ANKARA (AA) - Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, "İçinde bulunduğumuz durgunluk ortamından çıkılması yani firmaların üretim gücünün korunması ve piyasaların işler hale gelebilmesi için kamunun reel sektöre sermaye niteliğinde kaynak aktarması gerekmektedir." dedi.

Özdebir, Odanın haziran ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, geçen yılın ağustos ayından itibaren finansal piyasalarda başlayan olumsuz gelişmelerin ekonominin dinamizmini sekteye uğrattığını söyledi.

Şirketlerin uzun vadeli ve dengeli bir strateji belirleyebilmeleri için makroekonomik istikrarla güvenin sağlanmasının şart olduğunu dile getiren Özdebir, "İçinde bulunduğumuz durgunluk ortamından çıkılması yani firmaların üretim gücünün korunması ve piyasaların işler hale gelebilmesi için kamunun reel sektöre sermaye niteliğinde kaynak aktarması gerekmektedir." diye konuştu.

- "Tasarrufları artıracak dönüşümler gerekli"

Kamu kesiminin özel sektörü inovatif ve yüksek katma değer üreten bir yapıya kavuşturabilecek sanayi politikalarını ortaya koymasının önemine işaret eden Özdebir, etkin bir sanayi politikasının temelinde kamu-özel sektör diyaloğuyla firmaların rekabet güçlerini artıracak bir ekosistem olduğunu ifade etti.

Özdebir, yüksek enflasyon ortamının harcanabilir geliri önemli ölçüde azalttığını belirterek, şunları kaydetti:

"Harcanabilir gelir seviyesindeki düşüş ise iç talebi olumsuz yönde etkileyerek üretimin azalmasına neden olmaktadır. Bu durum kısır bir döngüye yol açmakta, düşük üretim düşük istihdama gerekçe oluşturarak gelir yaratma imkanını azaltmaktadır. Hükümetin, kredi hacmini arttırmaktan daha ziyade, orta ve uzun vadede hem kamunun hem de hane halkının tasarruflarını artıracak nitelikli dönüşüm yapması gerekmektedir. Biz sanayiciler dünyayla rekabet edebilmek, üretmek için çaba göstermeye devam edeceğiz. Pes etmeden daha fazla üretmeye çalışacağız."

- Kamunun özel sektöre borcu için barter önerisi

Özdebir, özel sektörün kamudan alacağını tahsil etme konusunda sıkıntılar yaşadığına da değinerek, "Bu sorunun çözümlenmesi için, barter sistemini öneriyoruz. Kamunun özel sektöre borcunun ödenebilmesi açısından barter ticaretine ilişkin kapsamlı bir yasal düzenleme yeni bir finansman kaynağı oluşturulabilir." dedi.

Söz konusu sistemden, hem özel sektör firmalarının kendi aralarındaki ticarette değişim aracı olması, hem de kamuyla iş yapan özel sektör firmalarının kamudan alacakları ve kamuya borçları noktasında yararlanılabileceğini anlatan Özdebir, oluşturulacak kaydi paranın önemli bir finansman aracı olarak likidite sıkışıklığının aşılmasına katkılar sağlayacağını bildirdi.

- "Büyümeye önemli katkı kamudan geldi"

Özdebir, makroekonomik değişkenlere bakıldığında ekonominin kur, enflasyon ve faiz temelli bir daralma süreciyle karşı karşıya olduğunu belirterek, üçüncü çeyrekle birlikte Türkiye ekonomisinin bir büyüme trendine girmesini umduğunu söyledi.

İhracat ve kamu harcamalarındaki artışın yanı sıra ithalattaki düşüşün ekonomideki küçülmenin derinleşmesini önlediğine dikkati çeken Özdebir, "Hane halkının talebinde ciddi bir daralma söz konusuyken kamu harcamalarındaki artış, büyümeye önemli bir katkının kamudan geldiğini gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.

Enflasyona da değinen Özdebir, ÜFE ile TÜFE arasındaki marjın yüksek olmasının enflasyonla ilgili yapısal sorunların devam ettiğinin en önemli göstergesi olduğunu kaydetti.

Öngörülebilirliğin artmasının büyüme açısından olumlu bir sinyal olacağını da dile getiren Özdebir, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye ekonomisi üretim odaklı bir yaklaşımla, yüksek katma değer yaratan ve ithalata bağımlı olmayan bir üretim modeli ortaya koymasıyla sağlıklı bir büyüme modeline kavuşacaktır. Bunu için de daha çok üretmek mecburiyetindeyiz. Lakin üretimin önündeki engeller de hala devam ediyor. Yüksek faiz ortamında özel sektörün yatırım iştahı azalıyor, dışlama etkisiyle karşı karşıya kalıyor. Üretmeyen bir ülke de sağlıklı bir büyümeye ulaşamaz."