Başbakan Yıldırım ATV-A Haber ortak yayınında

Başbakan Yıldırım ATV-A Haber ortak yayınında

Yıldırım: (2)"Önce 'Sabiha Gökçen'e gidelim' dedik, sonra arkadaşlar 'Burası hedef yeri' dediler, 'Oraya gitmemiz çok sakıncalı Ankara istikametine gidelim'. Nihayet Ankara'ya gideceğimiz için öyle karar verdik. Ama giderken, evden çıktık, devam ederken t

ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, FETÖ'nün darbe girişiminin yaşandığı gece bulunduğu İstanbul'da yaşadıklarına ilişkin, "Önce 'Sabiha Gökçen'e gidelim' dedik, sonra arkadaşlar 'Burası hedef yeri' dediler, 'Oraya gitmemiz çok sakıncalı Ankara istikametine gidelim'. Nihayet Ankara'ya gideceğimiz için öyle karar verdik. Ama giderken, evden çıktık, devam ederken tanklara rastladık, onlar 'durun' diye bize işaret ettiler, durdurmaya çalıştılar, bir müddet durduk, riayet ettik. Azıcık gittikten sonra yol genişledi, oradan da süratle uzaklaştık vesaire atlattık" dedi.

Yıldırım, A Haber ve ATV ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Darbe girişiminin ardından insanların akın akın işgalcilerin olduğu noktalara hareket ettiklerini ifade eden Yıldırım, insanlıktan nasibini almayan üniformalı teröristlerin doğrudan insanları helikopterlerden taradıklarını, tankları insanların üzerine sürdüklerini, uçaklarla havadan bomba atıp toplu ölümlere yol açtıklarını, binaları yerle bir ettiklerini söyledi.

- "Tanklara rastladık"

Yıldırım, Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki Polis Özel Harekat Merkezi'ndeki polislerin, Güneydoğu'dan iki üç gün önce bölücü terörle mücadeleden geldiklerini ve o gece olaylara müdahale etmek için hazırlık yaparken bombalandıklarını, 50 polisin şehit olduğunu belirtti.

Bir şekilde bu işin kontrol altına alınması için harekete geçtiklerini anlatan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bir yandan Sayın Cumhurbaşkanımız orada güvenli değil. Bulunduğu yerden ayrılma planları yapıyor. Biz de dedik ki 'Bu hava akınlarını durduralım. Bunlar Akıncı'dan koordine ediliyor.' Tuzla'dan çıktım. Nereye gidelim? Önce 'Sabiha Gökçen'e gidelim' dedik, sonra arkadaşlar 'Burası hedef yer, oraya gitmemiz çok sakıncalı Ankara istikametine gidelim' dediler. Nihayet Ankara'ya gideceğimiz için öyle karar verdik ama giderken, evden çıktık, devam ederken tanklara rastladık, onlar 'durun' diye bize işaret ettiler, durdurmaya çalıştılar, bir müddet durduk, riayet ettik. Azıcık gittikten sonra yol genişledi, oradan da süratle uzaklaştık, atlattık. Bu arada tabii mutlaka şunu yapmamız gerektiğini düşündük. Bir yandan Hava Kuvvetleri ile irtibat kurmaya çalışıyoruz. Genelkurmay Başkanımız ile görüşemiyoruz tabiatıyla. Hava Kuvvetlerinde kuvvet komutanını aradık, ona da erişemedik. Bu sefer Hava Savunma Komutanlığı var Eskişehir'de. Orada 3-4 tane general var. Onlarla görüştüm."

Yıldırım, komutanların "Efendim izinsiz, kontrol dışı Diyarbakır, Akıncılar ve Balıkesir'den kalkan uçaklar Ankara, İstanbul üzerinde akçak uçuş yapıyor, bombalıyor helikopterler aynı şekilde" dediklerini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

"Onlara 'Kardeşim sizin elinizde başka araç yok mu, niye kaldırıp bunları baskılamıyorsunuz, niye bunların insanlar üzerine saldırılarını engellemiyorsunuz?' dedim. İşte, 'Araçlar yüklü değil, yüklenmesi iki saat sürer, Erzurum'dan bir saat gelmeleri sürer' şeklinde konuşuyorlar. Bu benim canımı çok sıktı. 'Böyle bir şey olamaz kardeşim. Bu dedikleriniz ikna edici değil. Bakın size emrediyorum, derhal bu saldırıları püskürtmek üzere uçakları kaldırın ve bu kepazeliği ortadan kaldırın, emrediyorum' deyince generallerden biri 'yazılı emir gönderin' dedi. Orada tabii benim sigortam attı. 'Ne yazılı emri kardeşim' dedim. 'Bak ben senden bunun hesabını soracağım. Bu telefonda dediğim her şey yazılı emir niteliğindedir. Ya bu emrin gereğini yaparsın yahut da bunun bedelini ağır şekilde ödersin' dedim. Bu kadar mücadeleden sonra oradan uçakların gelmesini başarabildik ama en az iki saat kaybettik."

Yıldırım, "Telefonda konuştuğunuz general gözaltında mı?" sorusu üzerine "Zannediyorum gözaltındaki generallerden biri." ifadesini kullandı.

- "Jandarmalar içerden fırladı, ateş etmeye başladı"

Bu konuşmalar sırasında Ankara'ya gitmeye devam ettiklerini aktaran Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anayoldan gelince 'Karayolu güvenli değil, girmeyin' diye uyarılarda bulununca arkadaşlar, farklı güzergahı tercih etme ihtiyacı duyduk. Bir yandan da yapılacak işleri organize ediyoruz, gelişmeleri takip ediyoruz. Bir yandan da yola devam ediyoruz. Böyle böyle Petek yoluna geldik. Gerede'den ayrıldık Samsun istikametine, oradan Ilgaz'a. O ara biraz tehditler arttı. Ilgaz Tüneli'ne gittik. O tünelde biraz kaldık. İnsanın nereden aklına gelecek. Temelini attığımız tünel gün gelecek kalkan, sığınak olacak. Böyle bir hatıra da yaşadık. Artık hava taarruzlarının püskürtüldüğünü, düşman unsurların baskılandığını anlayınca yavaş yavaş döndük Çankırı üzerinden Ankara'ya geleceğiz. Yavaş yavaş gün ağarmaya başladı. Ilgaz Dörtyol'a gelmeden karşıda Jandarma aracını gördük ve yaklaşınca içeriden fırladılar ve başladılar ateş etmeye. Arkadaşlar karşılık verdi. Şoförümüz hemen geri vitese taktı ve süratle atış menzilinden çıktık ve oradan bir tali yola girerek Ilgaz merkeze geldik. Merkezde biraz kaymakamın evine konuk olduk."

- "Bu bir terörist ama hasta bir terörist"

Yıldırım, "Aracınıza isabet eden kurşun oldu mu?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Hayır isabet etmedi ama ateş oldu, yani birkaç el ateş edildi. Bize doğru hedef gözeterek ateş ettikleri belli. Ama arkadaşlarımız da karşılık verdi. Allah'tan herhangi bir sıkıntı yaşamadık yani. Ucuz atlattık diyebiliriz. Yiyeceğimiz ekmek, içeceğimiz su varmış. Allah sakladı. Önemli değil tabi. Önemli olan bu kadar masum insanı gözünü kırpmadan öldüren bu canileri bu millet asla affetmeyecek. Bunların ne dinle işi var, ne imanla işi var. Bunları kıblesi, kutsalı yok. Bu bir terörist ama hasta bir terörist. Dini kullanıyor. Din Müslümanların ortak değeri. Bu değeri kullanarak insanları suçuna ortak etmek için her şeyi yapıyor. İşin adını doğru koymak lazım. Amerikalı başkan yardımcısına da bunu aynen söyledim. 'Bu adamı daha fazla muhafaza edemezsiniz. Ayan beyan bu insanlık suçu işliyor. Bu kadar insanın kanına girdi. Dolayısıyla bu suç makinesini ülkeye teslim edin' dedim. İşin özeti bu."

(Sürecek)



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :