'Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devletini tanıyoruz'

'Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devletini tanıyoruz'

İslam ülkeleri zirvesi İstanbul Deklarasyonu'nda, "Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devletini tanıdığımızı ilan ediyoruz." denildi.

İslam ülkeleri zirvesi İstanbul Deklarasyonu'nda, "Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devletini tanıdığımızı ilan ediyoruz." denildi.İslam ülkeleri zirvesi bildirisinde, "Dünyayı Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz." ifadesi kullanıldı.

İİT ülkelerinin kralları ile devlet ve hükümet başkanları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine ABD Başkanı Donald Trump'ın gayri hukuki biçimde Kudüs-ü Şerif’i işgalci güç İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıklaması sonucunda meydana gelen gelişmeleri ve bu kararın İslam ümmetine etkilerini değerlendirmek üzere İstanbul’da gerçekleştirilen zirvede bir araya geldi. 

Zirve bildirisinde, liderlerin zirveye ev sahipliği yapması nedeniyle Erdoğan’a minnetlerini sunduğu ifade edildi.

Filistin’le dayanışmanın vurgulandığı bildiride, "ABD Başkanı’nın Kudüs’ü İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararını en güçlü şekilde reddediyor ve kınıyor; hukuken hükümsüz ilan ediyor, bu beyanı Filistin halkının tarihi, hukuki, doğal ve milli haklarına bir saldırı, bütün barış girişimlerine yönelik kasti bir baltalama, aşırılık ve terörizme ivme verecek bir muharrik ve uluslararası barış ve güvenliği hedef alan bir tehdit olarak görüyor ve tüm üye devletlere Filistin sorununa, özellikle dünyanın diğer taraflarından karşıtlarıyla günlük temaslarında ve dış siyasi gündemlerinde yüksek öncelik vermeleri çağrısında bulunuyoruz." denildi.

Kudüs'ün Müslüman ve Hristiyan halkların kalpleri ve akıllarındaki yerine vurgu yapılan bildiride, iki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’ne dayanan adil ve kapsamlı bir barışa bağlılığın teyit edildi ve uluslararası topluma sorunun çözümü için harekete geçme çağrısı yapıldı.

"Kapsamlı ve adil bir barışın ancak işgalin sona erdirilmesi ve Kudüs-ü Şerif üzerinde ebedi başkenti olarak tam egemenliğe sahip bulunan bir Filistin Devleti’nin kurulması ile sağlanabileceği" ifade edilen bildiride, şunlar kaydedildi:

"Kudüs-ü Şerif’in yasal statüsünü değiştirmeyi amaçlayan bu tehlikeli beyanın hükümsüz ve meşruiyetten uzak olduğunu; uluslararası hukukun ve özellikle de Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin ve uluslararası meşruiyeti bulunan tüm ilgili kararların, bilhassa da BM Güvenlik Konseyi’nin 478 (1980) ve 2334 (2016) sayılı kararlarının, barış sürecinin Kudüs-ü Şerif’i nihai statü konusu olarak tespit eden temellerinin ciddi bir ihlalini teşkil ettiğini, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu bağlamda imzalamış olduğu anlaşmalar ve verdiği taahhütlerin bu beyanın hemen geri çekilmesini gerektirdiğini değerlendiriyoruz.

ABD yönetimini bu yasa dışı beyanın geri çekilmemesinden doğacak tüm sonuçlardan bütünüyle sorumlu tutuyor ve söz konusu beyanı ABD yönetiminin barış destekçisi rolünden çekilmesinin ve bunun tüm paydaşlar tarafından da anlaşılmasının ilanı ve işgalci güç İsrail’in 1967’de işgal ettiği, merkezinde Kudüs-ü Şerif bulunan Filistin topraklarında sürdürdüğü sömürgecilik, yerleştirme, apartheid ve etnik temizlik siyasetinin teşvik edilmesi olarak görüyoruz."

Bildiride, ayrıca, "Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin başkenti olarak ilan ediyor ve bütün devletleri Filistin Devleti’ni ve Doğu Kudüs’ün onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet ediyoruz. Kudüs-ü Şerif şehrini, tarihi statüsünü, kültürel misyonunu ve hukuki statüsünü korumaya ve acımasız İsrail işgalinin ve bu işgali, sömürgeci ve ırkçı politikaları destekleyen tüm tarafların gerçekleştirdiği ihlalleri sonlandırmak için gereken tüm önlemleri alma konusundaki süregiden taahhüdümüzü ortaya koyuyor; bu bağlamda ABD Kongresi’nin işgalci güç İsrail’in emperyal ve ırkçı politikaları ve uygulamaları lehindeki tam ve haksız önyargısını kınıyoruz." ifadesine yer verildi.

Dünyaya Filistin çağrısı

ABD yönetiminin tüm uluslararası meşruiyet kararlarını ihlal eden beyanını bölgede ve dünyada güvenlik ve istikrar üzerindeki ciddi yansımaları nedeniyle reddeden uluslararası oydaşmanın memnuniyetle karşılandığı belirtilen bildiride bunun Filistin'e yönelik güçlü bir destek mesajı olarak kabul edildiği vurgulandı.