Bey Camisi  Beşarebey Ferhuniye Cami

Bey Camisi Beşarebey Ferhuniye Cami

Konya şehri; Bizans, Selçuklu, Osmanlı gibi büyük devletlerin önemli şehirleri arasında bulundu ve bugün yine Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli Anadolu kentleri arasında yer alıyor.

 

Konya şehri; Bizans, Selçuklu, Osmanlı gibi büyük devletlerin önemli şehirleri arasında bulundu ve bugün yine Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli Anadolu kentleri arasında yer alıyor. Konya, içinde barındırdığı tarihiyle de halen araştırmaların başında gelen yerlerin başında bulunuyor.

besarabey-cami-(1).jpg

besarabey-cami-(10).jpg

besarabey-cami-(13).jpg

besarabey-cami-(17).jpg

 

 

1219 yılında, Anadolu Selçuklu hükümdarı Keyhüsrev zamanında yapılan Ferhuniye Beşarabey Camii halen ilk yapıldığı ruhunu koruyarak günümüze kadar gelmiştir. Şimdilerde Kültür Park yanına inşa edilen Konya Kültür Evleri mevkisinde olan Ferhuniye Beşarabey Camii halen ibadet hizmetine devam ediyor. Ferhuniye ismini bulunduğu mahallesinden Beşarabey Cami, günümüze kadar bir çok tadilat ve onarımdan geçmiştir. Yapılışındaki mimarisi ve kendine has çini işlemeciliği olan bu cami, yeniden tadilata girmiş durumda. Caminin şimdilerde dış cephesindeki tadilat yapıldı. Dışında yapılan tadilatta, taş aralarında bulunan sıvalar yenilendi. Cami ömüzdeki günlerde iç tadilatına girecek, ve yapılacak onarımda, oluşan çatlaklar onarılacak.

besarabey-cami-(21).jpg

besarabey-cami-(4).jpg

besarabey-cami-(8).jpg

besarabey-cami-(23).jpg

 

 

SELÇUKLU MİMARİSİNİN EN GÜZEL ÖRNEKLERİNDEN

Caminin, kesme taşla, sağır kubbesi tuğla ile yapılmıştır. Dışı sıvandığı için duvarlarının muntazam kesme taşla mı, yoksa adi taşla mı yapıldığı anlaşılamıyor. Kubbeye; içeriden örülürken tuğla ile zarif şekiller verilmiştir. Kubbenin üstünde tuğladan kabartma ve çıkartma süsler vardır. Kubbenin içinde askı yalnız bir pencere açılır. Mihrabın ve soldaki pencerenin üstlerinde eskiden penceresi vardı. Bunlar yapıldığı kısa tarihten sonra tekrar kapatılmıştır.

besarabey-cami-(30).jpgbesarabey-cami-(37).jpgbesarabey-cami-(25).jpgbesarabey-cami-(32).jpg

Caminin, önünde iki kubbenin örttüğü bir son cemaat yerinin bulunduğu yıkılan kubbelerin istinat kemerlerinin izlerinden açıkça anlaşılıyor. Şimdi burasının üzeri kapalı ve caminin içerisinde bulunuyor. Caminin son cemaat yerinin iki tarafında birer mihrapçık bulunuyor. Bu mihrapçıklarda Selçuk çini, tuğla ve alçı işçiliğinin çok muvaffak ve ince örnekleri bulunuyordu. Bunların üstüne son zamanlarda badana çekilmiş ve aslıyla hiçbir ilişkisi olmayan bir boyayla üzeri kapatılmıştır. Daha önceki bilgilerden yola çıkarak boyanın altında tek tük, mavi çinilerin olduğu bilgisine ulaştım. Caminin içerisindeki mihrabı günümüz betonarmesiyle yapılmış ve sadece Mihrap diyebileceğimiz bir tarzda olmuştur. Eski mihrabının ise Selçuklu çini sanatının ve işlemeciliğinin en güzel örneklerinden birisi olduğu biliniyor. Eski mihraptan hiçbir kalıntı kalmazken, Osmanlı İmparatorluğunun son zamanlarında mihrap çinilerinin sökülerek çalındığı söylenmektedir. Son cemaat yerinin solunda kısa bir minaresi vardı. Ravak kubbeleri yıkıldıktan sonra yapılan minarenin sokak tarafındaki duvarını çok kıymetli bir çini pano süslüyordu. Bu çini panosunun da 1800’lü yıllarda çalındığı bilgisine ulaştık. Bunların yanında Osmanlı zamanlarının en iyi örnekleri olan Konya yöresi halıları da camiden çalınmış. Cami , Selçuk devrinin bütün hususiyetlerini taşıyan ve orijinal çinileri yeniden yapılarak gelecek kuşaklara aktarılacak bir yapıdır.

 

KİTABEDE YAZILANLAR

 

Caminin kapısı ise  mermer söveli ve sade bir görüntüsü vardır. Kapının üstünde  0,65x0,55 metre ebadındaki bir mermerde dört satır halinde Selçuk sülüsüyle yapılan kitabede Arapça alfabeyle yazılmış Türkçe bir kitabe vardır. Kitabeye göre, “Mabet 616 yılında Cemiziyel Olasının 15’inke Keykavus İbni Keyhüsrev’in hükümdarlığı zamanında Ahur Beyi Zeyneddin Beşara Bey tarafından yaptırılmıştır” yani kitabeye göre bugünkü miladi takvime göre 15 Temmuz 1219 yılına denk gelir. Kitabenin sağında ve solunda kitabe ebadında mavi çini ile yapılmış siyah çerçeveli iki pano vardır. Üzerlerinde kufi hat parçalarını taşıyan bu çinilerde şimdilerden neredeyse yok denecek kadar az kalmıştır. Yapıldığı zamanlarda adete bir çinili çami olan Beşarabey Cami’inde, şimdi sadece bu panolardaki birkaç çini günümüze ulaşmıştır.

 

 

 

Beşara Bey Kimdir

Mühtedi ve saray yetiştirmelerinden olduğu anlaşılan Basara İbn Abdullah; Kayseri' I.Alâe'd-din Keykubad tarafından kuşadıldığı zaman izze'd-din Keykâvus'un Ahur Emiri idi. Hükümdarın istişare heyeti arasında nüfuzlu bir adamdı. Alâe'd-din Keykubad muhasarayı kaldırarak kendisini Ankara Kalesi'nde denedikten ve bu kaleyi fethettikten sonra Keykâvus birçok devlet adamlarına yurdun mühim parçalarını ikta etmişti. Basara Bey'e de Niğde; has olarak verilmişti. Izze'd-din Keykâvus öldüğü zaman bunun ölümünü gizli tutanlar arasında Basara Bey de bulunuyordu. I.Alâe'd-din Keykubad 1221 yılında Konya Kalesi'ni yaptırdığı zaman Basara Bey aynı memuriyeti muhafaza ediyordu. Hükümdar; ölen hükümdara fazla bağlı kalan Zeynü'd-din Basara ile Çaşnigir Emir Seyfü'd-din Aybe, emir-i meclis Mübarizü'd-din Behremşah ve Bahaü'd-din Kutluca'dan şüphelenmeye başlamıştı. Kayseri'de kendi sarayında verdiği bir içkili ziyafetten sonra bunların hepsini yakalattı. Başara Bey’i  hapis tuttuğu odanın kapısını taşla ördürmek suretiyle feci bir şekilde öldürttü.

Servet R. Çolak – Memleket