Başbakan Davutoğlu: (2)

Başbakan Davutoğlu: (2)

"(Arınç-Gökçek tartışmasıyla ilgili) Twitter üzerinden aktarılmışsa kim yaparsa yapsın bunu disiplinsizlik olarak telakki ederim ve bunu kesinlikle hani göz ardı edelim, zamana bırakalım diye düşünmem. Onun için Sayın Gökçek'le konuştum. Yine kim olursa o

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu sistemin yapısının doğasında olan çarpıklığı aşmak için de yeni bir anayasa yeni bir siyasal sistem demek gerekiyor" dedi.

Habertürk kanalında konuşan Davutoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasındaki tartışmayla ilgili fikri sorulması üzerine, "Benim tutumum açık ve netti. Yarın olsa yine aynı şekilde tutum gösteririm" dedi.

Bugün Merkez Yönetim Kurulu toplantısında da aynı tutumu tekrar ettiğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

 "Bizim demokratik kurullarımız, kurallarımız var. Yerleşik düzenimiz var. Aslında Sayın Cumhurbaşkanımıza söylediğim husus burada da geçerli. Herkes bu kurumlarda, bu komisyonlarda gelip bana şahsen görüş beyan edebilir. Ve hep ifade ediyorum, dikkat ederseniz bazı toplantıların çok uzun sürdüğü oluyor. Ben daha söz almış biri sözünü bitirmeden kestiğimi bilmem. Herkesi dinlerim, herkese bu anlamda kapımız da açık çünkü dava arkadaşıyız. Bana aktarılmamış bir konu. Kurullarda konuşulmamış bir mesele. Twitter üzerinden aktarılmışsa kim yaparsa yapsın bunu disiplinsizlik olarak telakki ederim ve bunu kesinlikle hani göz ardı edelim, zamana bırakalım diye düşünmem. Onun için Sayın Gökçek'le konuştum. Yine kim olursa olsun kendisine şöyle davranırsa daha iyi olur dediğim halde başka türlü davranmışsa, üslup bakımından söylüyorum, ona da gereğini söylerim. Sayın Arınç'a dediğim gibi. Başbaşa da görüştük, gerekirse yine çok açık da söyledim. Kurullarımızda bunu dile getirdim ve bir daha böyle bir tavır görmek istemiyorum dedim. Onlar da yine geleneğimizin, yani siyasi geleneğin içindeki güzel bir tavırla bunu kamuoyuna açıkladılar ve Sayın Başbakan haklıydı, biz hata ettik dediler ve o mesele kapandı."

Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la farklı görüşlere sahip olabildiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

"Ben başdanışmanken de farklı kanaatler vardı. Niye insan başdanışman olur? Her gün bir cumhurbaşkanının başbakanın duymak istediği şeyleri söylüyorsa birisi danışmanlık yapabilir mi? 'Yani efendim çok güzel buyurdunuz' diye her gün söylese. Benim vazifem başdanışmanken açık yüreklilikle düşündüğümü söylemekti. O zaman ben danışman arkadaşlarıma da aynı şeyi söylüyorum. Sayın başbakanımıza o zaman, bakan olduğumda ilgili olduğum alanlarla ilgili kanaatlerimi söylemekti. Ve bu konuda da biz hep çok dinamik bir ilişki içinde olduk. Yani birbirine güvenen çok özel halleri, bilgileri birbirleriyle paylaştık ve bunu mahrem bir şekilde paylaştık. Bazen Filistin meselesi olduğunda mübalağa etmeksizin söylüyorum, bir odada gözyaşları içinde karar almış, hissetmiş, başbaşayken hissetmiş insanlarız. Ben bu hatıraların üzerinde herhangi bir ihtilaf tohumu üretilebileceğini düşünemem."

Başbakan olduğunda ilişkinin doğasında değişiklik olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, Türkiye'deki sistemin "vesayet altında parlamenterimsi görünen bir sistem" olduğunu belirtti. 

Davutoğlu, başkanlık sisteminin gerekliliğine değinerek, "Gerek 27 Mayıs Anayasası'nın seçilen hükümetler üzerinde kurduğu vesayet, gerek 12 Eylül Anayasası'nın doğrudan bir askeri müdahaleyle kurduğu vesayet, yani seçilen başbakanın üzerinde bir cumhurbaşkanlığı makamı ama bu cumhurbaşkanının hep Kenan Evren gibi bir general olacağı varsayımı. O günden bugüne cumhurbaşkanı-başbakan ilişkileri bu çarpık yapı sebebiyle hep problemli olagelmiş. Aslında bizim ilişkimizde şu anda Türkiye'de bu anlamda problem olmaması bizden önce de sayın başbakanımızın o zaman cumhurbaşkanı Gül'le ilişkilerinde bir takım belki görüş farklılıkları her zaman olabilecek olmasına rağmen suudetle cereyan etmesinin sebebi bu dava arkadaşlığıdır" diye  konuştu.

Turgut Özal'ın Kenan Evren ve Süleyman Demirel'le ilişkisini örnek veren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Özal'la Demirel daha ilk günden neler yaşadılar. Ecevit- Sezer ilişkisi. Sezer'i oraya takdir eden Ecevit'ti, rahmetli. Hepsine rahmet diliyorum. Yaşayanlara uzun ömür ama nihayetinde Türkiye'de büyük bir ekonomik krize sebebiyet verdi. Biz Sayın Sezer döneminde ilk yıllarda neler yaşadığımızı, birçok önemli kurum vekaletle idare edildi. Çünkü üçlü kararname, Cumhurbaşkanlığı makamı ile Başbakanlık makamı arasında görüş ayrılığı olursa bu yürümez hale geliyor. Şimdi bunu şunun için zikrediyorum; bu yapısal sorunlar sistemin çarpıklığından geliyor. Sistemin tamamiyle reaktif olarak seçilenleri kontrol etme dayantısından, çabasından geliyor. Bizde ise 27 Nisan e-muhtırasından sonra yaşananlar ve Sayın Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra, sayın başbakan liderliğinde tedbir aldık. Bundan sonra halk artık seçsin, kimse de müdahil olmasın. Ne e-muhtıra verilsin, ne şu yapılsın ne bu yapılsın. Bu sefer cumhurbaşkanlığı makamı da halk tarafından seçilmiş bir makam. Başbakanlık makamı da halk tarafından seçilmiş bir makam. Dolayısıyla o Evren-Özal o senaryo bitti. Yeni bir senaryonun yeni bir hikayenin yazılması lazım. Bu sistemin yapısının doğasında olan çarpıklığı aşmak için de yeni bir anayasa yeni bir siyasal sistem demek gerekiyor."

(Devam edecek)

 

Kaynak:Haber Kaynağı