Başbakan Davutoğlu canlı yayında

Başbakan Davutoğlu canlı yayında

Başbakan Davutoğlu: (2)

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Birileri kendini sürecin dışında bırakmak isterse o, partilerin tutumlarıyla ilgili. Ama biz halkın oy verdiği hiçbir partiyi bu anlamda sürecin dışında görmeyiz istişare anlamında. Ama nihai olarak hangi partiyle koalisyon yapacağımızla ilgili kanaat bize aittir ve muhatabımız olan partilere tek tek aittir" dedi.

AK Parti Genel Merkezi'nde Kanal 7 televizyonunun canlı yayınına katılan Davutoğlu, Mehmet Acet'in sorularını yanıtladı.

Hükümet kurma görevi kendisine verildiğine izleyecekleri usul ve yönteme yönelik soru üzerine Davutoğlu, bunun herkesin meselesi olduğunu söyledi. 

"Bana görev verildi diye tek başına benim çözebileceğim bir mesele değil" diyen Davutoğlu, kimseye bir şey dayatmayacağını dile getirdi.

Davutoğlu, "Kimsenin bana bir şey dayatmasına izin vermem, gücümün farkındayım. Onun için 258 kişilik gruba sahip olarak meclis başkanlığını talep ettik ve aldık" diye konuştu.

Bu gücü bir kibirle, karşı tarafa bir şeyi empoze edecek, dayatacak şekilde kullanmayacaklarının da bilinmesini isteyen Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Peki ne yapacağız? Herkese bir saygının bir gereği olarak, bütün liderlerle bir ilk tur görüşme yapmayı planlıyorum. Bir parti ile görüşüp bir netice alıp almamaya göre,  diğer partiye gitmek, bence diğer partiye yapılabilecek haksızlık olur. Yani A partisi, B partisi hangi parti olursa olsun. Bütün partilerle bir ön görüşme, ilkesel bir görüşme yapmanın siyasi olarak da, etik olarak da daha doğru olduğu kanaatindeyim. Çünkü bu görev memleketi hükümetsiz bırakmama görevi, hepimize verildi. Herkese bu şansı vermek lazım.

İlk turda yaptığımız görüşmeler sonrasında hangi  partiyle daha yoğun bir görüşme aşamasına geçme imkanımız olacağını, bir muhakeme edip gördükten sonra orada ilerleriz. Sonra ikinci bir tur yapılabilir, eğer orada ilerlemeler de katedecek mesafeye göre, ikinci bir tur bütün liderlerle yapılabilir. Ama nihayette herkesin sürecin parçası olduğu, kimsenin 'Ya biz sürecin dışında kaldık' demeyeceği bir formül. Birileri kendini sürecin dışında bırakmak isterse o, partilerin tutumlarıyla ilgili. Ama biz halkın oy verdiği hiçbir partiyi bu anlamda sürecin dışında görmeyiz istişare anlamında. Ama nihai olarak hangi partiyle koalisyon yapacağımızla ilgili kanaat bize aittir ve muhatabımız olan partilere tek tek aittir."

Davutoğlu, koalisyon durumunda bakanlıklar ve kimi kritik kurumların belirlenmesine yönelik soru üzerine,  koalisyonu bir güç paylaşımı olarak görmemek gerektiğini söyledi.

"Güç paylaşımı olacak tabi o ikinci aşama" diyen Davutoğlu, önce koalisyonda nelerin birlikte yapılabileceğinin, nelerin öncelik olarak ele alınacağının tespitinin gerektiğini vurguladı.

Davutoğlu, ilkesel bir çerçeve oluştuktan sonra sıranın bakanlıklara ve kurumlara geleceğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ben geçmiş koalisyon protokollerini de bu anlamda inceliyorum. Niye başarılı olup, olmadıklarına da açıkçası bakıyoruz. İsrail, Suriye görüşmeleri yapılırken 2006'dan 2008'e kadar iki, üç yıl o görüşmenin gizli perde gerisi sürecini yürütürken, 90'lı yıllarda daha önce yapılan bütün İsrail, Suriye görüşmelerinin tutanaklarını ve hatıratlarını okumuştum o görüşmelere katılan diplomatların. Yani şeyi görmek lazım önce malzeme, atmosfer, iklim. Ama benim kanaatim önce psikoloji. Psikolojik altyapısı iyi kurulmamış hiçbir ilişkinin formel ya da kurallara bağlanan çerçevesi işlemez. Burada karşılıklı güvenin ihdas edilmesi lazım, birbirine olan saygının inşa edilmesi lazım. Bunlar olup, psikolojik ortam hazırlandığı zaman ilkesel çerçeve oturduğunda bakanlıkların dağılımı problem olmaktan çıkar. Ama bakanlıkların dağılımından başlarsanız ve güven hali yoksa 'Şu bakanlığı şu parti alırsa, şunu yapar' diye şüphe etmeye başladığınızda, orada çöker koalisyon çalışması. Önce psikolojinin oluşması, güven ortamının,  sonra ilkesel çerçevenin oluşması, sonra işleyişle ilgili güç paylaşımının belirlenmesi en doğru yöntem olur."

 

- "Milletin vermediği hiçbir şeyi kimseye biz vermeyiz"

 

Başbakan Davutoğlu, "Herhalde, 41, 25, 16 rakamları dikkate alarak bir paylaşım olur" sorusu üzerine, adalet esasına dayanmayan hiçbir güç paylaşımının başarılı olamayacağını dile getirdi.

Buna yönelik bazı şeylerin basına yansıtıldığını aktaran Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Özellikle CHP kanadından bu tür şeyler geliyor. Dönüşümlü başbakanlık. Ya da işte yüzde 50, yüzde 50 paylaşım. Kusura bakmasınlar bu matematiğe de aykırı, mantığa da  aykırı, psikolojiye de aykırı. Siyasi ahlak bakımından o tür yaklaşıma da aykırı. Milletin vermediği hiçbir şeyi kimseye biz vermeyiz. Bunu da söyleyeyim. Millet bize yüzde 41 verdiyse, 'Sen evet koalisyon kur ama gücün senin bu' demiş oluyor. CHP'ye de yüzde 25 demişse, 'Gücün senin de bu veya MHP yüzde 16' demişse. Herkesin bu anlamda mutabakata bakması. Ama şöyle bir şey bizim zinhar kabul edebileceğimiz bir tutum değil. 7 Haziran'dan bu yana son derece uzlaşmacı bir tavır sergiledik diye koalisyona muhtaç bir parti durumunda değiliz. Koalisyona en az ihtiyaç hisseden biziz. Bunu da açık söyleyeyim. Ama ülkenin hükümete ihtiyacı olduğu için biz bu çabayı gösteriyoruz. Yoksa AK Parti'nin herhangi bir şekilde 'Hemen koalisyon yapalım' diye bir zorunluluğu, bir mahkumiyeti bu anlamda yok. Ama ülkenin kaybedecek vakti yok. Sınırlarımızdaki gelişmelerden dünya ekonomisindeki gelişmeye kadar bir an önce bizim işleyen bir hükümete sahip olmamız lazım. Herkesin de bu sorumluluk içinde şimdiden muhatabımız olacak olan genel başkanlara bu anlamda bir mesaj olarak da bunu iletmek isterim. Herkes olmayacak şeyi talep ederek, süreci uzatmasın."

 

- "Dönüşümlü başbakanlık, böyle bir şey olmaz"

 

Davutoğlu, koalisyonda dönüşümlü başbakanlık olmayacağını söyledi.

Adalet ve içişleri bakanlığı gibi bakanlıkların dağılımına yönelik soruyu Davutoğlu, "Onlara girmeyin, onlar orada konuşulur. Bunları ben şimdiden söyleyerek sizinle müzakere  ediyor olmayacağım. Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli ile konuşacağız bunları" şeklinde cevaplandırdı.

"Elinizi hiç açmadığınız için  merak ettiğimiz çok soru var"  şeklindeki soru üzerine Davutoğlu,  "Elimizi çok açsaydık meclis başkanlığını kazanamazdık. Bazıları ellerini çok açtıkları için meclis başkanlığında bugün sükutu hayal yaşıyorlar. Ne yapacağınızı tespit edeceksiniz ama son ana kadar o atacağınız adım hususunda, karşıdakilerin belki yaklaşımını okuyup onları anlamaya çalışacaksınız ama kendinizin tutumu konusunda karşı tarafa mümkün olduğu kadar vermemek lazım" diye konuştu.

 

- "Temel kaygımız bir an önce ülkeyi hükümetsiz bir durumdan çıkarmak"

 

Kulislerde "MHP ile koalisyonu tabanın istediği, CHP ile koalisyonun ise cami cemaatine bile anlatılamayacağı" yönünde yorumların olduğunun hatırlatılması üzerine Davutoğlu, cami cemaatinin bu işe karıştırılmaması gerektiğini söyledi.

Cami cemaati içinde her partiden cemaat mensubunun bulunduğunu, onların hepsine saygılarının sonsuz olduğunu kaydeden Davutoğlu, öyle bir kaygının zihinlerinden geçmediğini söyledi.

Kendi tabanlarının, teşkilatlarının benimsediği bir yöntem ve neticenin önemli olduğunu aktaran Davutoğlu, şunları anlattı:

"Nihayetinde teşkilatımız bu yükü taşıyacak. Sorularla teşkilatımız muhatap olacak. Bu anlamda da araştırma şirketlerimize bir takım çalışmalar yaptırdık. Şu anda temel kaygımız bir an önce ülkeyi hükümetsiz bir durumdan çıkarmak. Şu anda hükümetsiz değil.  Bütünüyle fonksiyonlarıyla icra eden bir hükümetimiz var. Bu konuda hiçbir tereddüdü vatandaşlarımızın olmasın. Bir tek devlet işi aksamaz. Ben Başbakan oldukça, nefes alıp verdikçe, bu görev üzerimdeyken tek bir devlet işinin aksamasına izin vermem.

Ama nihayetinde seçim neticesinde ortaya çıkacak tablo, görevlendirildikten sonra 45 gün içinde hükümet kurmamız gerekir. Onun da sağlanması lazım. Dolayısıyla eğer iyi işlerse bir koalisyon, ülkeye hizmet ederse, koalisyonu oluşturan iki partiye de yarar. İki parti de bundan istifade eder, ülkeye olumlu netice hasıl olursa. Yok olumsuz bir netice hasıl olursa millet bakar bunun sorumlusu kim diye. Ya da koalisyon kurulmazsa millet bakar kimin tutumu sebebiyle koalisyon kurulmadı."

Davutoğlu, teşkilatlarından TBMM Başkanlığı seçimini kazanmaları dolayısıyla çok güzel mesajlar aldığını ancak CHP, MHP ve HDP tabanlarının partilerini bu konuda "Niye böyle bir tutum takınıldı" diye sorguladığını düşündüğünü dile getirdi.

Bunların doğal şeyler olduğunu, herkesin kendi teşkilatını sonra da vatandaşların bütününü kuşatan politikalar geliştirmek durumunda bulunduğunu belirten Davutoğlu, "Önemli olan netice, doğru bir koalisyon yapısını, doğru bir yöntemle belirlemek ve doğru işler yaparak milletin huzuruna çıkmak durumundayız" dedi.

Davutoğlu, partilerin öne sürdükleri ilkelere ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, muhtevayla ilgili ilkeleri müzakere edeceklerini söyledi.

Diyarbakır'da hükümet olmaları halinde ilk yapacaklarını 10 maddelik bir çerçeveyle açıkladığını anımsatan Davutoğlu, "O, 10 madde aynı zamanda şu an ki hükümet çalışmamızda da ışık tutan 10 maddedir. Ona bakılırsa seçimden iki hafta önce yaptığım açıklamadır bu. Seçimlere giderken halkımıza 'Biz şunları yapmayı düşünüyoruz ilk aşamada' bunlar hep bizim benimsediğimiz şeyler. Onlarla ilgili tabi vazgeçmeyeceğim hususlar var, müzakere edebileceğimiz hususlar var" dedi.

Davutoğlu, kapıyı tümüyle kapatmamak gerektiğini, yöntemdeki davranışın daha önemli olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"Siz görüşürken takınacağınız tutum, koalisyon müzakereleri, koalisyon işleyişi esnasında belirlenecek esaslar... Bunlar daha önemli ve işleyen bir hükümet, istikrar, güven verecek bir hükümet yapısının oluşması önemli. Bizim için herhangi bir şekilde devlet işleyişini bozacak nitelikteki faaliyetlerin, bunun içine paralel yapı da dahil faaliyetlerin veya herhangi bir vesayet oluşturacak veya bürokrasiyi, siyasetin önüne alacak bir tutumun kabul edilebilir bir tarafı yok. Burada bürokrasiye saygı duyarız ama bürokrasi yerinde olacak. Bu ister askeri bürokrasi, ister sivil bürokrasi ister diğer yapılar olsun. Bunlar hep demokratik kültürün gerektirdiği ilkeler, insan onuruna, özgürlüklere aykırı hiçbir tutumu benimsemeyiz. Kimse de bunu bize 'Şu olmalı' diye 12 yıllık kazanım diye ifade ettiğimiz şeylerden geri dönüşümü önümüze getirecek bir uygulamayı kabul etmeyiz. İnsan hakları konusunda, güvenlik odaklı bir politikayla 'Şunlardan vazgeçelim' diyemeyiz. Ama 'Kamu düzeni mutlaka olmalıdır' deriz. Bu dengeyi biz muhatabımız olan partiyle de her bir partinin ilkesel öncelikleri farklı olabilir. Şu anda nihayet ikisi de bizimle müzakere edecek. Birbirleriyle müzakere etme imkanı yok. Görevi ben almış olduğum için benimle müzakere edecek. Sonra Sayın Kılıçdaroğlu'na, benden sonra görev düşerse o zaman da Kılıçdaroğlu, o deneyecek bunu. Yani kimsenin yolu kapalı değil. Bu anlamda karşılıklı olarak konuşacağız. Mesela şu da doğru değil. 'Sayın Başbakan'ı gelince dinleyeceğim.' Hayır konuşacağız. O beni dinlemeyecek, ben onu dinlemeyeceğim. Birbirimizi dinleyeceğiz. Herkes birbirine kartlarını, gönlünü açacak ki bir yol bulalım. Bir taraf pasif, bir taraf aktif, bir taraf özne, diğer tarafın nesne olduğu bir koalisyon görüşmesi olmaz."

 

- "AK Parti CHP ya da  AK Parti MHP koalisyonu"

 

Başbakan Davutoğlu, "Onlar sizinle bir koalisyon yapmak istiyor mu?  Bir fikriniz var mı?" sorusu üzerine, "Açıklamaları var. Ben onlar adına konuşmam" dedi.

Hiçbir zaman başka bir siyasi taraf, aktör adına konuşmadığını dile getiren Davutoğlu, "Ama milletin onlara verdiği mesaj şu, 'Uzlaşın ve bir hükümet kurun'. Milleti dinlerlerse bizimle koalisyon yapmaya hazır olmaları lazım. Ya da birbirleriyle yapmaya. Birbirleriyle yapılamayacağı işte meclis başkanlığı seçiminde ortaya çıktı. Koalisyonla alakalı değil o süreç ama o süreç esnasında yaşanılan tartışmalar da Sayın Bahçeli'nin HDP'ye dönük açık tutumu da, matematiksel olarak, üçlü bir koalisyonun ya da ikili bir koalisyonu destekleyen üçüncü bir tarafa dayalı hükümet yapısını mümkün kılmadı. Şu anda ortada matematiksel olarak olabilecek ya AK Parti-CHP koalisyonu vardır ya AK Parti-MHP koalisyonu. Diğer alternatifleri sağ olsunlar yaptıkları açıklamalarla birer birer tükettiler. Bizim görüşmemize gerek kalmaksızın tükettiler" diye konuştu.

Koalisyon kurma çalışmalarının ne kadar süreceğine yönelik soru üzerine Davutoğlu, "Ne kadar sürdüğünden daha çok hayırla neticelenmesi önemli" dedi.

Anayasanın 45 günlük süreyi limit olarak ortaya koyduğunu belirten Davutoğlu, "O süre içinde başarıya ulaşmamız lazım. Hani iki bayram bir arada yapmak isteriz de bayrama yetişeceğiz diye fazla yavaş gitmek de doğru değil, acele edip yanlış bir yapı kurmak da doğru değil. 45 günlük süre makul bir süredir. Çalışma yaptıktan sonra eğer imkansız olduğu ortaya çıkarsa Sayın Cumhurbaşkanımıza görevi iade ederiz ama  onun imkansız olduğunun ortaya çıkması için her şeyin denenmesi lazım. Siyasi parti genel başkanlarına çağrım da her şeyi denerken iyi niyetle ve zihin açıklığıyla denemekte fayda var" değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı