Bakan Işık, AA Editör Masası'na konuk oldu: (1)

Bakan Işık, AA Editör Masası'na konuk oldu: (1)

"(Ankara'daki terör saldırısı) Bu işlerde ne çok fazla kolaycılığa kaçmak, ne de çok aşırı komplo teorilerine yönelmek lazım ama bir veya birkaç örgütün ortaklaşa yaptığı bir eylem olarak değerlendirebiliriz. Hatta bazı farklı merkezlerin talimatıyla yapı

ANKARA (AA) - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Ankara'daki terör saldırısına ilişkin, "Bu işlerde ne çok fazla kolaycılığa kaçmak, ne de çok aşırı komplo teorilerine yönelmek lazım ama bir veya birkaç örgütün ortaklaşa yaptığı bir eylem olarak değerlendirebiliriz. Hatta bazı farklı merkezlerin talimatıyla yapılmış bir eylem de olabilir. Her ihtimali değerlendirmek lazım" dedi.

Işık, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Ankara'daki terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dileyen Işık, terörün Türkiye'deki huzuru, barışı ve kardeşiliği hedef aldığını söyledi.

Işık, terör saldırısına yönelik çalışmaların devam ettiğine dikkati çekerek, "Eylemde bir örgüt olabilir, birden fazla örgütün ortaklaşa yaptığı bir iş olabilir. Bu işlerde ne çok fazla kolaycılığa kaçmak lazım ne de çok aşırı komplo teorilerine yönelmek lazım ama bir örgütü veya bir kaç örgütün ortaklaşa yaptığı bir eylem olarak değerlendirebiliriz. Hatta bazı farklı merkezlerin de talimatıyla yapılmış bir eylem de olabilir. Her ihtimali değerlendirmek lazım" ifadelerini kullandı.

Terörün temel hedefinin demokratik düzeni ortadan kaldırmak olduğunun altını çizen Işık, "Demokrasi terör örgütleri için kesinlikle havada oksijen olmaması gibidir. Demokrasi güçlüyse terör örgütleri zemin bulamaz" diye konuştu.

Işık, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın saldırının ardından yaptığı açıklamalara değinerek, "Siyaset kurumunun da demokrasiyi güçlendirecek bir tavır sergilemesi gerekir. Sayın Demirtaş'ın yaptığı gibi 'katil devlet' anlayışıyla değil... Aksine böyle durumlarda devleti suçlamak yerine terör örgütlerini suçlayıp, terörün her türlüsüne açıkça lanet okuyup, karşı çıkıp birlik ve beraberliğimize vurgu yapması gerekirdi ama tam tersini yaptı. Yani bu eylemi hangi terör örgütü gerçekleştirdiyse onun ekmeğine yağ süren açıklama yaptı. Bu kabul edilemez" değerlendirmesinde bulundu.

Demokrasiye yönelik tehditler karşısında bütün siyasi partilerin bir araya gelerek ortak tepki vermeleri gerektiğine işaret eden Işık, şöyle devam etti:

"Bu çağrıyı Başbakanımız Ahmet Davutoğlu yaptı. Sadece Sayın Kılıçdaroğlu olumlu cevap verdi ama Sayın Bahçeli, Türkiye'de yaşayan her bir insanı rencide edecek şekilde 'Hayır demeye alışkın olduğumuzu biliyoruz' gibi bir havada; maalesef ne dediğini kendisinin de çok iyi bildiğini düşünmediğimiz üslupla, birlikte açıklama yapmaya, teröre ortak tepki koymaya maalesef yanaşmadı.

Bahçeli, Hasip Kaplan'ın övgüsüne mazhar olduğuna göre nasıl bir iş yaptığını özellikle MHP tabanının izanına, idrakine havale ediyoruz. Siz eğer böyle durumlarda toplumun genelini değil de aşırı uçların tasvibini önemsiyorsanız bu sizin bileceğiniz bir iş.

Kılıçdaroğlu'nun ilk baştaki yaklaşımı olumluydu, teröre tepki verme açısından ama Kılıçdaroğlu, Başbakan'la görüştükten sonra yaptığı açıklamada talihsiz noktaya geldi."

Işık, siyaset kurumundan toplumun birlik ve beraberliğine katkı sağlayacak açıklamalar yapılmadığını belirterek, "Bu tavrın ötesinde olayın etkisini büyütmeye çalışan, adeta terör örgütleriyle ve bu işi yapanlarla aynı çizgiye düşen yaklaşımda bulundular. Toplumsal tepkiyi mevcut siyasi iktidara veya mevcut hükümete yöneltmeye çalışan bir tarz gördük. Bunlar ülkede yaşayan insanların neredeyse tamamının tasvip etmediği tavırlar. Vatandaşın ortaya koyduğu tavır, siyaset kurumunun ortaya koyduğu tavırdan daha dengeli, yapıcı ve birlik ve beraberliğe yönelik bir tavır" dedi.

Irak'ın işgalinden sonra bölgede her geçen gün kargaşanın arttığına dikkati çeken Işık, "Türkiye olarak çok daha dikkatli olmalıyız. Terörün panzehiri birlik, beraberlik ve kardeşliktir. Bu bölgede elbette tamamen terörden arındırılmış şekilde yaşama şansımız en azından belirli bir süre için yok. Terörün etkilerini minimize edecek yaklaşımı siyaset kurumu olarak ortaya koymak zorundayız" ifadelerini kullandı.

- "Krediyi iyi kullanamadılar"

7 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan tabloyu terör örgütü ve onun siyasi uzantısı konumundaki partilerin yanlış yorumladıklarını savunan Işık, şunları kaydetti:

"Terör örgütünün siyasi uzantılarının tavrı belli. Burada bizim çok hayret edeceğimiz bir durum yok. Üzücü olan şu; bu partiyi özellikle 7 Haziran seçimlerinden önce adeta barış ve demokrasi kahramanı gibi sunan çevrelerin bu kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını şu anda görmüş olduklarını biz temenni ederiz. Fakat bunun Türkiye için ağır bir maliyeti oldu. Özellikle 7 Haziran sonrasında ortaya çıkan tabloyu başta terör örgütü ve onun siyasi uzantısı konumundaki partilerin yanlış yorumlamaları, okumaları Türkiye'de bir barış iklimin oluşması için kendilerine verilen krediyi çok yanlış şekilde kullanmaları maalesef Türkiye'ye bir bedel ödetti ama hiç kimsenin kuşkusu olmasın bu noktada Türkiye'ye ödettikleri bedelin kat ve kat fazlasını terör örgütünün kendisi de ödedi ve ödemeye devam ediyor."

7 Haziran seçimlerinde yüzde 13 oy alan ve parlamentoda 80 milletvekili ile temsil edilen HDP'nin tavrını eleştiren Işık, "Seçimlerin ardından tavır değiştirdiler. Eğer tavrını doğru konumlandırabilseydi Türkiye için bir kazanç da olabilirdi. Zaten 6 milyona yakın insanın büyük bir kısmınında arzusu buydu" dedi. Işık, terör örgütünün de seçimlerden sonra oluşan tabloda "Nasılsa istikrarlı bir hükümet yok, böyle bir ortamda Türkiye Cumhuriyetini dize getiririm" anlayışıyla hareket ettiğini belirtti.  

"Eskilerin güzel bir sözü var 'Bal bal demekle ağız tatlanmaz'. Barış barış demekle de insan barış yanlısı olmaz. Barış da gelmez" diyen Işık, barış için irade gerektiğini aktardı. Işık, şöyle devam etti:

"Öncelikle barış için her türlü terörü lanetlemek, her türlü terörün karşısında durarak her türlü teröre karşı demokratik yollarla mücadele etmek gerekiyor. Bunu yapmayan hiç kimsenin barıştan söz etme hakkı yoktur, bunu yapmayan hiç kimsenin bu ülkede barış istemeye yönelik bu toplumu inandırma imkanı yoktur. Birileri belki çıkar birliği veya ortak düşmanlık sebebiyle bunlara prim veriyor olabilir ama halkımızın bunlara prim vermediğini biliyorum."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı