Başbakan Yıldırım medya temsilcileriyle buluştu

Başbakan Yıldırım medya temsilcileriyle buluştu

Yıldırım: (6)- "(Saadet Partisi'nin halk oylaması tercihi) Ne diyelim, Allah yardımcıları olsun. Onlar sonunda 'Evet' verir. Onlar 'Hayır' dese de Saadet tabanının gerekeni yapacağına inanıyorum"- "(OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu) AİHM ve Avrupa Parlam

ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, Saadet Partisi'nin halk oylamasında "Hayır" oyu vereceğini açıklamasına ilişkin, "Ne diyelim, Allah yardımcıları olsun. Onlar sonunda 'Evet' verir. Onlar 'Hayır' dese de Saadet tabanının gerekeni yapacağına inanıyorum." dedi.

Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde bir araya geldiği televizyon, gazete ve haber ajanslarının genel yayın yönetmenlerine açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Saadet Partisi'nin halk oylamasında "Hayır" oyu kullanacağının hatırlatılması üzerine Yıldırım, "Ne diyelim, Allah yardımcıları olsun. Onlar sonunda 'Evet' verir. Onlar, 'Hayır' dese de Saadet tabanının gerekeni yapacağına inanıyorum." diye konuştu.

Kanun hükmünde kararnameyle bazı akademisyenlerin üniversitelerden ihraç edilmelerine ilişkin soru üzerine Yıldırım, ülkede büyük bir olay yaşandığını, 15 Temmuz'un küçümsenemeyeceğini, canlarını vererek darbeyi etkisiz hale getiren bir başka ülkenin olmadığını belirtti. Yıldırım, burada bir travma yaşandığını, 100 binin üzerinde kamu görevlisinin görevinden uzaklaştırıldığını, tehlikenin henüz geçmediğini, örgütün çok kapalı olduğunu söyledi.

Başbakan Yıldırım, yıllarca yanı başında bulunan birisinin örgüt elemanı olabildiğini ve bunun farkına varılmadığını vurgulayarak, "Darbe günü 'Buraya kadar.' diyor ve o yanınızdaki insan sizi derdest edip götürüyor. Böyle bir olay yaşanmadı. İki Almanya birleştiği zaman 500 bin kamu görevlisi memuriyetten çıkarıldı. Hepsi bütün hukuki yollara, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gitti, o da bu kararı değiştirmedi, doğru buldu. Hiçbir devlet, kendisine sadakatle bağlı olmayan memurlarla çalışmak zorunda değildir. Biz de buna benzer bir durumla karşı karşıyayız." şeklinde konuştu.

Yıldırım, bu kadar büyük bir olayı yaşarken hataların mutlaka olacağını, bunu ilk günlerde söylediğini, intikam duygusu ile değil adaletle hareket edeceklerini yineledi.

Mutlaka kurunun yanında yaşın da yanabileceğini dile getiren Yıldırım, bunları önlemek için ilk olarak bir genelge yayınladıklarını, 'isimsiz, adresi belli olmayan şikayetleri kimse dikkate almayacak.' dediklerini anımsattı.

- "Vatandaş AİHM'e kadar gidebilecek"

Binali Yıldırım, buna rağmen bazı yargı mensuplarının bu genelgeyi idari bir karar olarak görerek dikkate almadıklarını söyledi. Yıldırım, şöyle konuştu:

"Çok değil ama bazı yerlerde bunun dikkate alınmadığını, bu ihbarsız mektuplara göre işlem yapıldığını duyuyoruz. Bugüne kadar kurumlar bir takım kriterler belirledi. Olağanüstü hal ilan edilir edilmez ortaya koyduğumuz kriterler var. Bunlara göre ya açığa alınıyorlar ya da ihraç ediliyorlar. Daha sonra bu şikayetler toplanıp değerlendiriliyor, buna göre karar ya düzeltiliyor ya da teyit ediliyor. Bu uygulamaya göre 19 bin civarında göreve dönüş oldu. 100 bine yakın müracaat var 'Bize haksız işlem yapıldı.' diye. Bunun bu şekilde yürümeyeceğini gördük, yeni bir karar aldık. Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurduk. Bunu önümüzdeki birkaç hafta içinde yürürlüğe koyacağız. Bu artık yasal altlığı olan bir kurum oldu. Şimdiye kadar yaptığımız, bu kararı verenler, verdikleri kararı tekrar inceliyor, ya kararını düzeltiyor ya da kararım doğru diyordu. Çok doğru bir iş değil ama başlangıçta başka yolumuz yoktu. Verdiği kararı hemen düzeltemez kimse. Bunun doğuracağı sonuçlar da olabilir. İdarede böyle bir şey çok arzu edilen bir durum değil."

Yıldırım, yeni oluşturulan bu mekanizma ile kararlara yargı yolunun açıldığını, vatandaşın AİHM'e kadar gidebileceğini aktardı.

Komisyonun incelemesinin ardından yanlış bulduğu kararları iptal edip düzeltebileceğine dikkati çeken Yıldırım, "AİHM ve Avrupa Parlamentosu da bu mekanizmanın doğru olduğunu, bu yolla mağduriyetlerin önüne geçileceğini ifade etti." dedi.

Bazı yöneticilerin, geçmişteki hesaplarını görmek amacıyla süreci kullandığına yönelik bir kanıya sahip olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Rektörlük seçimi olmuş veya bir konu olmuş, bunları kullanıp, 'Fırsat bu fırsat bu işi de yapayım.' Takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip, 'Efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı. Doğru mu yapıldı, yanlış mı yapıldı?' Böyle bir mekanizmamız yok, yapamayız da. Ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz? Bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor, sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri, çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor. Bu da gayet doğal." ifadelerini kullandı.

Yıldırım, ihraç edilen veya açığa alınan kişileri tek tek kendisinin inceleme şansının olmadığını, bu konuda prensipler ortaya koyduklarını belirtti.

Belirlenen bazı kriterler çerçevesinde işlem yapıldığını dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:

"İki unsur var, bir bölücü terörle ilgili bir de FETÖ ile ilgili. Bunun dışında disiplinsizlik, geçimsizlik, kişisel husumetler bizim konumuz değil, bu uygulamanın konusu da değil. Bunlar hiçbir şekilde, bizim kriterlerimiz içinde yer alan şeyler değil. Bir, bölücü terör örgütüyle irtibat, iltisak. İki, FETÖ. Bunun dışında hiçbir nedenle işlem yapılmaması lazım. Gönlümüz arzu ediyor ki hiç hata yapmayalım ama bu kadar büyük bir travma, büyük bir olayda hatalar oluyor. Bunların oranı çok yüksek değil. Yani belki kişilerin kimliğinden kaynaklanan bir algı olabilir. Bunun yolu da belli. Bu mekanizmayı şimdi biz yürürlüğe koyuyoruz. Bu mekanizmaya göre, bu ve buna benzer haksızlıklar varsa bu düzelecek."

- "Kriterler çerçevesinde incelemeden geçenler gidiyor"

Yıldırım, özellikle akademik çevrelerden şikayetlerin geldiğini, diğer bakanlıklar üzerinden yapılan işlemlere yönelik fazla şikayet gelmediğini dile getirerek, "Akademik çevrelerdeki işlemleri, YÖK doğrudan gönderiyor. Yani üniversitelerden YÖK'e gidiyor, YÖK de doğrudan işlem yapıyor, ya açığa alıyor ya da KHK'ya dahil edilmesi için Başbakanlığa gönderiyor. Yani burada yapılan incelemeler, önceki belirlenen kriterle çerçevesinde oluyor. Kriterler çerçevesinde incelemeden geçenler gidiyor. Onun dışında işlem yapılmıyor." diye konuştu.

Olaylarla tek tek ilgilenmediğini, ilgilenilse dahi işin içinden çıkma şanslarının olmadığını anlatan Yıldırım, "İnsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil. Bu hassasiyeti gözetmemiz lazım. Bu bir hak, hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip, diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı? Geneline bakıyoruz. Şikayetleri, kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak, önlem almaya çalışıyoruz. Başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu." değerlendirmesinde bulundu.

- "Haksızlığı düzeltmenin yolu belli"

İhraç edilen ya da açığa alınanların başvuru ve şikayetlerini değerlendirecek OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'a, bazı akademisyenlerin başvurmayı reddettiği ifade edilerek, "Bu komisyonun resen bazı kararları inceleme yetkisi olacak mı?" sorusu üzerine Yıldırım, komisyonun resen inceleme yetkisi olmadığını bildirdi.

Bazı akademisyenlerin "gurur meselesi" yaparak, komisyona başvurmadıklarının dile getirilmesine ilişkin Yıldırım, şöyle konuştu:

"Niye gurur meselesi yapıyor ki gitsin, hakkını arasın. Tamam, gururları incinmiş olabilir ama bir haksızlığı düzeltmenin yolu belli, gidip hakkını araması lazım. Yani 'Ben küstüm.' şeylerini... HDP'liler gibi 'Biz mahkemeleri tanımıyoruz.' Şimdi tanıyor mahkemeleri, birer birer haklarında yakalama kararı çıkarılmış, nerede rastlarsa alıyorlar. Böyle bir şey olmaz ki yani hukuk devletine inanmamız lazım. Beğenmesek de hukuk hepimize lazım. 'Ben hiçbirini tanımıyorum.' gibi bir yaklaşım olmaz. Bu, çözüm üretmez."

- "Vatandaşların yüzde 90'ı mücadele şeklini beğeniyor"

FETÖ ile mücadele konusunda mağdur olanların halk oylamasındaki tavırlarının nasıl olacağına ilişkin soru üzerine Yıldırım, böyle bir araştırma yaptırmadıklarını, yapılmasını da doğru bulmadıklarını vurguladı.

Meselenin, memleket meselesi olduğunu, parti meselesi olmadığını ifade eden Yıldırım, "Benim köyümden de var, akrabalarımdan da var. Yapacak bir şey yok. Şu anket var, vatandaşların yüzde 90'ı, o kadar yüksek, FETÖ ile PKK ile yapılan mücadeleyi, mücadele şeklini beğeniyor ve destekliyor." dedi.

Yıldırım, "OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonundan bahsettiniz. 100 bin kişi var ama 7 kişilik bir komisyondan bahsettiniz. Bu komisyonun alt birimleri mi olacak? Çünkü 100 bin kişi oldukça yüksek bir rakam. 7 kişi yetecek mi?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Bunlar, sadece onun başındakiler. Onun altında bir sürü elemanlar oluşacak. Şu anda çalışmaları Başbakanlık yürütüyor. Burada bir sayı sınırlaması yok. Onlar inceleme heyetlerini kuracak. Bu çalışmalardan 7 kişi sorumlu. Onlar nihai kararı verecek. Her birinin altında onlarca kişiden oluşan masalar olacak. Bu masalar inceleyecek, onlara verecek. Bu iş üç ayda bitecek bir iş değil. Bu iş zaman alır. Çok dikkatli çalışmaları gerektiğini düşünüyorum."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :