Ayarı bozuk olanın...

Ayarı bozuk olanın, tartı­sı doğru olamaz

 

İyiliği bir çıkar karşılığı yapan sefil ruhlu insanlar aslında dost gibi görünmeye çalışan oportünist tiplerdir.

Bu tür mantık her zaman her yerde karşısındakine hükmedebilmek adına hep yaptıklarını hatırlatmak zorundadır. Dostluğu bu minval üzerinde yürür.

Hiç olmadık za­manlarda ve mekânlarda, yaptıklarım başa kakmanın, sadistçe bir yolu onun için her zaman kullanılan bir malzemedir.

Asil ruhlu bir düşünür: "Çıplak gördüğü bir fakiri giy­diren bir kişi; onu aşağılayarak ve horlayarak yapar­sa, soyunuştan beter etmiş olur" der.

Kendisinin minnet altında kalmasını istemeyenler, başka­larını da asla minnet altında bırakmazlar.

Asaletine yaraşır bir büyüğümüz olayı başka biçimde, daha hama­si bir ifade eder. Der ki "Geçme namert köprü­sünden, bırak alsın seller seni. Yatma tilki ininde koparsın aslan seni" diyerek, civanmertliğin nadir örnekle­rinden birini sergilemiştir.

Namertlerin küçük iyiliklerinin bile faturası çok kabarık olur. İşte, bu tip birine verile bilecek ilginç bir örnek:

Yağmurlu bir günde, itibar sahibi bir beyefendi, bir cimri­den şemsiye almak zorunda kalır. O pinti herif, o tarihten son­ra o beyefendiyi, her rastladığı yerde bu, şemsiye olayını ha­tırlatarak, mahcup etmeye başlamış.

Yine, günün birinde, beyefendi, seçkin insanların bulun­duğu bir grupla sahil gezintisine çıkarlar. Yürüyüş esnasında, malum şahıs karşıdan çıkmaz mı? Hemen doğrudan, bey efendinin yanına yaklaşarak:

“Hey gidi, iyilikler ne çabuk unutuluyor, sana ben, o gün, o şemsiyeyi vermesem, halin nice olurdu?” der. Beyefendi, asabı son derece bozulmuş olarak, doğru denize koşar, yepyeni takım elbisesiyle, kendini suya atar, Baştan so­na ıslanmış olarak, o adamın yanma gelir, şaşkın bakışlı ada­ma, şöyle söyler:

“Senden o şemsiyeyi almasam aynen, böyle olur­dum. Bundan daha beter olamayacağıma göre, o gün olmadı isem, sayende bugün oldum. Bana bir daha o aşağılık sorularını sorma”, deyip konuyu kökten halle­der.

Anne ve babasını minnet altında bırakmak isteyen evlat nankör; milletini minnet altında bırakmak isteyen yönetici, ha­indir.

Hırsız, bir şekilde herkesin hırsız olduğunu zanneder.  Namusuz herkesin kedi gibi namussuz olduğunu, yalancı ise tüm insanların yalancı olduğunu Kötü olan biri ise herkes bu işi değişik biçimlerde icra ediyor zanneder.

Formül hangi veriler üzerine kurulursa, neticede ona gö­re çıkar.

Ağma bir insana, beyazı anlatmak imkânsız olduğu gibi, kalbi fesatla dolu olan birine iyiliği erdemi dostluğu anlatmanda imkânsızdır. 

  Sonuç büyük insanlardan arif bir kişi ne güzel söylemiş “Ayarı bozuk olanın, tartı­sı doğru olamaz” demiştir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.