Bayramları SMS'lere hapsetmeyelim

Bayramları SMS'lere hapsetmeyelim

Yani Şafak Gazetesi yazarı Mücahit Öztürk 'SMS Bayramı'nı yazdı ve "Bayramları SMS'lere hapsetmeyelim" dedi. İşte bayrama özel bir yazı...

SMS Bayramı

Bayramların olmadığı bir kültür, din ve topluluk göremezsiniz. Nedenleri, biçimleri, kuralları, ritüelleri değişse de toplumun tüme yakınının katıldığı büyük kutlamalardır bayramlar. İnsanoğlu hiçbir manevi anlam yüklemese dahi, baharın gelişi ya da imparatorun doğum günü gibi çeşitli bahaneler bulmuştur 'bayram' yapmak için. Bu kutlamalar birlikte olma, birlikte sevinme ihtiyacını karşılayarak toplumun ayakta kalmasını sağlar.

Kadim kültürümüzde ise bayram sadece sevinme ve eğlenme değil, aynı zamanda düşünme, çevremizde olup bitenleri yorumlama, bunlardan ders çıkarma ve toplumsal paylaşım projesidir. Çocukluğumuzdan kalan ve bizleri bir arada tutan ortak değerlerin izlerini taşıyan en canlı anılardır bayramlar. Bu nedenle bayramlar çocuklarımıza vazgeçilemez kültürel kodlarımızı yerleştirmek için en uygun zamanlardır. Merhameti, ikramı, saygıyı, paylaşımı, güleryüz göstermeyi, cömertliği, insanları sevindirmeyi öğretir bizlere. Çocuklukta yerleşen bu kodların sökülüp atılması çok zordur artık.

Bazı günlerin özel olması ve bu günleri özlemle beklemek çocuk için doğal ve önemli bir ihtiyaçtır. Rutinin dışına çıkmak heyecan verir ve tazeler insan ruhunu. Güler yüz gösterme, ziyaret, hal hatır sorma, komşuların varlığını hissetme, insanın yalnızlığa meydan okumasıdır. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve muhtaçlar üzerine kurgulanmıştır bizim bayramlarımız. Çocukların ufak bir hediye, harçlık ya da en azından bir şekerle sevindirilmesi onların beklentilerini karşılamaya yeter. Asıl olan ise çocuğun çevresinde olup bitenleri gözlemleyerek doğal öğrenme sürecini yaşamasıdır.

Kapımızı çalanlara evimizi açarak, onlara yiyecek içecekler sunarak, misafir ağırlama ve ikram kültürünü, bölüşmeyi, bizde olanı paylaşmayı öğretiyoruz çocuklarımıza. Bencilliği, cimriliği, menfaat gözetmeyi reddediyoruz. Büyüklerimizi, akrabalarımızı, komşularımızı ziyarete giderek, insan olmanın ancak insanlarla birlikte olarak mümkün olacağını gösteriyoruz. Yalnızlığı, bireyciliği, sosyal izolasyonu reddediyoruz. Çocukları, kimsesizleri, yoksulları sevindirerek, merhameti, yardımlaşmayı, başkasının derdini dert edinebilme duygusunu yaşatıyoruz. Görmezden gelmeyi, bana ne demeyi, acımasızlığı reddediyoruz.

Bizim sıradan diye gördüğümüz bu uygulama ve motiflerin çocukların zihinlerine nasıl kazındığını, incelikle nasıl işlendiğini, kişilik gelişimlerinde ne denli etkili olduğunu anlamakta zorlanıyoruz bazen. Bu nedenle bayramları sıradan tatil günleri, sahillere, yurt dışına kaçma fırsatları olarak algılamayalım. Sevdiklerimize gönderdiğimiz bayram tebrik mesajları avutmasın bizi. Bir dokunuşla yüzlerle kişiye ulaştırdığımız, çok yalın, duygudan uzak ya da abartılı ve bize ait olmayan cümlelerin hâkim olduğu mesajlar. İster kısa bir bayram tebriki, ister uzun bir anlatım olsun çoğu kez okumuyoruz dahi yazılanları. Sadece kimden geldiğine bakıyoruz. Bu kadar fazla mesajın içinde değer de kazanamıyor sıradanlaşıyor yazılanlar.

Mesajla dahi olsa hatırlanmak güzel, ancak ruhumuzu okşayan sesin sıcak teması, bakışların etkisi yok burada. Kolayı seçiyoruz. Zahmetli geliyor ev ziyaretleri, gidip gelmeler, misafir kabul etmeler, hatta telefonla konuşmak. Korkarım ev ziyaretlerinden telefonla bayramlaşmaya, telefonla bayramlaşmaktan mesajlaşmaya dönüşen süreç giderek çok mekanik ve ruhsuz kılıyor bayramları.

SMS'li bayramlarla yetişiyor çocuklarımız. Bu kadar indirgemeci olmayalım. Bayramları SMS'lere hapsetmeyelim.

Çocuklarımıza bayramda topladıkları harçlıklarından bir bölümünü dünyada zulüm gören kardeşlerine yardım için ayırmalarını öğütleyelim.

Bu bayramın SMS bayramı değil EYLEM bayramı olduğunu öğretelim onlara.

Kaynak: Yeni Şafak-Mücahit Öztürk

Etiketler :