Başbakan Davutoğlu, canlı yayında

Başbakan Davutoğlu, canlı yayında

Başbakan Davutoğlu: (3)

Başbakan Ahmet Davutoğlu,  hiçbir zaman Türkiye'yi maceraya ve riske sokacak bir adıma izin vermeyeceklerini belirterek, "Ama Türkiye'yi oldu bittilere getirecek bir tavra da sessiz kalmayız. Bilinsin ki, Türkiye'nin sınır boylarında belli yapıların oluşmasına da izin vermeyiz" dedi.

AK Parti Genel Merkezi'nde Kanal 7 televizyonunun canlı yayınına katılan Davutoğlu, Mehmet Acet'in sorularını yanıtladı.

Davutoğlu, "Ankara’da da koalisyon dönemlerinde bir arka plan diplomasisi yürütülürdü, böyle bir şey şu ana kadar hiç olmadı mı?" şeklindeki soruya ilişkin, ilkesel olarak genel başkanlarla görüşmeden herhangi  bir parti üyesi ile görüşmeyi doğru bulmadığını söyledi.

Deniz Baykal ile de Meclis Başkanlığına adaylık görevini aldıktan sonra görüştüğüne işaret eden Davutoğlu, Ankara'nın sıcak bir siyasi ortamının bulunduğunu, bu nedenle görevlendirme olmadan da temasların söz konusu olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, bu tip temasların olmadığını söylemenin eşyanın tabiatına aykırı olacağını belirterek, ancak bunların bir bağlayıcılığının olmadığını ve Ankara'da diyalog kapılarının kapanmadığını dile getirdi.

“Neye göre eli en güçlü parti biziz" diyorsunuz. Seçimden sonra herhangi bir araştırma yaptırdınız mı?” sorusunu Davutoğlu, şöyle yanıtladı:

"Kendi içinde tutarlı olan parti biziz. Bu otoriter bir parti anlayışından gelmiyor. Oraya girdiğinde kimse kimseyi kontrol etmiyor. Ama bir ortak vicdan ve ortak davranma kültürü var. O bakımdan bir karar alırken istişare yaparız. Son üç hafta içinde sahura kadar istişareler sürdü. Eğer Genel Başkan olarak herkesle medeni bir şekilde yürümezseniz olmaz. Bu anlamda biz rahatız. AK Parti'nin  temelleri çok sağlam atılmış. Ancak diğer partilere baktığınızda aynı rahatlığı göremiyorsunuz. Bizim arkamızda 12 yıllık başarı hikayesi var. Biz bir şey ürettik. Halkımızı bu üretilen şeyi görüyor. Kaybedilecek şeyin ne olduğunu da Yunanistan ve Ukrayna üzerinden görüyor.

Halk yüzde 41 oy vermiş bize. O yüzden elimiz güçlü. Yüzde 41 oy almış bir partinin elinin rahat olmasından daha doğal ne olabilir? Birinci partiyiz. Eğer doğru davranmazsak bu oy düşebilir. Halkın oyuna ipotek koyamayız. 'AK Parti bunca yıllık hizmete rağmen, millete saygı duyarak mütevazı bir şekilde koalisyon çalışmalarını yürüttü ama diğerleri buna gereken cevabı vermedi' dendiği anda milletin bize bakışı farklı olur. Bunu dedirtmek için koalisyon görüşmesi yapmıyoruz ama biz iyi niyetle bu süreci yönetirken millet de bunu değerlendirecektir. Bu anlamda biz rahatız, milletin ümitlerine de yön verecek imkanlarımız var. Kendi siyasi geleceğimiz anlamında da bir kaygı taşımıyoruz."

Davutoğlu, oy kaybına yönelik bir istişare ve araştırma yaptıklarına dikkati çekerek, il il sebepler üzerinde durduklarını söyledi.

"Parti kongreniz olacak mı, size rakip çıkacak mı?" sorusu üzerine de Davutoğlu, şunları anlattı: 

"İl kongrelerini yaptık, mutat tarihinde de genel kongremizi yapacağız. Ancak şu an ilk gündemimiz Türkiye'nin hükümetsiz kalmaması ve hükümeti kurma çabasıdır. Parti meselesi onun önüne geçerse bu milletin iradesine saygısızlık anlamına gelir. Şu an önce ülkemizin geleceği ile ilgili adımları atalım. AK Parti kongreleri her zaman kardeşlik duygusu içinde seyretmiştir. Bu süreler bitince kongremizi yine o duygularla yaparız. Ancak aday çıkar mı çıkmaz mı? Herkesin aday olma hakkı var. Demokratik bir kongre. Herkes siyasette her türlü iradeyi kullanabilir. O konuda benim herhangi bir sınırlama getirme hakkım da yetkim de yok. Önemli olan AK Parti'nin her kongreden güvenli bir şekilde çıkmasıdır. Genel Başkan olarak benim görevim de budur."

 

- "Türkiye'yi savaş ve benzeri risklerin içine sokmadık"

 

Davutoğlu, Suriye sınırındaki gelişmelere ilişkin, 4 yıldır Türkiye'nin etrafında bir ateş çemberi olduğunu vurgulayarak, bütün Türkiye’nin bunu görmesi gerektiğini belirtti. 13 yıldır etraftaki savaş atmosferini Türkiye'ye yansıtmadıklarını dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bu savaş psikolojisinin Türkiye ekonomisine yansımasına izin verdik mi? Daha vidaları sıkan bir siyasi yapıya mı gidelim dedik yoksa özgürlükleri genişlettik mi? Hiç bir zaman paniğe kapılmadık. Türkiye'yi savaş ve benzeri risklerin içine sokmadık. Ama sınır ötesi gelişmelere kayıtsız da kalmadık. Ağır ithamlarla suçlandık, DEAŞ'a destek vermiş gibi. 7 Haziran'dan çıktık hala istikrarlı bir ekonomi seyrediyor. Toplumsal huzur devam ediyor. Bir taraftan Suriye ve Irak'ta deprem yaşanıyor. Yunanistan'da ekonomik deprem var. Herkes rahat etsin, biz hiçbir zaman Türkiye'yi maceraya ve riske sokacak bir adıma izin vermeyiz. Ama Türkiye'yi oldu bittilere getirecek bir tavra da sessiz kalmayız. Bilinsin ki, Türkiye'nin sınır boylarında belli yapıların oluşmasına da izin vermeyiz. PYD ve PKK ilişkileri Türkiye'yi tehdit edecek hale gelirse buna da kayıtsız kalmayız. Suriye içinde de DEAŞ'a karşı en net tavrı biz sergilemişizdir. Hiçbir şekilde terör örgütlerine müsamaha göstermedik. Ama hiçbir zaman Türkiye ne Arap, ne Kürt, ne Şii, ne Sünni fobisiyle hareket etmedi. Hepsi bizim kardeşimiz."

Davutoğlu, Suriye'de zalim bir rejim olduğunu ve halkını katlettiğini, Türkiye'nin bu zalim devletin faturasını ödemek zorunda bırakıldığını kaydetti.

Türkiye'nin DAEŞ ve Suriye'deki yönetimin yaptığı zalimliklere her türlü duyarlılığı gösterdiğini, Suriye halkına destek sağladığını, Suriye'de kendi halkını koruyan ılımlı muhalefete destek göstermekte tereddüt etmediklerine işaret eden Davutoğlu, şunları anlattı:

"Zamanla Suriye yönetimi ile DEAŞ öyle bir taktik yaptılar ki koalisyon anlamında Suriye yönetimi ılımlı muhalefete havadan saldırılarda bulundu. Ilımlı muhalefetin boşalttığı yerlere de DEAŞ girdi. Suriye yönetimi, PYD ve DEAŞ arasında çok değişik taktikler de yaşandı. Kesinlikle Suriye'deki Kürtler ile bir sorunumuz yok, Araplar ve Türkmenlerle olmadığı gibi. Biz sınırlarımızda Türkiye'yi tehdit etmeyecek şekilde bir yapılanma isteriz. Türkiye ile Halep arasındaki koridorun, Halep halkının güvenliği için kapanmamasını isteriz. Kapanırsa Halep'te yaşayan yüz binlerce insan ya aç kalacak ya da Türkiye'ye mülteci olarak gelecek. Kendi sınırlarımızı korumak amacıyla sınır hattında güvenlik tedbirleri aldığımız doğrudur. Sınır ötesinde Türkiye'nin güvenliğini tehdit edecek bir durum söz konusu olursa bunun için gerekli tedbirleri alma talimatı verildi. Asker ile hükümet arasında ihtilaf oldu şeklindeki iddialar doğru değil. Türkiye demokratik bir ülkedir, askerimizin, dışişlerinin ve istihbaratın kanaatini alırız. Ama nihayette kararı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti verir. Hesabı kim verirse kararı da o verir."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı