Başbakan Yardımcısı Arınç: (3)

Başbakan Yardımcısı Arınç: (3)

"Türkiye dünyada sözü dinlenen, dikkat edilen bir ülke halinde. İtibarlıyız. Bakmayın batıdan, doğudan bazen farklı sesler çıkabilir. Bu bizim yanlış yaptığımızdan dolayı değil, hep doğruları söylediğimizden, haklıdan, mazlumdan yana olduğumuzdandır"

BURSA (AA) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Türkiye dünyada sözü dinlenen, dikkat edilen bir ülke halinde. İtibarlıyız. Bakmayın batıdan, doğudan bazen farklı sesler çıkabilir. Bu bizim yanlış yaptığımızdan dolayı değil, hep doğruları söylediğimizden, haklıdan, mazlumdan yana olduğumuzdandır" dedi. 

Arınç, AK Parti Bursa İl Başkanlığı tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nin bahçesinde düzenlenen bayramlaşma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'de geçmişte kılık kıyafetten dolayı ayrımcılık olduğunu söyledi. 

Merve Kavakçı'nın, 1999'da İstanbul milletvekili olduğunu, mazbatasını alıp and içmek için meclise geldiğinde, yemin ettirilmediğini anlatan Arınç, şöyle konuştu: 

"(Dışarı, dışarı) diye hakaret ettiler, kürsüyü işgal ettiler, Ecevit bağırdı, çağırdı, 'Bu bir provokasyondur' dedi. Demirel Cumhurbaşkanıydı 'Bu bir provokasyondur' dedi. Kadını evine hapsettiler, evinden polislerle, savcılar almak istedi, vatandaşlıktan attılar, hayata geldiğine pişman ettiler. 1999 ve 2013, aradan 14 yıl geçti, 14 yıl sonra bu yılın 29-30 Ekim'inde 5 tane AK Partili bayan milletvekili arkadaşımız, birisi Canan Candemir Çelik (Bursa milletvekili) olmak üzere parlamentoya girdi. 'Dışarı dışarı' diye bağıranların hepsi dışarıda kalmıştı. İçeridekiler de bağıramadılar, seslerini kıstılar, çok üzüldüler, perişan oldular, yerlere yattılar, görmezden geldiler. Hadi söyle bakalım 'Dışarı' diye. 14 sene sonra, sabrettik." 

- "Bu işi başaran bir Başbakan var"

Arınç, çalışanların, öğretmenlerin "başında örtü var" diye mesleğinden atıldığını belirterek, şöyle devam etti: 

"Danıştay karar bile almıştı, bir öğretmen dışarıda başını örtüyor, okul kapısından girdiği zaman da başını açıyor, İmam Hatip Liselerindeki öğrencilerin de sadece Kur'an-ı Kerim dersinde başlarını örtmeyi lütfetmişlerdi. O derste örtecek, öbür derste açacak, aç kapa yapmaya başlamışlardı. Arkadaşlar Danıştay dedi ki; 'Bir öğretmen dışarıda da başını açmak zorundadır, sadece okulda değil' ve çok çirkin bir kelime sarfetti; 'Öğretmenlik itibarını başındaki örtüyle zedeleyemez' dedi. Bak şu yedikleri naneye, bak şu halt işleyenlere. İçimize attık bütün acılarımızı, üzüntülerimizi içimize bastırdık. Bir öğretmenin başındaki örtüsünü mesleğe itibarsızlık getiren bir unsur olarak gören zihniyet. Neler yaşadık, neler çektik. Ama hamdolsun, şimdi kamu görevlileri de başlarında örtü varsa çok şükür bütün vazifelerini bununla yapabiliyorlar. Sadece 3 kurumda böyle bir gelenek devam ediyor, o kurumlarında kendi özellikleri olduğu için."

30 Eylül'de demokratikleşme paketini açıkladıklarını, aralık ayı sonunda da kanunu çıkardıklarını, onlarca kanunda değişiklik yaptıklarını, yönetmelikleri değiştirdiklerini anlatan Arınç, "Türkiye'de artık inancından, mezhebinden, siyasi fikrinden, bölgesinden, kılık kıyafetinden dolayı birbirini kötülemek mümkün olmayacak bir noktaya geldi. İşte toplumsal barışı eğer Türkiye'de kurmuşsak, Allah'a hamdolsun ki bu işi başaran bir Başbakan var o da Recep Tayyip Erdoğan" ifadelerini kullandı.

- "İlk defa darbecileri yargılayan bir siyasi irade"

Arınç, 12 Eylül 1980 darbesini yapanlarla hesaplaşmak için anayasayı referanduma götürdüklerini, 12 Eylül 2010'daki referandumda yüzde 58 oyla "Evet" sonucunun çıktığını hatırlatarak, 12 Eylül'ü yapan birisi 90 küsur yaşında birisi de ona yakın iki darbeci paşanın yargılanıp, müebbet ağır hapse mahkum olduklarını belirtti. 

"Hayatında, tarihinde ilk defa darbecileri yargılayan bir siyasi irade varsa, onun sahibi Recep Tayyip Erdoğan" diyen Arınç, 28 Şubat ile ilgili davanın devam ettiğini, bütün müdahalelerin hesaplarının da bir taraftan yargıda bir taraftan da onun arkasında duran siyasi iradeyle güçlü bir şekilde devam ettiğini vurguladı. 

- "Batıdan, doğudan bazen farklı sesler çıkabilir"

Türkiye'de maddi anlamda çok büyük gelişmeler olduğuna da değinen Arınç, şöyle dedi: 

"Türkiye dünyada sözü dinlenen, dikkat edilen bir ülke halinde. İtibarlıyız. Bakmayın batıdan, doğudan bazen farklı sesler çıkabilir. Bu bizim yanlış yaptığımızdan dolayı değil, hep doğruları söylediğimizden, haklıdan, mazlumdan yana olduğumuzdandır. Ne yapalım biz hayatımızın hiçbir noktasında zalimden yana olmadık, hep mazlumdan yana olduk. Hiçbir zaman güçlünün yanında olmadık, hep hakkın yanında olduk, böyle olmaya da devam edeceğiz. Dünyada başka ülkeler, başka rejimler bunu sevmeseler bile mutlaka hak galip gelecektir. Biz böyle itibarlı bir ülkeyiz."

- "Neslimizi, gençlerimizi çökertmek istiyorlar"

Partisiyle bağlantılı bir konu olmamakla birlikte, son zamanlarda Türkiye'de ahlaki çöküntüden bahsetmek istediğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti: 

"Günlük hayatımızdan tutunuz çocuklarımızın yetişme tarzına kadar, televizyonların etkisi, şundan bundan bu kadar, ama farklı bir toplum haline geliyoruz. Çok şiddetli tepki vermeye başladı insanlarımız. Birisi 'höt' dese hemen silah çekiyor, hemen bıçağa sarılıyor, biz böyle bir toplum değildik. Bonzai veya benzerleri alıcı, müşteri buluyor. Bazı alçaklar bunu pazarlıyorlar. Gençleri özellikle buna alıştırmaya çalışıyorlar. O suretle de neslimizi, gençlerimizi çökertmek istiyorlar. Ahlaksızlık, fuhuş bir bataklık haline geliyor. Çocuklarımız, gençlerimiz, cinsel yönelimlerinde çok kötü noktalara gidiyorlar. Türkiye'de öyle bir uyanış var ki eskiden buluğ yaşı, yani 'akıl baliğ' olmak benim yaşımdakiler bunu daha iyi bilir, gençler için söyleyeyim ergenlik yaşı çok küçüldü. Bu kızlarda neredeyse 9-10 yaşlarına, erkeklerde de 11-12 yaşına kadar küçüldü."

- "Bugüne kadar duymamıştık"

Arınç, özellikle bu cinsel yönelimleri sürekli teşvik eden, bir kısmı sanal dünyada, internet medyasında, bir kısmı televizyonlarda, gazetelerin magazin sütunlarında bir kısmı da üniversiteler başta olmak üzere eğitim alanında, gençlerin bu heyecanlarını, heveslerini kötüye kullananların bulunduğunu ifade ederek, şunları dile getirdi: 

"Biz karısını 40 yerinden bıçakladıktan sonra, sokak ortasında bırakan bir ahlaksız kocayı bugüne kadar duymamıştık. Sevdiğini bırakan, üstünden taksisiyle geçen edepsiz, vicdansızları hiç bugüne kadar duymamıştık. Çocuklarının önünde cinayet işleyen, vicdansızları bugüne kadar duymamıştık. Evet sayıları az belki ama niye oluyor bunlar? Olmaması lazım, biz çok iyi bir toplumduk. Bunlar nereden çıktı? Bu ayrık otları nasıl yetişti, bitti? Bunlara dikkat etmemiz lazım." 

Anayasanın, "gençliğin ve ailenin korunması" gibi devlete verdiği bazı görevler olduğunu, bu konuda çalışmalar yaptıklarını bildiren Arınç, önce kendilerini sorumlu tuttuklarını anlattı. 

Arınç, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, kendisinin sorumlu olduğu TRT ve diğer kuruluşların "Nasıl gençlerimizi ve aileyi bu kötü gidişattan kurtarabiliriz?" diye bir araya geldiklerini ifade ederek, çok şeyler yaptıklarını, ama bu kötüye gidişin de durmadığını vurguladı.  

- "Sadece isimlerini vermiyorum ama yedi sülalesini biliyoruz bunların"

Annelerin, babaların, eşlerin, çocukların, ağabeylerin ve ablaların iyi örnek olması gerektiğini ifade eden Arınç, büyüklerden çocuklara ve gençlere nasihat etmelerini istedi. Arınç, şunları kaydetti: 

"Birkaç tane özel televizyon var, bu özel televizyonların yaptığı tek iş gençlik dizileri hazırlamaktır. Bu gençlik dizileri, 13 ile 20 yaş arasındaki gençlerin lise çağında da ortaokulda da üniversite hayatında da sadece sekse bağımlı olarak yetişmesidir. Sadece isimlerini vermiyorum ama yedi sülalesini biliyoruz bunların. Bunlar bu toplumu çökertmekle vazifeli bir iş yaptığını zannederken, çocukların kıyafetlerinden, konuşmalarından, anne babalarıyla, arkadaşlarıyla olan ilişkilerine kadar bunu bozmaya çalışan ve bunu maksatlı olarak yapanlar vardır."

(Sürecek) 

Kaynak:Haber Kaynağı