Başbakan Davutoğlu: (4)

Başbakan Davutoğlu: (4)

"Gurur duyduğum ve bütün güvenlik birimlerimize teşekkür ettiğim bir husus var ki, bakın 2,5 ayı geçen bir süre var 3 aya yaklaşıyor, güvenlik birimlerimizin operasyonları dolayısıyla ortaya çıkan bir sivil kayıp yok. PKK'nın yerleştirdiği mayınlar dolayı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Gurur duyduğum ve bütün güvenlik birimlerimize teşekkür ettiğim bir husus var ki, bakın 2,5 ayı geçen bir süre var 3 aya yaklaşıyor, güvenlik birimlerimizin operasyonları dolayısıyla ortaya çıkan bir sivil kayıp yok. PKK'nın, yerleştirdiği mayınlar dolayısıyla onlarca sivil kaybımız var. Güvenlik birimlerimiz bu konuda net talimatlıdır" dedi. 

Davutoğlu, A Haber ve ATV ortak canlı yayınında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

Bir soru üzerine, hiçbir zaman teröre müsamaha gösterilemeyeceğinin altını çizen Davutoğlu, "12 Eylül döneminde yaşanan şeyler, hadi istismar edildi ki acı şeylerdi. Bugün söylüyor, 'Hiç Başbakan eleştiri yaptı mı?' 12 Eylül'e en sert eleştirileri biz yaptık" diye konuştu. 

Herkes susarken Dersim'de yaşananları bizzat oraya giderek kendisinin ifade ettiğini aktaran Başbakan Davutoğlu, yapılan ne yanlış varsa ona karşı ret, asimilasyon politikalarını en temelden eleştirdiklerini, karşı çıktıklarını söyledi.

Davutoğlu, insan hakları bağlamında herhangi bir kültürel, etnik, mezhebi gruba verilebilecek hakların tümünün verildiğini bildirerek, şöyle konuştu:

"Neyse talep edilen... Ayrıca bir şey mi talep ediyorsunuz, yolu belli, getirirsiniz demokratik olarak tartışılır, Meclis'te özgürce konuşulur, hiç katılmasam bile fikirlerine onların özgürce ifade etmelerine en fazla ben sahip çıkarım. Ama bu ülkenin kaderini ilgilendiren bir konuda, Başbakan olarak herhangi bir vatandaşımız üzerinde birisi Demokles'in kılıcı gibi silahı tutmak isterse ki tutuyorlar, işte Diyarbakır'da bayramda ziyaret ettiğim Osman Bey ve Şehmuz Bey'in aileleri. Biri çorbacıda garson, birisi çorbaya giden müşteri. Oğlunun düğün hazırlıkları için alışveriş yapmaya gidiyor. İkisi de Kürt kökenli, Diyarbakırlı, o güzel şehrin güzel insanları. Hani Kürt olmaları, Türk olmaları önemli değil, ölen bizim canımız. Peki çıkıp bunu lanetleyebiliyorlar mı? Bu baskılar devam ederken, bizim devlet olarak o vatandaşlarımızın hukukunu korumamız üzerimizde bir ahlaki ve siyasi sorumluluktur. Dolayısıyla konuşulacak şey şu; 2013 Mayıs'ın da verilen sözler nasıl hayata geçirilecek? Burada onları şımartan, ya da onları bir vehme sevk eden temel amil, Irak ve Suriye'de DAEŞ'in yükselmesinden sonra ortaya çıkan atmosfer ile kendilerine bir meşruiyet alanı açıldığı vehmiydi."

DAEŞ'in Suruç'ta vatandaşları katletmesinden sonra, "Bu saldırıyı DAEŞ'le birlikte AK Parti'nin üzerine yıkarız, bütün dünyaya da AK Parti'nin DAEŞ'le işbirliği yaptığı, dolayısıyla da PKK'nın, PYD'nin hatta Kürt ve Alevilerin bir isyanını haklı gösteririz" kanaatine kapıldıklarını dile getiren Davutoğlu, bunun ardından DHKP-C'nin de İstanbul'da silahlı gösterilere başladığını belirtti. 

Davutoğlu, "DHKP-C militanları Kandil'de eğitilmeye başlandı. Şunu açıkça söylüyorum; Suruç'ta yapılan o saldırının daha sonra da başlayan PKK ve DAEŞ gösterilerine zemin hazırlaması bakımından onlarla irtibatı vardır. Bir el Türkiye'de bir ayaklanma, isyan çıkarmaya... Zannettiler ki, 'Türkiye boşlukta, yönetim boşluğu var. 7 Haziran sonrası karar alma meşruiyetine ya da iradesine sahip olmayan geçici bir hükümet var.' O zaman da söyledim, şimdi de söylüyorum; bir saniye dahi bu makamda olacaksam ve bir nefes alacak kadar vaktim olsa görevim neyse onu yaparım" değerlendirmesinde bulundu.

-"Şu anda bir AK Parti hükümeti yok"- 

"Şu anda bir AK Parti hükümeti değil, kendilerinin katılmadığı, katılmadığı için de sorumluluktan kaçtıkları bir seçim hükümeti var" diyen Davutoğlu, kendisinin AK Parti Genel Başkanı olarak bu hükümetin Başbakanı olmadığını hatırlattı. 

Cumhurbaşkanının verdiği görevle Başbakanlığı yürüttüğünü dile getiren Davutoğlu, bu durumun anlaşılmasının çok önemli olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"HDP bizi eleştiriyor, peki bakanlarını niye çektin o zaman? Hükümet çalışmalarına katılsalardı, orada dile getirselerdi. MHP eleştiriyor. Peki, Sayın Bahçeli'ye ben her iki gittiğimde de birinci gittiğimizde daha terör mücadelesi başlamamıştı. O zaman da söyledim, 'Zor bir süreçten geçiyoruz birlikte davranmamız çok önemli.' 'Siz gidin CHP ile konuşun' dedi. Sonra gittiğimizde terör mücadelesi başlamıştı ve telefonda bana, terör için bilgi vermek için aradığımda 'Arkanızdayız, yanınızdayız' dedi. Hükümet kurmak için gittiğimde son gittiğimde, 'Hükümete katılmayız, seçim hükümetine katılmayız, azınlık hükümeti kurarsanız destek vermeyiz, seçim getirirseniz Meclis'e, erken seçim kararı ona da destek vermeyiz.' Her şeye 'hayır' dedi. Şimdi sormak gerekmez mi: Terörle mücadele eğer bir zaruret idiyse, siz de yıllarca bize bunu söylediyseniz terörle mücadeleyi en etkin şekilde yürütmek durumunda olan bir hükümete niye katılmadınız? Niye bu hükümetin dışında kalmayı tercih ettiniz? Şu anda terörle mücadeleyi bu hükümet yürütüyor."

-"Her gün bilgi alıyorum..."- 

Terörle mücadeleyle ilgili olarak her gün, silahlı kuvvetler ve emniyet birimlerinden bilgi aldığını aktaran Davutoğlu, Tuğrul Türkeş'in de sol yanında Başbakan Yardımcısı olarak oturduğunu söyledi. 

Davutoğlu, "Eğer onlar da vermiş olsalardı, yani o zaman Türkeş'e MHP kontenjanından biz başbakan yardımcılığı verdik. CHP de verseydi, bir başbakan yardımcısı da muhtemelen onlardan oturuyor olacaktı orada. Milli bir mesele olarak üstlenmiş olacaktık. Ama vermediler. Çünkü çekindiler, korktular" açıklamasında bulundu. 

Sorumluluk almanın kolay bir şey olmadığının altını çizen Davutoğlu, her kararın altında bir risk olduğunu, Genelkurmay'a bir direktif gönderirken günlerce düşünüp imza attığını bildirdi. 

Davutoğlu, Başbakanlık imzasıyla bunların olduğunu, görevlendirmelerin de Bakanlar Kurulu tarafından yapıldığını anlatarak, "Peki niye siz katılmadınız? Şimdi MHP'nin vatanperver seçmenlerinin Bahçeli'ye sormasını istiyorum: Niye terörle mücadele sürerken hükümete katılmadınız? Koalisyonu kastetmiyorum, o ayrı bir şey. Seçimle ilgili hükümete niye katılmadınız? Niye terörle mücadele destek vermediniz?" dedi.

Dün, CHP'den de bir açıklama olduğunu ifade eden Davutoğlu, kendisinin "kaçtılar hükümetten" deyişini, koalisyona ilişkin söylediğini zannettiklerini aktardı. 

-"Biz de katılmasaydık..."-

Onun ayrı bir tartışma olduğunu ve CHP ile medeni bir müzakere yürüttüklerini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Olmadı. Yine CHP'ye de soruyorum: Niye seçime giden hükümette yer almadınız? Demokratik bir seçimin gerçekleşmesi için niye çaba sarf etmediniz? Madem onlar katılmıyor, 'Biz de katılmıyoruz' deseydik kim bu mücadeleyi yürütecekti" diye konuştu. 

 Davutoğlu, PKK ile mücadelede sağlanan başarıda strateji değişikliğinin etkisinin olup olmadığının sorulması üzerine ise şunları kaydetti:

"Gurur duyduğum ve bütün güvenlik birimlerimize teşekkür ettiğim bir husus var ki bakın 2,5 ayı geçen bir süre var 3 aya yaklaşıyor, güvenlik birimlerimizin operasyonları dolayısıyla ortaya çıkan bir sivil kayıp yok. PKK'nın, yerleştirdiği mayınlar dolayısıyla onlarca sivil kaybımız var. Güvenlik birimlerimiz bu konuda net talimatlıdır. Ben ilk günden söyledim, 'Sivil vatandaşlarımızı ayıracaksınız. Tek bir sivil vatandaşımızın zarar görmesini istemiyorum. Kendinizi koruyacak tedbirler alacaksınız. Şehit, gazi sayımızın mümkünse olmamasını, değilse bile en minimumda tutulması için gerekli tedbirleri alacaksınız.' Üçüncü olarak da 'Etkin mücadele yürüteceksiniz. Siz bana bir mazeretle gelmeyeceksiniz, bu işin üzerine gideceksiniz. Ama sizden bir talep gelirse de bu talebin hiçbirisinin aksamadığını göreceksiniz. Ne istiyorsanız, hangi ekipmanı istiyorsanız'. Hepsi alındı. 'Efendim biz şunu yapmaktan imtina ediyoruz, siyasi talimat lazım.' Tek bir talimat talebi yok ki bir saat bile geciktirmiş olayım. Bugün de Suriye sınırıyla ilgili yeni bazı tedbirler alınması gerekti, Genelkurmay Başkanımız iletti, hemen gerekli talimatları verdim. Hukuki sorumluluk bana ait, siyasi sorumluluk Başbakan olarak talimat veren kişi olarak bana ait."

-Cizre'deki görüntü- 

"Son çıkan olaylar nedeniyle asker, polis kendisini baskı altında hissediyor" şeklinde bir kanaat oluştuğunu dile getiren Davutoğlu, "Hiçbir baskı altında hissetmeyin. Bunu da söyledim, bütün toplantılarda. Bunun hesabını biz vereceğiz, siyasi olarak. Bu ağır sorumluluğu taşımak istemedikleri için onlar katılmadılar. Ama hukuktan sapan bir uygulamayı kim yaparsa yapsın, onun da hesabını biz sorarız. Cizre'de ortaya çıkan görüntü, hiçbir suretle tasvibi mümkün olmayan ve soruşturması, kim çekmişse o görüntüyü onun da hesabının hukuki olarak sorulması için..." değerlendirmesini yaptı. 

Davutoğlu, "Arkasında ne var? Paralel yapıyla ilgili özel kurgudan söz ediliyor" denmesi üzerine ise şunları dile getirdi:

"Onunla ilgili ciddi veriler var ama orada bir polis, sorumluluk sahibi bir polis ve emniyet birimimiz, böyle bir işi yapmaz. Çünkü hepsi bu eğitimden geçti ve şu ana kadar da olmamış bu olay. Böyle bir videoyu çekmez, yayınlaması, bunların hiçbirisi hukuk devleti içinde bir emniyet görevlisinin yapacağı iş değildir. Çok açık söylüyorum; İçişleri Bakanımıza duyduğum anda söyledim, 'Soruşturmayı yapacaksınız, kim varsa arkasında.' Demirtaş'ın eline bunun, görüntülerin hemen geçmiş olması da dikkate şayan bir husustur. Bunun yapılması da yanlıştır, çekilmesi de yayınlanması da yanlış ve bununla ilgili tedbirler alınacak. Bunu şunun için söylüyorum; Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımız, Türkiye Cumhuriyeti'nin şerefli ve diğer herhangi bir bölgesinde yaşayan herhangi bir vatandaşımızın sahip olduğu haklarına tam sahip olan aziz vatandaşlarıdır. Kimse onlara herhangi bir şekilde yanlış muamele de bulunamaz."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı