Asuman Krause evlenmek istiyor!

Asuman Krause evlenmek istiyor!

SHOW TV’nin yaz ekranını renklendirecek yeni yarışması “Kapışma” cumartesi günü başladı. Asuman Krause’nin sunumuyla Bengü ve Mustafa Ceceli’nin bir araya geldiği yarışmanın ödülü 20 bin TL...

Sunuculuğunu Asuman Krause’nin, takım kaptanlığını Bengü ve Mustafa Ceceli’nin yaptığı SHOW TV’nin merakla beklenen yeni yarışması “Kapışma” ekran yolculuğuna bu akşam başlıyor. Programda; her hafta 18 yarışmacı, hem finale kalmak, hem takım kaptanlarıyla düet yapabilmek, hem de 20 bin liralık ödülün sahibi olabilmek için kıyasıya kapışıyor. Bunun için yapmaları gereken tek şey;, iki tur boyunca ayakta kalarak gecenin en iyi sesi olmayı başarabilmek. Kaybedenler ise bugüne kadar hiçbir televizyon programında görülmemiş oyunlar ve eleme yöntemleriyle ömür boyu unutamayacakları birer anıyla geceye veda ediyor. 18 isim seslerini kapıştırırken, kaptanlar da kendi takımını birinci yapabilmek için kapışıyor ve gecenin sonunda elenen takımın kaptanı da yarışmacısıyla birlikte oyunlardan nasibini alıyor. Cumartesi: Show 21.00'de...

ASUMAN KRAUSE KİMDİR?

1 Mart 1976 tarihinde Almanya'da dünyaya gelen Asuman Krause, 1998 Türkiye ikinci güzeli, eski manken, sunucu, oyuncu ve şarkıcıdır. Ünlü sunucu, Adapazarlı Çerkes bir anneyle Alman bir babanın kızı olarak dünyaya geldi. Annesi, Asuman 17 yaşındayken ablasıyla onu alıp Türkiye'ye geldi. Krause Almanca, Türkçe, İngilizce ve Fransızca biliyor. Türkiye Güzellik Yarışması sonrası Türkiye ikinci güzeli seçildikten sonra mankenliğe başladı. 2005 yılında "Yaz Sabahı" isimli showun sunuculuğunu üstlendi. Aynı yıl Sen Ne Dilersen adlı filminde melek rolünü üstlenerek oyunculuğa adım attı. Sonradan Görme dizisinde Metin Şentürk ile başrolü paylaştı. "No Savaş Yes Manken" tiyatro oyununun ardından Kandemir Konduk'un "İyi Aile Çocuğu" tiyatrosunda başrol alarak oyunculuğunu pekiştirdi. Krause, 2006 yılında mankenliği bırakarak şarkıcılığa başladı. İlk albümü "Çok Yalnızım"ı 2006 yılında Seyhan Müzik etiketiyle yayınladı. Mankenlikten şarkıcılığa geçtiği için yapılabilecek haksız eleştirileri önlemek için, albümü ismini vermeden radyolara gönderdi. Şarkıları genel olarak pozitif tepkiler alırken, ses rengi ise Burcu Güneş ve Emel Müftüoğlu'na benzetildi.  İkinci albümü "Kukla" ise 2008 yılında yayınlandı. 2009 Mayıs ayına kadar Show TV'de Wipe Out programını sunan Krause, bugünlerde ise Show TV'de Wipe Out adlı yarışmayı sundu. Ayrıca, Star Tv'de Fear Factor Extreme adlı programı sunmuştur.

EVLENMEK İSTİYOR: HAYATI ISKALAMADIM!

İki yıldır yarışma sunmuyordunuz... Teklif mi yoktu yoksa tercih miydi?
Sizce teklif gelmemesi mümkün mü? (Gülüyor) Türkiye’de çalışmadığın zaman sanki teklif gelmiyor gibi yanlış bir algı var. Benim bir süredir çalışmamam kendi tercihimdi. Gelen işler çok dandikti. Sistem içerisinde teklifi reddetmek için maddi durumunun da müsait olması gerekiyor tabii. Show businnes dediğimiz şey böyle. Bir memurun işi garantidir, maaşını zamanında alır ama bizim işimiz öyle değil, keskin çizgiler var. Şu an istediğim her şeyi yapabilme lüksüm ve özgürlüğüm var. Bulunduğum nokta da beni tatmin ediyor.

İleride bir dizi filmde oynamayı veya bir albüm çıkarmayı düşünmüyor musunuz?
Şarkı söylemeyi çok seviyorum o yüzden albüm çıkarabilirim. Dizi falan da hiç istemiyorum. Zaten her şeye saldırmanın bir anlamı yok. Ben program sunmayı daha çok seviyorum. Mesela ‘Wipeout’ sunarken dizi teklifi geldi ama program yaptığım için kabul etmedim. İnsanlar şov dünyasında olanların her şeye saldırmalarına alışmış, seçici olunca tuhaf oluyoruz.
Bu galiba çıkış noktanızla alakalı...

Bence de, 17 yaşımda Almanya’dan geldiğimde mankenlik benim için basamak değil meslekti. Manken oldum diye oyunculuğa atlayayım düşüncem yoktu. Zaten konservatuvar mezunu değilim. Hayatımı basketbol üzerine kurmuştum. Berlin takımında en iyi 10 oyuncu arasındaydım. Sonra buraya geldim, basketbolu kovaladım ama Almanya’daki gibi oynanmadığını fark edip küstüm. FIFA kokartlı hakemim, burada hakemlik yapmak istiyorum ama 18 yaşından küçük olduğum için yapamadım. Sonra güzellik yarışmasına girdim ve bir anda kendimi Ankara’da defilede buldum. Basketbol kalıplı bir kız olarak yanımdan ceylan gibi süzülen kızlar geçtiğinde “Benim burada ne işim var?” dedim. Farkında olmadan girdiğim podyumlardan bir müddet sonra sıkıldığımı fark ettim. Ama hiçbir zaman mankenlik yaptığım için pişmanlık duymadım. Her şey olması gerektiği gibi ilerledi. Yaptığım meslekler içerisinde en çok sunuculuğu sevdim.
Peki bir dönem çeşitli dergiler için verdiğiniz cesur pozlardan ötürü hiç pişmanlık duydunuz mu?
Kesinlikle pişmanlık duymuyorum. O dönem öyle olması gerekiyordu. İstesek de zaten zamanı geri alamayız. Hem bu pozları vermeyi kimsenin baskısı olmadan, kendi tercihimle verdim. Bir keresinde bir konuyla ilgili bir bilene danışayım dedim ve başkasının kararıyla hareket etmenin kişiye büyük bir stres yaşattığını gördüm. Hayatımda bir kimsenin bana yap veya yapma demesine kulak asmıyorum. Kararlarımı kendim veririm, buna karşın başkalarının düşüncelerini de süzgeçten geçiririm.
Evlenip çoluğa çocuğa karışmak için geç kalmadınız mı?
Valla, evlenip çocuk sahibi olmayı çok istiyorum. Kalabalık bir ailemin olması en büyük hayalim. Çocuk ve eş bütün bu yaşamın anlamı değil mi? Toplum olarak hayatın tadını çıkaramadığımızı düşünüyorum. “İhtiyarlayınca hayatı yaşarız” deniyor ama o yaşta paran olsa da ne yapabilirsin ki? Ben henüz evlenip çocuk sahibi olmadım ama hayatı ıskalamadım.
Peki bir gününüz nasıl geçiyor?
Genelde spor salonunda geçiyor. Kendimle ve evimle ilgileniyorum, zaman zaman da eş dostla görüşüyorum. Hayatı olduğu gibi yaşıyorum. İnsanlar belki şaşıracak ama ben asosyalim. Faal görünümlü asosyalim. Asosyal olmanın iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. Zaten kendi kendiyle mutlu olabilen biriyim.
Şu anda Türk mankeni yetişmiyor mu, sizin döneminiz altın dönem miydi?
Magazin artık oraya çok yönelmiyor. Bizim dönemimiz de zirvedeydi. O dönemki şarkıcılar, oyuncular ve mankenler şimdiye oranla kat be kat medyatikti. Eskiden günde üç defile yapılıyordu. Bizim dönemin mankenleri bu kaymaktan çok iyi faydalandı. Benim medyatik olma derdim yoktu ama bende o yıldız ışığı vardı. Bana yeni mankenleri sayın deseler, önce eski mankenleri sayarım.
Peki magazin bitti mi? Ülkemizdeki magazincilerle dünyadaki magazinciler arasında ne gibi farklar görüyorsunuz?

Magazin bitmez, hiçbir zaman bitmez. Bizim magazincilerimiz daha natürel ve daha içten. Yurtdışında ünlü bir oyuncu kafeden çıkarken paparazzilere “Defolun gidin” diyor. Biz bir mekândan çıkarken magazincilerle iyi kötü diyalog kuruyoruz, en kötü “İyi akşamlar” deyip vedalaşıyoruz.