Başbakan Yardımcısı Akdoğan:

Başbakan Yardımcısı Akdoğan:

"Senin bir politikan, vizyonun, projen yoksa çıkıp ortaya konuşamıyorsan, ülke meseleleriyle ilgili tek bir cümle kuramıyorsan sadece popülizm yapıyorsan o zaman bu nasıl siyasettir? İşte o zaman sen, taşeron siyasetçisin, bugün varsın, yarın yoksun"

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Senin bir politikan, vizyonun, projen yoksa çıkıp ortaya konuşamıyorsan, ülke meseleleriyle ilgili tek bir cümle kuramıyorsan sadece popülizm yapıyorsan o zaman bu nasıl siyasettir? İşte o zaman sen, taşeron siyasetçisin, bugün varsın, yarın yoksun" dedi.

Akdoğan, Kızılcahamam Çam Oteldeki Hizmet-İş Sendikası 12. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, AK Parti siyasetinin merkezinde insan ve hizmet olduğunu, hizmetin siyasetin merkezine ilk defa AK Parti ile yerleştiğini belirtti.

Millete hizmet ettiklerini vurgulayan Akdoğan, sendikacılara seslenerek, "Sizler de millete hizmet eden işçilere hizmet ediyorsunuz, o yönüyle de bir bütünün parçalarıyız" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, 7 Haziran'da önlerinde yeni bir sözleşmenin olduğunu, yeniden bir akit yapacaklarını ve bunu bir ahitleşme olarak gördüklerini bildirerek, "Söz vermek, dert edinmek, sevdayla tutunmak, yapışmak, ahde vefa göstermek, birbirini gözetmek... Biz aslında seçimlerdeki sözleşmeden biraz da bunları anlıyoruz" dedi.

AK Parti iktidara geldiğinde 15 katrilyon işçinin parasının ödendiğini anımsatan Akdoğan, işçinin sırtından hiç kimsenin geçinmemesi gerektiğini kaydetti.

Yalçın Akdoğan, sendikacılığın hep hor görüldüğünü, özel sektöre bakıldığında "kayıt dışılık" ve "sendikasızlaştırmanın" en büyük problemlerden olduğunu savunarak, devletin üzerine düşeni yaptığına anlattı.

Akdoğan, özel sektörde ciddi bir sendikasızlaştırma politikasının uygulandığını ve buna karşı da el birliğiyle çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

- "Adaylarından utanıyorlar, siyasi ideolojilerinden korkuyorlar"

Yalçın Akdoğan, "Türkiye, bir fetret dönemi yaşadı Özal'dan Erdoğan'a kadar. 12 yıl boyunca herkes her şeyini kaybetti. Türkiye uçurumun eşiğine gelmişti. O anda, millet yönetime el koydu. 2002'de AK Parti'yi iktidara getirdi" dedi.

Birilerinin, AK Parti iktidarına "Don Kişotluk yapıyor" eleştirilerinde bulunduğunu aktaran Akdoğan, şunları söyledi:

"Biz bu millet için her türlü mücadeleyi veririz. Hak, hukuk için kimle mücadele etmemiz gerekiyorsa, statükoyla büyük bir mücadele ettik, ezberleri bozmak için büyük bir mücadele verdik. Millet bizim arkamızda olduğu sürece hepsinin üzerine gittik. Bu yüzden Türkiye büyüdü, bir noktaya geldi." 

Akdoğan, Türkiye'de "taşeron siyasetçi, mevsimlik siyasetçi problemi" bulunduğunu hatırlatarak, bugün kendilerinin sokakları gezdiklerini ancak diğer siyasetçilerin hiçbirinin ortada görünmediğini eleştirdi.

"Bir tanesi ortalıkta yok, adaylarından utanıyorlar, siyasi ideolojilerinden korkuyorlar" değerlendirmesinde bulunan Akdoğan, şöyle devam etti:

 "Aman oy kaybetmeyelim, görünmeyelim, konuşmayalım' böyle bir yanlış anlayış var. Peki nasıl siyaset yapacaksınız? Senin bir politikan, vizyonun, projen yoksa çıkıp ortaya konuşamıyorsan, ülke meseleleriyle ilgili tek bir cümle kuramıyorsan sadece popülizm yapıyorsan o zaman bu nasıl siyasettir? İşte o zaman sen, taşeron siyasetçisin, bugün varsın, yarın yoksun." 

 AK Parti'nin iktidara geldiğinden bugüne kadar birtakım karalama kampanyalarının yapıldığını, şu anda da bir kaos planının hazırlandığını, adının ise "HDP" olduğunu savundu.

HDP'nin parti olarak seçime girmesi için zorlandığını belirten Akdoğan, şöyle konuştu:

"Arkasından da diyorlar ki 'barajı geçerse AK Parti'yi deviririz'. Zaten milleti 'şöyle yaparız, böyle yaparız' diye tehdit ediyorlar. Arkadaş, bu ülkede iktidar olan partiler barajın altında kaldı, dağa mı çıktılar, milleti tehdit mi ettiler?'. Diyorlar ki, 'ortalık karışır' bir tehdittir gidiyor. Ya bu millet, bu devlet sizin tehditlerinize pabuç bırakır mı, eyvallah eder mi? Etmez. Bunların hepsi aynı çuvala girdiler, HDP'yi de içine attılar. HDP de onların ipine sarıldı. Niye kendini kullandırtıyor? Amaçları 'kriz çıksın kaos çıksın da biz, özerlik ilan edelim'. Bu yüzden bunların güç kazanması, demokrasinin güç kazanması anlamına gelmiyor. Çünkü terör örgütünün vesayeti altında bir yapı."

 - "Sen oradaki gariban Kürt'ü haraca bağladın"

Akdoğan, Selahattin Demirtaş'ın yüzde 9'u geçtiğinde daha demokrat olmadığını, 45 gün sonra insanları sokağa döktüğünü, yüzde 10'u geçtiğinde de aynısını yapmayacağının garantisinin olmayacağını vurguladı.

Siyaset kurumun ilk defa bu kadar şantaja açık hale geldiğine dikkati çeken Akdoğan, "Bir partinin genel başkan yardımcısı terör örgütüne, DHKP-C'ye teşekkür ediyor, bizi destekliyor' diyor. Bunlara yakın isimleri aday yaptılar. Bu demokrasi için tehlikeli bir kurumdur" dedi.

Akdoğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

"Şimdi diyor ki Kandil 'Ben tehdit etmeyeceğim seçim zamanında'. Senin varlığın demokrasi için tehdittir. Bunlar Doğu'da tehditle oy almaya çalışıyorlar, Batı'da şirinlik yapıyorlar. Neymiş efendim 'Robin Hood', sevsinler seni. Sen oradaki gariban Kürt'ü haraca bağladın, gariban Kürt'ün çocuğunu kaçırıyorsun, gariban Kürt esnafa zorla kepenk kapattırıyorsun, yolunu kesiyorsun. Senin gücün oradaki Kürt'e yetiyor. Bugün Kürt'e, PKK'dan başka zulüm eden var mı? Bunlar Türkiye partisi olacakmış, nasıl olacaksın? Eşcinsel aday çıkararak mı, din dersini kaldırarak mı, Diyanet'i kapatalım diyerek mi Türkiye partisi olacaksın? Bu kandırmacaya gelmemek lazım. Bunlar gariban Kürt'le saf tutmuş değil, medya patronlarıyla sermaye ağlarıyla bunlar kol kola girdiler, onların ipine sarıldılar. Bunlar Beyaz Türk oldular." 

Bu yüzden bu seçimin çok önemli olduğuna vurgu yapan Yalçın Akdoğan, yeni dönemde sendika, STK'lar, vakıf ve derneklerle ileri Türkiye ve demokrasiyi kuracaklarını bildirdi.

Akdoğan, daha sonra Kızılcahamam'daki AK Parti Seçim Koordinasyon Merkezini ziyaret ederek, çalışmalar hakkında bilgi aldı.

Kaynak:Haber Kaynağı