Bizdense...

Bizdense “kolla”, karşı tarafsa “vur abalı”ya


Son yılların en ilginç Altın Portakal’ını yaşıyoruz…

Ben Altın Portakal Film Festivali dahil pek çok festivalde verilen ödüller konusunda hep ikircikliyimdir…

Torpil, kayırma, adamını seçme gibi şeyler bu festivallerde bolca yaşanır.

O yüzden de öyle bol ödüllü filmlere falan gitmem.

Bürokraside de böyle değil midir, genelde torpilli adamlar yeteneksiz adamlardır.

Her ne kadar içlerinde yetenekli, orayı hak etmiş kişiler de olsalar çoğunluğu vasatı aşamaz.

Antalya’daki bu festival bunun dışında başka bir şeye de sahne oldu bu sene…

Her yıl, jüriler genelde birbirini tanıyan ve aralarında “al gülüm ver gülüm” ilişkisi olan kişilerden seçilirdi.

Bunun yanı sıra bu yılki festivale jüri olarak, yüzyılın son büyük soykırımını gerçekleştirenlere neredeyse “övgü”ler yağdıran bir yönetmen davet edilmişti.

Kendisi gerçekten çok önemli filmlere imza atmıştı Emir Kusturica, ama savaş döneminde sistematik tecavüze uğrayan Boşnak kadınlarına yönelik, "Meseleyi lüzumundan fazla abartıyorsunuz", "500 yıl önce zaten hepimiz Sırptık, yeniden Sırp ve Hristiyan olalım, mesele bitsin" şeklindeki açıklamaların altına imza atan da oydu.

Tarihin en dramatik olayına bu bakışla bakan birinin pek normal olduğu söylenemez aslında.

Onun değerlendirmelerinin de pek sağlıklı olacağını düşünemiyorum.

Ancak bu olaya bir kısım yazarların bakış açısıyla da bakmıyorum…

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanını kınıyorum, tabii Bursa Büyükşehir Belediye Başkanını da kınıyorum…

Hatta onu daha çok kınıyorum.

Çünkü Bursa demografik olarak da bu olayın farklı bir yönünü yansıtır…

Bursa, Balkanlardan gelen pek çok göçmen kardeşimizin yerleştiği bir şehir…

Bu şehirde yaşayanların arasında o soykırıma uğrayan Boşnakların akrabaları da var.

Ve Bursa Büyükşehir Belediyesinin Müzik festivaline davet edilen Kusturica’ya Boşnak kardeşlerimizin vergilerinden kesilen paralar da gitmiştir muhakkak.

Gerekeni “''Sanatçılar evrensel olmalıdır. Evrensel olmak zorundadır. Sanatçı ırkçılık yapamaz. Soykırımı savunan bir kişinin festivale davet edilmesini kınamak için bunu yaptım. Antalya Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi olarak Antalya halkının oyunu almış bir kişiyim. Başkan Mustafa Akaydın'ı bu kişiyi davet ettiği için kınıyorum.'' Diyerek Antalya’da MHP’li Meclis Üyesi yapmış, fakat Bursa’dan hiç ses çıkmamış.
Bizim bile haberimiz olmamış Kustirica’nın Bursa’ya geldiğinden…

Eğer olsaydı gider iki müzik dinlerdik demi!?

Nasıl olsun ki medya bunu kendine mesele yapmamış.

Hadi bir kısım medya bunu mesele yapmadı, görmedik, yandaş medyanın niye sesi çıkmamış?

Neden acaba?

Yoksa yine bir kendi yandaşını “kollama”, karşı tarafta ise “vur abalıya” durumu mu var.

Bazı yandaş medyadan aynı hassasiyet ve tepki Kustirica’ya Andalya’da gösterildi de niye Bursa’da gösterilmedi…

Şöyle arşivlere baktım, Antalya’da Kusturica’nın jüri üyeliğini eleştirenlerin Bursa ile ilgili yazılarını göremedim…

Bir çifte standart mı söz konusu?

Yine bizim çocuklar yaparsa “iyidir, vardır bir hikmeti”, başkaları yaparsa “Allah belasını versin” durumu mu, yaşanmış?

Sahi ya biz kime, niye güvenelim?

Biz başkalarından dürüstlük niye bekleyelim….

Hangi ahlaktan ve hangi medeniyetten bahsedelim gelecek nesillere…

Biz çok ama çok iyi insanlarız, fakat işlerimizi yaparken “Allah rızasını değil, kendi menfaatlerimizi gözetiriz, gerçekleri çarpıtırız, başkaları aynı şeyleri yaptı mı acımasızca eleştiririz, yerden yere vururuz ama kendimize geldi mi gıkımızı çıkarmayız” mı diyeceğiz….

Her şeyi işimize geldiği gibi yazar, işimize geldiği gibi mi yorumlarız diyeceğiz…

Ne diyelim, Allah taksiratımızı affetsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar