Başbakan Yardımcısı Babacan:

Başbakan Yardımcısı Babacan:

"Maalesef, Türkiye’yi çözüm süreci yolundan saptırmaya yönelik girişimlere de dönem dönem maruz kalmaktayız. Ama, nereden bakarsak bakalım, halkımızın şu anda çözüm sürecini sahiplenmesi çok çok güçlü. Bu da bizi hem memnun ediyor hem de çözüm sürecinin d

WASHINGTON (AA) –  Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,  Türkiye’yi çözüm süreci yolundan saptırmaya yönelik girişimlere dönem dönem maruz kalındığını ancak halkın çözüm sürecini güçlü şekilde sahiplendiğini ve büyük destek verdiğini belirterek, "Bu da bizi hem memnun ediyor, hem de çözüm sürecinin devamının bir bakıma garantisini oluşturuyor" dedi. 

IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları ve G20 oturumları kapsamında ABD’nin başkenti Washington'da bulunan Babacan, temaslarının ardından AA ve TRT’nin sorularını yanıtladı. 

Babacan, Türkiye’nin bu yıl G20 dönem başkanlığının yanı sıra IMF’de Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri başkanlığını da yürüttüğünü anımsatarak, Washington’da çok yoğun çalışmalarda bulunduklarını kaydetti. 

G20’nin dünya ticaretinin yüzde 75’i, nüfusunun yaklaşık üçte ikisi ve ekonomisinin yüzde 85’ini oluşturduğunu vurgulayan Babacan, Türkiye olarak, temsil gücü bu kadar yüksek bir yapının başkanlığını üstlenmekten "büyük bir onur" duyduklarını bildirdi.

 

- "Yapısal reformları, ortak sorumluluk haline getirdik" 

 

Babacan, Washington temaslarında, Türkiye’nin “Kapsayıcılık, Uygulama ve Yatırımlar” olmak üzere 3 başlık altında topladığı, G20 öncelikleri konusunda başarı sağladıklarını dile getirdi.

"Kapsayıcılık" başlığı altında özel önem vereceklerini açıkladıkları, KOBİ'ler, kadın istihdamı ve düşük gelirli gelişmekte olan ülkeler gibi konuların, G20 toplantısının sonuç bildirisinde sıkça yer aldığına dikkati çeken Babacan, "Bu, G20 üyelerinin hepsinin bunları kabul etmiş ve sahiplenmiş olmasını göstermesi açısından önemli. Kapsayıcılık başlığı altında yaptığımız çalışmaların, G20’de yerini bulması bizim için gerçekten sevindirici” diye konuştu.

Babacan, ayrıca "uygulama" başlığı kapsamında, ülkelerin yapısal reform programlarının takibi için geliştirilen mekanizmanın, G20 üyelerinin oy birliğiyle kabul edildiğini ifade ederek, "Artık, G20 ülkeleri, özellikle yapısal reformların gerçekleştirilmesi konusunda birbirine karşı da sorumlu hissedecek. Böylece, yapısal reformları ortak sorumluluk haline getirmiş olduk” dedi.

 

- "Türkiye'nin deneyimini G20 platformuna başarıyla taşıdık"

 

Bu arada, işgücü piyasalarının geliştirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve KOBİ’lere daha kolay iş ortamı sağlanabilmesi için yapısal reformlarının önemini hep vurguladıklarının altını çizen Babacan, bunun, tüm G20 üyelerince sahiplenilmesini memnuniyet verici bir gelişme olarak niteledi.

Babacan, Türkiye’nin yapısal reformların uygulanmasına öngörülebilirlik getirme konusundaki deneyimini, G20 platformuna da başarıyla taşımış olmaktan mutluluk duyduklarını dile getirirken, "yatırımlar" başlığında da önemli ilerlemeler kaydedildiğini anlattı. 

Kasım ayında Antalya'da düzenlenecek G20 Zirvesi’ne kadar yoğun bir tempo içerisinde olacaklarını belirten Babacan, şu anki çalışmaların da bu zirveye hazırlık anlamına geldiğini bildirdi. 

Babacan, bununla birlikte, G20’nin Türkiye başkanlığındaki toplantılarının sadece finansdan sorumlu bakanlar ve merkez bankası başkanları düzeyinde kalmayacağını ve G20 üyesi ülkelerin çalışma, ticaret, turizm, gıda ve enerji bakanlarının da yıl içinde bir araya geleceklerinin bilgisini verdi.

 

- "Türkiye'nin B20 Konferansı’na rekor katılım sağlandı"

 

Babacan, Türkiye'nin başkanlığında Washington’da düzenlenen B20 (Business 20) etkinliğine "dünyanın 4 köşesinden, rekor düzeyde katılım" sağlandığını aktarırken, itibarlı düşünce kuruluşlarının da yine burada gerçekleştirilen T20 (ThinkTank 20) etkinliğine yoğun ilgi gösterdiklerini kaydetti.

Türkiye’nin G20 başkanı olarak, G20 bakanlarıyla düşük gelirli gelişmekte olan ülke bakanlarını ilk kez bir araya getirdiğine dikkati çeken Babacan, her iki taraftan da çok olumlu geri dönüşler aldıklarını, hatta bazı bakanların bu konuda teşekkür Twitleri paylaştıklarını aktardı.

Babacan, ayrıca çalışanları temsil eden L20, gençleri temsil eden Y20 ve sivil toplum örgütlerini temsil eden C20’nin çalışmalarının da tüm hızıyla sürdüğünü ifade etti.

 

- "İçi dolu bir G20 dönem başkanlığı yapıyoruz"

 

Türkiye'nin tüm G20 çalışmalarının çok takdir gördüğüne dikkati çeken Babacan, "IMFC (Uluslararası Para ve Finans Komitesi) toplantısında, G20 başkanlığımıza özel atıf vardı ve çok güzel ifadeler kullanıldı. Orada bizim çalışmalarımıza 'mükemmel' kelimesi kullanılarak atıfta bulunuldu, bu da bizi çok memnun etti" şeklinde konuştu. 

IMF Başkanı Christine Lagarde’ın “Türkiye’nin başkanlığı güçlü ve dürüst” yorumunun hatırlatılması üzerine Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz, doğrusu çok da görüntü ve algı peşinde değiliz. İşimizi doğru yapalım diyoruz ve geriye dönüp bakıldığında, Türkiye’nin başkanlığı gerçekten G20’ye bir şeyler katmış, güzel sonuçlar elde edilmiş bir dönem olarak hatırlansın istiyoruz. Tek amacımız bu. Yoksa, bu işin reklamına kaçıp algı oluşturmaya çalışırken, işin özünü kaybetmeyi hiç düşünmedik. Zaten o dürüst ifadesi de oradan geliyor."

Başbakan Yardımcısı Babacan, öte yandan bazen işin görüntü ve algı kısmının daha öne geçebileceği eleştirisinde bulunurken, “Ancak, bir süre sonra içinin boş olduğu anlaşılabiliyor. Biz çok şükür içi dolu bir G20 dönem başkanlığı yapıyoruz. Bunu da herkes takdir ediyor” dedi.

 

-“Merkez döviz kuruna kayıtsız kalamıyor”

 

Türk ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Babacan, TL’deki değer kaybına ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi: 

"Benden, 12,5 yıllık iktidarlık dönemimizde kurlarla alakalı bir açıklama duymadınız. Çünkü, serbest kur rejimi uyguluyoruz. Ama ben hep şuna da vurgu yapıyorum: Eğer, kurlarla ilgili dikkat edilmesi gereken bir açıklama varsa, o da Merkez Bankamızın yaptığı açıklamalardır ve açıklamalarından öte Merkez Bankamızın yaptıklarıdır. Serbest kur rejimi uyguluyoruz, ancak kurdan enflasyona geçişgenlik olduğu için Merkez Bankası tabii ki kur konusunda kayıtsız kalmıyor, kalamıyor. Ben, herkese, Merkez Bankamızın dediklerini ve yaptıkları yakından takip etmesi tavsiye ediyorum."

Babacan, IMF ve Dünya Bankası’nın Türkiye’nin büyüme tahminlerini aşağı çekmesine yönelik olarak ise bu kuruluşların sürekli güncellenen beklentilerini belirlemekte farklı yöntem ve kriterler kullandığına işaret ederken, “Bizim de kendi iç tahminlerimiz, çalışmalarımız var. Biliyorsunuz, orta vadeli programda bu yıl büyümenin yüzde 4 olarak gerçekleşeceğini tahmin ettiğimizi söylemiştik. İlk çeyrek sonuçlarını 10 Haziran’da alacağız. İlk çeyrek sonuçları çıkmadan, yılın tümüyle ilgili tahminlerimiz konusunda herhangi bir revizyona gitmek istemiyoruz" dedi.

Babacan, dünya ekonomisi ve Türkiye’yi çevreleyen bölgenin “enteresan” dönemden geçmesinin büyümeye ilişkin projeksiyonları zorlaştırdığını dile getirdi.

 

- “Cari açık yüzde 4’lü rakamları görebilir”

 

Babacan, petrol fiyatlarının Türk ekonomisine etkilerine yönelik başka soru üzerine, varil başına 40 dolara kadar inerek dibi gören petrol fiyatlarının son zamanlarda 60 dolara kadar yükseldiğine dikkati çekerek, petrol fiyatlarındaki bu sert dalgalanmaların da tahmin konusundaki belirsizliği artırdığını söyledi.

Buna karşın, enerji fiyatlarındaki düşüşün küresel ekonomiye net etkisinin olumlu olduğunu belirten Babacan, “Petrol fiyatları, eğer düşük seviyelerde kalmaya devam ederse, bizim bu yılki cari açığımız uzun bir zamandan sonra yüzde 4’lü rakamları görebilir” öngörüsünde bulundu.

Petrol fiyatlarının enflasyon üzerindeki olumlu etkilerinin de görülmeye başlandığını dile getiren Babacan, artan gıda fiyatlarınınsa bu etkiyi zayıflattığını kaydetti. 

Babacan, yılın ikinci yarısının ekonomik bakımdan çok önemli olacağını vurgularken, “İkinci yarıda, yağış bolluğu ve inşallah ürün bolluğu sebebiyle, gıda fiyatları makul seviyede giderse, bu enflasyon konusunda bize hiç kuşkusuz daha olumlu bir tablo getirebilir” değerlendirmesini yaptı.

Babacan, Türkiye’nin ihracat pazarlarını zamanında çeşitlendirmiş olmasının ekonomiye hala büyük destek sağladığını belirtirken, Kuzey ve Latin Amerika ile Afrika’ya yapılan ihracatın arttığını bildirdi.

 

- “Halkımızın, çözüm sürecini sahiplenmesi çok çok güçlü"

 

Ali Babacan, bir soru üzerine çözüm sürecinin “Türkiye’nin 30 küsür yıldan bu yana devam eden kronikleşmiş bir sorununun çözümü anlamına geldiğini” belirterek, “Bu süreç, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin, uluslararası ve evrensel standartlarda, tam hak ve özgürlüklerini doyasıya yaşayabilmesi ve aynı zamanda da devletimizin tüm vatandaşlarını kökenine bakmadan, mensup olduğu din ya da mezhebe bakmadan, aynı samimiyetle kucaklayabilmesi anlamına geliyor” dedi. 

Bununla birlikte on yılların biriktirdiği sorunların çözümünü aramanın kolay olmadığını ve bu yolda bazı ufak tefek aksaklıkların ve kazaların olabileceğini söyleyen Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Maalesef, Türkiye’yi çözüm süreci yolundan saptırmaya yönelik girişimlere de dönem dönem maruz kalmaktayız. Ama, nereden bakarsak bakalım, halkımızın şu anda çözüm sürecini sahiplenmesi çok çok güçlü. Halkımız, Türkiye’nin dört bir tarafından, coğrafya gözetmeksizin çözüm sürecine çok büyük bir destek veriyor. Bu da bizi hem memnun ediyor hem de çözüm sürecinin devamının bir bakıma garantisini oluşturuyor."

Babacan, "çözüm sürecinin sadece Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinin değil, Türkiye ekonomisinin topyekun kalkınmasını sağlayacağını" ifade ederken, sürecin ekonomiye olumlu etkilerin bugünden itibaren görülmeye başlandığını ve bunun Türkiye’nin genel risklerini düşürme açısından önemli rol oynayacağını sözlerine ekledi. 

Kaynak:Haber Kaynağı