Başbakan Davutoğlu: (1)

Başbakan Davutoğlu: (1)

"Şu anda Türkiye'de iki siyaset var. Bir, parçalayıcı siyaset. 'Biz' derken kişilerin neyi kastettiği önemli"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'de biri parçalayıcı olmak üzere iki siyasetin olduğunu belirterek, "Biz, derken kişilerin neyi kastettiği önemli. Ben 'Biz' derken, Mardin olmadan bir 'Biz' düşünemiyorum. Diyarbakır olmadan Konya'yı düşünemiyorum. Acaba HDP böyle hissedebiliyor mu veya MHP'liler böyle hissediyor mu? CHP'liler böyle hissediyor mu" diye sordu.

Davutoğlu, TRT'deki "Başbakan ile Özel Yayın" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Programdan önce TRT'de yayımlanan ve kendisinin de daha önce setini ziyaret ettiği "Diriliş" dizisine ilişkin görüşü sorulan Başbakan Davutoğlu, son dönemde Türkiye'de dizi ve sinema sanatındaki gelişmelerin tarihi olayları daha iyi yansıtabilen güzel ürünlerin ortaya çıkmasını sağladığını belirtti.

Bu tür dizilerin milletlerin hafızalarının canlanması bakımından önemli olduğunu, her milletin destanla yaşadığını dile getiren Davutoğlu, "Destanını, hikayesini, masalını kaybetmiş toplumların hayal etme güçleri kaybolur ve ortak bir takım değerleri de kaybolur" diye konuştu.

Söz konusu dizide detaylara dikkat edildiğini ifade eden Davutoğlu, dizide kullanılan araçların ve kostümlerin de çok güzel olduğunu söyledi. Başbakan Davutoğlu, "son derece başarılı" olarak değerlendirdiği dizinin devam etmesi temennisini de dile getirdi.

Mardin'in tarihi ve kültürel önemine değinilerek, kente yönelik düşüncesi sorulan Davutoğlu, "Mardin benim özel ilgi duyduğum şehirlerden biri oldu" karşılığını verdi.

Mardin'de 7 bin yılda 7 farklı dinin, kültürün, dilin yeşerdiğini ifade eden Davutoğlu, şehir kültürünün anlaşılması için merkezi konumdaki Mardin'in anlaşılması gerektiğini söyledi. 

Kente ilk olarak 2001'de geldiğini ve Kızıltepe'den Mardin'e baktığında aklında ilk uyanan intibahın Kudüs olduğunu paylaşan Davutoğlu, kenti yaşayan bir müze olarak nitelendirdi.

Davos'taki bir toplantıda yabancı gazetecilere, soruları üzerine, Türkiye'de Mardin ve Amasya'ya da gitmeleri tavsiyesinde bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, Amasya'yı da  "keşfedilmemiş hazinelerimizden biri" olarak değerlendirdi. 

Mardin'deki programı kapsamında Kasimiye Medresesi'nde Kürtçe, Arapça ve Türkçe Mevlid-i Şerif dinlediğini belirten Davutoğlu, Kürtçe Mevlid-i Şerif'in de Kültür ve Turizm Bakanlığınca basıldığını ve bugün dağıtıldığını söyledi. 

Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Hani birilerinin 'Kürtçe niye olmuyor, Kürtçe Kuran-ı Kerim tartışması' yaptığı şey, Kürtçe klasikleri basıyoruz. Tüm bunlar bizim klasiğimiz. Ahmed-i Hani'nin Mem u Zin'i Kürtlere ait değil ki aynı şekilde Yunus Emre de Türklere ait değil. Bunlar insanlığa ve hepimize ait olan ürünler. Hazreti Mevlana Farsça yazdı diye İranlılara mı ait? Ruhu, atmosferi Konya'da." 

- "Selahaddin Eyyübi benim çok örnek aldığım bir şahsiyet"

Selahaddin Eyyübi'nin kendisi ve AK Parti açısından önemi ile Hakkari'deki havaalanına Selahaddin Eyyubi isminin verilmesine ilişkin soru üzerine Başbakan Davutoğlu, "Selahaddin Eyyübi benim çok örnek aldığım bir şahsiyet" diye konuştu.

Manevi bakımdan dolu olan Selahaddin Eyyubi'nin güçlü bir ilmi birikiminin bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, aynı zamanda hekim, düşünür ve komutan olduğunu kaydetti.

Başbakan Davutoğlu, Selahaddin Eyyübi'nin komutanlığa hikmet, siyasetine irfan kattığını vurgulayarak, onun çok özel bir şahsiyet olduğunu söyledi.

Selahaddin Eyyubi'nin herhangi bir kesime değil, herkese ait olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Haçlılar ve haçlı tarihi yazanlar dahi Selahaddin Eyyubi'den övgüyle bahsederler. Savaşanların, düşmanların bile övdüğü hikmet sahibi bir lider. O açıdan Selahaddin Eyyubi bizatihi mühimdir" ifadesini kullandı.

Eyyübiler'e ilişkin tarihi bilgiler veren Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Selahaddin ismi, herkesin benimsediği bir isim. Kastettiğim modern Selahaddinler değil, gerçek Selahaddinler. Bu ismi verirken hem bu coğrafyanın ortak kimliği, mesela Irak tarafından Selahaddin şehri var, her yerde benimsenen bir isim. Türk, Kürt, Arap unsurların hep beraber birlikte olduğu bir döneme, ortak şeyini vurmuş bir isim. Hakkari'ye (havalimanı) bu ismi vermekle bu ortak kimliği uyandırmayı amaç edindik. Hepimize ait olan bir coğrafyadan bahsediyoruz. Şu anda Türkiye'de iki siyaset var. Bir, parçalayıcı siyaset. 'Biz' derken kişilerin neyi kastettiği önemli. Mesela ben 'Biz' derken, Mardin olmadan bir 'Biz' düşünemiyorum. Diyarbakır olmadan Konya'yı düşünemiyorum. Acaba HDP böyle hissedebiliyor mu veya MHP'liler böyle hissediyor mu? CHP'liler böyle hissediyor mu? 'Ben' dediğim için kişiden bahsetmiyorum, AK Parti'nin bir ismi, bu hareketin önünde bir ilmi veya siyasi kimliğimle söylüyorum, Mardin'e geldiğimde Konya'nın havasını hissediyorum, yaşıyorum. Halkın içinde de yaşıyorum. Bazıları ise 'Biz' derken parçalayıcı bir boyutla yaklaşıyorlar. Ya etnik ya mezhebi bir kimlikle. Bu parçalayıcılık çok rahatsız ediyor ve açıkçası ürkütücü de bir şey. Suriye ve Irak'ta bu şekilde parçalanmalar yaşandığı için çok acı olaylar yaşandı."

(Sürecek)

 

 

Kaynak:Haber Kaynağı