"Boğaz'a mutlaka alternatif üretmemiz gerekiyor"

"Boğaz'a mutlaka alternatif üretmemiz gerekiyor"

Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar:- "Çevresel tehlikeleri göz önünde bulundurarak Kanal İstanbul gibi projelere karşı gelmememiz gerekiyor. 2014 verilerine göre Boğaz'dan geçen gemiler 144 milyon ton tehlikeli yakıt taşıyor. 20 mil

İSTANBUL (AA) - Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, "Çevresel tehlikeleri göz önünde bulundurarak Kanal İstanbul gibi projelere karşı gelmememiz gerekiyor. 2014 verilerine göre Boğaz'dan geçen gemiler 144 milyon ton tehlikeli yakıt taşıyor. 20 milyon insanın ve çevrenin sağlığı için buna mutlaka alternatif üretmemiz gerekiyor" dedi.

Okan Üniversitesi Çevre ve İklim Zirvesi, üniversitenin Tuzla kampüsünde Tıp Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.

Okan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ediz Hun'un yönettiği panelde konuşan Birpınar, dünyayı önceki nesillerin ve kendilerinin kirlettiğini belirterek, bırakılan çevre nedeniyle gençlere özür borçlarının olduğunu söyledi.

Özellikle Batılıların vahşi bir kalkınma modeli geliştirerek dünyanın doğal kaynaklarını acımadan ve gelecek nesilleri düşünmeden kullanıp kirlettiğini ifade eden Birpınar, şöyle konuştu:

"Maalesef aynı ülkeler şimdi bizim gibi gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere 'Biz dünyayı vahşi bir şekilde kirlettik. Yani havayı, suyu ve toprağı gelecek nesillere bırakmadan kirlettik, siz böyle yapmayın, sürdürülebilir bir kalkınmayı başarın' diye nasihat ediyorlar. Bunda kötü bir şey yok ama bunu yapmak için sizin daha büyük paralar harcamanız lazım. Gelişmekte olan ülkeler de onlara, 'Siz havayı, suyu ve toprağı kirlettiniz, bizden bunları kirletmememizi istiyorsanız bize para vereceksiniz, teknoloji transferi yapacaksınız ki sürdürülebilir kalkınmayı başarabilelim.' Çünkü bu çok pahalı bir yöntem. Enerji için kömürü çıkartıp santralde yakıyoruz ama gelişmiş ülkeler bize 'Siz güneş enerjisini, jeotermalı, rüzgar enerjisini kullanın' diyor. Bunları kullanmak çok pahalı olduğu için dünyada bu konuda önemli müzakereler yürütülüyor."

Plastik poşet kullanımını azaltmak için çıkarılan kanun sonrası beş büyük zincir marketle ilgili istatistiki bilgileri veren Birpınar, "Geçen yıl bu 5 zincir markette sadece ocak ve şubat aylarında tüketilen poşet miktarı 600 milyon adetti. Türkiye'de her sene toplam 35 milyar poşet tüketiliyor. Bu sene ise yine aynı marketlerde ocak ve şubat aylarında poşet ücretli olunca yüzde 75'lik bir azalmayla 150 milyon adete düştü." ifadelerini kullandı.


- "Boğaz'ı korumak için alternatif üretmemiz gerekiyor"

İstanbul Boğazı'nın güzelliğinin yanı sıra son derece stratejik bir su yolu olduğunu vurgulayan Birpınar, buranın korunmasının son derece önemli olduğunu söyledi.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandığı dönemde Boğaz'dan geçen gemi sayısının iki olduğunu aktaran Birpınar, "1936'da İstanbul’un nüfusu 900 bin şu anda 16 milyon. Boğaz'dan geçen gemi sayısı ise 200 civarında. O dönem Boğaz'dan geçen gemilerin boyu maksimum 50 metre iken şimdi 350 metrelere çıkıyor. Burada deniz kazaları meydana geliyor. UNESCO'nun koruması altında olan Boğaz'ı korumak için buna alternatif üretmemiz gerekiyor. Çevresel tehlikeleri göz önünde bulundurarak Kanal İstanbul gibi projelere karşı gelmememiz gerekiyor. 2014 verilerine göre Boğaz'dan geçen gemiler 144 milyon ton tehlikeli yakıt taşıyor. 20 milyon insanın ve çevrenin sağlığı için buna mutlaka alternatif üretmemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar da kentsel dönüşümün Türkiye'nin gerçeği olduğunu vurguladı.

Kentsel dönüşümün Türkiye için kaçınılmaz olduğunu söyleyen Bayraktar, "Türkiye'nin aynı zamanda geleceğidir. Ekonomi bakımından da geleceğidir, çevre açısından da çok önemlidir. Örnek olarak gelişmiş şehirlere baktığımızda şehir planlamalarının önemini görebiliyoruz. Tüm dünyada insanların yarıdan fazlası şehirde yaşıyor. Türkiye'de de şehir nüfusu yüzde 75'ler civarında. Bütün büyük şehirlerinde hava ve çevre kirliliğini tam anlamıyla halletmiş değiliz. Bu bakımdan kentsel dönüşüm şehirlerimizin düzenli hale gelmesi için çok önemli." ifadelerini kullandı.


- "Yenilebilir enerjide potansiyel çok yüksek"

TÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Nurşen Numanoğlu ise iş dünyası gözünden çevre ve iklim sorunlarına bakarak, bazı küresel düzeydeki araştırma sonuçlarına ve geleceğe dönük yapılması gereken çalışmalara değindi.

Türkiye'nin yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin potansiyelinin çok altında olduğuna inandığını belirten Numanoğlu, şunları aktardı:

"Sanayi açısından da orada düzeltilebilecek çok ciddi bir alan var. Sadece etkili ve doğru, destekleyici politikalarla iş dünyasına öngörülebilir bir resmi göstererek çok ciddi yatırımlar yapılması gerekir. Bu doğru ama faydaları dışa bağımlı olduğumuz alanda ülke için de çok yüksek. Yenilenebilir enerjide de potansiyel çok yüksek, imkan var. Teşvik edici düzenlemeleri gerçekleştirmekte fayda var."

Çevre Yönetimi Genel Müdürü Muhammet Ecel, iklim değişikliği sonucu ortaya çıkan afetler nedeniyle fırtınalar, hortumlar, aşırı sıcakların birçok mal ve can kaybına yol açtığını dile getirdi.

Su kaynaklarının korunması, hava kirliliği, iklim değişikliği, sıfır atık konularına değinen Ecel, Türkiye'nin mücadele ve eylem planlarının hazır ve uygulamada olduğunu söyledi.

Poşet kullanımını azaltmak için paralı hale getirdiklerini dile getiren Ecel, "Yıllık 440 olan kişi başı plastik poşet kullanımını 2019 yılı sonunda 90'a 2025 yılında 40 adete düşürmeyi hedefliyoruz. Bunları yaparken de belediyeler ve kamu kurumlarına kurumlara 2002-2019 arasında 2 milyar lira ödenek yardımında bulunduk." diye konuştu.

Zirvenin açılış bölümünde konuşan Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan ise üniversite olarak çevreye özel önem verdiklerini ve bu yüzden programı düzenlediklerini söyledi. Okan, iyi bir girişimcinin doğaya saygılı olması gerektiğini ifade ederek Okan Üniversitesi gençliğinin çevre ve doğaya sahip çıkacağına inancının tam olduğunu kaydetti.

Rektör Prof. Dr. Mustafa Koçak da sanayileşmenin hızlandığı 20. yüzyılda çevre kirliliği, iklim değişikliğinin insan hayatına girdiğini ifade ederek herkesin ortak kullanım alanlarında önemli değişikliklere yol açtığını ve gelecek nesilleri de tehdit ettiğini söyledi.

Koçak, Anayasanın 86. maddesinde sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının yer aldığını ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda dünyada ilk kez çevreyi kirletmenin suç olarak tanımlanarak cezai yaptırıma tabi tutulmasının sevindirici olduğunu kaydetti.


Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :