Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Beni Tanıdınız mı, Hocam?

 

Bir  öğrencimiz oturduğu koltukta gözlerini  bir noktaya mıhlamış, dalmış gitmiş..

Selam veriyorum, kendini toparlıyor. Affedersiniz hocam,  diyor.

Hayırdır, bir sorunun mu var, evladım? diyorum. Hayır hocam, diyor ama yutkunarak.. Gözleri buharlaşıyor. Belli ki bir sıkıntısı var.

Çoktan  dersler  bitmiş, herkes evinin ya da kaldığı yurdun yolunu tutmuş.

Vakit,  akşam vakti. Ezan okunmak üzere..

Geç kalmadın mı evladım? diyorum, ağlamaklı bir şekilde evet, diyor.

Sonra, hocam ben … mahallede oturuyorum. Yürüsem, bir saati bulur.

Niçin yürüyorsun evladım? O semte, mahalleye, belediye otobüsü, minibüs çalışıyor, diyorum.

Ama… Arkasından hıçkırıklar, cevap vermesini engelliyor.

Hocam, babam işsiz ve hasta,  annem ev kadını..

Vallahi babamın cebinde de eve ekmek alacak beş kuruşu yok. Ben nasıl ne ile bilet alayım? diyor.

Almak istememesine rağmen, öğrencimize belli bir miktar yardımı zorla kabul ettiriyorum. Hani Kur’an’da geçen bir âyette: “Sen onları simalarından tanırsan (Habibim). (Onlar) utangaçlıklarından/iffetlerinden dolayı kimseden bir şey istemezler. Câhiller onları zengin sanar” âyetinde anlatıldığı gibi.   Sonra biraz sevinç, biraz umutla evlerinin yolunu tutuyor.

Aradan, yıllar bir-iki sene geçti.  O öğrencimiz bir gün odama gelerek:  Hocam, “beni tanıdınız mı?” dedi.

“Hani iki sene önce bana iki yüz tele verdiğiniz,  H...

O gün ben, verdiğiniz paranın yüz lirasını babama, elli lirasını anneme verdim. Geriye kalan elli lirasıyla da biletimi aldım. Bizim evde bayram olmuştu o gün hocam.

Ben bir yıl önce fakülteden mezun oldum. Öğretmenliğe başladım. Artık benim bir gelirim var.

Bundan sonra ihtiyaç sahibi öğrenci arkadaşlarımıza verilmek üzere her ay maaşımdan bin belli bir meblağı ayıracağım. Buyur hocam şu 1000 TL’yi, ihtiyaç sahibi öğrenci kardeşlerime burs olarak verin.”

Bu yaşanmış hikâyeyi niçin anlatıyorum.  Günümüzde, gelir düzeyi düşük aileler için, başta üniversite tahsili olmak üzere zorunlu harçlar, giyim-kuşam, yeme-içme ve barınma giderleri büyük bir yekûn tutmaktadır. Onun için tahsile çıkmış yoksul, yetim ve kimsesiz Anadolu evlatlarına o şehirde yaşayan Müslümanlar evlerini ve yurtlarını açmalı, bu gençlerin kendi ruh kökünden kopmayacakları sıcak ortamları hazırlamalıdırlar. Gerekirse, bu çocuklarımızın hesap numaralarını alarak belli bir miktar her ay düzenli bir şekilde burs olarak hesaplarına aktarmalıdırlar. Fakülte idareleri az çok bu çocukların ekonomik durumunu bilmektedir. Hatta bu yardımı yapacak olanlar, doğrudan bu öğrencilere muhatap olmamalıdırlar. Bunun sebebi, bu çocuklarımızı rencide etmemek ve gösterişten kaçınmaktır. Ben inanıyorum ki, verilen her kuruş bize bereket olarak kat kat geri dönecektir. Yüce Allah yardımseverlerimizin yaptıkları yardımları şimdiden kabul buyursun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum