Başbakan Erdoğan'ın 1915 olayarına ilişkin mesajı

Başbakan Erdoğan'ın 1915 olayarına ilişkin mesajı

TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Üstün:

TBMM (AA) - COŞKUN ERGÜL - TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, 1. Dünya Savaşı'nda bir çok acılar yaşandığını, Türkler'in de Rumlar'ın da Ermeniler'in de zarar gördüğünü ve hayatını kaybettiğini belirterek, "Bu acı olaylardan dolayı üzüntü belirtmek kadar tabi bir şey olamaz" dedi.

Üstün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1915 olaylarıyla ilgili yayınladığı, Almanca, İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Rusça, Arapça, Doğu ve Batı Ermenice dillerine de çevrilen taziye mesajını AA muhabirine değerlendirdi.

"Son derece insani bir durum, insani bir davranış ve tepki" diyen Üstün, Başbakan Erdoğan'ın yüz yıl önce olan olayla ilgili üzüntülerini dile getirdiğini anımsattı. Olayda hayatını kaybeden insanların Osmanlı Devleti'nin vatandaşları olduğunu kaydeden Üstün, "1. Dünya Savaşı'nda bir çok acılar yaşandı, orada Türkler de zarar gördü, hayatını kaybetti, Rumlar da Ermeniler de. Dolayısıyla bu acı olaylardan dolayı üzüntü belirtmek kadar tabi bir şey olamaz. Bunun önünde arkasında farklı bir şey aramaya da gerek yok. Sayın Başbakan, tamamen Osmanlı Devleti içerisinde ve Osmanlı vatandaşlarının yaşadığı acı olaylardaki dramlardan duyduğu üzüntüyü dile getirdi" diye konuştu.

Üstün, sadece Ermenilerin değil, Balkanlar'dan göç eden Türkler, Kafkaslar'dan göç eden Çerkezler ve Abhazlar'ın da benzer acıları yaşadıklarını ve göçlere maruz kaldıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Ama bu, hiç bir zaman tabi birilerinin iddia ettiği gibi soykırım düşüncesiyle yapılan bir eylem, hareket değildi. Sayın Başbakanımızın bu çıkışı da birilerinin iddia ettiği gibi soykırımı meşrulaştıracak bir gerekçe olamaz. Bu tamamen insani duygular ve refleksle söylenmiş bir sözdür. Medeni bir devletin, kendine güvenen bir devletin Başbakan'nın yapabileceği bir iştir. Sayın Başbakanımızın bu duygularına elbette biz de katılıyoruz. 

Orada hayatını kaybeden insanların tamamı Osmanlı vatandaşıydı, Ermenistan vatandaşı değildi. Ermenistan vatandaşları ile belki ırki yakınlıkları vardı. Bu kişilerin acısını paylaşacak kim varsa, bunun öncelikle bizim olmamız lazım. Osmanlı döneminde de bu olaylarla alakalı komisyonlar kurulmuş. Ermenistan'ın bu acılardan kendisine birtakım sonuçlar çıkarmaya çalışması beyhude çabalardır. Nitekim bu zamana kadar yaptıkları çalışmalar sonuç vermedi, aksine kendilerine zarar verdi, kendileri yalnızlaştı. Ermenistan tarafı da aslında diasporanın oyununa geliyor. Diaspora, yurtdışında yaşayan Ermeniler için kullanılan bir terim. Ermenilerin kendi varlıklarını yaşadıkları toplumda devam ettirebilmek için birtakım davalara, mücadele araçlarına ihtiyaçları var. Bu meseleyi diaspora böyle görüyor, onun için bunu sürekli sıcak tutmaya çalışıyor. Ama Ermenistan'ın böyle bir şeye ihtiyacı yok. Ermenistan'ın kendi ayakları üzerinde durabilecek siyasi politika gütmesi lazım, komşularıyla iyi geçinmesi, ticaretini geliştirmesi lazım. Ama meseleyi başka yerlere saptırdıkça, soykırım mecrasına çektikçe Ermanistan'ın bu işten zarar göreceği aşikar. Başbakanımızın söylediği gibi bu acılara, üzüntülere biz de katılıyoruz. Ermeniler de Rumlar da Türkler de Kürtler de 1. Dünya Savaşı'nda ve onun öncesindeki Balkan Savaşları'nda, Çanakkale Savaşı'nda acı çekti."

Üstün, ailesinin Balkan Savaşları sırasında Balkanlardan göç etmek zorunda kaldığını belirterek, "Sadece bir çıkınla Bulgaristan'dan göç etmek zorunda kaldılar. Ailemiz parçalandı, ailemin bir kısmı Balkanlar'da kaldı. Onlar orada sıkıntı çekti, bizler burada sıkıntı çektik. Ama bunları soykırım tanımlamasına oturtmadık hiç bir zaman" dedi.

Eşinin ailesinin de Sancak'tan göç etmek zorunda kaldığını kaydeden Üstün, benzer acıları eşinin ailesinin de yaşadığını söyledi. Üstün, "Ama biz hiç bir zaman bunları başka milletleri hakir görmek, sıkıştırmak için kullanmadık ya da bunları soykırım çizgisine getirmedik" diye konuştu.

 

-"Yeni nefret tohumları üretmememiz lazım"

 

Komisyon Başkanı Üstün, şunları kaydetti:

"Bunlar 'yaşanan ortak acılardır' diyoruz. Ama Ermenistan ve diaspora farklı mecrada meseleyi yürütmek istiyor. Olmayan bir şeyi soykırım olarak tarif etmeye çalışıyor. Osmanlı Devleti soykırım yapmak için bu hamleyi yapmadığını söylemiştir, tarihçiler de bunu söylüyor. Varsa başka iddiaları buyurun; Osmanlı, Türkiye, ABD arşivlerini, Avrupa'daki arşivleri, sizin kendi arşivlerinizi hep birlikte inceleyelim. Nasıl bir sonuç çıkarsa biz bu sonuca razıyız diyoruz. Ama böyle bir çalışmaya dahi yanaşmıyor Ermenistan. Çünkü bu işin tarihte uzaması, çözümlenmemesi diasporanın işine geliyor. Diaspora bunu kendi varlık sebebi olarak kabul ediyor. Diaspora böyle bir şeye kendisi yanaşmadığı gibi Ermenistan'ı da yanaştırmıyor. Bu sorun böyle sürsün istiyor.

Sayın Başbakan'ın 'üzüntü duyduk' şeklindeki beyanı bu zamana kadar, Hükümet başkanları ya da Cumhurbaşkanları tarafından söylenmediği için acayibimize gitti. Ama olayın tarifi budur; üzüntü ve acı verici bir olaydır. Bu anlayışla gidersek aramızdaki sorunları rahatlıkla çözeriz. Tarihteki yaşanmış olaylardan yeni nefret tohumları üretmememiz lazım ama diaspora bunu üretiyor ve zaman zaman Türkiye'yi sıkıştırmak isteyen uluslararası camia da bu olayı bıkkınlık derecesinde kullanıyor. Bu yöntemlerin modası ve zamanı geçmiştir. Herkes oturup meseleyi konuşabilir. Ama ne masaya oturuluyor ne konuşuluyor."

Kaynak:Haber Kaynağı