Başbakan Yıldırım basın temsilcileriyle biraraya geldi

Başbakan Yıldırım basın temsilcileriyle biraraya geldi

Başbakan Yıldırım (2):"(Almanya Parlamentosundaki 1915 olaylarına ilişkin tasarı) Biz beklemiyoruz böyle bir kararın çıkmasını. Ola ki çıktı, dünyanın sonu değil. Bizim için bir anlamı, bir sonucu olmayan boş bir karardır"- "(Almanya Parlamentosunun) Aksi

İZMİR (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, yarın Almanya Parlamentosunda görüşülmesi beklenen olan 1915 olaylarıyla ilgili tasarıya ilişkin, "Biz beklemiyoruz böyle bir kararın çıkmasını. Ola ki çıktı, dünyanın sonu değil. Bizim için bir anlamı, bir sonucu olmayan boş bir karardır. Aksine bir karar alması en başta Almanya'nın başını sıkıntıya sokar." dedi.

Yıldırım, basın temsilcileriyle Başbakanlık İzmir Ofisi'nde bir araya geldi.

Başbakan olduktan sonra ilk kez basınla İzmir'de bir araya geldiğini ve kentin bu ilk buluşmayı hak ettiğini belirten Yıldırım, basın temsilcilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir basın mensubunun Almanya Parlamentosunun gündeminde bulunan 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili tasarı ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile ilgili görüşmesini sorması üzerine Yıldırım, Şansölye Merkel ile görüşme talebinin karşı taraftan geldiğini vurguladı.

Merkel'in kendisini tebrik ettiğini, bu vesileyle Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkileri değerlendirdiklerini anlatan Başbakan Yıldırım, göçmen meselesini, 3 milyona yakın Türkiye'de yaşayan Suriyeliler ile ilgili taahhütlerde yaşanan sıkıntıları, yasa dışı göçü, Türkiye'nin bu konuda yaptığı fedakarlıkları ve ortaya koyduğu gayretleri görüştüklerini ifade etti.

Merkel ile vize muafiyeti uygulamasını da görüştüklerini dile getiren Yıldırım, "Bu konularda Avrupa Birliği'nin tereddüt içinde olmasının tarafımızdan kabul edilecek bir şey olmadığını, Türkiye olarak tüm sözlerimizi yerine getirdiğimizi, eğer AB burada tekrar bir zaafiyete düşerse bunun Türkiye'de bir hayal kırıklığı oluşturacağını açık şekilde söyledik." ifadesini kullandı.

Yıldırım, görüşülen konulardan birinin de perşembe günü Almanya Parlamentosunda oylaması öngörülen 1915 olaylarına ilişkin tasarı olduğuna dikkati çekerek şöyle konuştu:

"Bu konudaki hassasiyetimizi kesin ve net cümlelerle kendisine ifade ettik. Burada beklenmedik bir karar oluşursa bunun doğuracağı sonuçlardan Almanya'nın daha fazla olumsuz etkileneceğini de ifade ettik. Neden? Çünkü Almanya'nın da vatandaşı, bizim de vatandaşımız 3,5 milyon insan var. Artık yerleşik durumda. Yani onlar da siyasetin içinde, onlar da hayatın içinde, Almanya'nın o bakımdan 3,5 milyon insanın duygularına rağmen aksine bir karar alması en başta Almanya'nın başını sıkıntıya sokar, bunu ifade ettik.

Ayrıca, Türkiye-Almanya ilişkileri en iyi düzeydeyken birdenbire ortaya çıkan böyle olumsuz bir havanın siyasi bir anlam taşıdığını, Alman iç siyasetiyle ilgili olduğunu düşündüğümüzü ifade ettik ve bu konuda Şansölye Sayın Merkel'in çok daha fazla inisiyatif ortaya koyması gerektiğini söyledik. Kendisi de elinden geleni yapacağını söyledi. Benzer şeyleri Sayın Cumhurbaşkanımızda görüşmesinde ifade etti. Ve görüşmemizi böylece tamamladık, artık perşembe günü durumu göreceğiz. Biz beklemiyoruz böyle bir kararın çıkmasını. Ola ki çıktı, dünyanın sonu değil. Bizim için bir anlamı olmayan, bir sonucu olmayan boş bir karardır. Başka benzer ülkelerde de buna ait şeyler oldu. Ama bizim açımızdan hiç bir anlam ifade etmeyeceğini de bütün dünyanın bilmesini istiyoruz. Bu konuda tavrımız net. 1915 şartlarında 1. Dünya Savaşı, bütün dünya kargaşa, savaşlar hareket halinde. Her ülkede kendi tedbirlerini alır. Güvenlik açısından tedbir alır. Bakın DAEŞ'ten Felluce'yi Irak koalisyon güçleriyle geri almak istiyor. Ne yaptı? Orada 100 binden fazla insanı tahliye etti. Hiçbir hazırlık olmadan tahliye etti, zorla. Niye, onların canına zarar gelmesin diye. Bunlar şartların getirdiği tedbirlerdir. Bundan dolayı bu işi tırnak içinde "sözde soykırım" diye adlandırmak Türkiye'ye yapılacak, bu millete yapılacak en büyük hakarettir, haksızlıktır. Asla kabul etmemiz söz konusu değildir."

- "Bizim medeniyetimizde sömürü yok"

Osmanlı'nın her dinden her dilden her mezhepten insanı özgür tuttuğunu, toprakları fethettiğinde sahiplerine "işleyin, kazanın, devlete de kazandırın" dediğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, "Bizim medeniyetimizde sömürü yok, bizim medeniyetimizde insanları ezme yok. Eğer aksi olsaydı dünyanın 3'de 2'si Türkçe konuşurdu. Fransızlar Kuzey Afrika'da 50 yıl kaldı, adamların resmi dili oldu. İngilizler Hindistan'da, Pakistan'da birçok yerde sömürgeler edindiler şimdi o ülkelerin hepsi İngilizce konuşuyor. Bizim 600 seneden fazla bulunduğumuz coğrafyada böyle bir şey var mı?" değerlendirmesini yaptı.

- Terörle mücadele

Başbakan Yıldırım, terörle mücadelenin ne zaman sona ereceğine yönelik öngörüsünün olup olmadığı yönündeki soruya, "Var, eğer bir terör örgütü 'ülkeyi böleceğim, toprakların bir kısmını bu ülkenin ayıracağım, ayrı devlet kuracağım' diyorsa bu uğurda gözünü kırpmadan çocuk, yaşlı demeden masum insanları öldürüyorsa, güvenlik kuvvetlerine her türlü kahpeliği yapıyorsa ne diyeceğiz? Veya onların siyasi uzantıları aynı dilden konuşuyorsa ne yapmamızı bekler bu millet? O kararlılığı biz sonuna kadar devam ettireceğiz. Ne zaman bu iddiadan vazgeçerlerse bu boş hayalden vazgeçerlerse o zaman zaten sorun kendiliğinden hallolacak." yanıtını verdi.

- "Operasyonlar kesintisiz sürecek"

HDP'li belediyelerin teröre destek vermesi ile bu belediyelere kayyum atanmasına ilişkin bir hazırlık olup olmadığı yönündeki soru üzerine ise Yıldırım, operasyonların kesintisiz süreceğini söyledi..

Yıldırım, şöyle devam etti:

"Ne zamana kadar? Masum sivil vatandaşı öldürmekten vazgeçinceye kadar. Ne zamana kadar? Polis, jandarma, asker, korucu, ülkenin toprak bütünlüğü, bağımsızlığı için mücadele eden hayatlarını ortaya koyan şehit olanları öldürme bitinceye kadar devam edecek. Türkiye'nin her yerinde, İzmir'de Diyarbakır'da, Şırnak'ta, Sinop'ta, Hatay'da, Edirne'de, Iğdır'da ülkenin dört bir köşesinde vatandaşlarımız korkusuzca, huzur, güven içinde gece gündüz seyahat etmeleri, iş yapmaları, sosyal hayata katılmaları sağlanıncaya kadar devam edecek. Esasen çözüm budur. Bundan başka çözüm yok. PKK terör örgütünün Kürtler diye bir sorunu yok. Kürtlerin PKK diye bir sorunu var. Sorun bu. Bu sorunu da çözmek bizim boynumuzun borcudur.

İkincisi yerel yönetimler. Özellikle HDP'nin elindeki belediyeler konusunda tespitleriniz çok yerinde. Bunları biz de biliyoruz. Burada da teröre karşı güvenlik esaslı mücadeleyi bir yandan devam ettirirken bir yandan da terör örgütüne lojistik destek veren, parasal destek veren kaynakları da ortadan kaldırmamız lazım. Yani 'Ben halkın oylarıyla geldim, bana bir şey yapamazsınız, Avrupa'ya şikayet ederim...' Öyle bir şey yok. İnsanları öldürmek için parasal ve lojistik destek sağlamak, sabileri terör örgütünün kucağına atmak özgürlük değil. Millet bunun için oy vermedi ki onlara. Diyarbakır belediyesine verilen oylar ne için? Ben sana 500 milyon para gönderiyorum, yol, kanalizasyon, okul, park yap, insanların vakitlerini geçireceği sosyal tesisler yap, bunun için. Ama siz bu kaynakları burada kullanmayıp terör örgütüne destek amaçlı kullanırsanız orada hiç kimse hoş geldin demez.

O yönde de adımları atmaya başladık sonuna kadar da götüreceğiz. Yasal düzenleme de dahil idari tasarruflar da dahil hepsi yapılacak. Bu yapılmazsa terörle mücadele başarılı sınırlı kalır. Bir de bunların sırtını sıvazlayan dış destekçiler var. Onlara karşı tavrımız da net. Yaptıklarınızı biliyoruz ama bir gün gelecek siz de buna pişman olacaksınız. Bu silah sizi de yakacak. Bunu bilin ona göre hareket edin diyoruz. Burada da kim dost kim dost değil, onu da bu vesileyle görmüş oluyoruz."

- Sağlıktaki yönetim şekli basitleştirilecek

Yıldırım, sağlık alanındaki yatırımlarla ilgili soru üzerine, sağlıktaki yönetim sistemini basitleştireceklerini belirterek, "Kuzey, güney, doğu, batı sekreterliği bunlar kalkıyor. Yalın sağlık yönetim sistemine geçiliyor. Doğrudan yönetim sistemi. Tek sorumlu olacak. Buradaki hiyerarşik yapı hizmeti hızlandırmıyor, yavaşlatıyor. Kalitesini arttırmıyor, azaltıyor. Bunu Sağlık Bakanımızla da konuştuk, gereğini yapacağız." diye konuştu.

Tarihi yerlerle ilgili düşüncesinin bilindiğini, "sit" denilince milletin "otur" anladığını ifade eden Yıldırım, "Burada mutlaka bu işi aslını da yok etmeden en iyi şekilde değerlendirmek için daha proaktif davranacaklarını" kaydetti.

Lobicilik konusunun genel bir sorun olduğunu dile getiren Yıldırım, "Paralel çetenin yaptığının yarısı kadar lobicilik yapamıyoruz. Bu konuda başarısız olduğumuzu kabul ediyorum ama bu dönemde buna da daha fazla eğileceğiz." dedi.

Başbakan Yıldırım, terörle mücadeleye ilişkin başka bir soruya, "Geçmişe gidip zaman kaybetmeyelim. Duruşumuz çok net. Bu konuda zerre kadar kafa karışıklığımız yok. 78 milyon ne diyorsa biz de onu diyoruz. Tek bayrak, tek devlet, tek millet, tek vatan." karşılığını verdi.

Basın Yasası'na ilişkin soruya ise Yıldırım, internet basınının çok hızlı gelişen bir alan olduğunu, burada düzenlemelerin yetersiz kaldığı düşüncesinin bulunduğunu ve bu konuda bir düzenleme içerisine gideceklerini söyledi.

-"Bir güzellik yapacağız"

Başbakan Binali Yıldırım, İzmir-İstanbul Otoyolu Osmangazi Köprüsü geçiş fiyatlarına ilişkin, bu köprünün bir kamu özel ortaklığı olduğunu, 9 milyar liraya yapıldığını aktardı.

Yıldırım, "Yani yapacaklar, yapım süresi düştükten sonra da 16-17 yılda geçen araçlardan topladıkları parayla, yatırdıkları parayı alacaklar. Biraz da kar edecekler. Bunun bir hesabı var. Burada indirim yapılabilir. O indirimi devlet sübvanse eder. Hesap çok net. Ama şunu söyledim. Bir güzellik yapacağız dedim, yapacağız. Onun için biraz daha bekleyin." diye konuştu.

(Bitti)


AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :