Başbakan Yardımcısı Babacan: (3)

Başbakan Yardımcısı Babacan: (3)

"Sermaye piyasalarımız, Borsa İstanbul, bunlar kesinlikle teşvik edilmesi gereken alanlarımız"

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Sermaye piyasalarımız, Borsa İstanbul, bunlar kesinlikle teşvik edilmesi gereken alanlarımız. Oraya ilave teşvikler, kolaylıklar getirmemiz gerekiyor" dedi.

Babacan, Kanal 24'te katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Ali Babacan, Borsa İstanbul ve sermaye piyasalarına yönelik soruyu yanıtlarken, bundan sonra sermayeyi teşvik edeceklerini belirtti.

Hem Türkiye hem de dünya için risk paylaşımının ve ortaklık kültürünün olduğu sermaye bazlı finansmana doğru yürünmesi gerektiğini vurgulayan Babacan, "Sermaye piyasalarımız, Borsa İstanbul, bunlar kesinlikle teşvik edilmesi gereken alanlarımız. Türkiye'de finans deyince aklıma banka geliyor. Halbuki dünyada öyle değil. Dünyada finans dediğiniz zaman bankacılık sadece unsurlardan biri. Sermaye piyasaları da bankacılık kadar güçlü dünyanın gelişmiş pek çok ülkesinde. Bizim bunun üzerinde daha çok durmamız gerekiyor. Oraya ilave teşvikler, kolaylıklar getirmemiz gerekiyor" diye konuştu.

Babacan, "paralel yapı ile mücadele" konusundaki bir soru üzerine,  17 ve 25 Aralık'ın doğrudan ekonomiyi hedef almasa da sonuçları itibarıyla dolaylı etkiler oluşturduğunu söyledi. Babacan, "17-25 Aralık bir darbe teşebbüsü. Belki dünyada eşi benzeri pek görülmeyen türden bir teşebbüs. Darbe teşebbüsü, o ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarın riske girmesi demek. Dolayısıyla piyasalar bunu gördüğü anda hemen tedbirini alır. Varlık satışına başlar, satılan varlığın değeri düşer, hisse senetleri düşer, bonolar düşer" dedi.

- "Nihai hedef Sayın Cumhurbaşkanımız ve ailesi"

Aynı dönemlerde bazı kamu bankaları üzerinden negatif hava oluşturulup ekonomiyi olumsuz etkileme çabalarının görüldüğünü belirten Babacan, şunları kaydetti:

"Bazı çevrelerde, güç odaklarında şunu görüyoruz; (eğer AK Parti'den kurtulmanın yolu, Türkiye'nin ekonomisinin krize girmesi, Türkiye'nin batması ise varsın Türkiye batsın, yeter ki AK Parti'den kurtulalım). Bu kadar kendi milletini, memleketini riske atacak kadar gözünü karartmış kişiler, çevreler maalesef var. Bunun farkında olmamız, buna karşı da çok dikkatli olmamız lazım. Gezi olayları yine Fed ile çakıştı. Gezi'de de bir başka türlü sıkıntı tablo vardı. Sayın Cumhurbaşkanımızı, ailesini hedefleyen, 17-25 Aralık da bir bakıma öyle.. Tamam pek çok unsur var ama nihai hedef Sayın Cumhurbaşkanımız ve ailesi. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsiyetinde, 12 yıllık çok başarılı bir başbakanlık döneminden sonra oluşmuş bir istikrar var. Kendisi istikrarın sembolü haline gelmiş. Onu hedeflediğinizde ve ona zarar verdiğinizde Türkiye'yi zora sokmanın en kolay yolu adeta. Çok uğraşmaya gerek yok."

Ekonomik olarak dalgalanmalara hazırlıklı bir yapı kurdukları için bu yıkıma asla neden olamadıklarını vurgulayan Babacan, bu darbe girişimlerinin başarılı olup hükümetin düşürülmesi halinde ekonominin çok daha kötü durumda olacağına işaret etti. Ekonomiye yönelik sıkıntıların siyasi istikrarı, siyasi istikrardaki bir sorunun da ekonomiyi olumsuz yönde etkileyeceğini belirten Babacan, bu iki alana da dikkat ettiklerini söyledi.

- "Temel kriterimiz liyakat, ehliyet"

Başbakan Yardımcısı Babacan, "Hazine Müsteşarlığı ve BDDK yönetimlerindeki atamaların son durumuna" ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:

"Şu anda boşluk yok çünkü bizim vekaleten atadığımız bir Hazine Müsteşarımız ve vekaleten atadığımız bir BDDK Başkanımız var. Her ikisi de çok güvendiğimiz, sevdiğimiz arkadaşlarımız. Hukuk sistemimizde vekil eşittir asil. Dolayısıyla hukuken ve yönetim açısından en ufak boşluk yok. Arkadaşlarımız böyle geçici ruhla çalışan arkadaşlarımız da değil. Hem Hazine Müsteşarlığına hem de BDDK Başkanlığına vekalet eden arkadaşlarımız 12 yıllık iktidar dönemimizde en yakın çalışma ekiplerimizden. Dolayısıyla boşluk asla yok. Önemli olan görevlerimizdeki temel kriterimiz liyakat, ehliyet. Biz buna çok önemli veriyoruz. Asil mi vekil mi? Bu, bana göre ikinci derece. Sorumlu arkadaşlarımız o işi yapacak donanıma sahip mi? Liyakat ve ehliyet konusunda biz tam güveniyor muyuz? Esas bu. Dolayısıyla bu şekilde de yürüyor kurumlarımız. İlerde de farklı bir kararımız olursa zaten bunu açıklarız."

Başbakan Yardımcısı Babacan, 2002 yılında Türkiye'nin gelir dağılımının en bozuk olduğu ülkeler arasında yer aldığını, ancak son yıllarda bunda düzelme görüldüğünü söyledi. Türkiye'nin, OECD ülkeleri içerisinde gelir dağılımının en hızlı düzeldiği ülke olduğunu vurgulayan Babacan, "Düzeliyor ama bugün itibarıyla hala arzu ettiğimiz noktada değiliz" diye konuştu.

Babacan, gelir dağılımının daha düzgün olması için imar rantlarının daha düzgün dağıtılması gerektiğini kaydetti. Başbakanlıkta 9 saatlik bir toplantı yaparak bu konuları çalıştıklarını anlatan Babacan, Maliye Bakanı, İçişleri Bakanı, Kalkınma Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, valiler, ilçe, il ve büyükşehir belediye başkanlarının da bu tür toplantılarda yer aldığını bildirdi. Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada ciddi bir problem olduğu konusunda herkes hem fikir. (Burada problem yok, bu alana dokunmayın) diyen kimse yok bizim çalışma ekibimizde. Çünkü bakış açımız, inşaat sektörümüz gelişsin istiyoruz. İnşaat sektörünün toplam ekonomideki payı artmaya devam edecek. Bunun doğal trendi bu. Ama bu sektör büyürken bunda adaleti sağlayalım, haksız kazancı önleyelim ve orada eğer bir değer oluşuyorsa, rant oluşuyorsa belediyemiz, devletimiz hak ettiği payı da alsın. Zaten bu resmen alınmadığı zaman maalesef özel ilişkiler oluyor. Özel ilişkilerle farklı yanlış ilişkilerle zaten bunlar bir şekilde paylaşılıyor, alınıyor. Zaten birden zengin olmalar, bakıyorsunuz 2-3 sene önce hiçbir mal varlığı olmayan kişi, 3 sene sonra (bu adam nasıl böyle oldu) diyorsunuz. Biraz kurcaladığınızda bir belediye ile imar yetkisi olan bir kuruluşla bir şeyler yapmış. Öbür adam 20-30 sene sanayicilik yapıyor, bir gayrimenkul projesinden iki yılda kazanılan parayı kazanamıyor. Eğer gayrimenkul sektörü fırsat eşitliği ve rekabetle gidiyorsa sorun yok."

- "Kalkınacağız ama birinci sırada 'adalet' diyoruz"

Çok iyi niyetli olan ve iyi çalışan iş adamları ve belediyelerin ne kadar dürüst şekilde çalışırlarsa çalışsınlar bu konuda mevzuat boşlukları olduğunu bildiren Babacan, mevzuat boşluklarının doldurulması halinde herkesin işini dürüstçe yapacağına işaret etti.

Ali Babacan, "Şu andaki sistemde ne kadar düzgün iş yapsanız (bunda nasıl olsa bir şey vardır) kanaati oluşmaya başladı insanlarda. Bu çok kötü bir ülkenin ekonomisi ve iş ortamı için. Bunların hepsini düzeltmemiz gerekiyor, yakında da bunu açıklarız. Çünkü çalışmaların yüzde 80-90'ı artık tamamlanmış durumda. İktidar partisinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi, sadece Kalkınma değil. Kalkınacağız ama birinci sırada 'adalet' diyoruz. Bu adaleti de mutlaka sağlayarak kalkınacağız. Çabamız o" diye konuştu.

(Bitti)

Kaynak:Haber Kaynağı