Bir Kaynaşma Toplantısı...

Bir ‘Kaynaşma Toplantısı’nın düşündürdükleri…

 

Hafta sonu Akşehir’deydim. Anadolu’yu Türk yurdu yapan beylerden birinin, Turgut Bey’in torunlarının kurduğu Turgut ve Çevre Köyleri Kalkındırma ve Dayanışma Derneği’nin tanıtım ve kaynaşma toplantısına katılmak  üzere sabahın erken saatlerinde Ankara’dan  yola çıkmıştık. Bizim Ankara’da tanışma ve kaynaşma toplantıları şeklinde başlattığımız güzel birliktelik, Akşehir’de heyecan yaratmış ve TURÇEVDER’in bir şubesi de burada açılmıştı. Bu anlamda gerçekten heyecanlıydık.  

Ankara’dan Akşehir’e giderken yol boyunca uçsuz bucaksız bozkırda tepelerden görünen  köylerimizi seyrede seyrede ve arabada bulunan büyüklerden köy anıları dinleye dinleye çok bereketli bir yolculuk yaptık.

Akşehir Sultan dağlarının eteğinde kurulmuş masalsı bir şehir. Bozkırın ortasında adeta bir vaha. Şehre girerken bunu görebiliyorsunuz. Şehrin nüfusunun büyük bir bölümü çevre köylerden gelenlerden oluşuyor. Bir rivayete göre şehrin çok temiz olması ve bembeyaz badana boyayla boyalı evleri şehre bu ismi vermiş.

Dernek merkezinin açılışı öğlen ikide yapılacaktı ve biz bu saate riayet ederek tam vaktinde Akşehir’de olmuştuk. Orada pek çok tanıdık yüzü görmek bizi mutlu etti. Oradaki manzarayı görünce gerçekten hayret ettim. Bir dernek açılışının bu kadar büyük ses getireceğini düşünememiştim. Hatta arkadaşlara takılmadan da edemedim, büyük siyasi partiler bile bu kadar heyecanlı ve kalabalık bir topluluğa hitap edemiyorlar diye.

Demek ki sivil toplum örgütleri iyi anlatılırsa gerçekten toplum tarafından takdir ediliyor ve benimsenebiliyor.

Açılışta, pek çok tanıdık eş dostla da aynı heyecanı paylaştık. Birlikte olma duygusu. Bu en büyük güç şüphesiz. Aynı dili, aynı duyguları paylaştığın insanlarla bir şeyler yapma iradesini gözlerden okumak gerçekten çok güzel bir duygu.  Bir başka güzel tarafta Akşehir  devlet erkanı da bu güzel günde bizleri yalnız bırakmamışlardı.

Bu güzel şehirde nüfusun neredeyse yarısını oluşturan bizlerin hem bulunduğumuz topraklara hem de Akşehir’e bundan sonra katkımızın daha çok olacağı inancı bizi böyle bir çabaya itmişti. İyi ki de böyle bir girişimde bulunmuşuz diyorum. Çünkü akşam saat 7’de Akşehir Kültür Merkezi’nde  yapılan ‘tanışma ve kaynaşma’ toplantısında bunu daha iyi görebiliyordum. Salonun tamamı dolmuştu.

Önce Akşehir Şubesi’nin yöneticileri, daha sonra da Ankara Merkez yöneticilerinin umut saçan, ufuk açan konuşmalarını dinledik. Çok heyecanlı, çok güzel konuşmalardı bunlar. Kolay olan hiçbir şey vaad edilmiyordu, hatta yüzyıllardır her şeyi devletten bekleyen zihniyetin tersine şeyler söyleniyordu burada. Biz istersek büyük bir kalkınma projesini, büyük bir kültür hamlesini buradan başlatabiliriz deniyordu. Bu nedenledir ki, toplantıya teşrif eden Konya Milletvekilleri, Orhan Erdem ve Halil Ürün beyler de belki de ilk kez bu kadar rahat bir dernek toplantısına katılmış oldular. TURÇEVDER’liler “Biz proje üreteceğiz, çocuklarımızı okutacağız, yardımlaşacağız bunu yaparken de sadece önümüzdeki engelleri kaldırın yeter” diyorlardı. Hatta bunun en güzel örneğini, ferdi bir çok güzel projelere imza atmış  içimizden biri çok etkileyici bir konuşmayla hafızalara nakşediyordu. 80 yıldır içme suyu olmayan Koraşı köyüne, kendi imkanlarıyla su getirmiş, tarım kalkınma projesi çerçevesinde AB’nin Dünya Bankası’nın, Hazine’nin velhasıl pek çok yatırım kanallarını kullanarak 30 yıl önce çıktığı köyüne hizmet götürme çabasını bizimle paylaşmıştı.

Zaten biz de toplantıda bulunanları duygulandıran bu çabaların artması, her bir köyün  bir model olması için bir araya gelmiştik. Sevgi, barış, ahlak, adalet duygularının en yakınından başlayarak tüm ülke sathına yaymak için bir araya gelenlerin oluşturduğu bu toplantının manevi atmosferi orada bulunanları çok etkiledi.

Evet ülkenin her yeri, köyü, kasabası, mezrası hatta büyük şehirleri bu tip örnek derneklerle  sivil inisiyatifin güzelliklerini bize sunduğu müddetçe mutlu insanlar haline gelebiliriz. Modernleşen dünyada yapmamız gereken, körleşen, yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutan bu aidiyet duygularını canlandırmak ve  kendi değerlerine sahip çıkmak olmalıdır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar