BM'de Ban dönemi sona eriyor

BM'de Ban dönemi sona eriyor

Ban, Genel Sekreterlik görevini yürüttüğü 10 yıl boyunca BM'nin, Libya, Suriye, Güney Sudan ve Yemen gibi ülkelerde yüz binlerce sivilin hayatını kaybetmesine ve milyonlarcasının mülteci konumuna düşmesine neden olan iç savaşlarda çözüm üretememesi nedeni

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA) - MUSTAFA KELEŞ - BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, görev süresinin sonuna yaklaşırken yakın dönemin en kanlı iç savaşlarından birine sahne olan Suriye'deki krize BM'nin çözüm bulamaması nedeniyle eleştiriliyor.

2. Dünya Savaşı'nın ardından uluslararası anlaşmazlıklara diplomatik çözüm bulması, savaş ve ölümlere engel olunması için 1945'te kurulan Birleşmiş Milletler tarihindeki 9. Genel Sekretere hazırlanıyor.

BM'nin son 10 yıldır Genel Sekreterliğini yürüten Ban Ki-mun ise 31 Aralık'ta görevden ayrılacak.

Güney Koreli diplomat ve siyasetçinin yönetimindeki BM, kuruluş amaçlarından uzak kalması ve özellikle Ortadoğu ve Afrika'da çatışmalar nedeniyle mağdur olan, ezilen ve zulüm gören sivil halkı hayal kırıklığına uğratması nedeniyle eleştiriliyor.

Ban Ki-mun'un ikinci beş yıllık döneminin tamamını kaplayan ve barışçıl protesto gösterilerinin kanlı bir şekilde bastırılmasıyla başlayan Suriye krizinde ölü sayısı BM rakamlarına göre 300 bini geçti. Bazı sivil toplum kuruluşlarına göre ise 500-600 bin civarında Suriyeli bu çatışmalarda hayatını kaybetti.

Uzun süren çözümsüzlük, DAEŞ ve diğer terör örgütleri ile vekalet savaşlarının da devreye girmesiyle sorunun boyutları Suriye ve bölge sınırlarının çok ötesine taşarak küresel bir problem haline geldi.

BM Şartı'na göre Genel Sekreterin yetkileri sınırlı olsa da kurumsal kimliği temsil eden kişi olarak öne çıkması, genel sekreterlerden beklentiyi ve genel sekreterin tarih önündeki sorumluluğunu artırıyor.

Suriye, Irak, Yemen ve Güney Sudan'da yaşanan can kayıpları, çökme noktasına gelen ülkeler, 65 milyondan fazla kişinin evlerinden edilmesi, insani yardıma ihtiyacı olan nüfusun 125 milyonu aşması kuşkusuz Ban Ki-mun'un BM görevinin başarısızlık hanesine yazılacak.

Suriye'de yüzbinlerce insanın öldürülmesi ve ülkenin parçalanma noktasına gelmesi BM'nin etkisizliğinin bir göstergesi oldu. Ban, bu sürede Suriye özel temsilcisi olarak Kofi Annan, El-Ahdar el-İbrahimi ve Staffan de Mistura gibi 3 farklı isimle çalıştı ancak bu temsilciler ve BM diplomasisi Halep'e insani yardım götürülmesini bile temin edemedi.

- Mülteci krizi

Ban Ki-mun döneminde iç çatışmalar ve afetler nedeniyle evlerinden olmuş insan sayısı ile güvenlik için başka ülkelere kaçan insan sayısı 2. Dünya Savaşı'nın ardından en yüksek sayısa ulaştı.

BM verilerine göre 65.3 milyon kişi zorla evlerinden edilmiş, 21.3 milyon kişi ise mülteci konumuna düşmüş durumda. Binlerce sığınmacı ise Akdeniz ve Ege'deki tehlikeli deniz yolculuklarında boğularak hayatını kaybetti.

Ege'de kıyıya vuran Aylan bebeğin cesedi, mülteci krizini tüm dünyanın görmesini ve hissetmesini sağladı ancak ne gelişmiş Batılı ülkeler ne de ekonomik olarak iyi durumdaki Müslüman ülkeler yeterince sığınmacı kabulüne yanaşmadı.

Özellikle Suriyeli sığınmacıların yükünü başta Türkiye olmak üzere, Ürdün, Lübnan ve bölge ülkeleri çekmeye devam ediyor.

Ban Ki-mun, önce İstanbul'da ilk Dünya İnsani Zirvesini, eylül ayında ise BM'de BM Sığınmacı ve Göçmen Zirvesini topladı ancak bu toplantılardan sahadaki sığınmacıların durumlarını iyileştirecek somut bir karar ve ciddi bir yardım taahhüdü çıkmadı.

- Yemen ve Libya

Ban Ki-mun döneminin çözülemeyen sorunları arasında Libya ve Yemen de bulunuyor. Arap baharı etkisiyle bu ülkelerde başlayan ayaklanmalar iç savaşa döndü ve çok sayıda sivil hayatını kaybetti.

BM'nin Libya'daki arabuluculuk çalışmaları kısmen sonuç verse de henüz ülke ulusal birliğini sağlayabilecek durumdan çok uzak.

Etnik gruplaşmalar, kontrolsüz silahlar ve DAEŞ'in kendisine alan kazanması Libya'da çözümün halen çok yakın olmadığının göstergesi.

Yemen'de ise Husiler ile hükümet arasındaki çatışmalar, İran ve Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun müdahalesi ile vekalet savaşına dönmüş durumda. BM'nin arabuluculuk çabaları ve ateşkes çağrısı sonuç vermedi ve 10 bin civarında kişi hayatını kaybetti.

Dünyanın en fakir ülkelerinden olan Yemen'de çatışmalar nedeniyle nüfusun yarıdan fazlası acil insani yardıma muhtaç hale geldi.

Ban Ki-mun döneminde bağımsızlığını ilan eden ve BM'nin en genç ülkesi konumundaki Güney Sudan da iç savaşın mağduru durumda. 2013'te başlayan çatışmaların ardından binlerce kişi hayatını kaybetti, 2.2 milyon kişi evlerinden ayrılmak zorunda kaldı.

- Kolera salgını ve cinsel istismar iddiaları

Ban Ki-mun'un genel sekreterliği döneminde kuruluşa yönelik en önemli eleştiriler barış gücü askerlerinin yaptıkları ve yapmadıkları eylemler nedeniyle yöneltildi.

Haiti'de 2010 yılında yaşanan depremin ardından bölgeye gönderilen barış gücü askerlerinden yerel halka kolera hastalığının bulaşması sonucu 7 binden fazla kişi hayatını kaybetti, yüzbinlerce kişi salgın nedeniyle tedavi gördü.

BM uzun süre sorumluluğunu kabul etmese de bu yıl bu politikadan dönerek mağdurlar için tazminat ödemenin yollarını araştıracağını duyurdu.

Barış gücü askerlerinin karıştığı diğer bir önemli olaysa Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki cinsel istismar iddialarıydı.

Ülkede 2014 yılında konuşlandırılan barış gücü askerlerinin yüzlerce kadın ve çocuğa cinsel istismar ya da saldırıda bulundukları, zor durumdaki çocukları para ve yiyecek karşılığında istismar ettikleri iddia edildi.

Askerlerin korumak için görevlendirildikleri sivilleri istismar etmesi üzerine BM soruşturma başlattığını duyurdu ancak bunun için etkili bir mekanizma kurulamaması bir çok suçun cezasız kalmasına ve mağdurların fiziki ve ruhi yıkımına neden oldu.

BM'nin en genç üyesi Güney Sudan, barış gücü askerlerinin kendilerine sığınan sivil halkı yüzüstü bıraktıkları diğer bir ülke oldu. Malakal'daki BM yerleşkesine saldıran militan ve askerler yerleşkedeki bazı sivilleri öldürüp bazı çadırları da ateşe verdi. Barış gücü görevlilerinin saldırganlara müdahale etmediği belirtildi.

Juba'da 11 Temmuz'da, Güney Sudan askerleri bu kez bir oteldeki yabancı kadınlara dört saat boyunca cinsel saldırıda bulundu ve karşı çıkanları öldürdü. Yaklaşık 2 km uzaklıkta bulunan barış gücü askerlerinin yardım çağrılarına cevap vermediği kaydedildi.

BM bu konuda soruşturma başlattı ama bu soruşturma henüz bir sonuca ulaşmadı.

- Filistin-İsrail sorunu

İsrail'in Filistin topraklarında yarım asrı geçen işgali Ban Ki-mun'un görev süresi boyunca daha da perçinlendi. İşgal altındaki topraklarda yeni yerleşim birimi kurmayı sürdüren İsrail, uluslararası toplumdan gelen tepkilere kulaklarını tıkadı.

Ban Ki-mun, defalarca yaptığı yazılı açıklamalarla bu yerleşimlerin illegal olduğunu ve iki devletli çözüm hedefine zarar verdiğini vurgulasa da uluslararası hukukun ihlalinin engellenmesi konusunda yetkili kurumları harekete geçiremedi.

Bu dönemde İsrail 2008 ve 2014 yıllarında Gazze'ye büyük çaplı askeri saldırılar gerçekleştirdi. Bu hava saldırıları sonucu çok sayıda Filistinli sivil hayatını kaybetti. 2014'te sahilde oynayan çocukların bombalanması uluslararası toplumun duyarlılığını artırdı ancak bunun sahaya olumlu bir yansıması olmadı.

ABD'nin BM Güvenlik Konseyindeki (BMGK) tutumu nedeniyle BM bu konuda önleyici bir karar alamadı.

Filistin için Ban dönemindeki en önemli kazanım ise BM Genel Kurulunda yapılan oylamada statüsünün gözlemci kuruluştan gözlemci devlet konumuna yükseltilmesi ve BM genel merkezi önüne Filistin bayrağının asılması oldu.

- "Dünya beşten büyüktür" ve BM reformu

Ban Ki-mun, göreve geldiğinde BM'de reform taleplerine ilişkin çağrıların farkında olduğunu bildirerek bunun için mücadele edeceğini söylemişti.

Bunu başarmak, genel sekreterin yetki sınırlarının oldukça üstünde ancak 10 yıllık görev süresinde Ban'ın reform için kamuoyu ve zemin oluşturma konusunda yeterli çaba sarfettiği söylenemez.

BM'den beklenilen eylemlerin birçoğu BMGK'nın yapısı ve daimi ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda karar almaları nedeniyle akim kalıyor.

Özellikle savaş suçları ve sivillerin katliama uğradığı durumlarda veto yetkisinin sınırlanmasına yönelik talepler gelse de daimi üyeler ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere bu konuda herhangi bir adım atmıyor.

Son olarak BM Genel Kuruluna hitabında bu gerçeğe değinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Güvenlik Konseyi'ni, temsil niteliği güçlendirilmiş, daha demokratik, adil, şeffaf ve etkin kılacak kapsamlı bir reform üzerinde mümkün olan en geniş uzlaşmayı sağlamalıyız." ifadelerini kullanmıştı.

BMGK reformdan geçirilmedikçe barış ve güvenliği inşa faaliyetlerinin amacına ulaşamayacağını vurgulayan Erdoğan, "İşte bu sebeple, 'Dünya 5'ten büyüktür' gerçeğini her fırsatta, uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz, hatırlatıyorum." diye konuşmuştu.

- İklim değişikliği ve kalkınma hedefleri

Ban Ki-mun'un genel sekreterliği döneminde kendisinin de en fazla değer verdiği başarısı iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri oldu.

Uzun müzakereler sonucu 195 ülke Paris'te uzlaşarak yüzyılın sonuna kadar küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmayı kabul ettiler. Nisan ayında BM'de imzalanan anlaşma, yeterli sayıda ülkenin onay sürecini tamamlaması sonucu 4 Kasım'da yürülüğe girecek.

Ban'ın önem verdiği diğer bir gelişme ise 2030 sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin kabul edilmesiydi. Geçen yıl eylül ayında New York'ta bir araya gelen ülkeler, 2030 yılına kadar aşırı yoksulluğun bitirilmesi, refah, eğitim, kadınların güçlendirilmesi gibi konuların içinde yer aldığı 17 temel hedefi kabul etti.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :