Başbakan Yardımcısı Canikli: (2)

Başbakan Yardımcısı Canikli: (2)

"Şu anki sistem Cumhurbaşkanımız açısından daha rahat, daha konforlu. Hiç kimse hesap soramıyor. Şimdi kendisini hesap sorulabilir hale getiriyor. Söylenenlere bakın, 'böyle diktatörlük olur mu?' Kılıçdaroğlu, esas diktatörlük arıyorsan, eğer tek adamsa d

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, "Şu anki sistem Cumhurbaşkanımız açısından daha rahat, daha konforlu. Hiç kimse hesap soramıyor. Şimdi kendisini hesap sorulabilir hale getiriyor. Söylenenlere bakın, 'böyle diktatörlük olur mu?' Kılıçdaroğlu, esas diktatörlük arıyorsan, eğer tek adamsa diktatörlük, sen de CHP'nin Genel Başkanı olarak tek adamsın." dedi.

Canikli, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, Beyoğlu esnafı, STK'lar ve oda temsilcileri ile bir araya geldi.

Konuşmasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ilişkin bilgi veren Canikli, Türkiye'de uygulanan sistemin şu anda dünyanın hiçbir yerinde bulunmadığını söyledi.

"Parlamenter sistem" olarak adlandırılan sistemin ismiyle alakası olmadığını, söz konusu sistemde cumhurbaşkanlarına bu kadar yetki verilmeyeceğini belirten Canikli, parlamenter sistemlerde Almanya ve İngiltere örneklerinde olduğu gibi, cumhurbaşkanlarının yetkilerinin sembolik olduğunu, bütün yetkilerin başbakanda bulunduğunu anlattı.


- "Mevcut sistem başbakan ile cumhurbaşkanı arasındaki kavgayı körüklüyor"


Nurettin Canikli, Türkiye'nin mevcut sisteminde cumhurbaşkanının inanılmaz yetkileri olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Bizde bütün işlemler için önerme yetkisi başbakanda, onaylama yetkisi cumhurbaşkanında. Cumhurbaşkanının önerme, başbakanın onaylama yetkisi yok. İkisi arasında mutabakat sağlanırsa sorun yok ama bir işlemde mutabakat sağlanamadığında o zaman geçmiş olsun. Ki biz bunları çok kez yaşadık. Teorik olarak mevcut sistem başbakan ile cumhurbaşkanı arasındaki kavgayı körüklüyor. Uygulamada da tam bu şekilde olmuş.

1982'den 2007 yılına kadar başbakanlarla cumhurbaşkanı sürekli kavga etmişler. Turgut Özal ile Yıldırım Akbulut kavga etti, Özal ile Demirel de aynı şekilde... Demirel ile Çiller arasındaki kavga... Ki Çiller'i siyasete kazandıran Demirel'dir. 'Kızım' diye hitap ederdi. Çiller'i kendisi başbakan yaptı ama biz baba-kızın kavgasını aylarca, yıllarca izledik. Ahmet Necdet Sezer ile Ecevit yine aynı şekilde... Sezer'i Ecevit'in içinde bulunduğu koalisyon cumhurbaşkanı yaptı ve artık en son kavgada çıktı basının önüne 'cumhurbaşkanı bana çok büyük saygısızlık yaptı, Anayasa kitapçığı fırlattı' dedi ve tüm dünya ile paylaştı. Bu hadise Türkiye'de bugüne kadar yaşanmış en büyük krizi tetikledi."

Olayla tetiklenen ekonomik krizin yansımalarının hala devam ettiğini, ülkeye büyük maliyetleri olduğunu, esas itibarıyla bu kavgaların sistemden kaynaklandığını belirten Canikli, "Sorun, aynı yetkinin iki farklı kişiye verilmesinden kaynaklanıyor. Bu sistem baba ile oğulu kesinlikle birbirine düşürür." dedi.

Canikli, 2007'ye kadar, Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde götürülen çoğu kararnamenin Ahmet Necdet Sezer tarafından imzalanmaması nedeniyle önemli görevlerin çoğunun vekaletle yürütülmek zorunda kaldığını da bildirdi.


- "Güçlü yönetim garanti altına alınıyor"


Başbakan Yardımcısı Canikli, şu an cumhurbaşkanı ile başbakan arasında sıkıntı bulunmamasının istisnai bir durum olduğunu, her zaman böyle bir tavrın olmayacağını belirterek, yeni sistem ile siyasi yapı ne kadar parçalı olursa olsun güçlü yönetimin garanti altına alındığını söyledi.

Canikli, "Sistemde cumhurbaşkanı genelinde 'Recep Tayyip Erdoğan'a çok yetki veriliyor' eleştirisi var. Cumhurbaşkanımızın yetkiye ihtiyacı yok ki... 1982 Anayasa'sı çok büyük yetki vermiş, onları kullanıyor. 2014 yılında yetkinin en büyüğünü halktan aldı, Cumhurbaşkanımızın yetkiye ihtiyacı yok." şeklinde konuştu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sisteme ilişkin "tek adamlık" sözlerini anımsatan Canikli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kılıçdaroğlu'nun 'Sistem tek adamlık getiriyor, tek adamlık da diktatörlük demek' gibi saçma sapan önermeleri var. İngiltere'de bu yetkiyi sadece başbakan kullanıyor, Almanya'da Merkel tek kadın... Fransa'da bütün yetkiler cumhurbaşkanında... Hepsi tek adam. Madem Almanya terör örgütleri ile birlikte 'Hayır' kampanyası yürütüyor, gazeteleri 'Hayır' manşetleri atıyor, madem bizim uyguladığımız sistem çok iyi sana gönderelim, ihraç edelim sistemi, güle güle, tepe tepe kullan... Neden almıyor, kendi ülkende bizim önerdiğimiz sisteme benzer bir sistemi uyguluyorsun? Bu herkes için geçerli, madem Türkiye'deki mevcut sistem çok iyi, buyrun alın, her türlü desteği de veririz size, cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında en iyi kavga nasıl yapılırın örneklerini de size veririz.

Kılıçdaroğlu'na buradan sormamız gerekiyor; İngiltere'de tek adamlık var onun tabiriyle, şimdi İngiltere Başbakan'ı diktatör mü? Senin mantığınla 'İngiltere diktatörlükle yönetiliyor' dememiz lazım. Çünkü tek adam... Aynı şey Almanya için, Fransa için de geçerli. Özellikle Fransa'da bütün yetkiler cumhurbaşkanında, tek adamda. Fransa'nın demokratik bir ülke olduğunu, orada hukukun üstünlüğünün tesis edilmediğini hiç kimse tartışıyor mu? Hayır. Peki Türkiye'ye gelince niye böyle davranıyorsunuz? 'Türkiye'nin birlik bütünlüğünü tehdit eden terör örgütlerine niye destek veriyorlar?' sorusunun cevabı, bunun da cevabı..."


- "CHP'yi de şu an Kılıçdaroğlu'nun yönetmediğini biliyoruz"


Nurettin Canikli, gelinen noktada yeni sistemin Türkiye için önemli olduğunu vurgulayarak, 16 Nisan'da milletin sisteme gerekli desteği vereceğini kaydetti. Canikli, akla bazı komplo teorileri geldiğini de söyledi.

Mevcut sistemin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın lehine ve bütün yetkilerin mevcut olduğunu ifade eden Canikli, şunları kaydetti:

"Şu anki sistem Cumhurbaşkanımız açısından daha rahat, daha konforlu. Hiç kimse hesap soramıyor. Şimdi kendisini hesap sorulabilir hale getiriyor. Söylenenlere bakın, 'böyle diktatörlük olur mu?' Kılıçdaroğlu, esas diktatörlük arıyorsan, eğer tek adamsa diktatörlük, sen de CHP'nin Genel Başkanı olarak tek adamsın. Ya da çok meraklıysan, al yanına iki tane daha adam, birlikte götürün CHP'yi. Gerçi CHP'yi de şu an Kılıçdaroğlu'nun yönetmediğini biliyoruz.

Türk siyasi tarihinde yalanın hiç bu kadar yoğun kullanıldığı bir dönem olmamıştır. Özellikle Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibinin sistemle ilgili söylediklerinin tamamına yakını yalan. 'O sistem gelirse Cumhurbaşkanı kararname ile bütün muhtarlıkları kapatacak, memurları görevden atacak' diyor. Birincisi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, bugün Bakanlar Kurulu gibi kanunla düzenlenmiş alanlarda kararname çıkartılamıyor, ikincisi Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile özlük haklarına ilişkin düzenleme yapılamaz. Öyle bir yalan ki, kuyruklu yalan... Bu kadar yalanı kolay söyleyen bir ana muhalefet partisi liderinin görevde olmasına çok üzülüyoruz. Bu millet, CHP seçmeni bunu hak etmiyor. O kadar inanılmaz şekilde yalan söylüyor ki, bazen de alamıyor hızını, yalanı ne zaman söyleyeceğini muhtemelen karıştırıyor, zihninin gerisinde olanı, kendi açısından açığa çıkmaması gerekeni kaçırıyor. Mesela, bizim önerdiğimiz sistemi eleştiriyor, 'cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olur, başbakan da bir başka partinin genel başkanı olur, kavga ederler' diyor. Biz de tam bunu söylüyoruz zaten. Hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor."

Canikli, Başbakan Binali Yıldırım'ın sistemi anlatmak için kullandığı "İki kaptan bir gemiyi batırır" sözlerini hatırlatarak, "Kılıçdaroğlu da sanki Başbakanımızın bu konuşmasından bir şey yakalamış, keşfetmiş gibi 'bak, sen öyle diyorsun ama uçağı iki pilot kullanıyor' dedi. Biri kaptandır, diğeri yardımcıdır, burada bile hatalı." dedi.

(Sürecek)



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :