna göre, bu normlar içerisinde,  tüm vatandaşların hakkını korumak zorunda ve mutlaka “internet” denilen bu sisteme düzenleme getirmek durumundadır.

Zaten devlet bu düzenlemeyi yaparken “dediğim dedik, çaldığım düdük” zihniyetiyle değil, eğer vatandaş böyle bir istekte bulunur ise bunu kendi cihazına hem de ücretsiz olarak yaptırabilecektir. Daha sonra bu filtreme isteğinden vazgeçtiği takdirde filtrelemeyi kaldırtabilecektir. Bu konu öyle protestolarda dile getirildiği şekilde olmayıp tamamen gönüllülük üzerine yürütülecek bir projedir.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da “istemezzük” sendromları nüksetmektedir. “Çarşı, her şeye karşı” mantığıyla çıkılan yol taşlı yoldur, engebeli zor yoldur”. Benim şahsımla ilgili olarak, böyle bir engellemeyi istemem her şeyden önce bir vatandaşlık hakkıdır.       

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.