Bakanlar Kurulu toplantısı

Bakanlar Kurulu toplantısı

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş: (1)- "Mali ve bütçesel yükümlülüklerle ilgili 33. faslın açılmasıyla ilgili adım, bu hafta perşembe günü Brüksel'de atılacaktır. İlgili bakanlar, 12. Hükümetler arası toplantıyı gerçekleştirerek bu faslın

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin, Avrupa Birliği (AB) ile olan müzakerelerinin kesintisiz devam ettiğini belirterek, "Mali ve bütçesel yükümlülüklerle ilgili 33. faslın açılmasıyla ilgili adım, bu hafta perşembe günü Brüksel'de atılacaktır. İlgili bakanlar, 12. Hükümetler arası toplantıyı gerçekleştirerek bu faslın açılmasını, Hollanda'nın dönem başkanlığı içerisinde açılmasını sağlayacaklardır." dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım'ın başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklama yaptı, soruları cevapladı.

Geçen haftanın en önemli konusunun İngiltere'nin, AB'den çıkma kararı olduğuna işaret eden Kurtulmuş, bu kararın hem İngiliz halkı için hem de AB ve dünya dengeleri bakımından hayırlı olmasını diledi.

Kararın, İngilizlerin demokratik tercihinin sonucu olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Bu karara saygı duymak da hepimizin üzerine düşen bir sorumluluktur. Ancak mesele sadece İngiltere ile ilgili değil. Bu kararın hem İngiltere ile ilgili etkileri olacak hem Avrupa kıtasına, AB'nin kurumsal kimliğine etkileri olacak hem de hiç şüphesiz Avrupa ile yakın coğrafi, ekonomik, siyasi ilişkileri olan ve AB üyeliği adaylık sürecinde de uzun yıllardır süreç içerisinde olan Türkiye'ye etkileri olacaktır." ifadesini kullandı.

Avrupa Birliği fikrinin çok eski, tarihi kökleri olan bir fikir olduğunu aktaran Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Her ne kadar uygulaması 1957'den sonraki, dünya savaşından sonraki süreçte çok hızlı adımlarla gelişen siyasi bir süreç olsa da esasında AB fikri, çok önemli, çok tarihi geçmişi olan, arka planı olan bir konudur. Avrupa'nın içerisinde de AB'yi bir siyasi birlik olarak görenler vardır. Bir kültürel birlik, Avrupa kültürü olarak görenler vardır. Federalist bir düşüncenin bir parçası olarak görenler vardır. Avrupa'yı, ekonomik bir birlik olarak görenler vardır. Aslında öteden beri, ilk kuruluşundan itibaren de AB içerisindeki bu farklı siyasi kanaatleri şu ya da bu şekilde gündeme getirdiği konular üzerinden siyasi duruşları farklılaşmış ve siyasi farklılıklar da uygulamalara yansımıştır. Bugün aslında İngiltere'deki bu referandum sonucu, Avrupa'nın içerisinde var olan bu siyasi farklılıklardan sadece bir tanesinin yansıması şeklinde olarak görmenin faydalı olacağı kanaatindeyim."

- "AB'nin de geleceğiyle ilgili de önemli bir konudur"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, İngiltere'nin AB'den ayrılma sürecinin, en az iki yıl alacağını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bunların adaptasyon süreçlerinin Avrupa ve İngiliz ekonomisine etkileri olacaktır. Henüz ilk günden itibaren İngiltere'de hem sterlinin düşmesi hem borsanın düşmesi İngiliz ekonomisi bakımından çok da olumlu olmayacak birtakım etkiler olacağını ortaya koyuyor. Ancak esas itibarıyla Avrupa'nın bir kere daha üzerinde düşünmesi gereken önemli konulardan birisi sadece AB konusunda İngiltere'nin aldığı bu kararın muhtemel etkileri değil, bu karara da zemin oluşturan Avrupa'da süratle yayılan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı karşısında ve özellikle aşırı sağ siyasi forumlarının giderek daha keskin hale gelmesi konusunda, Avrupa'nın gerçekten ciddi bir şekilde düşünmesi gerekiyor. Meseleye bu yanıyla baktığımızda sadece İngiltere ve İngiliz siyasetiyle ilgili değil AB'nin de geleceğiyle ilgili önemli bir konudur.

Daha önceki konuşmalarımızda da ifade ettik, hatta yıllar önce bu tehlikeyi gündeme getirmiştik; AB gümrük birliği, ekonomik birlik, Avrupa ekonomik topluluğu, Avrupa topluluğu ve AB süreçlerinde çok hızlı bir süreç takip etti. Diyebiliriz ki dünyadaki en önemli ve en başarılı entegrasyon çabası AB'dir. Ancak yıllar evvelden uyarıyorduk; bir ortak Avrupa devletinde olması gereken hemen hemen bütün devlet kurumlarına sahipti. Adalet mekanizması vardı, parlamentosu vardı, para birimi vardı, bir Avrupa bölgesi vardı, ayrıca ortak mali politikaları vardı. Ancak bu birliğin eğer kendi içerisinde ortak bir ordusu olması yani AGİT üzerinden bu sağlanmaya çalışıldı ama bunun gerçek bir orduya dönüşmesi mümkün olmazsa, AB'nin dağılma sürecine gireceği uyarısını da yıllar evvelsinden yapmıştık. Özellikle Ukrayna krizinde, AB'nin Ukrayna krizini çözemez noktaya gelmesi herhangi bir şekilde çözüm üretememesi de AB'nin sorun çözme kapasitesinin oldukça zayıfladığının çok açık göstergelerinden, sinyallerinden birisiydi. AB, Ukrayna krizi karşısında son derece edilgen bir noktada kalarak aslında birtakım siyasi kriz beklentilerinin de sinyallerini vermiş oldu."

Kurtulmuş, Türkiye’nin bu gelişmeleri çok yakından takip ettiğini belirterek, bu sürecin Türkiye'ye muhtemel etkileri ve bu etkilerin olabildiğince pozitif hale getirilmesi için ellerinden gelen gayreti ortaya koyduklarını bildirdi.

Bu süreç sonrasında Türkiye'nin, AB ile olan müzakerelerinin şu anki aşamada kesintisiz devam ettiğine değinen, "Mali ve bütçesel yükümlülüklerle ilgili 33. faslın açılmasıyla ilgili adım, bu hafta perşembe günü Brüksel'de atılacaktır. İlgili bakanlar, 12. Hükümetler arası toplantıyı gerçekleştirerek bu faslın açılmasını, Hollanda'nın dönem başkanlığı içerisinde açılmasını sağlayacaklardır." diye konuştu.

- "Mülteciler günde 20'ler seviyesine düşmüştür"

Türkiye'nin vize serbestisi konusunda üzerine düşen yükümlülükleri de yerine getirmeyi sürdürdüğünü vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Kalan beş yükümlülüğün nasıl yerine getirileceğiyle ilgili de samimi olarak niyetini ortaya koyduğu açıktır. Bu çerçevede AB'nin özellikle bu son gelişme karşısında Türkiye'ye karşı çok da duyarlı davranmasının AB'nin menfaatine olduğunu ifade etmek isterim. AB'nin, Türkiye'nin vize serbestisi ve geri kabul anlaşması konusunda gösterdiği hassasiyetin farkında olması, farkındalar ama bunu çok iyi değerlendirmeleri ve özellikle vize serbestisi konusunda mutabık kalınmış adımların atılması için sürece başlanmasını talep ve temenni ediyoruz. Türkiye, 'bire bir anlaşması'na ilişkin her türlü yükümlülüğünü yerine getirmektedir. Başlangıçta günde binleri aşan Yunan adalarından gelen mülteciler, bugün artık günde 20’ler seviyesine düşmüştür. Bu, Türkiye'nin 'bire bir' konusundaki kararlı uygulamasının kararlılığının bir sonucudur. Dolayısıyla hem vize serbestisi konusundaki beklentilerimizin son derece açık ve anlaşılır olduğunu ifade etmek istiyorum hem de bu çerçevede Türkiye’nin geri kabul anlaşmasının yükümlülüklerine riayet eden bir ülke olduğunun bir kere daha altını çizmek isterim.

Ümit ederim ki İngiltere'deki seçimler sırasında görüldüğü gibi, Avrupa ülkeleri, kendi içlerindeki iç siyasi polemiklerin bir konusu olarak Türkiye'yi gündeme getirmezler. Ve kendileri siyasette birtakım zeminler kazanmak için Türkiye karşıtlığını, hatta bazıları İslam karşıtlığını yabancı düşmanlığını politik bir kart olarak oynamaya kalkmazlar. Dolayısıyla biz Avrupa ile şimdiye kadar olan görüşmelerimizde konuştuklarımızın arkasındayız. Bunların gerçekleşmesi için gerekli adımların AB tarafından atılmasını da bekliyoruz."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı