"Bahaettin Karakoç'un şiirleri kelimelerden örülmüş çiçek bahçeleridir"

"Bahaettin Karakoç'un şiirleri kelimelerden örülmüş çiçek bahçeleridir"

"10. İstanbul Edebiyat Festivali" kapsamında Bahaettin Karakoç Özel Oturumu gerçekleştirildi- Yazar Yusuf Dursun:- "Kelimeler, deyimler, atasözleri Karakoç'un dilinde harmanlanır. Adeta kelimelerden örülmüş çiçek bahçeleridir onun şiirleri"- Nar Yayınları

İSTANBUL (AA) - Yazar Yusuf Dursun, şair Bahaettin Karakoç'un şiirlerinde vatan, Türkçe ve tarih şuuru olmak üzere farklı milli ögeler olduğuna dikkati çekerek, " 'Bizim ana dilimiz, bizim şiir dilimiz göçebe bir aşiret dili değildir. Yüz yılları katlayarak gelen, uydurukçayla da yolu kesilen tatlı ve çok sütlü bir dildir. Dilimize en az vatanımız kadar sahip çıkmalıyız ve onu canımız, kanımız pahasına da olsa güzelleştirerek, şuurlu olarak zenginleştirmeliyiz.' diyor üstat. Kelimeler, deyimler, atasözleri Karakoç'un dilinde harmanlanır. Adeta kelimelerden örülmüş çiçek bahçeleridir onun şiirleri." dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı ve Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi iş birliğiyle gerçekleştirilen "10. İstanbul Edebiyat Festivali"nde Bahaettin Karakoç anıldı.

Bu yıl 16 Ekim'de hayatını kaybeden şair için "Gidenlerin Ardından" bölümünde Bahaettin Karakoç Özel Oturumu gerçekleştirildi.

Yusuf Dursun, Muzaffer Doğan'ın yönetiminde Sultanahmet'teki Kızlarağası Medresesi'nde yapılan programda "Bahaettin Karakoç Şiirinde Milli Öğeler" başlıklı bir sunum yaptı.

Bahaettin Karakoç'un davet edildiği her yere severek gittiğini aktaran Dursun, "Bir bakarsınız burada bir bakarsınız başka bir yerde olurdu. Türkçe konuşulan her yere şiiriyle ses bayrağını taşıdı. Onca yolu bir şiir okumak için tepmedi. Amacı kendi ifadesiyle şiir pazarına hakiki şiiri götürmekti. Özel sohbetlerimizde, 'Ben ferman yazarım, benim şiirimi başkası okusun.' derdi." diye konuştu.

- Derviş meşrepli Bahaettin Karakoç

Dursun, Karakoç'un derviş meşrepli biri olduğu değerlendirmesini yaparak, şöyle devam etti:

"Nev'i şahsına münhasır biriydi. 'Beyaz Kartal' ve Dede Korkut' olarak da bilinirdi. Şiiri konusunda hiç kimseye taviz vermezdi. Bir gecede 5-6 şiire birden başladığını söylemişti bize. 'Benim şiirimin içerisinde mücevher de olur, alelade çakıl taşı da olur.' derdi. Hemen her konuda yazdığını biliyoruz ama onun şiirindeki milli ögeler başkaydı. Bu ögelerden ilki vatandı. Bir milleti millet yapan en önemli unsurlardan biri vatan sevdasıdır. Onun vatanı sadece Türkiye değil, Türkçe konuşulan bütün Türk dünyasıdır."

Karakoç'un şiirlerindeki diğer milli ögenin Türkçe olduğunu belirten Dursun, "En az vatan kadar önemlisi, Türkçemizdir. 'Bizim ana dilimiz, bizim şiir dilimiz göçebe bir aşiret dili değildir. Yüz yılları katlayarak gelen, uydurukçayla da yolu kesilen tatlı ve çok sütlü bir dildir. Dilimize en az vatanımız kadar sahip çıkmalıyız ve onu canımız, kanımız pahasına da olsa güzelleştirerek, şuurlu olarak zenginleştirmeliyiz.' diyor üstat. Bir milletin sözlüğüne bakarak o millet hakkında fikir sahibi olabiliriz. Kelimeler, deyimler, atasözleri Karakoç'un dilinde harmanlanır. Adeta kelimelerden örülmüş çiçek bahçeleridir onun şiirleri." ifadelerini kullandı.

Yusuf Dursun, Karakoç'un yerli yerinde ama çok farklı kelimeler kullandığı şiirlerinde tarih şuuruna da milli öge olarak çokça yer verdiğini sözlerine ekledi.

Nar Yayınları Sahibi Tayfur Esen de "Bahaettin Karakoç ve Eserleri" başlıklı konuşmasında, Karakoç'un kitaplarını basmaya 2011'de karar verdiklerini dile getirdi.

Karakoç'un "Beyaz Dilekçe" eserinin kendisinde çok özel bir yeri olduğunu anlatan Esen, "Beyaz Dilekçe'nin hürmetine Bismillah demeye karar verdim. Bahaettin Karakoç'la buluştuk ve gerekli bütün detayları konuştuk. Buna göre yayınlanmış olan 19 kitabı üzerinde çalışacaktık. Bu 19 kitabı 5 kitap olarak yayınlamaya karar verdik." şeklinde konuştu.

-"Şiirinin temelinde, onu motive eden unsur aşktır"

Esen, kitapların içeriklerinden bahsederek, şunları kaydetti:

"Şairin kitapları uzun süredir piyasada bulunmuyordu. Sevenleri bu kitabı bekliyor, kitapları alınır diye düşündük. Kitabın ilk baskısını 3 bin adet yaptık ama ilk kitap ile ikinci kitabın arası uzadı. Çünkü ilk kitap üzüntüyle belirtmek isterim ki büyük bir ilgisizlikle karşılaştı. Bir yılda 300 adet dahi satılamamıştı. Kendisi de üzüntülüydü. İki yıl aradan sonra ikinci kitabını yayımladık. Daha sonra bunu diğer kitaplar takip etti. Tek bir arzumuz vardı, yaşarken kitaplarının tamamını yayımlanmış olarak görmesiydi. Çok şükür bu amacımıza ulaştık."

"Bahaettin Karakoç Portresi" başlıklı bir konuşma yapan yazar Mustafa Özçelik ise şair, yazar, ilim adamı gibi insanların hayattayken kıymetinin bilinmediğine vurgu yaptı.

Özçelik, Karakoç'un şair bir ailede doğduğuna ve ilk şiirini 12 yaşında kaleme aldığına işaret ederek, "İlk şiir kitabından son kitabına kadar eserlerini okumaya çalıştım ve onu tanıma şansına eriştim. Saysak, onun şiirinde 30'dan fazla tema bulmak mümkün. Hangisini yazmış olursa olsun, şiirinin temelinde, onu motive eden unsur aşktır." dedi.

"Yazmak ve Yaşamak" teması altında çok sayıda panel, söyleşi ve şiir programlarının yapılacağı festivalde, 40'ı aşkın oturumda 100'e yakın konuşmacı yer alacak.

Aykut Kuşkaya ve Göksel Baktagir'in müzikleriyle renk katacağı "10. İstanbul Edebiyat Festivali" 15 Aralık'ta ödül töreniyle sona erecek.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :