Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

BOLLUKTA-DARLIKTA ŞÜKÜR VE KULLUK

Milletimiz 15 Temmuz 2016 gecesi büyük bir sınavdan geçmiştir. Yüce Allah’ın yardımıyla, Cumhur Reisinin asil duruşuyla bu sınavdan da yüzünün akıyla çıkmıştır. Elbette bu başarıda minarelerden yükselen ezan ve sala sesleriyle birlikte, gecenin ilk saatlerinden itibaren ölümüne tankların ve silahların karşısında duran ve bir kısmı şahadet şerbetini içen, bir kısmı da gazilik şerefiyle müşerref olan yiğitlerin payı büyüktür.

Milletimiz, Başkomutandan aldığı talimatla bir aya yakın bir zaman, gecesini meydanlarda geçirdi. Meydanlarda Kur’ân’lar okundu, dualar yapıldı, çok faydalı konuşmalar yapıldı, gece yarısı oldu teheccüd namazları kılındı ve nihayet sabah namazlarının cemaatle edasıyla birlikte herkes evine yahut işinin başına dağıldı. Gerçekten son derece anlamlı ve güzel tablolar sunuldu. Ancak bizim Rabbimize kulluğumuz yalnızca zor zamanlara mı mahsus? Bir araya gelmemiz, Kur’ân okuyup dua etmemiz, sohbet dinlememiz ve teheccüd namazları kılmamız, cemaatle namaz kılmamız yalnızca darbe girişimlerinin olduğu zamanlara mı münhasır olmalı?

Elbette hayır! Zira zor zamanlarda Rabbini hatırlayıp aman Ya Rabbi, Yetiş Allahım diye feryat edenleri Kur’ân eleştirir:

Denizde bir sıkıntıya düştüğünüz zaman, Allah'tan başka yalvardıklarınız kaybolup gider, fakat O sizi karaya çıkararak kurtarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan pek nankördür. (17/67)

Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: «Rabbim beni şerefli kıldı» der. Ama onu sınamak için rızıkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: «Rabbim bana hor baktı» der. (89/15-16)

O halde bu vesile ile tanıştığımız ve kazandığımız güzellikleri bundan sonra da devam etitrmektir asıl olan. Kur’ân’lı, dualı, sohbetli, teheccüdlü, namazlı bir hayatın adamı olmayı ölüm bize gelene kadar sürdürmeliyiz. Hele şu teheccüd namazları. Peygamberimizin neredeyse hiç terk etmediği, ashabın da üzerinde çokça durduğu ve kıldığı teheccüd namazlarını, mümkün mertebe kılmaya devam etmeliyiz. Bu namazla ilgili Kur’ân’da pek çok ayet vardır:

Rabbinin adını sabah akşam an. Geceleyin O'na secde et; O'nu geceleri uzun uzun tesbih et. Doğrusu insanlar, çabuk elde edilen dünya nimetlerini severler de ağırlığı çekilmez günü arkalarında bırakırlar. (76/25-27)

Geceleyin uyanıp, yalnız sana mahsus olarak (farz namazların dışında) fazladan namaz kıl. Belki de Rabbin seni övülecek makama yükseltir. (17/79)

Ey örtünüp bürünen! Gecenin yarışında, istersen biraz sonra, istersen biraz önce bir müddet için kalk ve ağır ağır Kuran oku. Doğrusu Biz, sana, taşıması ağır bir söz vahyedeceğiz. Şüphesiz, gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir. (73/1-6)

Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten çekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse inkâr eden kimse gibi olur mu? (39/9)

Hiç olmazsa, uyku tutmayan gecelerimizde, şu veya bu sebeple uyandığımız anlarda bu güzel namazı eda etmeliyiz. Hep dualı, secdeli bir hayatın adamı olalım!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum