Bülent Arınç: CHP zaten kapalı!

Bülent Arınç: CHP zaten kapalı!

Arınç, "CHP ve MHP'nin saçma sapan bir iddiayla kapatılabileceğinin söylenmesi şahsen bizde de endişeye yol açtı. Her parti için bu tehdit vardır" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti İl Başkanlığınca Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Mahalle Başkanları Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, 232 milletvekilinin imzasıyla siyasi partilerin kapatılmasını güçleştirmek için bir teklif verdiklerini hatırlattı.

Bu teklifle ilgili TBMM Anayasa Komisyonunda 7-8 saat süren toplantı yapıldığını belirten Arınç, "Partilerin gelişigüzel kapatılmasını karşıyız çünkü kapatılırsa hayatiyeti bitiyor. Anayasa Mahkemesi bir yargı organıdır, yargısal bir karar veriyor ama sonucu siyasidir. Bir partiyi kapatmakla o partiyi idam etmek eş değerdir. Nereden biliyorsun? Damdan düştüğüm için biliyorum. Dün komisyonda da söyledim. Milli Nizam Partisinin gençlik kolları başkanıydım. Daha bir yıllık partimizi 1971 mayıs ayında kapatmışlardı" diye konuştu.

Eski başbakanlardan merhum Necmettin Erbakan'ın çok iyi bir bilim adamı olduğunu, siyasete girmeden önce de konferanslar verdiğini anımsatan Arınç, bunlardan birinin, "İslamda İlim Konferansı" olduğunu dile getirdi.

O tarihte Milli Nizam Partisinin İzmir Gençlik Kollarının, bu konferanstaki sunumlardan oluşan kitapçık bastırdığını anlatan Arınç, şöyle devam etti:

"Sonra Gençlik Kolları, kongre yapılırken 'Ben şöyle bir faaliyette bulundum, bunu da kitaplaştırdım' demiş. Sonra büyük kongreye gelinirken de İzmir İl Kongresinin faaliyet raporunda yer almış. Ne kadar saçma bir şeyden bahsediyorum aslında ama bunlar geçmişte yaşandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde şunlar yazılıydı; 'Necmettin Erbakan, 'İslamla İlim' isimli bir konferans vermiştir. Burada Müslüman alimlerin dünya bilimine yaptıkları katkıdan bahsetmektedir ama İslamiyetin propagandasını yapmaktadır. İslamın propagandasını yapmak, siyasi partiler için yasaktır.' Düşünebiliyor musunuz, böyle bir yasak fiili, Gençlik Kolları kendi faaliyeti olarak göstermiştir, dolayısıyla bunu büyük kongrede kabul ettiği için bu partinin kapatılması gerekir. Arkadaşlar hemen hemen iki ay içinde bu parti kapatıldı. O zamanlar öyleydi."

Milli Selamet, Refah ve Fazilet partilerinin kapatılması

Arınç, 1980 yılında bütün siyasi partiler gibi Milli Selamet Partisinin de kapatıldığını ve siyasi yasaklı hale geldiklerini anımsattı.

O dönem genel idare kurulu üyesi olduğunu ve partinin nasıl kapatıldığını iyi bildiğini aktaran Arınç, "Çalıştık çabaladık, 1995 seçimlerinde Refah Partisi olarak birinci parti olduk ve hükümeti kurduk ama bu partiyi istemeyenler vardı. 'Laiklik aleyhtarı fiillerin odağı oldu' dediler ve Refah Partisi iktidar ortağı, büyük ortağı olduğu halde kapatıldı. O davada milletvekili olarak da sanık olarak da siyasi faaliyetten yasaklanması gereken birisiydim" değerlendirmesinde bulundu.

Refah Partisinin iktidardayken kapatıldığını, bunun ardından Fazilet Partisini kurduklarını anlatan Arınç, ona da "Sen, kapatılan Refah Partisinin devamısın. Üniversitelerde başörtüsüne özgürlük istiyorsun, başörtüsü serbest olsun istiyorsun. Başörtüsünün serbest olmasını istemek irticadır ve laikliğe aykırıdır" kulpunun uydurulduğunu ve çok geçmeden kapatıldığını belirtti.

Arınç, 346 milletvekiliyle parlamentoda tek başına iktidar olan AK Parti'nin de kapatılmak istendiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"2007 seçimlerini kazanmıştık. Hemen hemen bir yıl sonra partimiz hakkında kapatma davası açtılar. Bir yıl sonra da 'Kapatamadık kusura bakmayın, hazine yardımının yarısını hazineye tekrar geri aldık' dediler. Şimdi bunlardan bugünlere gelmiş bir siyasi partiyiz. İçinde bulunduğum 4 parti kapatıldı. Bu kapatmalara karşı kahramanca direndik. Hukuk yoluyla demokrasi yoluyla halkımıza anlattık ve hamdolsun bugünlere geldik. Artık Türkiye'de kimse, 'Başörtüsü laiklik karşıtı bir simgedir, irticai bir kalkışmadır' diyemiyor, diyenleri de tımarhaneye gönderiyorlar. 1999'da Merve Kavakçı milletvekili seçildiği halde parlamentoda ant içmesine izin ve imkan vermeyenler, 1999'tan bu yana 15 sene geçti, şimdi şimdilik sadece 6 tane başörtülü milletvekilimiz var ama CHP dahil 'Bu mürteciler de nereden çıktı, parlamentonun içine nasıl başörtülü girdiler' diye gık bile diyemiyor. Halbuki 1999'da Merve Kavakçı kardeşimiz, ben de o talihsiz günü hatırlıyorum, Merve Kavakçı'nın 5-6 sıra arka tarafında duruyordum, 'dışarı, dışarı, dışarı' diye bağırdıkları yetmiyormuş gibi rahmetli Ecevit provokatörlükle hainlikle suçlamış, ardından Cumhurbaşkanı Demirel 'Bu kadın Türkiye'yi karıştırmak istiyor' demiş, vatandaşlıktan atmışlar ve kadını mahkum etmişlerdi."

"Hak kelimesinin 40'tan fazla anlamı var"

Bütün sorunlarının çözümünün demokraside olduğunu vurgulayan Arınç, bunun için de sabır gerektiğini ifade etti.

Başka ülkelerin bu kadar sabır gösteremeyebileceğini ancak Türkiye'de değişim ve dönüşümün sabır gerektiren bir iş olduğunu söyleyen Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yıl 1995. İzmir'de bir 'Refah Gecesi' oldu. Ben de Refah Partisi Merkez Karar ve Yürütme Kurulu üyesi olarak o toplantıda bir konuşma yaptım. 1,5 saat konuşmuşum. Ertesi gün Devlet Güvenlik Mahkemesinde (DGM) hakkımda dava açtılar. 'Laikliğe aykırı olarak devletin temel düzenini, sosyal düzeni değiştirmek' için konuşmuşum. 1,5 saatin içine bir tek kelimeyi sıkıştırmışlar; 'İnşallah hakkın hakimiyetini göreceğiz' demişim. Niyetim nedir, hiç kimse kalbimi yarıp bakamaz. Ağzımdan çıkan söze itibar etmek lazım. Yani bir niyet okuyucu hiç kimse olamaz ama DGM savcısı o tarihte, 'Bir kişi, (Hakkın hakimiyetini göreceğiz) dediğine göre bu adam Refah Partilidir. CHP'li olsaydı farklı anlaşılabilirdi ama Refah Partili olduğuna göre (Hakkın hakimiyetini göreceğiz) derken (Bu ülkeye mutlaka şeriat gelecek) demek istemiştir.' Bu kadar saçma iddialar. Önlerine çıktık, sorgu sual, savunma yaptık. Sonunda, hiç unutmuyorum, önemli bir hakim albay vardı heyette, en çok da o karıştırıyordu. Dedi ki 'Bunlar hak dedikleri zaman şeriatı kastederler.' Ben de 10 yıllık avukatım Mustafa Nihat Uzun diye birisinin Türkçe lugatı var, merak ettim karıştırdım, 'hak' kelimesinin acaba karşılığı nedir? 40'tan fazla 'hak' kelimesinin karşılığı çıktı. Hak mirastan pay almak demekse, hak adalet demekse, hak Allah yolu demekse, hak bir insanın karşılığını vermek demekse 40 tane karşılığı var ama albay öyle demedi; 'Bu adam Refah Partilidir, tekin değildir' dedi. 'Bunlar hak dediği zaman şeriatı kasteder' dedi."

"Seni niye kapatsınlar"

Başbakan Yardımcısı Arınç, Türkiye'de 1968 yılından bu yana 49 parti hakkında kapatma davası açıldığını, bunların 26'sının kapatmayla sonuçlandığını bildirdi.

Sadece savcının dava açmasına bağlı olmadığını, mahkemelerin de kararı vermek için beklediğini söyleyen Arınç, "Partilerimiz kapatıldı ama yılmadık. Çalıştık, sabrettik, Allah bize bugünleri gösterdi. 346 milletvekili olan AK Parti'nin iktidardayken kapatılmak istenmesi de bir tarihi kara lekedir. Hamdolsun ki Allah, sadece bir üyenin oy farkıyla bizi kapattırmadı, bütün isteklerine rağmen yolumuza devam ettik" ifadesini kullandı.

Arınç, AK Parti aleyhine davanın açıldığı 2008'de dünyayı ekonomik krizin sardığını, kapanmaktan çok Türkiye üzerine kurulan tezgahın farkına vardıklarını dile getirdi.

O çektiklerini hiçbir siyasi partinin çekmemesini dileyen Arınç, şöyle konuştu:

"Geçenlerde bir iftira, bir yalan çıktı. İşi yalan dolan olan birisi bir tweet attı; ' CHP ve MHP'yi kapatacaklar' diye. Allah için MHP'den Sayın Bahçeli buna inanmadı, güldü geçti, ciddiye bile almadı ama ana muhalefet partisi lideri öyle değil, korktu, gözleri fal taşı gibi açıldı. CHP'nin kapatılacağı konusunu sanki bir mağduriyet ve kahramanlık edasıyla Kılıçdaroğlu sahiplendi, 'Biliyordum zaten bizi kapatacaklarını hatta bir kitap bile yazıyorlar' dedi. Kargaların gülüp geçtiği, kimsenin aklından bile getirmediği CHP'nin kapatılacağı konusunu sanki bir mağduriyet ve kahramanlık edasıyla Kılıçdaroğlu sahiplendi. Halbuki millet şunu söylüyor; 'Ya CHP'yi niye kapatsınlar kardeşim,CHP zaten kapalı. Hayati belirtisi yok. 11 tane vilayette seçimler için aday bile bulamadılar. Bir CHP'ye bak, bir de AK Parti Bursa teşkilatına bak, 236 tane milletvekili aday adayı var. Seni niye kapatsınlar. Seni kapatmakla sana iyilik yapmayı kimse aklından geçirmiyor çünkü sen kapatılacak bir parti değilsin. Bu düzenler, rejimler, anayasal sistemle senin herhangi bir kavgan yok. Zaten şöyle diyorsun hep; 'Beni Atatürk kurdu. Devleti kuran partiyim.' Peki sen bugünlerde bunu ciddi bulup da birisi bir kitap yazacakmış da İş Bankası hisselerinden CHP'ye giden para hakkında iddia edecekmiş. Bunlar kişisel taleplerdir. Bunun Anayasa Mahkemesi ile ne ilgisi var. Herkes buna güldü geçti ama AK Parti, 'Madem öyle, işte böyle' dedi. 'Anayasayı değiştirelim, partileri bundan sonra hiç kimse kapatamasın. Sen de rahatla ey CHP. Bu korkuyla gidişin hoş değil. Bak seçime katılmak için aday bile bulamaz noktaya geldin. Yarın öbür gün baraj korkusu bile seni saracak. Gel ben seni kurtarayım kardeşim. Gel artık. Bak partiler kapatılmasın, akşam yatarken rahat yat, sabah kalkarken rahat kalk, git mesaine başla, makamında 4 tane çay iç. Akşam dön, 'Ben genel başkanlık yapıyorum' deyip yoluna devam et."

Bülent Arınç, partisinin teşkilatından, 7 Haziran'da yapılacak genel seçimler için çok çalışmalarını istedi.

Partisinin "üç dönem kuralı" nedeniyle milletvekili adayı olamayacağını anımsatan Arınç, "Ya 'Efendim sen gidicisin, niye bunları konuşuyorsun' diyebilirsiniz. Hiçbir yere gittiğimiz yok. Aman basının kulağına kar suyu kaçmasın. 7 Haziran'dan sonra gidiciyiz tabii, milletvekilliğinden ayrılıyoruz. Yoksa gönlümüz, kalbimiz, vücudumuz, hayatımız sizlerle birlikte olacak. AK Parti'nin başarısı için milletvekili arkadaşlarımızın seçilmesi, yeni hükümetin güçlü olması ve inşallah Bursa'nın da artık bakan değil bakanlarla temsil edilmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız" görüşlerini dile getirdi.

"Hiçbirinin iktidara gelme ümidi yok"

Başbakan Yardımcısı Arınç, CHP'nin genel seçimlere girerken, oylarını HDP'ye gitmesi konusunda endişeye kapıldığını söyledi.

"Şöyle bir an gözleriniz kapatın ve AK Parti'nin iktidarda olmadığını düşünün" diyen Arınç,  şöyle konuştu:

"Arkadaşlar bunu tahayyül etmek bile zor. Bazen söylüyorum da kızıyorlar. Hiçbirinin iktidara gelme ümidi yok. CHP'nin genel başkanı bile çok büyük bir hata yapıyor. Hatadan ziyade buna intakı hak derler, Allah söyletiyor. 'Hedefimiz yüzde 35 oy' diyor.  Yüzde 35 ile iktidara gelecekmiş. 2002 seçimlerinden örnek veriyor. 2002 seçiminin örneği şudur; parlamentodaki 7 parti parlamento dışında kalmıştır. 15 aylık AK Parti parlamento dışında kalan CHP ile birlikte iki parti olarak meclise girmiştir. Yani Sayın Kılıçdaroğlu bugün, yine iki partili bir parlamento mu düşünüyor. Bunu mu ümit ediyor. Herhalde böyle bir şey yok. Bugünlerde en çok CHP'yi içinden yaralayan, endişeye düşüren şey CHP’nin oylarının HDP’ye gitmekte olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 3 puanı HDP’ye kaptıran CHP şimdi genel milletvekili seçimlerinde  daha çok oyu kaptıracağa benziyor."

"Sayın Bahçeli hiç değişmeden bu işi götürüyor"

Oy potansiyeli olan kesimlerin bile CHP'yi uyardığını hatırlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"En çok dayandıkları kitle için söylüyorum, orada bile tehlike çanları var. Geçtiğimiz gün gazetelerde boy boy fotoğraflar vardı. Alevi derneklerinin temsilcileri Kılıçdaroğlu'nu ziyaret ediyorlar, 'Büyük endişe duyuyoruz, bizim içimizden HDP'ye çok büyük kaçış var' diyor. Bu bizim sorunumuz değil ama CHP bundan önceki seçimlerde kendisine gösterdiğim yüzde 30 hedefine bile ağzına almamıştı. MHP yüzde 20 hedefini ağzına almamıştı. Şu an Sayın Bahçeli hiç değişmeden bu işi götürüyor. Ağzından bir rakam çıktığını kimse duymuyor. Adam değişmemekte direniyor. Hayırlı olsun biz bunlardan çok memnunuz ama bizim bir iddiamız var. Biz yeniden iktidar olacağız. Daha güçlü olacağız ve yeniden kazanacağız inşallah."

Bu seçimlerde AK Parti'yi bir şekilde iktidardan uzaklaştırmak veya zayıflatmak isteyenlerin olduğuna dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti:

"Parti kapatmayı denediler olmadı. Partiyi içeriden bölmeye çalıştılar olmadı. Hamdolsun 3 dönemdir, yüzde 36, 42, ve yüzde 50 kazanarak geliyoruz. Şimdi parlamentoya HDP'yi özellikle  barajı açtırmak suretiyle bizden oy çalarak oy çoğunluğumuzu milletvekili sayımızı 300'ün altına düşürmek istiyorlar. Bu bir projedir. Bu projeyi de siyaset mühendisliği yapanlar destek oluyorlar. Türkiye'de siyaset mühendisleri geçmişten bu yana bazen darbelerle, bazen muhtıralarla bazen parti kapatarak bazen partilerin içerisinden adam çalmak suretiyle senaryolar denemiştir."

"Doğu Perinçek'le birlikte Esad'ın elini öpmeye gidiyorlar"

Bu projeleri yapanların bazılarının da parti içerisinde çalıştığını ifade eden Arınç, "Hiç unutmayın Erkan Mumcu bizim içimizde bir projeydi. Şüphesiz İdris Naim Şahin de onlardan birisidir. Bir başka isim de böyledir. Düşünebiliyor musunuz? Refah'ta, Fazilet'te en önemli noktalarda bulunmuş, AK Parti'nin kuruluşunda en önem verdiğimiz bir insan, geçtiğimiz günlerde Maoist Doğu Perinçek'le birlikte Esad'ın elini öpmeye gidiyorlar" diye konuştu.

Bunları çok yaşadıklarını ve gördüklerini ifade eden Arınç, şöyle devam etti:

"Allah hepimizin akıbetini hayır eylesin, bizi doğru yoldan ayırmasın, hidayet yolundan ayırmasın, yanlışa düşürmesin ve nefsimizin eline bırakmasın. Beni milletvekili yapmadılar, Bakan yapmadılar. Bana değer vermediler diye gemileri yakan çok sayıda insan olmuştur. Ama bunlara rağmen yine AK Parti yoluna büyük bir azimle devam etmiştir. Yanlışlarımız olmaz mı olur bal gibi olur. Hepimiz insanız. Doğrumuzdan fazla yanlışımız olur ama geminin istikametini hiçbir zaman bozmadık biz. Hizmetlerden hiçbir zaman geri kalmadık hamdolsun. Bugünlere geldiysek Allah'a inandık, ona dayandık, ona güvendik ve biliyoruz ki milletimiz de her zaman bize destek oldu. Biz de onlara hizmet ettik, yaşlının elini öptük, çocukların başını okşadık. Yetimlerle bir arada olduk ve 77 milyon insanımızın yüzde 50'sinden daha fazlasının oyunu aldık."

"Su uyur düşman uyumaz, gözümüzü dört açacağız"

Her zaman tuzaklarla karşı karşıya kaldıklarını ve bunun devam ettiğini anlatan Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları söyledi:

"Bizim yolumuz haklı ve doğru bir yoldur ama karşımızda çok tuzaklar var. 3 dönem Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığından sonra bu dönem Sayın Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığı döneminde bu partiye bir diz çöktürelim, bir tökezletelim, bu partinin gücünü bir yerde kıralım diyen bedbahtlar olabilir. Hesap yapabilirler, tuzak kurabilirler, karşımızdaki düşmanların sayısını artırabilirler, içimize oynayabilirler. Ekonomik kriz çıkarmaya gayret edebilirler, su uyur düşman uyumaz, gözümüzü dört açacağız. İftiralara, yalanlara karşı rahatlıkla AK Parti'yi savunabilirsiniz. Biz sadece hizmet ettik, bu ülkeye fakirin yardımcısı olduk, milli geliri arttırdık. Okullar, barajlar yaptık. hastaneler yaptık. Hamdolsun belediyelerimiz hizmet ediyor. Çalışacağız, eksiğimiz var, tamamlayacağız ama bizden başka kimse bunu yapamaz. Rahatlıkla söyleyebilirim Bursa'nın Yüksek Hızlı Trene ihtiyacı varsa ancak biz bunu yapabiliriz. Hiçbir parti bunu yapmaz. Başka bir koalisyon geldiği gün bu tren projesi kalkmıştır diye karar verirler. 40 kilometrelik yerin yüzde 30'u için 400 trilyon para harcadık da ondan. Dağları deliyoruz. Güzergahları değiştiriyoruz. Her yaptığımız yerde toprak kayması oluyor ama azmediyoruz. Biz bunu yapacağız. Ankara ile Bursa'yı 2 saat 15 dakikaya indireceğiz. İstanbul'a kavuşturacağız. İzmir'e oradan güney hattından gideceğiz diyoruz. Geldikleri gün maaş ödeyemezler. Yatırım için para bulamazlar."

Dolardaki yükseliş

Son günlerde doların yükseldiğini ama dayanıklı Türk ekonomisinin bundan etkilenmediğini ifade eden Arınç, sözlerini şöyle tamamladı:

"Dolar 2,60'a gidiyor. Türkiye'de elbette sıkıntı çekenler var. Dolarla borçlanmışsa adam şimdi ah vah ediyor ama ortalıkta bir devalüasyon var mı, bir ekonomik kriz var mı, bankaların battığını falan duydunuz mu, yok. Dayanıklıyız, gayretliyiz, akıllıyız. Bunlar ne ekonomi, ne siyaset bilir; çözüm süreci rafa kalkar, tekrar eski güne döneriz, terör belası tekrar başımıza çıkar. Allah onlarla hiçbir zaman imkan vermeyecektir, buna inanıyoruz ama her siyasi partinin iktidar olma hayali olabilir buna saygı duymak lazım. Her partinin bir iktidar olma iddiası olacaktır. AK Parti'den daha iyisini yapacak varsa milletimiz zaten onu bulur ve çıkarır. Ama AK Parti'den daha iyisi şöyle dursun AK Parti'nin yüzde 1'i kadar yapamayacak, her şeyi berbat edecek insanlara da ne Cenab-ı Hak fırsat versin, ne de milletimiz yüzlerine baksın. Ne yapılacaksa biz yaparız. İyi adına, güzel adına ne gerekiyorsa inşallah biz yapacağız. 2023’te bu ülke AK Parti’nin iktidarlarında milli gelirini 25 bin dolar yapacak. İhracatını 500 milyar dolar yapacak. Gayri safi milli hasılasını 2 trilyon dolara çıkaracak. İşsizliği yüzde 5- 6'lara indirmeye çalışacağız. Her şey olacak. Neden? Yaptıklarımız var, yapacaklarımız var, azmimiz var."


TBMM ANAYASA KOMİSYONUNDA GÖRÜŞÜLDÜ

AK Parti'nin, siyasi partiler hakkındaki kapatma davasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın talebi üzerine Meclis'te kurulacak komisyonun izni üzerine açılmasını, siyasi partilerin "temelli" kapatılması hükmünün yürürlükten kaldırılmasını öngören Anayasa değişikliği teklifi, TBMM Anayasa Komisyonu'nda görüşüldü.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, teklifi olumlu bulduklarını ifade ederek, siyasi partilerin anayasanın 68. maddesinde yazıldığı gibi demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları ise onları koruyacak, kolay kapatılmalarına yol açmayacak ve siyaseten güçlü tutacak birtakım desteğe ihtiyaç bulunduğunu söyledi.

"Siyasi partiler hiçbir şekilde kapatılmasın" ve "çok güçlü şartlara bağlanarak çeşitli filtrasyonlar kurularak anayasa mahkemeleri hakkında bir kapatma davasının da olmasına imkan tanınabilir" şeklinde görüşler olabileceğini belirten Arınç, bu konuda Avrupa'da farklı düzenlemelerin görülebileceğini kaydetti.

Teklifin, 12 Eylül 2010 referandumundan önce Anayasa Komisyonu'nda yapılan çalışmanın çok büyük bir benzeri olduğuna işaret eden Arınç, 'Ayrıldığı konular var. Şüphesiz zaman içerisinde farklı telakkiler, bir  değişim, dönüşüm olabilir ama en mükemmelini Anayasa Komisyonumuzun vereceği şekil üzerinden Genel Kurul'a götürebiliriz" dedi.

Arınç, 1961 Anayasasından sonra Anayasa Mahkemesi'nin pek çok partiyi kapattığını anımsatarak, 1960'dan önce ise Anayasa Mahkemesi'nin olmadığını ve parti kapatmaların bir dernek gözüyle hukuk mahkemeleri tarafından yapıldığını söyledi. Arınç, "10 lira para cezasıyla parti kapatıldığını hepimiz yakın tarihte çok iyi biliyoruz" şeklinde konuştu.

"Türkiye bir siyasi partiler mezarlığı oldu"

Eskiden bir siyasi partinin Diyanet İşleri Başkanlığı'nın anayasa içindeki yerine itiraz etmesi veya programında, tüzüğünde bazı hususlara riayet etmemiş olması ile bugün küçük sayılabilecek sebeplerle de kapatılabildiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:

"Ama bugün geldiğimiz nokta her zaman şikayet ettiğimiz gibi Türkiye bir siyasi partiler mezarlığı oldu. Bu kadar çok ve keyfi partiler kapatılabiliyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı istediği zaman dava açabiliyor. Delil olarak da ne getirirse onları tartışabiliyoruz. Çoğu zaman gazete kupürleri bile bunun için yeterli olabiliyor. Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararlar kesin oluyor ve Anayasa Mahkemesi'nde de parti kapatma davaları için geçmişte nitelikli çoğunluk yoktu sonra bildiğiniz gibi bir çoğunluk getirilmiş oldu."

Geçmişte 4 defa partisinin kapatıldığını anımsatan Arınç, şunları söyledi:

"Bu travmaları defalarca yaşadım. İçinizde de yaşayanlar vardır. 1970'te Milli Nizam Partisi kuruldu, Gençlik Kolları Genel Başkanıydım. Partimiz 1971 yılı Mayıs ayında kapatıldı. 12 Mart'ın etkisiyle mi dersiniz, başka bir sebeple mi  bilemem ama Evren'in söylediği bir söz var  bir sağdan, bir soldan. Bizden 2 ay sonra da Türkiye İşçi Partisi kapatıldı. O davada hakkında siyasi yasak istenen bir kişi değildim. Milli Selamet Partisi'nde Genel İdare Kurulu üyesiydim. Zaten darbe yoluyla bütün partilerin faaliyetlerine son verildi. Ama 6, 7 sene süren siyasi yasaklılar içerisinde kaldım. Sonra Refah Partisi 1995'te birinci parti oldu, hükümet kurdu ama bildiğiniz gibi kapatıldı. Hakkımda siyasi yasaklama istendi. Ama başka arkadaşlarımız bu yasak kapsamına girdiler. Hala çok masum bulurum Fazilet Partisi'ni ama o bile başka bir partinin devamı olarak kurulan parti ile birlikte  bu laiklik üzerinden, başörtüsünü savunmak üzerinden Refah Partisi'ndeki gerekçeler genelde Fazilet için de kabul edilerek o zaman da partimizin kapatıldığını biliyorum. Sonra biz AK Parti'yi kurduk. AK Parti birinci seçimde iktidar oldu, sayımız da çok fazlaydı ama 2008'de bildiğiniz gibi hakkımızda kapatma davası açıldı. Ortada kalan oylamalar sebebiyle, kabul ve red denilenler yanında çekimserlerin sadece bir tanesinin oyunun etkili olması sonucu para cezasıyla AK Parti kapatılmadı. Sadece Hazine yardımından sanıyorum 1/ 2 oranında bir kesinti yapıldı. Kapatılabilirdi, bir tek oyla kurtuldu."

"TBMM'de olmasında büyük yarar var"

"Şimdi başka partiler veya AK Parti için yeni bir dava açılabilir mi?" diye konuşan Arınç, şunları kaydetti:

"Ben bu teklifin son tartışmalar sonrasında gelmesini talihsizlik olarak görüyorum. Keşke daha önceden bu düzenlemeyi yapabilseydik. Ama her şeyin bir zamanı var. Vakti gelmeyince çiçek bile açmıyor. Şimdi CHP ve MHP'nin saçma sapan bir iddiayla kapatılabileceğinin söylenmesi sadece bu partilerde değil belki ama şahsen bizde de endişeye yol açtı. Olur mu, olmaz mı? 'Olmaz olmaz' deme, 'olmaz olmaz' derler. Yani burası Türkiye'dir bakarsın birisi böyle bir dava açabilir, bir başkası da bundan, bunun üzerinden spekülasyon yapabilir. Sadece CHP'yi veya MHP'yi konuşmak da doğru değil, HDP için de bu zaman zaman söylenmiştir. Her parti için bu tehdit vardır. Ne zaman olacağını da kimse bilemez. Yani tepeden inme olur bazı işler. Ondan sonra da vay şu parti... Yani bu davalar açılır, açılmaz artık bunların tartışılmaması lazım veya gerçekten bir filtrasyona ihtiyacımız var. Bu filtrasyon nerede yapılabilir? Biz zamanında çok düşündük bunları. 'Hiç kapatılmasın', böyle bir şeyi uygun görmüyoruz. Çünkü elimizdeki örneklerde böyle bir şeyin çoğu ülkeler tarafından benimsenmediğini gösteriyor. Çünkü bugün mesela HDP'nin kapatılacak olma iddiası bazı partilerin işine gelebilir, MHP'nin kapatılacak olma iddiası başka partilerin işine gelebilir. Burada ortak bir nokta bulmalıyız. Eğer 'hiçbir parti kapatılmasın' dersek, 'peki bölücüler, şiddet yanlıları, ülkeyi bölmek, parçalamak isteyenler ne olacak' diye bir tartışmanın içine girebiliriz veya 'işte vatana ihanetle suçlananlar da var, peki onlar kapatılmasın mı' diye başka bir tartışma olur."

Ciddi bir eleme sisteminin getirilmesinde ve bunun da TBMM'de olmasında büyük yarar olduğunu belirten Arınç, Meclis'in demokrasinin kalbi ve siyasetin merkezi olduğunu söyledi.

Meclis'te de iktidarıyla, muhalefetiyle siyasi partilerin bulunduğunu belirten Arınç, "Dolayısıyla da bu elemenin, yani iddiaların ciddi bulunup bulunmadığının, dava açılmasına izin verip, vermeme sisteminin TBMM'deki partilerden eşit oranda alınacak bir komisyon marifetiyle yapılması bence iyi düşünülmüş bir teklif olabilir. Tabi bunu daha da geliştirmemiz mümkün" dedi.

"49 parti hakkında kapatma iddiasıyla dava açıldı"

Avrupa ülkelerinde sistemin nasıl olduğuna anlatan Arınç, 1968 yılından bugüne kadar  49 partinin hakkında kapatma iddiasıyla dava açıldığını, bunlardan 25'i hakkında kapatma, 19'u hakkında red ve  5 parti hakkında da davanın düşmesi kararı verildiğini vurguladı.

Arınç, 3 yıl boyunca bir yeni anayasa konusunda çaba gösterildiğini ama olmadığını, seçimden sonra yeni anayasa yapma iddiası olacağının altını çizerek, "Bu mesele orada da düzenlenebilir. Anayasa içerisinde siyasi partiler rejimi, uyacakları hukuk ve esaslar da konuşulabilir. Ama geçtiğimiz örneklere bakarak bu ne zaman olur, olur mu, olmaz mı konusunu bence geleceğe bırakarak bugün elimizdeki bu imkanı değerlendirmemizde çok daha fayda vardır diye düşünüyorum" dedi.

Teklifin içeriği

Teklifin içeriğine değinen Arınç, bunlardan birinin mali denetimlerin Anayasa Mahkemesi'nden alınarak Sayıştay'a verilmesi olduğunu söyledi. Arınç, devamla şöyle konuştu:

"Bir Anayasa Mahkemesi'nin bu kadar bir işin içerisine girmesi ve arzu etmediğimiz bir noktada da mali denetim yapması esasen değiştirilmesi gerekli bir hükümdü. Bunun bir örneğini Refah Partisi ile ilgili olarak geçmişte yaşadık. Refah Partisi kapatıldıktan sonra kamuoyunda 'trilyon davası' diye bilinen bir dava açıldı. O zaman mahkemelerde tartışıldı. Madem ki bir partinin mali denetimini Anayasa Mahkemesi yapıyor. Niçin bu mali denetim şimdi bir başka mahkemede alacak verecek işine dönmüştür diye. O zaman iddia sahipleri bunları tartıştılar ama mahkeme devam etti  ve bitti.

Şimdi bunun Sayıştay eliyle yapılmasını ben şahsen faydalı bulurum. Sayıştay Meclis adına da denetim yapan bir mahkemedir. Belki bu mali denetim konusunun da ayrıca düzenlenmesi ve partilere harcama yapma konusunda bir serbestiyet getirilmesine ihtiyaç var. Yoksa yediği yemekten dolayı yargılanan, aldığı bir kırtasiyeden dolayı kendisine borç çıkarılan partiler de bulunabilir. Ama bu bugünkü bahsimizin biraz dışında. Eşit sayıda temsil edilen ve başı Meclis Başkanı olan ama oya katılamayan bir komisyon bunu yapacak. Yani Meclis'te görüşülme yapılamayacak, karar alınamayacak ve 3'te 2 bir çoğunlukla da bir karar verilecek. O karar kapatmayla ilgili olarak kabul edilebilecek."

Siyaset yasağının 5 yıldan 3 yıla indirildiğini ifade eden Arınç, bunun getirilme sebeplerini aktardı. Arınç, "Buna yeni bir sistem getirmekte şahsen çok büyük fayda olduğunu düşünüyorum" dedi.

Kaynak: AA