Başbakan Davutoğlu: (6)

Başbakan Davutoğlu: (6)

"Suriye ile 911 kilometrelik her türlü riske açık bir sınırımız var. Rusya'nın bir kere bizim bu güvenlik risklerimizi ve çıkarlarımızı göz önüne alması gerekiyor. Hele hele hava sahası ihlalleri konusunda herhangi bir şekilde müsamaha gösterilmesi söz ko

ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Suriye ile 911 kilometrelik her türlü riske açık bir sınırımız var. Rusya'nın bir kere bizim bu güvenlik risklerimizi ve çıkarlarımızı göz önüne alması gerekiyor. Hele hele hava sahası ihlalleri konusunda herhangi bir şekilde müsamaha gösterilmesi söz konusu olamaz" dedi.

A Haber ve ATV ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Davutoğlu, üzerine bir leke yapıştırılmaya çalışılan güvenlik birimlerinin, hukuka, demokrasiye bağlı bir şekilde terörle mücadeleyi son derece başarılı bir şekilde yürüttüklerini söyledi.

Kobani'de olaylar başladıktan sonra Türkiye'deki terör örgütü unsurlarının Kobani'ye gidip çarpışmadığını bildiren Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Kobani bizim için değerli, onlar için değil. Onlar da PYD’nin baskısı altında inliyorlar orada. Bu terörist gruplar niye Kobani'ye gitmediler. Gencecik 15-17 yaşında çocuklar Kobani'ye kahramanca ölmek için götürüldü. Kandil üzerinden bu irtibatlar sağlandı. Burada samimi bir tutum var mı? Bizim bu noktada hukuk kuralları içinde mücadelemiz sürecek. Bir tek gencimizin kaybolmasını istemiyoruz. Diyarbakır annelerini ağlayarak dinlemiş birisi olarak söylüyorum. Diyarbakır annelerinin temsil ettiği o geniş toplum kesimlerinin acılarının dinmesi için her şeyi yapacağız. Her çabayı göstereceğiz." 

Davutoğlu, eğit-donat faaliyetinin son durumuna ilişkin soru üzerine, bu projeyi Suriye'de krizin çıktığı 2012'den bu yana savunduklarını belirtti.

Halkın büyük bir kesimini karşısına alan, onlara varil bombası ve kimyasal silah atan Suriye rejimine karşı koruyucu bir gücün olması gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Sonra DAEŞ çıkınca bu gücün aynı zamanda DAEŞ’e karşı da halkı koruması söz konusu. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) denilen yapı Suriye rejimi ordusundan bu baskılarla kaçan askerlerin kurduğu bir yapıydı. Dışarıdan gelen savaşçılar değildi. Dışarıdan gelen savaşçılar DAEŞ’te ve Nusra Cephesi’nde daha çok bulundu. Diğer unsurların hepsi Suriyeli. Meşruiyet bağlamında. Bu unsurlar yeterince desteklenmediği için, hem rejim hem de DAEŞ karşısında mücadele edince zayıflamıştı. Daha sonra vurguladığımız hususlarda haklılığımız ortaya çıktıkça eğit-donat faaliyeti gündeme geldi. ABD ile yapılan görüşmede bunun yapılmasına karar verdi. Eğit-donat faaliyeti istediğimiz etkinlikte, yoğunlukta olmamakla birlikte yürüyor.. ABD’den bu konuda resmi bir bildiri gelmedi. Türkiye’deki faaliyetler devam ediyor. Diğer ülkelerdeki faaliyetlerle ilgili çok etkin veya düzenli gitmediği için bir yaklaşım değişikliğine gidilmiş olabilir. Bunu resmi bilgi geldiğinde daha doğru değerlendireceğiz. Gelen bir bilgide de donat faaliyetine ağırlık verilmesi konusu var, daha önceki de tartışılan. Şu anda savaş şartlarında kendisini eğitmiş ciddi on binlerce savaşçı var."

Davutoğlu, "Kim donatılacak?" sorusu üzerine, sözlerine şöyle devam etti:

"ABD'nin bu kararında eğit-donat faaliyetine dönük olarak bir rezerv var ama donat faaliyetinde herhangi bir duraksama olmayacağı kanaati serdediliyor. Bunlar, oturup tekrar konuşacağımız hususlar. Bu konuda ılımlı muhalefetin desteklenmesi konusunda bir irade değişikliği söz konusu değil. Daha önceki görüşmelerde burada tek ve çıkış yolu olacak yöntemin ılımlı muhalefetin desteklenmesi olduğu herkes tarafından benimsenen bir yaklaşım. Öyle veya böyle ılımlı muhalefetin desteklenmesi konusunda tavır değişikliğine gidileceğini düşünmüyorum. Destek yönetimi ve bu destekle netice alıcı bir sonuca gidilmesi önemlidir. 

Rusya'nın yaptığı operasyonlarda DAEŞ’ten çok ılımlı muhalefeti hedef alması, ılımlı muhalefetin rejim karşısında güçlü bir direnç odağı oluşturduğunun da doğrudan göstergesi. Suriye'nin geleceğinde bu ılımlı muhalefet unsurlarının temel bir rolü var. Aksi takdirde Suriye, rejim ile DAEŞ arasında ikiye bölünecek. Bu ifrat ve tefrit uçlarını ortadan kaldıran yegane unsur Suriye’nin omurgası dediğimiz, Azez, Halep, Hama, Humus, Şam, Dara. Kuzeyden güneye olan hatta DAEŞ ve rejimle mücadele edebilecek güce sahip olan ılımlı Suriye muhalefeti."

Davutoğlu, "Muharip güç eğitimine devam edilecek mi?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bizim için değişen bir durum yok. Biz bir karar aldığımızda çok ciddi düşünürüz. Sonuçlarıyla, gerekleriyle şu anda kanaatimiz odur. Suriye’nin DAEŞ denilen barbar bir terör örgütüyle, rejimin barbarca yöntemleri arasına sıkışmasını engelleyecek yegane güç ılımlı muhalefetin ve de Suriyeli ılımlı muhalefetin desteklenmesidir. Dışarıdan gelen yabancılar değil. Ilımlı muhalefete dönük bir zayıflama olursa Halep’in üçte ikisine yakın bölgeleri DAEŞ'in ya da rejimin eline düşerse Türkiye’ye yüz binlerce mülteci gelir. Göç riski de var. Dolayısıyla ılımlı muhalefetin desteklenmesi lazım. Rusya'nın operasyonlarına eleştirimiz hem hava sahası ihlalleri hem de DAEŞ’e karşı mücadele eden ılımlı muhalefeti vurmasıyla ilgili."

"Türk hava sınırını ihlal eden Rusya'ya da Suriye uçaklarını vuracak noktada bir kararlılık var mı?" sorusu üzerine Davutoğlu, Türkiye- Rusya ilişkilerinin çok önem verdikleri bir ilişki olduğunu aktardı.

Sadece sıradan bir komşudan bahsetmediklerini, aynı zamanda yoğun enerji ilişkisi olan, Almanya ile yarış halinde en fazla ticaret yapılan ülke ve en fazla turist çektikleri ülkeden bahsedildiğini anımsatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Balkanlarda, Orta Asya'da, Kafkaslar'da istikrar konusunda ortak çıkarlarımız olan bir ülkeden bahsediyoruz. Rusya-Türkiye ilişkileri çok önemli ama onun kadar önemli olan husus ise karşılıklı olarak birbirlerinin güvenliğini göz önüne alarak karar alınması. Türkiye'den şu ana kadar Rusya'nın güvenliğine, hava sahasına, herhangi bir şekilde Rus çıkarlarına halel getirici bir durum söz konusu olmadı. Hiçbir komşumuzla ilgili böyle bir şeye izin vermeyiz. Görüş ayrılıklarımız oldu. Ukrayna'da oldu. Rusya'ya, Kırımı'ın ilhakını kabul etmeyeceğimizi dostça, dürüstçe söyledik. Kırım Tatarlarının haklarının korunması gerektiğini söyledik. Suriye konusundaki görüş ayrılığımız en başından belliydi. Rusya da son derece iyi bilir ki Türkiye'nin Suriye ile ilgili ilkeli bir tutumu var. Hem de yoğun ve derin çıkarları söz konusu.

Rusya'nın Ukrayna'da çıkarları varsa ki var, Türkiye'nin Suriye'de çok daha fazla çıkarı ve ilişkisi var. Suriye ile 911 kilometrelik her türlü riske açık bir sınırımız var. Rusya'nın bir kere bizim bu güvenlik risklerimizi ve çıkarlarımızı göz önüne alması gerekiyor. Hele hele hava sahası ihlalleri konusunda herhangi bir şekilde müsamaha gösterilmesi söz konusu olamaz."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı