Bize sığınan kim olursa olsun ırkçılık yapmayız

Bize sığınan kim olursa olsun ırkçılık yapmayız

AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Leyla Şahin Usta, TRT Haber canlı yayınında Anadolu Soruyor programına konuk oldu.

Genel Başkan Yardımcısı Usta, Türkiye’de ve dünyada insan hakları başta olmak üzere; Türkiye’nin darbeler tarihi, İdlib meselesi ve olası göç dalgası, Suriyeli mülteciler, Avrupa’da yükselen ırkçılık, af meselesi ve ekonomik durum konularında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

DARBE DEFTERİ TAMAMEN KAPANDI

12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümünde Türkiye’nin darbeler tarihi hakkında konuşan Usta, şu değerlendirmelerde bulundu: “12 Eylül Darbesi denilince aklımıza bir sağdan bir soldan idam edilen çocuk yaştaki gençler, kayıplar, işkenceler geliyor. Türkiye’nin demokrasisine, insan haklarına, hukukuna her konuda ket vurulup tamamıyla bir askeri vesayetin üstümüze çökmesi aklımıza geliyor. 12 Eylül Darbesi öncesi ve sonrasında Türkiye’de ne yazık ki birçok darbe gerçekleşti. 17 Eylül ise rahmetli Adnan Menderes’in idam edilişinin yıl dönümü. Eylül ayı ülkemizde maalesef darbe olaylarıyla anılıyor. Darbe dönemlerinde ülkemiz çok yıllarını kaybetti.”

Darbelerin sadece Türkiye için değil bütün dünya için insan haklarının ihlal edildiği ve zamanın durduğu, hukukun işlemediği bir süreç olduğuna dikkati çeken Usta, “Elhamdülillah bugün Türkiye darbeler defterini tamamen kapatmış durumda. 15 Temmuz’da milletimiz darbe teşebbüsüne bile çok ciddi bir duruş sergiledi. ‘1980’den beri kazandığımız ne var’ derseniz darbelere karşı dik bir duruş kazandık. Darbelere geçit vermemeyi öğrendik, sivil itaatsizlik ve vatanına, bayrağına, hakka, hukuka, milletin iradesine nasıl sahip çıkılır bunu öğrendik.” ifadelerini kullandı.

İDLİB’TEN TEK ETKİLENECEK ÜLKE BİZ DEĞİLİZ

İdlib meselesinde yaşanacak herhangi bir insani krizde direkt etkilenecek tarafın Türkiye olacağının altını çizen Usta, “Oradan çok büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalma ihtimali olan tek ülke biziz çünkü bölgede güvenli ve huzur içerisinde olan insanların sığınabileceği başka bir ülke yok. O yüzden Türkiye’nin pozisyonu da çok önemli bir noktada. Şu anda oraya yapılabilecek askeri müdahaleyi durdurmak için çok ciddi bir çaba sarf ediyoruz ve siyasi diplomasinin sürmesi sayesinde biz bu sorunun çözülebileceğini düşünüyoruz.” diye konuştu.

DEMOKRASİ YERİNE TERÖR GETİRDİLER

“Terörü bahane göstererek orada bir takım operasyonlara kendileri için zemin hazırlamaya çalışanların hiçbir haklı gerekçesi yok. ‘Demokrasi ve insan hakları getireceğiz’ diye girdikleri hangi ülkeye demokrasi ve insan haklarını getirebildiler? Irak’ta, Afganistan’da iç savaş hala devam ediyor.” diyen Usta, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye olarak sivil katliama müsaade etmeyeceğiz bu konuda duruşumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Operasyon gerekiyorsa biz bu noktada öncü olalım gerekeni yapalım oradaki terör örgütlerini temizleyelim ama aynı zamanda sivilleri de koruyalım. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı olmak üzere iki önemli askeri operasyon yaptık. Bizim de hedefimiz kendi sınırımızın güvenliğini sağlamak ve oradaki terör örgütlerinin yapılanmasına izin vermemekti. Bunu yaparken bir tane sivile zarar vermedik. Orada oluşturduğumuz güvenli bölgede bir buçuk milyon insan yaşıyor. Okullarını yaptık, hastanelerini yaptık, eğitim alamayan çocuklar tekrar eğitim almaya başladı, insanlar tekrar evlerine döndü. Bunu neden İdlib’de yapamayalım? İdlib’de de yapabiliriz.”

“BİZE SIĞINAN KİM OLURSA OLSUN IRKÇILIK YAPMAYIZ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Türkiye’nin 4 milyon mülteci insanı misafir ettiğini’ açıkladığını hatırlatan Usta, “Bundan gocunmuyoruz, geri adım da atmıyoruz ama bizim de bir kapasitemiz var bunu da doldurduk. Bize gelen insanların savaştan, ölümden kaçtıklarını, yaşam haklarını korumak için buraya geldiklerini unutmamalıyız. Suriyelilerin güvenli bir bölge oluşturulduktan sonra kendi ülkelerine dönmeleri birinci hedefimiz. İkinci hedefimiz ise burada kalanlar için bir uyum sürecinin başlatılması. Vatandaşlarımızda oluşan tepkileri duyuyoruz bu tepkileri kısmen normalde karşılayabiliriz. Bizim Suriyelilere karşı sorumluluklarımız noktasında daha dikkatli olmamız gerekiyor.  Yıllar önce Türkiye’den Almanya’ya göçen vatandaşlarımız vardı işçi olarak gittiler alışmakta zorluk çektiler fakat en ağır şartlarda çalışıp Almanya’yı Almanya yapan da benim vatandaşımdır. Eğer biz o dönemde Almanların bize yaptıklarını nasıl hoş karşılamıyorsak bize sığınan gelip bu ülke için emek veren kim olursa olsun ırkçılık ayrımına gitmemiz gerekiyor. Bize sığınan kim olursa olsun ırkçılık yapmayız.” şeklinde konuştu.

AVRUPA’DA IRKÇILIK YÜKSELİŞTE

“Birileri bizi insan hakları konusunda eleştirecekse önce dönüp kendisine bakmalıdır.” vurgusunu yapan Usta, şunları dedi: “Şu anda biz Avrupa ülkelerine oranla insan hakları konusunda onlardan en az yirmi yıl ilerideyiz. Ben burada yarım bıraktığım eğitimimi 90’lı yıllarda Avusturya’da tamamladım. Bugün orada başörtüsü yasağı ile ilgili ciddi tartışmalar var. Çalışma hayatında ayrımcılığa karşı yasa olmasına rağmen insanlar başörtülü oldukları için işe girmekte çok ciddi sıkıntı çekiyor. Avrupa’da ırkçılıkta ciddi bir artış var. Bunlar aslında onların insan hakları konusunda nerede olduklarının bir göstergesidir.”

“SUÇLUYA MESLEĞİNDEN DOLAYI AYRIM YAPILAMAZ”

İfade ve düşünce özgürlükleri bahanesiyle uluslararası alanda Türkiye’ye yönelik algı operasyonu yapılmasına dair Usta, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Hukukun önünde herkes mesleği, dini, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun eşittir. Eğer bir suç işlediyse ve delilleriyle ispatlanmışsa bu kişinin yargılanması gerekiyorsa ‘Gazeteci olduğu için biz buna bir şey yapamayız’ mı diyeceğiz? Bu insanların bire bir silahlı terör eylemlerine katıldıkları, terör örgütlerinin her türlü faaliyetine destek verdikleri biliniyor ama isimlerinin önünde gazeteci sıfatı var diye hukuka ‘Kenarda dur’ mu diyeceğiz? Suçluya mesleğinden dolayı ayrım yapılamaz. Bu işin en çok ıstırabını çeken insanlar biziz. Cumhurbaşkanımız bir şiir okuduğu için 6 ay içeride yatmış bir insandır bunlar Türkiye’yi sıkıştırmak için yapılan algılardır.”

“DEVLETE KARŞI İŞLENMİŞ SUÇLARI DEVLET AFFEDEBİLİR”

Usta, gündemde tartışma konusu olan af hakkında, “Devlete karşı işlenmiş suçları devlet affedebilir ama kişisel olarak kişilerin hukukunu ve insan haklarını korumak istiyorsak eğer affı bu noktada çok uygun görmüyorum. Toplumsal boyutunu iyi ölçmemiz lazım bence af çok gündemimizde olmamalı bu konunun hukuki yollardan çözülmesi gerekir. Devlet ve kişi hukukunu gözetmek zorundayız genel bir af doğru gelmiyor terör örgütüne mensup olanlar zaten aftan yararlanamayacakladır.” dedi.

“HEPİMİZİN MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDE ORTAK HAREKET ETMESİ GEREKİR”

Ekonomik darbenin 15 Temmuz milli birlik ve beraberlik mücadelesiyle aşılacağını vurgulayan Usta, şunları kaydetti: “Merkez Bankası, Maliye Bakanlığı ve ekonomi alanında çalışan kurumlar bu noktada ne gerekiyorsa yapacak bu hamleleri göreceğiz vatandaş bunu bekliyor bu açıdan yapılan hamleleri doğru buluyorum. Hepimizin milli birlik ve beraberlik içinde ortak hareket etmesi gerekir bu siyaset üstü bir meseledir tüketen toplumdan üreten bir topluma dönüşebilmemiz için bunun bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Türk Lirasına, yerli üretime, yerli malına sahip çıkarak bu ekonomi gündeminden de çıkacağımızı düşünüyorum. Biraz sıkıntılı olsa da bu süreçten daha iyi çıkacağımıza eminim.” Haber Merkezi